TUTSAK

By Estellaes

1M 31.9K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
5-✴Mavi ve Gri✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
34-✴ENDİŞE✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
46-✴YÜZLEŞME✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
50-✴Final✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

18-✴RÜYA✴

24.3K 693 505
By Estellaes

O gün yaptığın gibi sarıl bana.

Cehennemden kurtulmuştum sanki.

Senin için bu, benim için değil.

__________________💦


Arabanın siyah camından ormanlık alandan ana yola girmiş yolda ilerlerken etrafın belirli bölgelerinde dağınık halde olan binalarda göz gezdiriyordum.

Kısacık süren uykum Serhat'ın arabayı sürerkenki sarsıntıları yüzünden, hafif olan uykumdan beni uyandırmış, tekrar uyumak istesemde uykumun kaçtığını anlayıp, kolumu cama yaslayarak, etrafı izlemeye koyulmuştum.

Bugün yaşadığım kötü anılarımı nasıl unutacağımı düşünürken, bir çaresini bulamamaktan yorulmuştum. Hayatıma nasıl devam edecektim? Her gözlerimi kapadığımda aklıma o kötü sahne geliyordu.Peki ya Tuğçe'ye ne olacak, Ali ona ne yapacaktı? Her şeyi söylersem rahatlarım diye düşünmüştüm ama aksine daha da kötüleştirdim.

Bu kötü histen nasıl kurtulacağım? zaman geçtikçe kalbime daha fazla ağırlık yapıyor, beni güçten düşürüyordu.

Arabanın durmasıyla daldığım yerden bakışlarımı çekip Serhat'a çevirdiğimde Serhat yerinde yoktu. Nereye gittiğini anlayamazken bir an da yanımdaki kapının açılmasıyla irkilip bakışlarım kapıyı açmış olan Serhat'a ilişmişti.

"Efsun hanım geldik."

Eliyle dışarıyı gösterdiğinde usulca arabadan çıkmış etrafımı süzüyordum. Karşımda koskocaman bir rezidans görmeyi hiç beklemiyordum. Yanında bir karıncadan farkım yoktu. Rezidansın etrafı ağaçlar, süslü ışıklandırmalar, ve görkemli havuzla eşsiz bir görüntüye sahipti.

İleriye doğru bir kaç adım atarak, ilerlediğimde Serhat arabayı kapatmış, beraber rezidansın girişine doğru ilerledik. Giriş kapısına ilerlerken, altın renginde,rezidansın orta kısmından, aşağı doğru 'ALTINSOY' Yazıyordu.

Ne yani bu rezidansın sahibi
Ali miydi?

Serhat ile birlikte içeri girdiğimizde gözlerimi etrafta dolandırdım. Rezidansın duvarından tut, her yer altın süslemeleriyle kaplıydı. Çok ferah ve huzur verici havasıyla içimdeki sıkıntıdan kurtularak, rahatlamamı sağlamıştı.

Serhat benim ona ayak uyduramayışımı farkedip arkasını döndüğünde hızla yanına ulaşarak, tekrar yan yana olmamızı sağlamıştım. Etrafın güzelliğinden gözlerimi alamıyor, bazen önümü görmekte bile zorlanıyordum.

Serhat ile beraber asansöre ulaşıp durduğumda, Serhat düğmeye basarken, ben hala gözlerimi etrafta gezindirip duruyordum. Hayatımda ilk defa böyle harika bir yere gelmiştim. Doya doya unutmamak istercesine her tarafa bakıyordum.

Gece yarısı olduğu için pek kimse yoktu. Bu benim için iyi bir şeydi. Kimse benim bu şaşkın bakışlarıma kafa yormazdı.

Asansörün açılış sesini duyduğumda hemen önüme dönerek, benim binmemi bekleyen Serhat'ın yanından geçip, bindim. Usulca kenara yürüyerek durdum. Serhat gelip yanımda durduğunda, parmağını en son katın düğmesine bastırıp, geri çekilmişti.

Bir süre öylece olduğumuz yerde durduk. Asansörün zil sesiyle kapılar açılınca önce ben çıktım. Serhat'ın yolu göstermek adına, önüme geçmişti. İlerideki siyah kapıya doğru gidiyorduk. Serhat arka cebinden, siyah bir kart çıkarıp, kapı kenarında duran cihaza okutunca kapı hafif bir tıkırtı sesiyle açılmıştı.

Serhat kenara geçip içeriye girmem için içeriye doğru kolunu uzatınca bekletmeden içeri girmiştim. Eve girdiğim an Serhat kapı kenarında duran ışık düğmesine basınca her yer aydınlanmış ev tüm güzelliğiyle önüme sunulmuştu.

Ev eski evin aksine ferah ve renkli bir görünüme sahipti. Beyaz ve lacivertin rengi birbiriyle uyum içerisinde eve canlılık sağlıyordu. Tavandaki beyaz süslü avize ve şehrin eşsiz görünümüyle bir ömür burada yaşayabilirdim.

"Efsun gel seni odana göstereyim."

Başımı usulca sallayarak onaylayıp Serhat'ın peşinden ilerledim. Sağ taraftaki kısa koridora girdiğinde, karşılıklı iki siyah kapı vardı. Serhat sol taraftaki kapıya ilerleyerek, açtığında yol verip kenara geçip durmuştu.

"Odan burası. Burada dinlenebilirsin. Ali bey birazdan gelir."

"Tamam." dediğimde Serhat kapının kenarından çekilip geldiğimiz yöne doğru ilerleyip dış kapıya ulaştığında çıkıp gitmişti. Bu büyük evin içerisinde yalnız kalmıştım.

Bakışlarımı siyah dış kapıdan çekerek, önüme döndüğümde girerken pek dikkat etmediğim odayı görünce şaşırıp kaldım. Bu oda adeta tüm güzellikleri içerisinde barındırmış gibiydi. Eski odamdan kat be kat güzel olan odaya ilerleyip içeri girmiştim.

Altın sarısı çizgiler duvarlara ve süslere öyle güzel bir uyum içerisindeydi ki dokunmadan edemedim. Elimi pütürlü yüzeye sürüp geri çektim. Beyaz mavi çizgili yatağın üzerinde daire şeklinde duran avize odayı aydınlatarak güzelliğini keşfetmemi sağlamıştı.

Bu odada televizyon olduğunu görünce gülümsemeden edemedim sıkıldığımda oturma odasına gitmektense burada yatakta uzanarak izleyebilir günümü böyle geçirebilirdim. Yatağın önünde duran kısa lacivert koltuğa ilerleyip oturdum. Gözlerim hala bu evin güzelliği karşısında şaşkınca izliyordu.

Oturduğum yerden kalkıp dinlenmek adına yatağıma uzanırken, bu berbat günü sonlandırmak istedim. Ama yatağa ilerlediğimde gözlerimi sonuna kadar hızla açmıştım. Bakışlarım üzerimdeki kırmızı geceliklerimde duraksadı. Bu gece herkes beni gecelikli halimle görmüştü.

Ve ben bu halimi unutmuş herkesin karşısına bu halimle çıkmıştım. Yanaklarımın utanç içerisinde, ısındığını hissettim. Kesinlikle domates gibi kızarmış olmalıydım. Umarım ali geldiğinde bana bağırıp çağırmaz bugün yaşadıklarım ve korkularım beni bir ömür idare edebilirdi. Daha fazla korkup üzülmek istemiyorum. Sanki bu yaşadıklarım yetmezmişçesine...

Yatağın örtüsünü kaldırıp girecektim ki bütün gece çıplak ayakla dolandığım aklıma gelince durdum. Ayaklarımı yıkamalıydım. Bu halimle yatağa girip her yeri batırmak istemeyerek, adımlarımı banyoya yönlendirip ilerledim.

Banyonun kapısını açtığımda odayla uyumlu, altın rengi, çizgili duvar süslemeleri, beyaz sarı rengiyle, uyum sağlamış olan duşa kabine ilerleyerek, çeşmeye uzandım.
Hangi tarafın sıcak soğuk olduğunu bilemeyip öylece suyu açtığımda soğuk su ile ayaklarımı yıkarken siyah toz içinde kalmış ayaklarımın tabanına avucumla baskı uygulayıp kirin çıkmasını sağlamış, ıslak ayaklarımla duşa kabinden çıkmıştım.

Etrafa havlu bulmak amacıyla göz gezdirdiğimde, yakınımdaki duvarda asılı duran havluyu görüp, elimi uzatarak almış, ayaklarımı kurutmuştum. Kuruladığım ayaklarımla ileride mavi, kirli sepet olduğunu varsaydığım, sepetin kapağını açarak, havluyu içerisine atmıştım.

Ardından bakışlarım aynadaki bana değmeden banyodan çıkarak, yatağıma ilerledim. Yatağımın örtüsünü kaldırıp uzandım. Bakışlarım boydan camdan görünen şehrin ışıklarında göz gezdirmiş ardından kötü günümün bitmesi adına gözlerimi kapadım.

_________________zzzz

Koşuyordum. Karanlık koridorda koşuyorken, boydan camı gördüğümde duraklayıp cama ilerledim. Ali'yi camın diğer tarafında ayakta dururken önünde yalvaran adamı tekrar gördüm. Ali elini uzatıp Serhat'ın uzattığı baltayı avuçları arasına alarak, bakışlarını diz çöken adamdan çekmemiş öylece izliyordu.

"Efsun!"

"Efsun uyan!"

Nefesim kesiliyor, ne tepki vereceğimi bilemiyor, tepkisizce Ali'ye bakıyordum. Ali aniden elindeki baltayı hızla kaldırıp, adamın kafasını kestiğinde anın şaşkınlığıyla çığlık atarak, gözlerimi kapatmıştım.

"Efsun! Sakin ol Efsun!" Uzandığım yataktan hızla doğrulmuş, kesik kesik nefesler almaya çalışıyordum.

"Efsun bana bak!" Ali'nin sesiyle bakışlarım Ali'ye döndüğünde endişeli bakışlarıyla yatakta oturmuş, elleri hızla yüzümü avuçları arasına almıştı.

"Sakin ol bi şey yok şşş..."

Rüyaydı. Kötü günümün bitmesi adına uyumak istedim. Ama hayır rüyamda bile yaşadıklarım beni korkutmaya gelmişti. Sakinleşmek adına derin derin nefesler alırken, bakışlarım Ali'nin maviliklerindeydi. Bana her an kötü bir şey olacakmışçasına, tedirgin bakışları ve konuşmalarıyla sakinleşmemi söylüyor, derin derin nefes almamı istiyordu.

"Nefes al Efsun, iyisin sakin ol."

Ali'nin dediklerini yaparak, biraz olsun sakinleşmiş, yüzümü Ali'nin avuçları arasından çekerek, ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı titreyen ellerimin tersiyle sildim.

"İyiyim. Teşekkür ederim."

Ali sağ elini alnıma dayayıp ateşimin olmadığına emin olup, elini geri çekecekken eli üzerimdeki geceliğimin arka kısmına dokunduğunda;

"Efsun çok terlemişsin sırılsıklam olmuşsun! Böyle uyuma kalk üzerini değiştirelim."

Ali benim konuşmama bile müsaade etmeyip ayağa kalkmış beni kolumdan tutarak, usulca kaldırmıştı.

"Efendim benim kıyafetlerim burada yok ki."

Ali duraksayarak, bana döndüğünde bakışları üzerimi süzüp, gözlerimde durduğunda yüzünün gerildiğini farkettim.

"Sen bugün herkesin gözleri önünde bu haldeydin dimi!?"

"Efend..."

"Tüm adamlarımın kafasını patlatacağım!"

Onun sözlerini duyduğum an sinirlerime hakim olamamıştım. Bugün yaşadığımız olaylar yetmezcesine bana hala kafa patlatmaktan söz ediyordu.

"Bana kafa patlatmaktan söz edip durmayın! Şu an bu haldeysem hepsi sizin yüzünüzden!"

"Efsun sinir etme beni!"

"Eğer adamlarınızdan birine bile bir şey yaparsanız sizi asla affetmem!"

"Efsun!"

"Lütfen bırakın kolumu..."

Elimi elinin üzerine koyarak çekmek istesemde geri çekemedim. Güçsüz Efsun geri dönmüştü. Gözlerim tekrar yaşlarla dolmuş yüzüne bile bakmak istemiyordum. Benim yüzümden daha fazla insanın canı, yanmasın istiyorum. Çok şey değil.

"Tamam yapmayacağım. Ağlama!"

Hızla boştaki elimin tersiyle, akan gözyaşlarımı silmiştim. Ardından Ali hızla arkasını dönüp, kolumdan tutarak beni de kendisiyle beraber odadan çıkarmış, hemen karşıdaki odaya girmiştik.

Odaya girdiğimiz an kasvetli, siyah duvar, siyah perde, siyah dolap, siyah yatak buradaki her şey tıpkı kömür gibi simsiyahtı. İçimi kötü bir huzursuzluk kaplasa da Ali'ye ayak uydurup yürüdüm.

Ali sıkıca tuttuğu kolumu bırakıp, ileride sol köşede duran, büyük siyah dolaba ilerleyerek, dolabı açtığında içerisi erkek kıyafetleriyle doluydu. Ali dolabın içerisinden siyah bir kazak çıkarıp dolabı kapatmıştı.

Elindeki siyah tişört ile yanıma geldiğinde elleri üzerimdeki geceliğe uzanınca izin vermeyerek geriye adımladım.

"Ben giyerim Ali bey."

"Gel buraya Efsun. Zaten yorgunsun."

Tekrar bana doğru geldiğinde bir kaç adım daha geriledim.

"Hayır efendim. Yorgun değilim. Ben yaparım."

"Efsun yeter! Daha faza ıslak durma hasta olacaksın dur yerinde!"

Ali hızla benim geriye doğru adımlamama izin vermeden, kolumdan tutarak, kendine çekip, elleri geceliğimin üst kısmının, eteklerinden tutup hızla çıkardığında, utanarak, bakışlarımı maviliklerinden çekip odanın duvarlarında gezdirdim.

Ali durmayarak, önümde eğilirken, üzerimdeki şortumuda çıkarıp, tekrar önümde durmuştu. Bakışlarım gözlerini bulduğunda vücuduma değil. Benim yaptığım gibi gözlerime bakıyordu. Bakışlarımı tekrar çevirdiğimde Ali bekletmeden elindeki siyah tişörtü üzerimden geçirdi. Kollarımı uzatıp giydiğimde bakışlarım bacaklarıma döndüğünde tişört dizlerimin çok üzerinde duruyor , bacaklarımın tekrar gözler önünde olduğunu farkederek hemen odama gitmek için arkamı dönmüştüm ki

"Nereye?" Ali'nin sorusuyla arkamı dönerek, maviliklerine baktım.

"Odama efendim."

"Odanda yatmayacaksın. Artık benim yanımda, burada kalacaksın. Gir yatağa Efsun."

Ne! Yok artık daha neler...

"Olmaz Ali bey. Ben odamda yatarım."

"Sana dediğimi yap Efsun. Gir şu yatağa."

"Ali bey lütfen izin verin. Ben odamda kalırım. Hem... hem bu hiç uygun değil."

Ali bir kaç adım ilerleyerek önümde durmuştu.

"Neden uygun değil Efsun? Ben senin patronunum. Gir şu yatağa."

"Efendim lütfen..."

"Efsun yatağa gir!"

"Sizinle yatamam diyorum. Bunu neden anlamıyorsunuz?"

"Bu eve yeni geldin. Bugün yaşananlar senin için kolay değil. Yalnız uyuyamazsın. Az önce uyurken, korkudan bağırarak uyandın. Benim yanımda uyuman daha iyi tek başına olmandan iyidir."

Elimden gelen hiçbir şey yoktu ben ne dersem diyeyim Ali yine bildiğini yapacaktı. İnat edersem kabak benim başımda patlayıp yine üzülen ben olacaktım. Ayrıca bir açıdan haklıydı. Hala aklımda olaylar dönüp duruyordu. Tekrar rüyama girmesi an meselesiydi. Bu yüzden daha fazla nefesimi tüketmeyip usulca Ali'nin yanından geçerek siyah yatağa ilerledim.

Örtüyü kaldırarak mümkün olduğunca yatağın uç kısmına geçerek uzandım. Ne kadar uzak o kadar iyi aksi halde heecandan ölebilirdim.

Ali banyo olduğunu varsaydığım, siyah kapıdan içeri girmeden önce dolabından eşortman takımını alıp gitmişti. Bir süre gözlerimi etrafta gezdirmiş, gözlerimi kapatacakken Ali'nin girdiği banyo kapısı açıldığında bakışlarım Ali'yi bulmuştu.

Üzerine giydiği siyah eşofmanıyla odaya uyum sağlamış, adımlarını pencere tarafına ilerleterek, arka tarafımda yatağa oturmuştu. Arkamı göremediğim için ne yaptığını göremiyor, ilerideki siyah dolaba bakıyordum.

Arkamdan telefon tuşlarının sesini duyduğumda telefonla ilgilendiğini anlayarak, daha fazla kulak misafiri olmadan uyumak için gözlerimi yumdum.

Gözlerimi her kapatışımda rüyamda o ölen adamı görüyor, huzurla uyuyamıyordum. Bu benim için bir travmaydı. Nasıl unutacaktım, ne zaman eski düzenimdeki gibi uyuyabilecektim? Bu kötü görüntüyü görmektense düzensiz uykuma bile razıydım. Yeter ki çıksın aklımdan.

Uyumaya çalışırken Ali'nin yanıma uzandığını ve çok yakınımda olduğunu hissettim. Ama uykum beni etkisi altına almak istercesine gevşememi sağlamış, uykunun esiri olacakken bir an da bahçede öldürülen adamın görüntüsü gözlerimde belirince aniden uzandığım yerden hızla doğrulmuştum.

Sakinleşmek adına, derin derin nefesler alırken, örtüyü avucumda sıkıca sıkıyordum. Ali benim korkup uyandığımı gördüğü an yatakta yanıma yaklaşıp kolumu tutarak kendine çevirmişti.

Sağ eli yüzümdeki bir kaç tel saçımı kulağımın arkasına yerleştirip ardından avucu başımı sarıp göğsüne yaslamıştı. Benimle beraber usulca yatağa uzanırken, güçlü kolları bedenimi güven verirmişçesine sarıp sarmalamıştı.

Ona ayak uydurup kolarımı aramızdan geçirip göğsüne yerleştirmiş, iyice sokulmuştum. Tekrar uyumak adına gözlerimi kapatıp yatacaktım. Ama aklımı kurcalayan soruyu sormadan edemedim.

"Efendim Tuğçe'ye ne yaptınız?"

"Yaptığı hataların bedelini ödeyerek, bir daha geri dönmemek adına onu çok uzaklara gönderdim."

"Nereye efendim?"

"Uyu Efsun." Biraz daha sorgularsam azar işitmem an meselesiyken cesaret edip bir daha konuşmayıp uyumak ümidiyle gözlerimi yumdum.

Ali'nin kendine has kokusu beni uyumak için mayışmamı sağlarken, bedenime, sıkı sıkıya sardığı kolları, beni güvende hissetirirken, uykunun kollarına huzurla girmiştim.

_______________zzzz

Boynumda hissettiğim sıcak esintiyle uyku mahmuru gözlerimi zorlanarak usulca açtığımda önce gözlerim siyah dağınık saç görüp, kafamı hafif eğdiğimde Ali'nin başının boynumda olduğunu gördüğüm an gözlerim sonuna kadar açılmış, ne yapacağımı bilemez şekilde kalakalmıştım.

Hareket edersem onu uyandırma ihtimalim vardı. Ama böyle de rahat değildim. Uyandığında bizi bu şekilde görürse utançtan yerin dibine girme ihtimalim çok yüksekti. Bu yüzden usulca kafamı geriye doğru çekince Ali'nin güzel pürüssüz yüzünü görebilmiştim.

Ali'yi uyandırmadan buradan sessizce çıkıp gitmeliydim. Hafifçe yerimde kıpırdanarak, geri çekilmek istesemde Ali'nin başının boynumda olduğu yetmezmişçesine bir de sıkıca kolları bedenime sarılıydı. Adeta Ali'nin güçlü kolları arasında tutsak kalmıştım.

Bir kez daha şansımı denemek için yöntemimi değiştirerek, önce başını boynumdan kaldırmak istedim. Ellerim usulca Ali'nin siyah, yumuşacık olan saçları arasına yerleşirken, usulca başını tutup yastığa koymak adına kaldırdığımda Ali'nin başı ellerimin arasından yukarı doğru kalkmış, Ali'nin mavilikleriyle karşı karşıyaydım.

"Efsun bir yerinde durmadın."

Heyecandan ve utancımdan kalp atışımın sesini duyar gibiydim. Hemen buradan çıkıp sakinleşmeliydim.

"Efendim gitmeliyim."

"Nereye Efsun?"

"Şeyy... gitmeliyim işte. Lütfen
bırakır mısınız beni?"

"Efsun..." Ali'nin konuşmasına müsaade etmedim.

"Lütfen Ali bey." Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama inadını kırmama yetmişti.

"Tamam git."

Önce bedenime sardığı kollarını çekti. Ardından benden uzaklaştığında doğruldum. Ali ise üzerinde uyuduğum yastığı alıp, sarılarak, yüzünü göremeyeceğim şekilde yastığa gömülerek, uykusuna kaldığı yerden devam etmişti.

Daha fazla durmadan çıplak ayaklarımı soğuk zeminle buluşturup kalktım. Adımlarım hızla kapıya ilerleyerek dışarı çıkmış Ali'yi rahatsız etmeden sessizce kapıyı kapatmıştım. Kendi odama gitmek için döndüm ki başım sert bir şeye çakıldığında durup başımı kaldırdım.

Elim acısını gidermek adına alnımı ufalarken, bakışlarım Yavuz'un şaşkın gözlerindeydi.

"Neden Ali'nin odasındaydın Efsun?"

Ben Estella

Oy verenlerin parmakları dert görmesin❣

Bir sonraki bölüm için altaki yıldıza basmayı unutmayın. Takip ve yorum yaparak bana destek olabilirsiniz. Sağlıcakla kalın💎

Bu arada TUTSAK 2K okunma oldu.⚘⚘⚘

Efsun Kılaç🌟




Ali Altınsoy⭐

Yavuz Altınsoy⭐

Koruma Serhat⭐

Continue Reading

You'll Also Like

16.2M 926K 55
Mine internet üzerinden Yeşil Küpeli Kız takma ismiyle magazin haberleri yaparak milyonlarca takipçiye ulaşmıştır ve Mine'nin şimdiki haber hedefi ge...
789K 35.5K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
2.7M 87.1K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?