Haneul olumsuz anlamda kafa sallayıp "Hayır anne ben de yapıyorum!" dediğinde "Ne bu hareketler o zaman?" diye sormuştu ellerini beline yerleştirip. Haneul ise "Jungkook'a karate hareketlerimi gösterdim" demişti.
Jungkook kıkırdadığında "Sorun değil Bayan Lee. Haneul ile yapıyoruz ödevimizi merak etmeyin. Yorulduğumuz için mola vermiştik sadece" diyerek Haneul'a bakmıştı. Haneul ise olumlu anlamda kafa sallamıştı annesine bakıp.
Bayan Lee "Tamam o zaman, yemek hazır hadi gelin" dediğinde derin bir nefes alıp "Sonunda" demişti Haneul. Jungkook ise ayağa kalkıp Haneul'a bakmaya devam etmişti.
...
Haneul, Jungkook ve Bayan Lee masada yemeklerini yerken "Haneul bana çok çalışkan biri olduğunu söyledi" demişti Bayan Lee. Jungkook ise "Teşekkürler efendim" diyip gülümsemişti.
"Öyledir öyle. Sınıfın en çalışkanı. Hiç doksandan aşağı bir not aldığını görmedim"
Bayan Lee Haneul'a sert bir bakış atıp "Peyi ya sen?" dediğinde "O-orası biraz karışık aslında" demişti Haneul mahçup bir şekilde gülümseyip. Jungkook ise "Aslında o da çok çalışıyor. Sadece biraz unutkan biri." demişti.
"Biliyorum onun unatkanlığını. Bir keresinde fırına yemek koymuştu ama fırının fişini takmayı unutmuş. Bir de ayarlamalarını yapıp kendi odasına geçmiş."
Jungkook kıkırdadığında "Işığı bozuk sanmıştım" demişti Haneul omuzlarını silkip. Bunun üstüne de annesi gülmüştü.
Tabağındaki yemeğimden son lokmasını alan Jungkook içeçeciğini de bitirmiş ve Haneul'a bakmıştı. Ağzındakileri yuttuktan sonra ise Bayan Lee'ye bakıp "Ellerinize sağlık efendim. Her şey çok güzel olmuş" demişti.
Bayan Lee "Afiyet olsun" dediğinde tabağındakileri hızlıca ağzına götüren Haneul "Ebed ebed çuk guzul" dedikten sonra bardağını kafasına dikmişti.
Annesi "Kızım yavaş, boğulacaksın!" dediğinde "Haneul yavaş! Tamam bekliyorum, bekliyorum" demişti Jungkook. Haneul ise ağzındaki lokmasını yutup "Ellerine sağlık anne~" demişti gülümseyip.
Jungkook kıkırdayıp ayağa kalktığında "Her şey için teşekkürler" demişti Haneul'ın annesine. Bayan Lee ise ayağa kalkıp "Ne demek, önemli değil" demişti.
Haneul Jungkook'u ittirip "Görüşürüz anne~" dediğinde apar topar mutfaktan çıkartıp kapının önüne getirmişti onu
...
Haneul ve Jungkook markete girdiklerinde hızlıca kırtasiye kısmına geçmişlerdi.
"Bak Haneul bunlar matematik hocası Bayan Lee'ye benziyor"
Jungkook işaret parmağıyla gökkuşağı desenli silgileri gösterdiğinde kıkırdayıp "O kadın gerçekten bir kombinde o kadar rengin olmayacağını öğrenmeli" demişti Haneul.
Haneul ve Jungkook ihtiyaçlarını aldıktan sonra kasaya yöneldiklerinde içeri giren siyah giyimli ve siyah kar maskeli iki adamdan biri silahını kasiyere doğrultmuştu.
Bunu gören Haneul Jungkook'un kolundan tutup onu rafların arkasına çektiğinde "Kasayı boşalt!" diye bağırmıştı adam. Jungkook ve Haneul ise hızlıca yere çökmüştü.
Kasiyer "T-tamam sakin ol" dediğinde kaşlarını çatan Jungkook kafasını rafın yanından çıkartmış ve kasaya doğru bakmıştı.
İki adamdan sadece birinin elinde silah olması Jungkook'un işine gelirdi. İkinci adamın silahı olsa bile belindeki silahı çıkartacak fırsatı olmazdı. Ayrıca büyük ihtimal de marketin boş olduklarını düşünüyorlardı.
Silahı tutuş şeklinden acemi olduğu da belli oluyordu adamın. Büyük ihtimal ilk defa kullanıyordu silahı.
Yanındaki adam korkuyla dışarı bakarken silahlı adamın elleri titriyordu. Büyük ihtimal bu işe yapmaya psikolojik olarak hazır da değildi. Yani Jungkook atak yapsaydı asla cesaret edip onu vuramazdı. Vursa bile ıskalardı çünkü korkuyordu.
Silahı doğru düzgün tutamayan adamın elinden o silahı almak Jungkook için çok kolay olacaktı. Silahın kabzanıyla da dışarıya bakan adama sağlam bir vuruş yapsa etkisiz hale getirirdi onu. Silahı da diğerine çevirse o iş orada biterdi.
Tabii bunların hepsini bir acemi gibi yapmalıydı Jungkook. Kameralar her şeyi kayıt ediyordu ve profesyonel gibi görünmesi onu tehlikeye atabilirdi.
Jungkook Haneul'a dönüp "Sakın ses çıkartma tamam mı? Burdan da bir yere ayrılma" diye fısıldadığında "Ne? Deli misin Jungkook, nereye?" demişti Haneul Jungkook'un koluna sarılıp. Jungkook ise "Korkma bir şey olmaz" demişti ona.
Ayağa kalkarken onun kolunu bırakmayan Haneul "Hayır gitme Jungkook, bu çok tehlikeli. Adamın silahı var" dediğinde "Haneul lütfen." demişti onun gözlerine bakıp. Haneul ise "Jungkook yalvarırım gitme" demişti ona korkuyla bakıp.
Jungkook onun gözlerine bakmaya devam ettiğinde derin bir nefes almış ve tekrar Haneul'ın yanına çökmüştü.
Kasiyer korkuyla paraları siyah poşete doldurmaya başladığında tekrar uzatmıştı kafasını ve onlara bakmıştı Jungkook.
Haneul Jungkook'u kendine çekip "Bakma, seni görürler" dediğinde "Tamam Haneul sakin ol. Sana bir şey olmayacak" demiş ve onun elini tutmuştu. Haneul ise "Biz daha öğrenciyiz Jungkook. Yanımıza gelseler hiçbir şey yapamayız. Adamın silahı var ve bize zarar verebilirler." demişti.
Jungkook kolunu Haneul'ın omzuna koyduğunda kendine çekip sarılmış ve "Tamam, sessiz olalım. Beklemek en iyisi olacaktır" demişti.
Haneul olmasa kesinlikle aklındaki bu planı yapardı Jungkook. Ama işte Haneul vardı yanında.
Onun güvende hissetmesi ve korkmaması için yanından ayrılmamalıydı. Şu an her şeyden önemli olan Jungkook için Haneul'dı.
Kasiyer kasayı boşalttıktan sonra hızlıca torbayı almışlardı ama gelen siren sesi yüzünden duraksamışlardı adamlar. Tabii Haneul da polis geldiği için gülümsemişti.
Bu durumdan hiç mutlu olmamıştı ama Jungkook. Adamların gidememesi onları telaşladıracak ve tutuklanmamak için rehin almaları gerekecekti.
Kasiyer dışında kimsenin haberi yoktu ama Jungkook ve Haneul'ı fark etmeleri de uzun sürmezdi.
Polis tam içeriye girecekken kasiyeri alıp öne getiren adam silahı onun kafasına doğrultmuş ve "Girme!" diye bağırmıştı polise doğru.
Polisler duraksayıp "Silahını bırak!" dediklerinde derin bir nefes alan Jungkook Haneul'a dönüp "Korkuyor musun?" diye sormuştu.
Haneul kaşlarını çatıp "Her gün silah görüp böyle bir durum yaşıyormuşum gibi davranmayı kes. Tabii ki de korkuyormuş Jungkook. Sen korkmuyor musun yani?" dediğinde "H-hayır korkuyorum. Sadece, senin korkmamanı istiyorum. Ah keşke hiç bu markete girmeseydik" demişti.
"Şşş, sessiz ol. Adamı duyamıyorum"
Haneul adamı dinlerken diğer taraftan marketi dolaşan adam Jungkook ve Haneul'ı fark etmiş ardından da beline sakladığı silahı çıkartıp onlara doğrultmuştu.
Haneul karşısında beliren adam yüzünden istemsizce hafif bir çığlık attığında ellerini kaldırmıştı Haneul. Adam ise hızlıca Haneul'ın kolundan tutup çekmiş ve ayağa kaldırıp silahı onun başına dayamıştı.
Haneul "H-hayır! Lütfen yapma!" dediğinde yavaşça ayağa kalkmıştı Jungkook. Ardından küçük bir kahkaha atıp silahı Haneul'ın kafasına dayamış olan adamın gözlerinin içine bakmaya başlamıştı.
Yüzündeki gülümsemeyi birden sildikten sonra da ciddi bir surat ifadesine bürünmüştü Jungkook. Ardından da "Eğer ona zarar verirsen... Bana ölmek için yalvarırsın" demişti.
Haneul korku ile boynuna sarılmış olan kolu tuttuğunda bir adım atmıştı Jungkook ona doğru. Adam ise "Yaklaşma!" diyerek Haneul'ı kendine daha çok çekmiş ve silahı Jungkook'a doğrultmuştu.
Gülümseyen Jungkook "Aptal" dediğinde hemen yanında durduğu raftan maket bıçağını almış ve hızlıca adamın ona doğru uzattığı koluna savurmuştu.
Bileği maket bıçağı ile kesilmiş olan adam silahı yere düşürdüğünde Haneul'ı bırakmıştı istemsizce. Haneul ise şok içinde Jungkook'a bakmaya başlamıştı.
Yere düşen silahı umursamayan Jungkook maket bıçağını iyice açtıktan sonra adama doğru yaklaşmaya başlamıştı. Haneul ise "Jungkook silah!" diyerek yerdeki silahı almış ve adamın üstüne doğru yürüyen Jungkook'a bakmıştı.
Kasiyeri rehin alan adam arkasını döndüğünde maket bıçağıyla yerdeki arkadaşına doğru yürüyen Jungkook'u görmüş ve "Lan!" diye bağırarak kasiyeri kenara itmişti.
Marketin arkasına doğru koşmaya başladığında fırsattan istifade içeri giren polis kasiyere bakmış ve "İyi misin?" diye sormuştu ona.
Yerdeki kasiyer olumlu anlamda kafa salladığında gelen bir el silah sesi yüzünden duraksamıştı polis. Ardından da doğrulup ve marketin arka tarafına bakmıştı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
✵~Oy vermeyi unutmayın~✵
.
.
.
.
.
.
.