helios | jeongchan

By lixagi

6.2K 908 824

"Hani beni ilk öptüğün gün var ya... O gün o kadar sıcak hissetmiştim ki! Kış ayındaydık Helios! Ama ben sıca... More

bir
iki
üç
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz 'ᵐ'
on ✩ son

dört

551 106 66
By lixagi





Ciğerlerine dolan yumuşak kokuyla gözlerini araladı. Başındaki ağrı giderek çoğalırken gözlerini yeniden kapatarak tısladı. Derin bir nefes alarak yattığı yerden doğrulmaya çalıştı.

"Kendini zorlama," Kulaklarını dolduran bilindik ses ile kapalı gözlerini araladı ve sıktığı çarşafı gevşetti.

Chan yatağın yanında endişeyle ona bakıyordu. Jeongin onun kokusunun her şeyden baskın olduğunu hissetti ve yutkunarak içine doldurdu. Gözleri onadan kayıp geçerken başını yana çevirdi. "Annem nerede?"

Chan dudaklarının içini dişleyerek başını eğdi ve tedbir için uzattığı elini indirdi. Eski Jeongin olursa tanırdı, ama o değişmişti. "Doktorla konuşuyor," Sesi alçak ve çatlak çıktı.

"Eve bir doktor çağırdığına inanamıyorum..." Chan bir şey söylemedi ve ona baktı sessizce. Rengi solmuştu, ama hâlâ kusursuz görünüyordu. "Nasıl hissediyorsun?"

Jeongin dudaklarını dişleyerek ona döndü. Gözleri çaresizlikle kapanıp açıldı. "Bilmem, sence nasıl hissedebilirim?" Sesindeki öfkeyi anladı büyük olan ve başını eğerek ona bakmayı kesti.

"Gereksiz biriymişim gibi, yarım, kendini bilmeyen, dünyadan haberi olmayan biriymişim gibi. Daha saymamı ister misin?"

"Jeongin," Chan sessizce söyledi ama küçük olan biraz daha doğrularak ona döndü. "Ne var hyung, ne var? Ben yarımım anladın mı? Ben hayatımın," Sözleri yutkunmasıyla kesildi. Boğazında bir yumru olduğunu hissetti.

"Hayatımın en güzel kısımlarını hatırlamıyorum, ben mutlu olduğum günleri hatırlamıyorum, nasıl hayaller kurduğumu, ne için yaşadığımı, amacımın olup olmadığını–" Sözünü Chan'ın cılız sesi kesti.

"Sen sanat tarihi okumak isterdin. Bir uzman olup, Avrupa'daki en ünlü müzelerden birinde çalışmak isterdin. Van Gogh Müzesi ya da Louvre Müzesinde. O da olmazsa Avustralya'da opera binasında," Chan boğazına dizilen kelimelere durdurdu kendini.

Bakışları Jeongin'i bulunca küçük olanın sessiz bir şekilde ağladığını gördü. Gözler birbirine değince içi titredi ve dudaklarının içini sert bir şekilde dişledi. "Hiçbiri olmazsa Avustralya'da benimle yaşamak isterdin..." Jeongin bakışlarını düşürdü ve eliyle gözlerini kapatarak titreyen çenesine engel olamadı.

"Yazdığım her bir satır bizim anılarımızdı Jeongin. Her biri. Beraber nehirde yüzmemiz, ben bir şeyler yazarken başımda dikilip beni izlemen, oyun salonunda saklanıp tüm gece her oyunla oynamamız, her biri," Chan kendine hakim olmak için sakince bir nefes aldı.

"Bu benim için de zor, zordu. Ama şimdi buradasın işte. Hiçbir şey unutmadın, o kitabı senin için yazdım Jeongin, seni unutmamak için, seni yaşatmak için. Ama buna gerek kalmadı."

Jeongin dizlerini kendine çekerek titrek bir nefes aldı ve başını dizlerine gömdü. "Üzgünüm," Chan'ın sesi titredi. "Daha önce yanında olmalıydım, üzgünüm." Jeongin hıçkırdı. "Seni daha önce bulmalıydım." Dudaklarını dişledi küçük olan.

"Üzgünüm güneşim." Jeongin başını yana salladı, üzerindeki pikeyi kaldırarak yataktan kalktı ve başının dönmesini umursamadan büyük olana sardı bedenini. Chan onu sıkıca kavradı ve özlemiyle dolduğu kokusunu içine çekti. Jeongin sakin titrek bir nefes aldı. Bu koku sanki zihnin bir köşesine saklanmıştı, bazen bazı kokular bir anı hatırlatırdı. Şimdi o anı yaşıyordu küçük olan. Çocukluğunu, gençliğini hatırlatıyordu bu koku. Özlemiyle dolduğu anılarını, hiçbir şey hatırlamadığı anlarını hatırlatıyordu ona. Sıkıca sarıldı ve boynuna saklandı büyük olanın. Chan'ın kolları tüm bedenini kavradı sanki. Tamamlanmış hisseti, geçmişi kucakladı onu sımsıkı. "Gitme," Dedi. Sesi titredi. Chan gözlerini kapattı ve başını ipeksi saçlara gömdü. Dudakları teğet geçti üzerinden.

"Asla." Jeongin gözlerini sıkıca kapattı. "Bana beni hatırlat hyung. Bana bizi hatırlat."

"Bunu en güzel şekilde yapacağım miniğim."

***

"Daha iyi misin?" Chan yatağında yatan küçük olana baktı. Dün daha fazla konuşmamışlardı. Jeongin sadece onu kaçamak bir şekilde incelemişti. Chan ise akşama kadar yanında durup daha sonra, yukarı, evinde çıkmıştı.

Bugün ise kahvaltısını yaptıktan sonra Jeongin yanına gelmişti. Jeongin uzandığı için havaya kaldırdığı kitaba dikkatle bakıyordu. Bazı şeyler hâlâ yarımdı onun için.

"Canın yanmış olmalı," Kitaptan bakışlarını çekmeden mırıldandı. Chan sessiz kaldı. Bakışları hâlâ küçük olandaydı.

"...Kolların sıkıca sarınca bedenimi, sıcacık olurdum. Peki, sana ilk kez sarıldığım günü hatırlıyor musun? Haha, kendimi bir anda sana sarılmış bulmuştum. Sessizce gülümsemiştik birlikte. Sadece... bugün o gün Helios. Bugün sana ilk kez sarıldığım gün.

Kokunu özlerken, göz yaşlarım kağıdı ıslatırken yazıyorum bunu. Bugün, o gün; birbirimiz ilk hissettiğimiz gün. Bana kızma tamam mı? Sensizken, yanaklarım sürekli ıslanıyor.

Bana kızma. Ve seni seviyorum. Bu sabah seni bekleyeceğim. Bana erkenden merhaba de olur mu?"

Satırları yavaş ve sakin bir şekilde okudu. Chan bakışlarını ondan çekmeden sessiz kaldı. Jeongin ise ona bakmadı. Dudaklarını dişleyerek kitaba bakmaya devam etti.

"Bacağındaki yara izini görüyor musun?" Chan işaret parmağıyla küçük olanın bacağını gösterdi, sesi biraz çatladı fakat bu umrunda olmadı. Jeongin uzattığı bacağında, kendini belli eden yara izine baktı. Chan devam etti. "O gün okula geç kalmıştın, koşarak gelmek istemişsin," Chan dudaklarını ıslatarak sandalyesinde arkasına yaslandı. Her an gözlerinin önünden geçiyordu sanki. "Koşarken buzdan dolayı ayağın kaymış, okula geldiğinde kocaman bir yarık vardı. Ağlamıştın," Jeongin yeninden yaraya baktı. Garip hissediyordu, vücudu anılarla doluydu fakat hiçbirini hatırlamıyordu.

"Okulun kapısında seni bekliyordum. Beni görünce yeniden ağlamaya başladın. Tökezleyerek yürüyordun çok korkmuştum, yanına koştuğumda durdun ve bana yaslandın." Jeongin büyük olana bakamıyordu.

"Sonra sana sarıldım, hemen sen de sarıldın bana. O an söylememiştin ne olduğunu. Endişeliydim sana bakmak istiyordum ama bana sıkıca sarılıyordun." Jeongin en sonunda baktı büyüğüne. Chan dudaklarını büzdü ve devam etti.

"Bir süre sarıldık sessizce. Bedenlerimizi ayırınca başta gülümsedin bana, ben de sana. Sonra bana yarandan bahsettin. Gerisi ise gerekli rutinler." Jeongin dudaklarını ısırdı ve başını salladı.

"Peki kaç yaşındaydık?" Jeongin kitabı dizlerinin üzerine koymuştu. Chan titrek bir nefes aldı. "Sen on beştin, ben ise on sekiz."

Jeongin sessiz kaldı. Bir süre sonra derin bir nefes alarak yüzünü sıvazladı. Chan sandalyeden kalkarak yatağın diğer tarafına oturmak için oraya doğru adımladı. Jeongin sessizliğini korudu. Chan yanına gelip oturunca, tüm varlığı bedenini titretti ve kendini ona yaslamaktan alıkoyamadı.

"Anlattığın şeyler, hikaye gibi geliyor. Ya da izlenip çoktan unutulmuş bir film... Dokuz sene, dile kolay." Başını geniş omuza yasladı ve büyük olanın kokusunu içine doldurdu.

"Böyle söyleme. Sana bunların hepsini yeniden yaşatacağım."

Jeongin kırgın bir şekilde kıkırdadı ve gözlerini kapattı. "Önce hangisinden başlayacaksın?" Chan sessizce gülümsedi ve derin bir iç çekti. "Hangisinden istersen."

Jeongin bedenini ona biraz daha yaklaştırdı. "Sarılmaya ne dersin?" Gözleri hâlâ kapalıydı ve kokusunu doldurdu yeniden içine. "Bu fikre bayıldım."

Jeongin sırtını biraz kaldırdı ve büyük olanın kolunun beline dolanmasına izin verdi. Sırtı Chan'ın göğsünün bir kısmındaydı. Başını yavaşça geri attı. Chan küçük olanın saçlarını boynunda hissedince derin bir iç çekti. Bu hiç unutulmak istemediği bir anın tekrarıydı. Karnına dolanan diğer elle Jeongin kıkırdadı, bu yeniden gülümsetti büyük olanı.

"Kokun her zaman bu kadar güzel miydi hyung?" Chan sessizce kıkırdadı. Jeongin başını ona döndürdü yavaşça. Bakışları birleşince Chan hızlanan kalbini görmezden gelemedi. Jeongin gülümseyerek yanağına küçük bir öpücük kondurdu. "Eğer hep böyle güzel olacaksa sana her an sarılacağımı bilmeni isterim."


***

selamlarr! yorumlarınızı bekliyorum bebeklerr☀️💛

Continue Reading

You'll Also Like

7.3K 697 30
H~ uyku ilacı, uyumakta sıkıntı çekiyorum da J- Seninle uyumamı ister misin? Sokak kenarında kanlar içinde duran Jeongin ile onu kurtaran Hyunjin
435K 35.6K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
58.8K 4.4K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
2K 250 12
çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum öldüklerimi sayıyorum, yeniden doğduklarımı anlıyorum, ama yepyeni anlıyorum bıktığımı evlerd...