Ben Kusurlarımla Benim

By Yalnizlik_senfonisi_

218K 30.3K 16.5K

TAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gö... More

Kafamdaki Dünya
Nar
Anlaşamamak
Sessizliği Dinle
Yalnızlık
Gözlerindeki Dünya
Yangın
Oyun
Öpücük atma tiki
Bu gül benim için mi?
Beklenmeyen Kahvaltı
Mektup
Bana duymayı anlatır mısın?
Gerçek Aşk
İntikam
Derin'in Sırrı
Git
Yaralarını Sarmama İzin Ver
Biz Şimdi Neyiz ?
Desem ki...
Teklif
Beni senden sildin mi ?
Başkasını Seviyorum
Not Defteri
Lütfen Ölme
Beni Affet
Sarıl Bana
Bisikletim Dolu Çiçekle
Aramızdan Çekil
Kalbini Seviyorum
Karşımdaki Manzara
Ben Senin Sesin Olurum
Aras Bey'in Kardeşi
O Mükemmel Biri
Güzel Sevmek
Sevdiğim Manzaramsın Sen
Her Zerresi Sevgi Olan Adam
Bir Tanemsin
Canım Babam
Mavilim
Seni Seviyorum Çünkü...
Evlen Benimle
Gerçekten Sevmek
Artık Diyet Vakti
Oğuz'un Hastalığı
İyi Ki Sen
Final
Yeni Kitap

İsteme

1.4K 198 63
By Yalnizlik_senfonisi_


Multimedya Sevil'in isteme de giydiği elbise.

İyi okumalar.

2 ay sonra

Mutluydum... Mutluydum çünkü beni görünüşümle değil, beni ben olduğum için seven biriyle birlikteydim.

Eğer birisi seni sevmek istiyorsa sever, bahaneler üretmez. Aynı şey birinin yanında kalması için de geçerli. 'Zamanım yok gideceğim... İşim hazır değil gitmek zorundayım... Ailevi sorunlarım var devam edemem' gibi sözler gitmek için tamamen bahanedir. Unutmayın, kalmak isteyen bir yolunu bulup her türlü kalır. Eğer bir bahane uyduruyorsa ve bahane ürettiğini hissediyorsanız kalması için ısrar edip ağlamayın. Eğer gitmemesi için yalvarırsan bir faydası olmaz. Bir insan zaten kalmak istese hiç gitmez ki. Kesin gitmek istiyor ki bahaneler üretiyor. Gitmeni istemiyorum dediğinde hala gitmek istiyorsa, 'yolun açık olsun' demekten başka seçenek kalmıyor.

Ne demişler: "Gitmek isteyeni kırk düğüm halatla bağlasan, tutamazsın. Kalmak isteyene saç teli yeter."

Ve birisinin sizi sevmesi için de çabalamayın. Öncelikle siz kendinizi sevin çünkü sen kendini sevmezsen başkasının seni sevmesini bekleme.

Mesale kendinize bakın. Maskeler yapın, makyaj yapın, spor yapın... Ama bunları ilk önce kendiniz için yapın bir başkası için değil. Kimseye güzel ya da çekici görünmek zorunda değilsiniz. Sizi siz olduğunuz için sevecek insanlarla hayatınıza devam edin. Sevmek isteyen kalbinize dokunmak isteyen; kilonuza, boyunuza, saçınıza takılmaz. Sever. Ve size kendinizi değersiz hissettiren, sözlerle sizi sevdiğini söyleyen kişiyle değil. Gerçekten sizi sevdiğini hissettirip, zamanı olmamasına rağmen sizinle ilgilenmeye çalışan kişiyle devam edin.

Her seni seviyorum diyene inanmayın bazılarının ağzında sadece akışkanlık haline gelmiş bir kelimedir.

Ben bunları düşünürken annem odanın kapısını açıp kafamın dibinde dikilerek, "Sevil Sevil, kalk hadi." diye bağıran anneme baktım. "Noldu anne niye kalkıyorum bu saatte?" deyip anneme saati gösterdim çünkü saat sabahın dokuzuydu ve yataktan ısrarla kalkmamı istiyordu.

"Bu saatte odana geldim çünkü akşama seni istemeye gelecekler." dedi mutlu bir şekilde. Bu söylediğini duyunca aniden yataktan kalkıp,
"Ne!" diye bağırdım.

"Ama Umut bana dün bir şey söylemedi." Nasıl ya, beni bugün istemeye geleceklerdi ve benim birkaç saat önceden haberim oluyordu. Sana bunu soracağım mavili.

"Ya anne bu şimdi mi söylenir. Dün akşam söyleseydin ya" deyince birden kahkaha atıp, "1 Nisaaan" diyerek gülmeye başladı. Evet, her sene 1 Nisan da bu şakasını yapardı ve her sene, seneye yemeyeceğim bu şakanı dememe rağmen yerdim.

"Ya anne ya. Böyle 1 Nisan şakası yapılır mı ama." diye söylendim.

"Evet haklısın böyle 1 Nisan şakası yapılmaz. Çünkü dediğimde ciddiyim. Bu akşam istemeye gelecekler seni. Aras Bey, ne zaman gelelim diye babanı aramış, babanda yarın akşam gelin dedi bu akşam için." deyince inanmamıştım ve tekrar yatağıma geçmiştim. Ben bi' şakayı bir kere yerim.

Israrla inanmayınca sonunda pes edip," iyi hazırlanma akşam görürsün geldiklerinde" dedi ve odadan çıktı. Annem odadan çıkınca Umut'a mesaj atıp, "Annem bir şeyler söyledi ama doğru mu? İstemeye mi geleceksiniz?" diye yazıp yolladım ve heyecanla Umut'un mesaj atmasını bekledim. Birkaç dakika geçmeden Umuttan mesaj gelmişti. "Evet, dün söylemeyi unuttum. Şu an hazırlıkları yapıyoruz." deyince telefonu yatağın diğer köşesine fırlatıp dolabıma koştum. Ne giyilirdi hiç bilmiyordum o yüzden annemin yanına gidip, "Anne ne giyeceğim ben ya" dedim. Şaka değildi ve Umut akşam beni istemeye gelecekti. Bunu düşündükçe heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.

Heyecanlı bir şekilde annemin ne diyeceğini beklerken, "Akşama daha çok var istersen hemen alışverişe çıkalım." dedi. Bu fikir çok mantıklı gelmişti ve hemen hazırlanıp bana uygun bir elbise almak için yola koyulmuştuk. Mağazaya geldiğimizde hangi elbiseyi denersem deneyeyim üzerime tam olmuyordu. Tamam kilolu olmama kimse karışamazdı ve başkası için zayıflamazdım ama istediğim elbiselere girmek için zayıflamak gerekliydi. Bir şekilde zayıflamak artık şart olmuştu.

1 saatin ardından nihayet bana uyan ve şık olduğunu düşündüğümüz bir elbiseye karar verip tekrar eve gelmiştik. Heyecandan bir o tarafa bir o tarafa odanın içinde dönüp duruyordum. Sanki zaman geçmiyordu. Gerçi akşam olsa kahveyi nasıl ikram edeceğimi de bilmiyorum. Heyecandan ellerim titremeyip kahveleri dökmezsem iyidir.

Mavi elbise ve üstünde papatyalar olan elbisemi giyip biraz da makyaj yapmıştım. O ara kapı çalınmıştı. Gelmişlerdi, çok heyecanlıydım. Lakin bir şekilde odamdan dışarı çıkıp, misafir dasuna geçtiğimde Umut'u takım elbiseyle görünce çok duygulanmıştım. Fazlasıyla karizmatik ve şık olmuştu. İnsanın sevdiğini bu şekilde görmesi duygulandırıcı bir şeydi. Onu o takım elbiseyle görünce tekrar aşık olmuştum.

Heyecanımı yenmeye çalışmak için etrafa göz gezdirirken Aras Bey'i ve yanında getirdiği arkadaşlarını görmüştüm. Aras Bey'in yanında babam oturuyordu ve durmadan elleriyle oynuyordu. Babam, benden daha çok heycanlanmıştı. Annemse heyecanlı değildi ama duygusaldı.

Etrafa bakınmaya bırakıp mutfağa geçtim ve kişi sayısına göre kahve yapmaya başladım. Umut'un kahvesine ne kadar tuz koyacağımı hiç bilmiyordum. Kahve zaten normal de acı olan bir şeydi. Tuz da eklenince daha da kötü olurdu. Nasıl da kıyıp o kahveyi ona içirecektim? O yüzden tuzu bir tutam katacaktım.

Kahveleri hazırlayıp hepsini tepsiye özenle dizdikten sonra ilk önce babama sonra Aras Bey ve arkadaşlarına olmak üzere sırasıyla ikram ettim. En son Umut'a sıra geldiğinde kalbimin atış sesini duyuyor gibiydim. O güzel gözleri ayrı kendi ayrı bir şekilde gülümseyerek bana bakıyordu. Rüya değildi bu gerçekti. Çokça gerçek. Ona olan sevgim kadar...

Kahvesini ve suyunu alıp masaya koydu ve herkes kahvesini yudumladıktan sonra masada duran kahvesine uzanıp bir yudum da o aldı. Kahveyi yudumlarken ki suraf ifadesi pek hoş değildi. Beğenmediğini belli edercesine suratını ekşitmişti. Kahvesinden sonra suyundan yudum aldı ve geri kalan kahvesinin hepsini tek bi' yudumla bitirdikten sonra masanın üstüne koyup derin bir nefes aldı. O fincandaki kahveyi bitirmek bir gelenekti. O kahvenim hepsini bitiren gerçekten sevmek anlamına geliyordu. Ve Umut benim için o kahveyi sonuna kadar içmişti.

Herkes içtikten sonra kahve tepsisini içeri getirip tekrar odaya geçtim ve sandalyeye oturup Aras Bey'e odaklandım. Kahveler bitmişti ama Aras Bey hala isteme konuşmasına bir türlü girememişti. Aras Bey de heyecanlanmıştı. İkide bir alnını silip derin nefes alıyor, kardeşi Umut'a bakıp duruyordu. Umut gözleriyle başla artık der gibi bakarken öksürdükten sonra nihayet konuşmasına başlamıştı.

"İşlerini ellerine aldıktan sonra evlenmelerine müsaade ederim demiştiniz. Kardeşim Umut'a sorumluluğumda olduğu cafeyi bırakıyorum. Sevil ve Umut ikisi birlikte zaten işletiyorlar. Oturmaları içinde buradaki yazlık evi Umut'un üstüne yapacağım. Ha derseniz ki cafe her zaman işler mi diye. Eğer işlemez ya da başka bir işte çalışmak isterlerse onlara anında yeni bir iş bulabilirim. Çevrem geniştir. " dedi. Bayağıdır konuşuyordu. Bunları daha önce de söylediği için bir an evvel isteme mevzusuna girmesini bekliyorduk.

Babam kafasını onaylarcasına salladıktan sonra derince bir nefes dışarıya verdikten sonra Aras Bey'e öylece bakmaya başladı. Babam o kadar heyecanlanmıştı ki tek kelime dahi edemiyordu.

"Fazla uzatmayacağım, ikisi de birbirini sevmişler. Allah'ın emri paygamerin kavliyle Kızınız Sevil'i, oğlumuz Umut'a istiyoruz." dedi. İsteme sırasında resmen ayaklarım titriyordu. O kadar heyecanlı ve mutlu bir andı ki fazlasıyla duygulanmıştım. Annem zaten hafiften ağlıyordu. Umut'un da gözleri dolmuştu. Babam da nötr bir şekilde öylece duruyordu. Hala tek bir kelime etmemişti. Vermekten caymış mıydı?

Hepimiz babama bakarken ayağa kalkıp, "Eğer Sevil'i üzerse karşısında beni bulur. Verdim gitti." dedi. Evet şu an ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Tamam Sevil ağlama, rimelin hep gözüne bulaşacak resimlerde kötü çıkacaksın diyerek ağlamamaya çalışıyordum. İsteme kısmı gerçekten çok duygusal ve heyecanlıydı. Muhtemelen bana dün akşam söyleselerdi. Heyecandan uyuyamayacaktım ve başım ağrıyacaktı.

Annem yüzük tepsisini getirdi ve babam yüzüklerin birini bana, birini Umut'a taktı. Karşı karşıyaydık ve o an sanki zaman durmuş gibiydi. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti ve ikisi de adeta seni seviyorum dermişcesine parlıyordu.

Ellerini yukarı doğru kaldırdı ve "Seni bana yazan kadere binlerce kez şükürler olsun." dedi. Babam yanımda olduğu için fazla tebessüm edememiştim bu dediğine ama az da olsa sırıtmıştım. İçimden şükürler olsun diye geçirdikten sonra etrafa bakındığımda herkes birbiriyle konuşma halindeydi. Akşam saatlerinde, biz yavaştan kalkalım diyerek kalkmışlar ve paltolarını giymeye başlamışlardı. Umutla tekrar gözlerimiz birleştiğinde, ikimizde tek bir kelime etmiyorduk ama gözlerimiz çokça şey anlatıyordu. Elimi havaya kaldırdım ve yüzüğü gösterdikten sonra, "Benimsin" dedim. Çok fazla kişi onu benden almaya çalıştı ama Umut sonunda benim yarim oldu.

Eğer bir kişi sizin nasibinizse tüm engellere rağmen dönüp dolaşıp sizi bulur.

Bölümü nasıl buldunuz?

Kitabı beğeniyor musunuz?

Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum. 💙

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 88K 56
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
1M 71.5K 40
Direttiğiniz güzellik anlayışının kurbanlarından sadece birisiydim.
495 85 16
"Lütfen, kızımızı almalarına izin verme. Bir şeyler yap. Büyücüler onu lanetleyecek." Bir araya gelmesi yasak iki türden doğan bir kız. Adı Eldalote...
13.5K 1K 23
"Canavarların gözlerinde şefkat olmazdı, fakat bu canavarın bana bakarkenki gözleri şefkat dolu iki yürekle kaplıydı."