KARA AĞA |Mardin SERİSİ 1,2|...

By onur_rr

3.1M 117K 59.7K

Bir kadını ağlatmak çok zor degildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazı... More

𝑷𝑹𝑶𝑳𝑶𝑮 |𝑲𝒂𝒍𝒃𝒊 𝑮𝒊𝒃𝒊 𝑲𝒂𝒓𝒂 𝑨𝒅𝒂𝒎 |
1. |𝔸Ğ𝕀𝕋 |
2.| ℕ𝕀𝕂𝔸ℍ |
3.| 𝔹𝔸𝕊 𝔹𝔼𝕃𝔸𝕊𝕀|
4.|𝕐𝕆𝕃|
5|𝕊𝔼ℕ𝕀 𝕌𝕐𝔸ℝ𝔻𝕀𝔾𝕀𝕄𝕀 ℍ𝔸𝕋𝕀ℝ𝕃𝕀𝕐𝕆ℝ𝕌𝕄|
6 |𝔸ℕ𝕃𝔸𝕋𝔸ℂ𝔸𝕂 𝕄𝕀𝕊𝕀ℕ?|
7 |𝔾𝔼ℂ 𝕐𝔸𝕋𝔸𝔾𝔸|
8 |𝕊𝕀ℤ𝕀|
9 | 𝕄𝕌𝕄 𝕀𝕊𝕀𝔾𝕀𝕐𝕃𝔸 𝔸𝕃𝕃𝔸ℍ'𝔸 𝕐𝔸𝕃𝕍𝔸ℝ𝔸 𝕐𝔸𝕃𝕍𝔸ℝ𝔸|
9 .Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
Hangi kapak güzel sizce?
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
Canlarım
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. BÖLÜM
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42. Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.BÖLÜM
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm I.SERİ FİNAL
2.SERININ IZCIK UCUNDAN KESİTLER
Duyuru
52.Bölüm II.SERİ DEVAMKEE𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚"
53.Bölüm 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚"
54.Bölüm 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚"
🤩Yeni Kapak🤩
KARA AĞA'DAN.. ZAMANINDA FAYDA ETMEDİĞİ ZAMANLAR OLUYOR.꧁♡❤♡꧂
55. BÖLÜM "𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚"
56.BÖLÜM𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚"
57.BÖLÜM𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚"
58.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
59.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
60.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
61.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
62.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
63.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
64.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
65.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
66.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
67.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
68.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
69.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
70.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
71.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
72. BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
73.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
74.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚
꧁♡❤♡꧂ÖZEL BÖLÜM꧁♡❤♡꧂
DUYURU
🌬Yeni Yıl ❄
𝕐𝔼ℕ𝕀 𝕐𝕀𝕃 𝐎𝐙𝐄𝐋 𝐁𝐎𝐋𝐔𝐌 𝟚𝟘𝟚𝟛!

75.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚 FİNAL

30K 791 195
By onur_rr

ŞAKA MAKA BİTTİ..

BİRAZ DUYGUSALIM AMA BİTİRDİĞİM İÇİNDE ÇOK MUTLUYUM ARTIK DİĞER KURGULARIMA DAHA RAHAT BİR KAFA İLE GEÇECEĞİM, SİZE VERDİĞİM SÖZÜDE YERİNE GETİRDİM, İNANIN OMUZLARIMDAN BÜYÜK BİR YÜK KALKTI, OH BE KİTABI BİTİRDİM.

BUNDAN SONRA YOKUZ..

BU YÜZDEN SON OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI HER KARAKTERE BİR SARILMA VEDASI OLARAK GÖRÜN.

Diğer kurgularımdan haberdar olmak için beni takibe alabilirsiniz onur_rr

BU KİTAPTAKİ BAZI KATEKTERLERİN ŞAHSİ KİTAPLARINI EN ALTTA DUYURACAĞIM. SİZDE MERAK EDİP YORUMLARDA SORMAMIŞ OLURSUNUZ.

HADİ SİZ GİDİN BÖLÜMÜ OKUYUN CANLARIM..

.

.

Kara'nın gözleri beni bulunca uyanık olduğumu fark etti.

"Seni kıskandım.", dedi söylediklerin anlayamadım. Ben niye kıskanmıştı ki? Yüzümü aldığı şapşal bakışlarımı onun yüzünde gezdirdim.

"Niye ki?, dedim kıskanılacak bir tarafım yoktu onun yanında. Belki resim yeteneğimi kıskanmış olabilirdi.

"Anne oğul koyun koyuna uyuyorsunuz, diğer evlatlarında karında. Ben her gün işe gidince sizi özlüyorum.", dedi elimi dudaklarıma götürüp  attığım kahkahanın tonunu azalttım.

"Bizde babamızı özlüyoruz ama çalışması gerek.", dedim karnımın üstünde ki sıcak ellerini küçük elerim arasına aldım.

"Evet maalesef çalışmam gerek... Kaan' da  küçükken işe itmek istemiyordum şimdide.", dedi koskoca Mardin'in ağası Yıldırım şirketinin müdürü olacaktı.

"O zaman gel benim daha uykum var, Kaan'da uyuyor, sen geliver şöyle yan tarafıma da aşklarımın arasında uyumaya devam edeyim", dedim saniyeler sonra Kara yan tarafımda bitti. Adam resmen bunu teklif etmemi bekliyormuş. Huzurlu kollar arasında tekrar uykuya daldım. 

******

Akşam geç uyanıp salonda baş başa bir  aile olarak yemek yemiş sonra da Kaan'ın istediği filmi koltuğa kurulup izlemiştik. Tekrar sabah kalkmak için önce Kaan'ı uyutup sonrada odamıza geçmiştik.

Sabaha mide bulantıları ile uyanmak berbat bir şeydi demeyeceğim. Her bulantım geldiğinde içimde taşıdığım ii emanet canın kendini belirtmesi olarak düşünüyordum. "Biz buradayız anne.", diyorlar gibi geliyordu bana. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Kara uyurken sessizce odadan çıkıp Kaan'ı kontrol ettim. Uykucu oğlumda yatakla verdiği savaşın sonunda ters bir şekilde yatakta yatıyordu. Sessiz adımlarım ile yerdeki mayın tarlasını andıran oyuncaklara basmadan Kaan'ın üstünü örterek odadan çıktım. Mutfağa geçerek acıkan mideme bir şeyler hazırlamaya karar verdim. Kara'nın benimle de paylaştığı şu özel sandviç tarifini yaptım. Masaya yerleşim üç kişilik bir iştahla yemeye başladım.

"Benimle de paylaşır mısın Harirem?", sesin geldiği tarafa baktım Kara mutfak kapısına omuzunu yaslamış beni izliyordu. Ağızımın içindeki büyük lokmayı çiğneyip yuttum.

"Git ötede oyna.", dedim yıllar önce o gece oda bana böyle demişti. Sözlerime gülerek mutfağa girdi.

"İştahın güzel, altı senelik evliliğim boyunca ilk kez sen böyle görüyorum.", dedi  sesinde ki şaşkın tını ile bana baktı. Bitirdiğim bir ekmekten sonra ikinci ekmeği aldım.

"Sence de normal değil mi? İçimde babaları Kara Yıldırım olan iki çocuk var. Maşallah babaları gibi doymuyor onlarda.", dedim dudaklarıma yerleştirdiğim sinsi gülüşle. Dudaklarını yaklaştırıp yanağıma sonrada dudaklarıma kayarak öpmeye devam etti.

"Harireye doyulur mu hiç?", dedi utanarak elimde ki sandviçi ısırdım.

*******

Her gün hamilelik ile yaşadığı güzel ve sıkıntılı anları gözlerim ışıldayarak yaşıyordum. Altı sene bunun hasretini çekmiştim ben..

Göbeğim kendini çoktan belli etmeye başlamıştı. Doktorun verdiği ultrason fotoğrafına bakarken Kara'da arkadan beni inceliyordu. Eline aldığı  telefon le arkama geçerek aynadan fotoğrafımızı çekti.

"Çok güzel oldu.", dedi ses tonunda ki hayranlıkla fotoğrafa baktı. Gözlerimin puslanan acısı ile bakışlarımı Kara'nın elinden aldığım telefonda ki fotoğrafa çevirdim. İlk pozumuzdu bizim onlarla.

"Beğendin mi?", dedi Kara. Ağır hareketlerle kafamı salladım.

"Çok güzel..", dedim sonra ekrana dokunarak bu pozu sildim. Kara bana baktı, neden sildiğimi sorgular bakışları bir süre gözlerimde gezdi.

"Kaan ile böyle bir pozumuz yok.. Çocuklar büyürken bu onların aklını karıştıra bilir. Kaan'a on sekiz yaşından sonra söylememiz gerekecek gerçeği ondan saklayamayız. Küçükken onun psikolojisini kötü etkileyecek hiç bit şey istemiyorum. Gerekirse onlarla doğana kadar resim çekinmem.", dedim Kaan başkaydı, her attığım adımda, her aldığım nefeste o vardı.

"Tamam Harire sen nasıl diyorsan.", dedi arkamdan bana sarılarak ellerini şişmiş karnımın üstünde bağladı.

"Kara.. Kaan bize Meriç ve Yasemin'in emaneti. Bu karnında ki iki canavarda Allah'ın emaneti. Yani birini birinden üstün görmeyelim olur mu? ", dedim adaleti ile bilinen kocama baktım. Kömür karası gözleri ile gözlerimin içine baktı. Benimle eğil gözlerimle konuşuyordu.

"Böyle bir şey söz konusu dahi olamaz..", dedi sözlerinde ile hissettim güvenle yüzümü ona doğru dönerek sarıldım.

*******

"Kara?", dedim telefonun diğer tarafında olan kocama tatlı tatlı konuşmaya başladım.

"Buyur Harirem?", dedi arkadan gelen sesleri duyduğum kadarıyla toplantıdaydı.

"Benim canım bir şey çekiyor.", dedim dudaklarımı dişleyerek vereceği cevabı bekledim.

"Söyle harirem, adamlara diyip alsın.", dedi güldüm. Bit haftadır aldığı çilek, portakal, karpuz'dan sonra bence bu biraz garibine gidecekti.

"Şey öyle alınacak bir şey değil bu.", dedim merakla sordu.

"Ne çekti canın Harirem?", dedi utanarak sessizce kısık sesimle konuştum.

"Seni.", dedim Kara'nın diğer taraftan gelen gülme sesi ile dudaklarımı ısırdım. Rezil olmuştum işte!

"Hemen geliyorum.", dedi telefonu kapattı.

*****

9 AY SONRA..

Yatakta kalkarken karnıma giren sancı ile nefesim kesildi. Üstümde ki pikeyi kaldırıp kenara atınca suyumun gittiğini gördüm.

"Ka..Ra..", dedim nefsimi alamıyormuş gibi hissettim. Kara sesimde ki acı tonuyla hemen yataktan kalktı.

"Ne oldu Harirem!, dedi yanaklarımdan akan yaş ile derin derin nefes alıp verdim.

"Geliyorlar.", dedim Kara elimi tutup ayağa kalktı. Kapıya baktı sonra bana döndü.

"Kim geliyor Harirem?", dedi onun bu hali şan gözüme komik gelse de canımın yanmaya başlaması ile dişimi sıktım.

"Doğum.. Doğum başlıyor.. Firdevs hanımı ara.", dedim elimin altında olan çarşafı sıktım.

"Dur dur! Ben seni kucağıma alayıp hemen gidelim hastaneye.", dedi beni kucağına aldığı gibi odadan çıktı. Hangi ara arabaya koydu beni anlayamadım, ağızımdan kaçan doğum sancıların iniltisi ile kendi derdime düşmüştüm. Kara arabanın kapısını kapatmadan önce gözüme çarpan, Hacer abla ve Fatma ablanın kolları arasından ağlayıp bana gelmek isteyen Kaan'ı görünce daha çok ağlamaya başladım. Şu halimde bile onun yanına gidip sarılmak istiyordum.

Korkma anneye bir şey olmayacak demek istedim ama tekrar gelen şiddetli sancı ile daha çok panik olup korkmaya başladım.

"Cenk çabuk! Hastaneye!", diye bağıran Kara yanıma geçerek oturdu. Ellerimi tutarak sakin olmam ve derin derin nefes alıp vermem konusunda beni rahatlatmaya çalışıyordu.

"Ka..Ra..", dedim nefes nefese.

"Sus kendini yorma Harirem.", dedi yanaklarından akan yaşlar ile ben daha çok ağlamaya başladım. 

"Olurda.. Bana.. Bir şey olursa.. Kaan'a onlara iyi bak.. Olur mu?", dedim birine emanet edeceksem üç çocuğumu bu şüphesiz Kara'ydı.

"Harirem!", diye bağıran Kara'nın endişeli sesi kulaklarımın son duyduğu ses olurken gözlerimin kapanmadan öncede gördüğü kişiydi. 

KARA'DAN...

Doğumhane kapısının önünde  kafamı duvara yaslarken göğsüm aldığım derin nefesler eşliğinde inip kalkıyordu. Gözlerimi kapatarak yarım saattir yaptığım şeye devam ettim. Yanaklarımdan akan yaşa lanet ettim.

"Kara ağam?",  Firdevs doktorun yanında olan hemşiresinin sesi ile hızlıca kafamı ona çevirdim. Nefes nefese doğumhaneden çıkmış bana bakıyordu.

"Gözünüz aydın operasyon güzel geçti ama Beyaz hanım çok kan kaybetmiş acil kan lazım bize.", dedi gözlerimi kırpıştırarak etrafa baktım. Cenk hemen telefona yapıştı, Bora, Mirto, Babam telefon ile aşirete kan grubu için aradığı sıra beklemediğim kişi ortaya atıldı.

"Benim kan grubum aynı. Ben veririm.", dedi Burçin yanaklarında ki yaşı sildi. Hemşirenin onu götürmesi ile tekrar açılan doğumhane kapısına baktım. İki hemşire kucaklarında tuttukları minikle çıktı. Yutkunarak iki adım attım. 

"Gözünüz aydın, minikler sağlıklı.", diyen hemşirenin yanına geçerek açık olan doğumhanenin kapısından içeri baktım. Yumruk yaptığım eli duvara yasladım. Annem ,Babam, kardeşlerim, Nazende hemşirenin kucağında ki ikizlere büyük bir ilgi ile bakıyorlardı.

"Harirem..", dedim fısıltı gibi sesimi duyup gelmesini istedim. 

******

"Baba.. Annemi getir.. Ben onu özledim", dedi Kaan ağlayarak, onu kendime çekip sarıldım. Sabah geldiğimiz hastanede akşam olmasına rağmen hala Hariremi görememiştim.

"Gelecek annen.", dedim ruh gibi sesimle. Kaan boynuma sarıldı. Kapalı kapıya çevirdim bakışlarımı.

Yoğun bakım..

Etme ey sevgili yeter beni sensizliğinin imtihanı bile etme.. Etme ey her zerremde hakkı olan kadın.. Varlığın şükür sebebimken yokluğun ile imtihan etme beni.. Gönlü güzelim, çocuklarımın annesi, benim harirem, Kaan'ın harireeesi.. Gel seni bekliyoruz..

******

"Abi biraz uyusaydın, Beyaz yenge uyandığı zaman seni böyle görürse kızacak sana. Hani ben söylem de.", dedi Cenk.

"Uyansın da kızmasına razıyım ben.", dedim gözlerimi çekemden kapıya bakmaya devam ettim.

"Abi herkes odada sende oraya geçsen, daha çocuklarını kucağına almadın.", dedi Bora. Cevap vermeden bakışlarımı kapının diğer tarafında mücadele veren Hariremdeydi.

"Abi Kaan'ı ver uymuş çocuk ağlaya ağlaya, kardeşlerinin yanına götüreyim orda uyusun.", dedi Mirto. Eğilip Kaan'ı kucağımdan alacağı sıra dönü çattığım kaşlarım ile ona baktım.

"Alırsan uyanır.", dedim oğlumdan ayrılmak istemiyordum şua ikimiz birbirimize iyi gelen tek şeydik. Mirto geri çekilip kafasını salladı. Bakışlarımı tekrar kapıya çevirdim.

*****

Gözlerini kırpıştırarak açtı, odadaki herkesin yüzüne baktı birini arar gibiydi bebekleri. Beni bulan bakışları kucağımda uyuyan Kaan'a kaydı  derin bir nefes alarak elini uzattı bana.

"Kara..", dedi kalabalığın başından çekilmesi ile yanına varıp alnını öptüm.

"Bu Kara sana kurban olsun Harirem.", dedim ağlamaktan tahriş olan sesimle gülümsedim.

"Bende size.", dedi sesi kısık çıkmıştı. Odaya giren hemşire kalabalığın dışarı çıkmasını rica ettikten sonra Beyaz'ın kucağına önce uyanmış etrafı izleyen oğlumuzu verdi. Beyaz kolları arasına aldığı miniğimizi gözlerini kapatarak kokladı.

"Hoş geldin oğlum..", dedi gözlerini açarak bana baktı.

"İsmi ne olacak babası?", dedi gülümsedim. Kaan'a bakıp cevapladım.

"Abisinin verdiği isimler çok güzeldi.", dedim Beyaz'ın da suratına derin bir gülümseme yayıldı. O da Kaan'ın verdiği isimleri koyak istiyordu.

"Oğlum.. Kaan abin sana Toprak ismini koydu.. Hoş geldin hayatımıza.", dedi tekrar öptü. Hemşirenin gösterdiği kadarıyla emzirmeye çalıştı.

Toprak tekrar uyumaya başlayınca hemşire kucağından aldığı oğlumu ikizinin yanına bırakıp kızım kucağına aldı. Beyaz kocaman açtığı gözler ile hemen kollarını uzattı. Kızımızı da aynı ilgi ile inceleyerek öptü, sarıldı, kokladı.

"Hoş geldin Çiçeğim.. İki abinin kolları arasında hayatına hoş geldin..", dedi gözlerinin içi gülüyordu. Kızımız Çiçeği de emzirip onu da ikizin yanına bıraktı hemşire. İki saate bir emzirme saatini hatırlatacağını söyledi, Beyazın değerlerini kontrol ederek odadan çıktı. Ben Beyazın ayak ucunda ayakta dikilmeye devam ettim. Kaan kucağımda hareketlenerek etraf baktı. Beyaz'ı bulan bakışları ile hemen kucağımdan indi.

"Anne!", diyerek Beyazın yanına koştu. Beyaz onu özleyen Kaan'a güzel gülümsemesi ile sarıldı.

"Oğlum.. Ben iyiyim.. Kardeşlerini ördün mü?", dedi Kaan kocaman açtığı gözleri ile yan tarafta duran miniklere baktı.

"Anne bunlar çok küçük." dedi kocaman açtığı gözler ile kardeşlerine baktı. İşaret parmağı ile yüzlerine dokundu.

"Çok yumuşak.", dedi kıkır kıkır gülerek bizi de güldürdü. Hariremin elini tekrar tutarak derin bir nefes aldım.

"İyisi değil mi?", dedim gülen bakışları ile kafasını salladı.

"Hem de çok.. Doğumhanede, yoğun bakımda kapımın önünde beklemişsin hemşireler söyledi.", dedi elinim için öptü.

"Seni bırakıp gideceğimi falan mı düşündün, başının belasıyım Kara ağa, artık tek de değilim kendime üç kişilik bir ordu kurdum.", dedi onunla böyle sohbet etmek bana küçük bir kahkaha attırdı.

"Böyle baş belalarına can veda.", dedim gülümsedi.

********

Hastaneden üç günün sonunda taburcu olmuştuk. Ben pusetlere koyduğum çocukları elime aldım. Kaan annesinin elini tutarak ona destek oluyordu. Dışarda hazırlattığım arabaya doğru yürüdük. Çok şükür bunu da atlatmıştık.

"Ağam adağın kesilip dağılıyor.", dedi kafamla onayladım onu. Beyaz bakışlarını bana çevirdi.

"Ne adağı Kara?", dedi merakla.

"Kaan için zamanında 500 tane büyük baş kestirip dağıtmıştım. Şimdi Toprak, Çiçek ve senin için dağıtıldı.", dedim  dudaklarını diliyle ıslatarak  dudaklarını dişledi. Arabaya Kaan ile önden binince pusetleri yanına koyarak bende bindim.

Konağın kapısında duran araba ile Beyaz bakışlarını bana çevirdi.

"Kara bu ses ne? Düğün mü var?", dedi bakışları ile dışarıda ki kalabalığa bakıyordu.

"Evet sizin eve gelmeniz şerefine.", dedim arabadan inerek pusetleri aldım. Davul zurna eşliğinde çalan 'Delalım' müziği ile konağa girdik. Hacer abla ve Fatma abla bebekleri ellerimden alırken kalabalıktan hemen odaya çıkardılar. Avluda ki gelene ağalara kafamla selam verdim.

"Kara bu ağalar niye burada?", dedi Beyaz koluna girdim.

"Hanımağaları hastaneden çıktı, çocuklarımız oldu gelmeyecekte ne yapacaklardı.", dedim geçmiş olsun taziyeleri ile hayırlı olsun  tebriklerini Beyaz ile beraber karşıladık. Konağın ortasında kesilen kurbanın eti ile yapılan yemekler tüm ahaliye dağıtılmaya başladı. Beyaz etrafında olan olaylara şaşkın bakışlar ile bakıyordu.

"Ben bu kadar düşünmemiştim.", dedi güldüm.

*****

Beyaz çoktan ayaklanmış ikizler ile tek başına ilgilenmeye başlamıştı. Kaan yatakta yatan kardeşinin yanına uzandı.

"Anne Toprakla uyusam olmaz mı?", dedi. Beyaz dudaklarını gülmemek için sıktı.

"Oğlum kardeşin çok küçük biraz büyüsün o zaman senin odanda yatarsınız olur mu?", dedi gözlerini Kaan'ın suratında gezdirdi. Kaan kafasını sallayarak annesine gülümsedi.

"Çiçek çok obur anne hiç doymuyor, bende öyle miydim?", dedi Kaan. Beyaz Kaan'ın ,Çiçek hakkında söylediği şeye kahkaha attı.

"Demi ya Çiçek çok obur, babana diyorum kızıma deme öyle şeyler diyor. Sende biraz oburdun.", dedi iki parmağı ile Kaan'ın burnunu kıstı.

"İyi o zaman kardeşlerimde benim gibi güçlü olacak.", dedi Kaan kolunda ki küçük pazuyu göstererek.

Kucağımda gazını çıkardığım Toprağı öpüp kokladıktan sonra beşiğine bıraktım. 

"Abisi sen onları korursun.", dedim Kaan göğsünü kapatarak kafasını salladı Abi olmayı çok şükür sevmişti ne Beyaz'ı nede beni kıskanıyordu. Tersine kardeşlerini görünce bizi unutmuştu paşam.

******

Çalışma odasının kapısı yavaşça açıldı. İçeriye giren miniğime çevirdim bakışlarımı.

"Baba bana masal okusana?", dedi Çiçek eline aldığı masal kitabı ile bana baktı.

"Gel kızım okuyayım. Annenle abilerin nerede?", dedim Beyaz okuyacaktı en son masalı.

"Şey annem bana biraz masal okudu, sonra da ben Toprak abimle kavga ettim. Kaan abimde beni korudu, sonra bir baktım ikisi de bana küstü.. Annemde tatlı yapıyor, çilekli pasta istemiştim de ben ondan.", dedi tatlı ses tonu ile yanıma geldi. Altı yaşında ki kızımı kucağıma aldım.

"Abilerin ikisi sana nasıl küstü Çiçek?", dedim gözlerini kaçırdı. Toprak ile hep bir tatlı bir didişme halindeydiler. Kaan abisinin onu koruduğunu kedi söylemişti. Kızaran yanakları ile bana doğru yaklaştı.

"Galiba ben ikisini dövdüm de.", dedi kıstığı gözler ile kahkaha attım. Bütün halalarının harmanlanmış haliydi Çiçek. Gül kadar naif, Rezzan kadar zeki, Pınar kadar kendinden emin, Asi gibi de asiydi. İşte benim kızımdı Kara yıldırımın kızı.. Çiçek Yıldırım.

"Abilerini dövme tamam mı? Eğer onlar sana vurursa gel bana de.", dedim kafasını salladı. Sarı saçlarını arkaya doğru attı.

"Saçımı çekiyor Toprak abim tam bir camış baba.", dedi çattığım kaşlar ile Çiçeğ'e baktım.

"Abine camış deme çok ayıp.", dedim nereden öğreniyordu bu kız bu kelimeleri.

"Mardin mandası desem olmaz mı?", dedi ciddi ciddi benden onay bekliyordu.

"Sana bu kötü kelimeleri kim öğretiyor kızım?", dedim aşını eğip konuştu.

"Yonca ablamda Devran abime diyor baba.", dedi onun saçlarını okşayarak konuştum.

"Bu kelimeleri kullanma tamam mı güzel kızım.", dedim kafasını salladı. Elimde ki masal kitabını açarak sordum.

"Bugün hangi masalı okuyayım sana?", dedim gözlerini mutlulukla açarak konuştu.

"Beyaz atlı prensi oku baba.", dedi gözlerimi devirdim. Kadınlar ne buluyordu bu beyaz atlı prenste bilmiyorum ki.

"Annem senden bize hem beyaz atlı prensim diye anlatıyor.", dedi Çiçek. Dudaklarım kıvrıldı bak şu hariremin yaptığına.

********

18 SENE SONRA...

"Bak Çiçek uyuzluk yapma. Kızım biz erkekler ile gideceğiz senin ne işin var halı sahada.", dedi Topak bu ikilinin her gün olan tartışması artık konağın olmazsa olamazı haline gelmişti. Çayımı içerken kardeşlerimin tartışmalarını dinledim.

"Yav abi ödevim var diyorum niye anlamıyorsun.", dedi Çiçek sarı saçlarını iki yandan örmüş Toprak abisinin suratına baktı.

"Ne ödevi?", dedi Çiçek yavaşça ayağa kalktı, bana baktı güldüm. Bu hareketi Toprağı uyuz ettikten sonra kaçmak için kendine alan yapıyordu.

"Mardin camışının halı sahada neler yapabildiğini öğrenmem lazım.", demesi ile masadan kaçması bir oldu. Koşarak arkama geldi. Toprak gülerek yerinden kalktı, rahat hareketler ile önce gömleğinin kollarını katladı.

"Gel gel gel. Kaan abim bile kurtaramaz seni bu sefer. Annemle Babamda yok, artık İstanbul'dan kaç güne gelirlerse. Seni geberteceğim başımın belası!", dedi koşarak yanıma geldi ağzıma attığım zeytini çıkarıp masaya koydum.

"Toprak. Çiçeğin koluna bile değsen ne olacak biliyorsun değil mi abim?", dedim önümde ki kahvaltıya bakarak konuştum.  Toprak Çiçeğin saçlarına daldıracağı elini havada tutup bana baktı.

"Ama abi sende onu koruyorsun hep.", dedi ağlayacaktı neredeyse. Sandalyeden kalkıp üstüme kot ceketimi giydim.

"Siz nasıl annemin karnında dokuz ay beraber yaşadınız  çok şaşırıyorum. İyi ki içerde bir birinizi yemediniz. Yeter çocuk musunuz siz? On beş yaşında gelecek hayatınız, hayalleriniz için şimdiden çalışmaya başlayacağız yerde şu hallerinize. Üniversite sınavından bir hafta geçmesine rağmen kaç net gelecek diye bekliyorum ben şu on sekiz yaşımda düşündüğüm şeye bakın birde size. Çiçek sende babama söz vermemiş miydin? Hani Toprağa bir daha o kelimeyi kurmayacaktın?", dedim gözlerini kaçırarak konuştu.

"Ben Babama Asya mandası demeyeceğim diye söz verdim. O başka bu başka.", dedi çirkefliği ile yağ gibi üste çıkmaya çalışıyordu.

"Peki Çiçek hanım. Toprak sende bak bir daha bu kızın saçlarını çekmeyeceksin, eğer Çiçek sana bir daha öyle bir kelime kurarsa babama söyle oğlum. Babamın ince çizgisi ona verilen sözü tutmayan kişiler ile olan düşüncesini biliyorsun.", dedim Çiçekten çektiğim bakışları Toprağa çevirdim. Göz kırparak Toprağa baktım. Toprak gülerek kafasını salladı.

"Doğru diyorsun abi ya ben niye bu baş belasıyla uğraşıyorsam. Anne karnında bile beni kıskanıp yumurtlamış. Hatırlamıyorum ama onun yüzünden annemin karnında eminim rahat bile yatamamışımdır.", dedi Toprak ile Çiçeğin laf atışmasına gülerek konaktan çıktım. Gelen arabama binerek bizim çocuklarla buluşmak için Şahin tepesine doğru gidecekken arabanın yan koltuğunda Dedemin ceketini görmemle yol üstü bırakmak için konağa doğru sürdüm.

*****

Konağın önüne çektiğim arabadan ceketi alıp indim. Korumalar arabayı alacağı sıra konuştum.

"Abi çıkacağım birazdan.", dedim  konağın kapısını açarak içeri girdim. Kalabalık oluşmuş sağ tarafta ki yemek masasında toplanmışlardı. Ne oluyordu, herkesin sırtı bana dönükken sesleri geliyordu.

"Kara ağa'nın bu dediğini yapmam amca. Benden başka bir şey iste.", dedi Babamın amcasının oğlu Devrim amca. Neler oluyordu babamla bu adamın ne derdi vardı! 

"Artık bitirin bu aranızdakini", dedi Dedem. Elinde ki bastonu yere vurdu. Sinirliydi

"Amca Kara'ya duyacağım tek konu. Kardeşinin oğlunu kendi çocuğu gibi büyütmesidir. Ben o adama başka ne saygı duyarım nede bir şey. Bekleme benden amca bunu.", dedi Devrim amcanın sözleri ile olduğum yerde kaldım. Elimde ki ceket parmakların arasında yavaşça gevşedi.. Nefes alacak oksijen kalmadı havada.  Beynime baskı yapan bu şeyde neydi.. Toprak ve Çiçeğin doğumunu çok iyi hatırlıyordum. Annemin konaktan sancısı geldiği anda aklımdan hiç silinmedi. Bir an onu kaybedeceğim sanmıştım.. Pek ya ben?

"Bak Devrim. Kara'ya olan kinini gidip Kaan'dan çıkarmazsın umarım. İstanbul'a zaten o çocuk için gittiler, geldiklerinde gerçeği açıklayacaklar.", dedi Dedem. Ben miydim..

"Yuh amca beni tanımadın mı?..", dedi sinirle ayağa kalktı Devrim amcanın gözleri beni buldu. Çattığı kaşlarını yere indirdi. Amcalarımın suratları şok içinde bana döndü. Elimde k ceket yavaşça yer düştü, tüm sesler kesildi kulağım derin sağırlık uykusuna yatmış gibiydi. Dedeme çevirdim bakışlarımı.

"Benim babam Kara değil mi?", dedim nasıl kurdum nasıl sordum bilmiyorum. İçimi derin bir asitle yakan bu soru değildi. Dedemin başını yere eğmesiydi. Yavaşça geri adım attım, arkamı dönüp bu konaktan çıkmak istedim. Amcalarımın beni çağırmasını ummadan arabaya binip gittim. Nereye gittiğimi bilmeden sadece sürdüm Ana yola çıkınca tek yaptığım gaza basmaktı. Karşıdan aynı şeritten gelen tır ile  son anda direksiyonu kırıp eğimli olan tarlaya doğru  uçmuştum. Arabanın ön tarafından çıkan dumanlar ile derin derin nefes alarak arabadan kendimi zar zor dışarı attım. Tır şoförü durmuş koşarak yanıma geldi.

"Yeğenim iyi misin? Benim yüzümden.", dedi panikle beni kontrol ettikten sonra arabaya baktı.

"Of iyi canına bir şey olmadı ya arabanın tüm masraflarını karşılarım.", dedi. Arabaya çevirdim bakışlarımı, babam almıştı daha üç yaşındayken.. Babam bildiğim adam mı demeliydim.. Kafam iki zaman diliminde savaşıyordu. Bütün sesler birbirine girdi.

"Yeğenim alnın kanıyor, ben ambulansı çağırayım.", dedi amca. Telefonunu çıkarıp arayacağı sıra onu engelledim.

"Gerek yok, yoluna git.", dedim onun yerinde  başka şoför olsa vızılamıştı çoktan.

"Yok olur mu yeğenim, arabanın ücretini karşılamam lazım.", dedi daha çok sinirlendim. 

"İstemiyorum amca git yoluna işite.", dedim amca sonra çekip gitti toprağa oturup karşımda ön tarafın tamamen  hurdası çıkmıştı.

Yüzümde ki sıvıyı önemsemeden karşımda ki arabaya baktım. Tüm anılarımı sorguladım, hiç birinde  hissetmemiştim. Hissettirmemişlerdi.. Biri dese üç kardeşten biriniz evlatlık kemdimden asla şüphe etmezdim.

Omuzuma dokunan el ile çattığım kaşlarımı karşımda bu zamana kadar Baba bildiğim adamı buldu.

"Oğlum burada ne yapıyorsun? Kaza mı yaptın sen? İyi misin bir yerine bir şey oldu mu?", dedi Babam eliyle üstümü kontrol edip Kara bakışlarını alnıma kaydırdı.Çenemden tutup yüzünü buruşturarak alnıma hafifçe dokundu.

"Bir iki dikiş gerek.", dedi yanaklarımdan akan yaşı sildim.

"Benim babam kim?", dedim boşluğa sorduğum bir soruydu bu. Babamın eli çenemde öylece kaldı.Gözlerini kırpıştırarak kendine gelmeye çalıştım,kulakları sorduğum soruyu inkar eder gibiydi. Çenemden çekyiği eli omuzuma koydu.Gözlerine yerleşen gerçek canımı yaktı.İnkar etmesi lazımdı! Ben senin babanım desemesi gerekiyordu.

"Çek elini!",dedim içimde küçük çocuk elimi bırakma baba diye bas bas bağırırken o çocuğa bile sağar kesildim.

"Oğlum sakin ol, ben anlatacağım sana gerçekleri. Dinle beni bir?",dedi yutkunarak.

"Ne anlatacaksın! Oğlun değilmişim işte! Devrim amcam söyledi bugün bana gerçekleri, Dedemde inkar etmedi! Sen bana Ne söyleyeceksin!?", Baba dedim..

"Oğlum..",dedi canım yandı.

"Oğlum deme bana! SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN!",dedim duymak istediğim 'Oğlum' kelimesi değildi.
Ben senin babanım dese canım yanmazdı mesela..

Arkamı dönüp arabanın hanımda eli kalbinin üstünde duran Annemle göz göze geldim. İstanbulda gelirken yol üstünde beni mi görmüşlerdi.. Arkada ki korumların arabasını alarak konağa geçtim. Toprak ve Çiçek bir birlerine sarılmış bir faziyette merdivenlerin basamaklarında duruyorlardı.

"Abi!", dedi ikiside aynı anda ayağa kalkıp yanıma geldiler.

"Amcamlar,seni sordular korktuk sana bir şey oldu sandık.", dediler tebessüm etmeye zorladım kendimi.

"Sonra konuşalım olur mu?", dedim  onlar benim kardeşimdi. Aynı Anne babadan olmasakta aynı anda onlarla gülüp aynı anda ağlamıştım.

Konaktan o gün çıkıp soluğu halamlarda almıştım. Kartal eniştem babamın hastaneye kaldırıldığını söyleyince geri gitmemde bir olmuştu ama o gün sanki Mardin beni boğmuştu.

Hastaneye girdiğim an annem,kardeşlerim bana sıkıca sarılmıştı.

"Özür dilerim..Babam nasıl?", dedim.Annem elimi tutup beni bir odaya götürdü.
Sedyeden sırt üstü yatan gözlerini tavana dikmiş derin düşünceler içinde olan babamı görünce konuşmadan gidip sarılmıştım ona.

"Özür dilerim Baba..", dedim sıcak kolları arasına alarak sardı büyük yavrusunu.

Toprak ve Çiçek'te bize katıldı. Annem göz yaşlarını silerek güldü.

"Sizi çok seviyorum evlatlarım.", dedi üç evladının kafasının üstüne şefkat öpücükleri bıraktı sonra babamın yan tarafından üçümüzün elini tuttu.

Beş kişilik güzel bir aileydik biz. Annem ve babamın evlatıydım ben.

Babamın sözleri ile üç kardeş gülüştük.

"Harirem beni niye ölmedin?", dedi Babam.Annem kızaran yanakları ile babamın kır düşmüş saçlarının üstünden öptü.

.
.                    ♡FİNAL.♤
.
.
.
......

Şimdi canlar Hamza Mahir Ateşoğlunun kurgusu DAYİĞAN

Gül ve Kartal'ın hikayesi  "GÜL"

REZZAN VE FIRATIN hikayeside yazılıp yanında olacak.

Pınar ve Ferhad'ın kurgusuda yazılıp yanında olacak.

Kaan Kara'nın kurgusu İDDİA

Çiçek ve Kaya'nın da kurgusu yazılıp yanında olacak.

Birde kurguda şahit olduğunuz diğer gizli çiftimiz Mirza ve Balkız onların kurgusu da "Kaderde olan beşikkertmesi.

Kurguların kapak resimleri bu şekilde
Hayırlı bayramlar dilerim beraber çıktığımız yol burada biti verdi.Umarım güzel bir yol ve yoldaş olmuşuzdur.
Allah'a emanet olun güzel ailem

Continue Reading

You'll Also Like

4.7M 160K 47
Aralarındaki yaş farkı hiç bir şeye engel olamayacaktı. "Anlamayanlara ve anlamak istemeyenlere dip not ; bu bir yaş farkı hikayesidir. Yaş farkı gün...
3.6M 131K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
1.9M 155K 38
değdi mi sarman gereken yaraları daha da kanatmana? //text. #1kookv 28.08.22 #1taekook 31.08.22 #1vkook 31.08.22 #1jungkook 23.09.22 #1taehyung 27.09...
121K 7.4K 39
Bir asiyi uysallaştırabilen biri varsa o da kendinden çok daha asi! O haya felsefesinde tek bir anlam barındırır; "Güzel ölmek için yaşa! Cehennemin...