28.Bölüm

33.4K 1.4K 1.1K
                                    

Bir haftayı daha geride bırakmıştık. Kara ile ilişkimiz hala aynıydı. Bugün akşam yemeğine Nizo Annemler gelecekti. Kahvaltıda çayımı içerken Karaya baktım. Elimde ki çay bardağını masaya bırakıp ince sesimle ortamın sessizliğini böldüm

"Annemler bugün akşam bize gelecekler.", dedim çaktırmadan ona baktım. Kafasını sözlerimi onaylar gibi salladı. Bakışlarını bana doğru çevirdi.

"Hıhı biliyorum dün babam söyledi. Eksik bir şey varsa Cenk'e söyle alsın getirsin.", dedi ince düşünerek. Kafamı olur anlamında salladım. Daha ne yapacağımı bilmiyordum ki, eksiz olup olmadığını mutfağa girince anlardım. Güzel nir yemek menüsü çıkarmam lazımdı.

"Tamam. Senin istediğin özel bir şey var mı akşama? ", dedim söylediği söze şaşırdım. Ondan böyle ince bir cümle beklemiyordum.

"Yok elin lezzetli zaten, ne yapsan yerim ben.", dedi gözlerini açıp kapatarak konuştu. Onun garip mimikleri hoşuma gidiyordu, herkeste olmayan sadece ona haz mimikleri..

Söylediği güzel sözüne tebessüm etmekle yetindim.

***************

Çorbayı karıştırırken yaptığımız yemeklerden dolayı mutfak çok sıcak olmaya başlamıştı. Derin bir nefes alarak bakışlarımı mutfakta diğer işler ile ilgilenen Hacer ablaya baktım. Fatma aba işini bitirdiği an hemen konuştum.

"Fatma abla çorbaya sen devam etsene?", dedim ricada bulunarak. Yoksa birazdan sıcaktan bayılıp gidecektim.

"Ne oldu iyi misin Beyaz?", dedi kafamı hızlıca salladım.

"Şey biraz bunaldım elimi yüzümü yıkayıp geleyim.", dedim ayak üstü durumu mu açıklayarak. Fatma abla elimde ki tahta kaşığı alarak ocağın başına geçti.

"Tamam ver kaşığı bana sen hadi git.", dedi hızlı adımlar ile mutfaktan çıkacağım sıra Fatma Ablanın sorusu ile durdum.

"Beyaz kızım, tuz attın mı çorbaya?", dedi gözlerimi kısarak kafamı iki yana salladım.

"Ben onu unuttum.", dedim mahcup bir ifade ile hemen mutfaktan çıtım.

*****

"Ohh be her şey hazır. ",dedi Hacer abla bir yandan da elindeki çay tepsisini ortaya koyarken konuşmasına ben ve Fatma ablada katıldık.

"Valla boşa dememişler bir elin nesi var iki elin sesi var diye birlikten kuvvet doğuyor.", dedi Fatma abla. Gülerek konuştum askerlerimle

"Biz bu işi geçen pazartesi öğrenmedik hanımlar, çakın.", dedim uzattığım elime ikisi de çak yaptı. Çaylarımızı içerken güzel bir sohbete dalmıştık.

"Beyaz?" Kara'nın sesi ile mutfak kapısına doğru döndüm. Kapının önünde durmuş bana sesleniyordu. Kafası ile dışarı gel yaptı. Kafamı sallayarak ayağa kalktım hemen.

"Geliyorum.", dedim ama ben kalkıp çıkana kadar Kara konağa giriyordu Kara'nın peşinden salona girdim.

"Erken geldin.", dedim bu saatte eve gelmezdi, bir sıkıntı mı olmuştu? Kara salonda ki koltuğa yayılırken ona şaşkın bir eda ile baktım.

"Evet bir eksik var mı?", dedi gelme sebebini açıklamadan yönelttiği soruya cevap verdim.

"Hayır yok.", dedim ailesi geleceği için mi erkenden gelmişti? Kocama bak be işine geldiği zaman ince düşünceye sahip olabiliyormuş.

"Yemekler hazır mı?", dedi bu haline dudaklarım kıvrıldı. Bende yanına gidip oturdum, bakışları bana döndü çatılı kaşları ile bir şey demeden ben sorduğu soruya rahat bir şekilde cevap verdim.

"Evet hazır. ", dedim her şeyi hazırlamıştık, tamam birazcık Hacer abla ve Fatma abla da yardım etse gene bende bir şeyler yapmıştım.

"Ne yaptın?", dedi Kara muzip bir şekilde, aklımda ki düşünceyi okur gibi.Omuzlarıma dikleştirerek başladım yaptığım yani yaptığımız yemekleri saymaya

"Yoğurtlu çorba, Kibe, İrok, İkbebet, Kaburga dolması, Dobo, Firkiye, Kiliçe.",dedim dudaklarımı memnuniyet verici bir edayla kıvırdım.

"Herkesin sevdiğinden düşünüp yapmışsın.",dedi kafamı salladım

"Öyle.",dedim saydıklarım içinde bir tek kendi sevdiği yemek yoktu.Zaten Kara yemek seçen bir adam değildi.

"Eee tatlı olarak ne yaptın?",dedi gözleri benden çekti. Gömleğinin kol düğmelerini açarken sormuştu.

"Harire.",dedim eli gömleğinin kolunda kaldı. Yavaşça bana baktı.

"Senin sevdiğin tatlı.",dedim onu da düşündüğümü belirterek ama benden bunu duymayı beklemediği yüzünün aldığı ifadeden belli oluyordu.

"Ellerine sağlık. ",dedi aklıma gelen muzip fikri sesli bir şekilde dile getirdim.

"Eğer Harireyi beğenmezsen ikinci bir tatlım daha var.",dedim kısa bir anlığına dudakları kıvrıldı.

"Adı neymiş o ikinci tatlının?",dedi gülerek sorduğu soruya elimle kendimi göstererek cevap verdim.

"Ben tabi ki.",dedim kaşlarımı havaya kaldırıp yüzümdeki gülüşle.

"Yok bana Harire yeter. Şansın biraz düşük desem.",dedi kaşlarımı çatarak koltuğun üstünde duran bordo kırlenti elime aldım.

"Ne dedin anlamadım?",dedim insan eşine böyle kırıcı sözler söyler miydi!
Odun işte,yontulmamış odun!

Ben onun üstüne yürürken oda geri geri gitmeye başladı.

"Dedim ki şansın yok.",dedi ellerini havaya kaldırıp yemek masasının olduğu tarafa geçti.

"Kara buraya gel.",dedim. Ben onu yakalamaya çalışırken oda salonda tur atıyordu. Kırlenti ona doğru attım. Kahkahalarla güldü.Elimdeki kırlenti de boşa atmıştım.

"Ahh ah sana hiç bir şey öğretememişim, O kırlent böylemi atılır. ",dedi Kara.Benimşr dalga geçiyordu ya..

Ayaklarının yanında ki kırlenti alarak bana attı. Saniyeler sonra kafamla buluşan kırlet ile Kara tekrar gülmeye başladı.

"Bak Karı böyle atacaksın işte.", dedi uyuz oldum onun bu laflarına.

"Bana Karı deme.",dedim dişlerimi sıkarak. Ne demek istiyordu bana Karı diyerek. Karıcığım bari dese. Yok illa odun olduğunu belli edecekti.

O hâlâ kahkahalar ile bana gülerken bende kendimi tutamayarak gülmeye başladım sonra kafama tam isabet attığı kırlenti yerden aldım. Kafamı yerden kaldırmam ile salonda Karadan iz yoktu. Kafamı çevirip bakınca yemek masasının arka tarafından kanepenin oraya doğru yürüdüğünü gördüm.

"Kaçma gel buraya.",dedim gülerek. Onun peşinden koşarken en sonunda onu salonda kanepinin orda kıstırdım.

"Eee Kara?",dedim göz kırparak.

"Eee Karı?",dedi kanepenin arka tarafında kısılmış şirin haliyle bana baktı.

"Bak ya bilerek yapıyorsun değil mi?",diyerek söylenerek onun yanına geçtim. Elimdeki kırlendi tüm hıncımı Kara'ya atınca, Kara arkaya doğru düşerken benide bileğimden çekmesi ile ikimiz kanepenin arkasına beraber düşmüştük. Beklemediğim bu hamle karşısında gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Ellerimi onun göğsüne yasladım. Dudaklarımız arasında çok mesafe yoktu. Verdiğimiz nefesler bir birimizin yüzüne çarpıyordu.

Gözlerimi kapatarak onun dudaklarına dokundum. Öpmedim sadece dudaklarımız arasındaki mesafeyi sıfıra indirdim.

Gözlerimi açıp duraklarım onun dudakları üstündeyken konuştum. Adem elması hareket etmişti.

"Şeytan diyor ki kalk şimdi, git kapısına dayan şimdi. Doya, doya öpüp, sarılırsa
Özlemiştir oda demek ki.",dedim ellerini hangi ara belime koymuştu bu adam.

Bölüm sonu.
.
.
.
.

KARA AĞA |Mardin SERİSİ 1,2| TAMAMLANDI Where stories live. Discover now