》 İki Yıl Sonra《
Koskoca iki yıl geçmişti. Dile kolay gelse de, Gülnar Sultan için hiç de kolay değildi. Bu iki yıl içerisinde Sultan Selime hep mektup yazıp bir nebzede olsa kalbindeki hasreti dindirmeye çalışmıştı. Hasret dolu günler zorda olsa bitmişti. Sultan Selim çıktığı bu Seferde de zafer kazanmayı başarmıştı. Birkaç gün içerisinde Saraya geri dönecekti. Valide Handan Sultan bu zaferi kutlamak için taşlıkta büyük bir eğlence tertip ettirmek kararı almıştı. Hazırlıklara başlanmış Sultan Selimin Saraya ulaştığında eğlencenin başlaması ve hiçbir sorun olmaması için herkes mükemmel bir şekilde çalışıyordu. Gülnar Sultan, şenlik için hususi olarak terzide kaftan diktirmeyi ihmal etmemişti. Gülnar Sultan odasında şenlik için kaftanına uygun mücevherler seçerken içeri Lalehan Sultan gelmişti. Lalehan Sultan, odada koştururken Gülnar Sultan onu tebessüm ederek izliyordu.
"Anne."
"Efendim Lalehanım."
"Babam ne vakit geri gelecek ?"
"Çok az kaldı kızım."
"Ona mektepte öğrendiğim her şeyi anlatacağım."
"Zeynep. Lalehanı Hasbahçe'ye kardeşlerinin yanına çıkarın."
"Tamam Gülnar."
Gülnar Sultan bir az geçtikten sonra Hasbahçe'ye çıkmıştı. Uzaktan dikkatli bir şekilde çocukları izliyordu. Şehzade İbrahim'in kenarda üzgün bir şekilde durduğunu fark etmişti. Gülnar Sultan dayanamayıp Şehzade İbrahim'in yanına giymişti.
"Merhaba İbrahim."
Şehzade İbrahim pek fazla diğer kardeşleriyle oynamadığı için çekingen bir çocuk olmaya başlamıştı. Bununda nedeni Hatice Sultandan başkası değildi. Gülnar Sultan, nazikçe Şehzade İbrahim'in başın okşamış ardından konuşmaya devam etmişti.
"Hadi sen de kardeşlerinle oyna."
"Ama annem onların beni sevmediğin söyledi."
"Öyle olur mu hiç. Mustafa buraya gel oğlum."
Şehzade Mustafa derhal Gülnar Sultanın yanına gelmişti.
"Mustafa'm kardeşiniz İbrahim'inde sizinle oynamasına izin verin. Tamam mı?"
"Tabii Validem. Zaten biz onu hep oyunlarımıza çağırıyoruz. Lakin Validesi izin vermiyor."
"Hadi birlikte oynayın."
Şehzade Mustafa, Şehzade İbrahim'in elinden tutarak onu da diğerlerinin yanına götürmüştü. Yarın olduğunda Valide Handan Sultan gelinlerini toplamış birlikte kahvaltı yapıyordu. Hatice Sultanın sinirli olduğu her halinden anlaşılıyordu.
"Bu ne sinir Hatice. Kim seni bu kadar kızdırdı ?"
"Gülnar Sultan."
"Nedenmiş o ?"
"Gülnar Sultan evladımla arama girmeye çalışıyor. Lakin ben buna izin vermeyeceğim."
"Doğru mu Gülnar ?"
"Dün Hasbahçe'de Şehzade İbrahim'in kardeşleriyle birlikte oynamasını kast ediyor."
"İbrahim'in kardeşleriyle oynamasından normal ne var Hatice ?"
"Validem ben sadece."
"Yeter. Sabah sabah tatsızlık çıkarma."
Kahvaltı bittikten sonra Hatice Sultan ve Valide Handan Sultan yalnız kalmıştı. Valide Handan Sultanın sinirlendiğin anlamak çok da zor değildi.
"Validem."
"Beni dinle Hatice. İbrahim'i kardeşlerinden uzak tutmaya çalışarak onun çekingen bir çocuk olmasına sebep oldun. Artık böyle davranmayacaksın anladın mı?"
"Ben sadece oğlumu korumak istemiştim."
"Hatice İbrahim'i daha da kötü bir hale getiriyorsun."
"Bundan sonra kardeşleriyle vakit geçirmesine izin vereceğim Validem."
"Geçte olsa aklın başına geldi demek. İyi o vakit. Zaten böyle yaparak İbrahim'e fayda vermiyordun. Hem oğlumun kulağına giderse hiç de iyi olmazdı."
》Bir Kaç Gün Sonra《
Sultan Selim Han nihayet Sarayına ulaşmıştı. Sultanların hepsi onu taşlıkta karşılamak için bekliyordu. Sultan Selim hepsiyle tek tek selamlaştıktan sonra ziyafet başlamıştı. Birkaç saatin ardından ziyafet bitmiş herkes odasına çekilmişti. Sultan Selim, soluğu Gülnar Sultanın yanında almıştı. Ona çok kıymetli mücevherler getirmişti. Çocuklar büyük hevesle Sultan Selime mektepte öğrendiklerin anlatıyordular. Bir az daha geçtikten sonra Sultan Selim ve Gülnar Sultan baş başa kalmıştı. İki âşık bir birlerine sarılmış hasret gideriyordu. Bu sırada Hatice Sultan, Valide Handan Sultanın yanında şikayetleniyordu.
"Validem o kadın bir büyücü."
"Hatice saçmalama."
"Bunun başka açıklaması olamaz Validem. Hünkarımızın gözü ondan başkasın görmüyor."
"Doğrusu Hünkar oğlum haksız değil."
"Ama Validem."
"Her dakika başı ağlayan Hatunu kim ne yapsın. Gülnar senin aksine tam bir Prenses gibi davranıyor. Arada dağlar kadar fark var."
"Artık Gülnar'ın tarafındasınız mı?"
"Ah Hatice. Sen bu akılla daha çok ağlarsın. Ben sana ne diyeyim ki."
Yarın olduğunda Gülnar Sultan ve Sultan Selim güzel kahvaltı eşliğinde sohbet ediyordu. Kahvaltının ardından Sultan Selim işlerinin başına geri dönmüştü. Öğleye doğru çocuklar mektepten geri dönmüştü. Şehzadeler Hasbahçe'ye çıkmak istiyordular.
"Validem."
"Efendim Mustafa'm. Söyle Arslanım."
"Hasbahçe'ye çıkmak istiyoruz. İzniniz olursa."
"Olur."
"Kardeşim İbrahim'de çağırsak olur mu ?"
"Elbet de olur. Hiçbir vakit kardeşlerini ayırma. Tamam mı Arslanım ?"
"Tamam Validem."
Diğerleri bahçeye çıkarken Şehzade Mustafa, Hatice Sultanın odasına gitmişti.
"Merhaba Sultanım."
"Merhaba Mustafa."
"İzniniz olursa İbrahim bizimle birlikte Hasbahçe'de oynasın."
"Olur Mustafa."
Nedimeler Şehzade İbrahim'i hazırladıktan sonra Şehzade Mustafa, kardeşinin elinden tutarak onu götürmüştü. Gülnar Sultan odasında nakış işlerken Lalehan Sultan gelip kafasını onun dizinin üzerine koymuştu. Gülnar Sultan usulca kızının saçlarını okşamaya başlamıştı. Zeynep Hatun elinde şerbet ve meyve tabağıyla geri gelmişti.
"Zeynep vakit ne çabuk geçiyor."
"Haklısın Gülnar."
"Daha beşikte minik bebektiler. Şimdi Hasbahçe'de koşturup oynuyorlar."
Bir az geçtikten sonra Gülnar Sultan, Lalehan Sultanı yanına alarak Hasbahçe'ye çıkmıştı. Lalehan Sultan hemencecik kardeşlerinin yanına koşmuştu. Hatice Sultan, Gülnar Sultanın yanına yaklaşıp, konuşmaya başlamıştı.
"Çocukların iyi anlaşmasını istiyormuş gibi yapmana ben kanmam."
"Yine ne saçmalıyorsun Hatice ?"
"Şehzadeler arasında gerçek kardeşlik olması için çabalama yalanına beni inandıramazsın."
"Senin inanmaman umurumda değil."
"Elinde olsa ilk iş senden olmayan Şehzadelerden kurtulursun."
"İnsan kendisi neyse diğerlerini de öyle bilirmiş."
"Gerçek yüzünü göstereceğin vakit elbet gelecek."
"Senin gibi maskeler takmaya ihtiyacım yok."
Hatice Sultan, Gülnar Sultanın yanından ayrılarak odasına geri dönmüştü. Sultan Selim terastan çocukların Hasbahçe'de olduğun görüp o da dışarı çıkmıştı. Çocuklar Sultan Selimi gördüğünde hepsi yanına koşmuştu. Sultan Selim Şehzadelerle kılıç talimi yapmaya başlamıştı.
"Aferin Mustafa'm. Gün geçtikçe talimlerde daha da mükemmelleşiyorsun."
"Sağolun Hünkarım. Size layık olmaya çalışıyorum."
Sultan Selim Şehzadelerle bir az daha talim ettikten sonra işlerinin başına geri dönmüştü. Hatice Sultanın nedimeleri bu olanı ona ulaştırmıştı.
"Demek öyle. Gülnar'ın oğlundan ne beklenirdi ki? O da anası gibi tam bir hilekar."
Akşam olmuş çocukların uyku vakti gelip çatmıştı. Şehzadeler kendi odalarında uykuya çoktan dalmıştı. Lakin Lalehan Sultan odanın içinde koşturup duruyordu.
"Lalehan uyku vakti."
"Amma anne."
"Geç oldu. Hem bak Güneş çoktan uyudu."
"Güneş bebek. Ben ondan daha büyüğüm."
Lalehan Sultan koşarken bir anda ayağı takılıp düşecekken Sultan Selim onu yakalamıştı. Lalehan Sultan, Sultan Selimi gördüğü için çok mutlu olmuştu. Hemencecik Sultan Selimin boynuna sarılmıştı.
"Lalehan neden uyumadın ?"
"Uyumak istemiyorum baba."
"Ama uyumazsan büyüyemezsin."
"Ama baba."
"Bak sen uyumazsan sana kızmak zorunda kalırım."
"Gerçekten mi?"
"Hayır Lalehanım. Ben sana hiç kızar mıyım ?"
Gülnar Sultan, Lalehan Sultanı yatağına yatırıp usulca saçın okşayarak ona masal anlatmaya başlamıştı. Sultan Selim sesizce onları kenardan izliyordu. Lalehan Sultanı uyuttuktan sonra Gülnar Sultan, Sultan Selimle birlikte odanın terasına çıkmıştılar. Terasta bir birlerine sarılarak yıldızları izlerken bir taraftan da Sultan Selim, Gülnar Sultan için şiir okuyordu. Gülnar Sultanın elinde olsa vakti durdurmak isterdi. Bu mutlu anların bitmesin hiç istemiyordu.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Çocukların yaş sıralaması bu şekilde.
Şehzade Mustafa 10
Şehzade Ahmed 9
Şehzade Orhan 8
Şehzade Bayezid ve Lalehan Sultan 7
Hafsa Sultan 6
Şehzade İbrahim 5
Şehnur Sultan 4
Şehzade Kasım 3
Şehzade Mehmet 3
Güneş Sultan 2
☆☆☆☆☆☆☆☆☆○○○☆☆☆☆☆☆☆☆
Medya : Sultan Selim ve Lalehan Sultan
Merhaba arkadaşlar. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Vote ve yorum yapmayı lütfen. Hoşçakalın.