Selam canlarım nasılsınız inşallah iyisinizdir.
Yorum sınırı 1bin yorum
Keyifli okumalar canlar
Üç gün sonra Kara Ağamız evinin yolunu bulabilmişti.
Ben merdivenlerden inerken o da konağın kapısını kapattı.
"Hoş geldin Ağam."
Bana doğru döndü gülümsedi.
"Hoşbulduk Hanım Ağam."
"İstanbul'a giderken haber verebilirdin."
"Aniden gelişti."
"Aniden.."
Arkamı dönüp mutfağa gittim.
******
Sofrayı hazırlarken geçip yerine oturdu.
"Ne hazırladın, kurt gibi açım. "
Çorbayı kaseye koyup önüne koydum.
"Ellerine sağlık."
"Afiyet olsun. "
"Sen yemeyecek misin?"
"Hayır aç değilim. "
"Saçmalama iyi beslenmen gerek."
"Neden?"
"Şey..Ben öylesine dedim."
O yemeğini yerken ben sadece su içtim kafamdaki düşünceler bana yemek yedirecek bir iştaha sahip değildi.
*****
Üstümü değiştirip terasa çıktım. Kenardaki ince battaniyeyi sırtımıs attım. Kenarda duran sandalyeye oturdum, dizlerimi karnıma doğru çekip Kollarımı dizlerime sardım, kafamı dizlerime yasladım. Başladım sessizlikte gökyüzünü izledim.
*******
Yan tarafımdaki hareketle kafamı sağıma çevirdim. Kara elinde iki tane çay ile birini bana uzatıyordu.
"Al iç hava serin, için ısınsın."
Elindeki çayı aldım konuşmadan. O da kenardan sandalye çekip yanıma oturdu. Ayak ayak üstüne attı benim gibi geceyi izlemeye başladı.
(Bu resmî gece karanlığında Mardin'in yıldızlarını seyredirken düşünün.)
"O gözlerinin hâli ne?"
Sessizliği kendi bozdu.
Dediklerine güldüm.
"Ne olmuş gözlerime."
Çayından bir yudum aldı konuştu.
"Aplamaktan şişmeyi kenara koy, davula dönmüş."
Cevap vermedim bende çayından bir yudum aldım.
"Meriç bir şey söyledi mi sana?"
"Bir şeyler dedi."
"Baba oluyormuş."
"Allah analı babalı büyütmeyi nasip etsin."
"Bizim hiç çocuğumuz olmayacak."
"Nasip değilmiş."
Ne kolay çıkmıştı ağzından.
Nasip değilmiş..
Aslında öyle değildi benim hatam aptalca düşüncelerim yüzünden olmuştu.
"İsterdin değil mi?"
"Neyi?"
"Baba olmayı."
"Bilmem isterdim galiba. Sen?"
"Geçmişte bazen yanlış şeyler düşündüm, yaptım da..Ama şuanki aklım olsaydı çoğu şeyi değiştirirdim."
"Ne gibi şeyleri meselâ?"
Konuşamadım.
"Sende ister miydin bir çocuğumuz olsun, eskiden katil bir adamdan çocuğum olsun istemiyorum derdin ,Allah'ta senin duanı kabuk etti."
Elimdeki çayı kenara koydum, yıldızlara bakarak konuştum.
"Bir çocuğumuz olsun isterdim.."
Diğer söylediklerine bir cevabım yoktu çünkü..
"Elimden bir şey gelmez kısır bir adam ile evlisin. Çocuk hayali kurma."
Gözlerim doldu.
Hâlâ demiyordu, sıkıntı sende, senin yüzünden baba olamayacağım demiyordu..
Kendine kısırım diyordu..
Akan göz yaşlarımı sildim.
"Bir evlâd sahibi de mi olamayız, yetimhaneden falan evlâd edinsek."
Allah biliyor kalbimi kendim için demedim bunu, eğer ölüm yakınsa bana bu adama en fazla bunu yapabilirdim.
Söylediklerime kahkaha attı.
İmkansızdı bu topraklarda en olmayacak şeyi demiştim.
Tepkisi beklediğim bir tepkiydi.
"Hehe gidelim yarın sabah Mardin çocuk esirgeme kurumundan alalım."
"Ben sadece.."
"Ben çocuk falan istemiyorum bu saatten sonra kafam çocuk sesi kaldırmaz. Hem sen varken benim çocuğa ihtiyacım yok."
"Ne yani beni çocuk olarak mı görüyorsun?"
"Evet."
"Harirene ne oldu?"
Güldü.
"Harirem."
Elini uzattı, elini tuttum.
"Senden bir şey rica etsem olur mu?"
"Çocuk ile ilgili bir konu değilse söyle."
"Sazını çalsana benim için son kez."
"Ne demek son kez?"
Kırdığım potu toplamaya çalıştım.
"Şey sen çok sık çalmıyorsun. Elinden bir kez dinledim hani eline pekte almayı sevmiyorsun ya son kez çal bir daha istemem."
"Tamam getireyim."
Kalkıp sazını getirmeyi gitti.
******
"Eee ne çalayım harireme?"
"Yolun sonu _Musa Eroğlu."
"Yok pek sevmedim başka bir şey işte."
"Lütfen.."
Pek istemesede çalmaya başladı.
Kara gözleri kapalı ezgiye başladı.
"Bana ne yazdan, bahardan
Bana ne borandan, kardan
Aşağıdan, yukarıdan
Yolun sonu görünüyor."
Bende bildiğim ezgiyi söyledim. O sustu beni dinledi.
"Geçtim dünya üzerinden
Ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor."
Dolan gözlerimi açmadım. Sesim titreşimce sıradaki mısraları bu sefer ikimiz söylemiştik.
"Azrailin gelir kendi
Ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor
Geçtim dünya üzerinden
Ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor
Azrailin gelir kendi
Ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor
Sazını çalmaya devam etti. Akan
göz yaşlarımı hızlıca sildim.
"Bu dünyanın direği yok."
Ona baktım.
"Merhameti yüreği yok."
Bana baktı.
"Kılavuzun gereği yok."
Sessizce söyledim son mısrayı
"Yolun sonu görünüyor."
Sonraki mısraları beraber söyledik.
Geçtim dünya üzerinden
Ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor
Azrailin gelir kendi
Ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor
Geçtim dünya üzerinden
Ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor
Azrailin gelir kendi
Ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor
Sazı çalmayı bitirince kenara koydu bana doğru döndü.
"Beyaz?"
"Hıh."
"Senden biri bir şey saklasa ama bunu seni düşündüğü için yapsa ona tepkin ne olur?"
"Bilmem, hayatta iken bunu bana söylesin isterdim galiba. İlk ondan duymak isterim. Ya da istemem..Bilmiyorum."
"Anladım."
"Niye sordun?"
"Hiç öylesine."
********
"Alo efendim Ela abla?"
Ben bir tarafdan telefon ile konuşurken Kara'da tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.
"Nasılsın Ablam?"
"İyi sen nasılsın abla, Mirza nasıl?"
"Oda iyi yengesi Gül ile vakit geçiriyor, bak dinle."
"Ceviz adam şip şap şup
Saçı rüzgar vu vu vu
Kaşı keman gıy gıy gıy
Burnu uzun lü lü lü
Karnı davul güm güm güm
Bize güler hah hah hah
Hah hah haaa."
Mirza ve Gül'ün gülme seslerine bende güldüm.
"İyi eğleniyorlar."
"Birbirlerine iyi geldiler. Dün cinsiyeti belli oldu."
"Yiaa cinsiyeti ne?"
Bunu heyecan dolu ses ile sordum.
"Cinsiyeti değil cinsiyetleri diye sor."
"Ne ikiz mi!"
"Evet, biri kız diğeri kendini saklamış."
"Çok sevindim selam söyle Güle."
"Her gün lafını ediyor sana karşı çok mahçup."
"Ben ona gönül koymuyorum onun yerinde olsam diyemezdim."
Gül Kartaldan kurtulmak için çok yalvardı ama beni üzecek olan şeyi bana söylemeyi bırak bu konuyu kullanarak abisini tehdit edebilirdi ama o kalbi bu kötülüğe bulaşmadı.
Gözlerimi Karadan çekerek Ela abla ile konuşmaya devam ettim.
Konuşma bitince telefonu kapatıp kenara koydum.
"Ne olmuş?"
"Sen şimdi dayı olacaksın değil mi?"
"Hııı."
"Iyyy ne gıcık dayı olur senden."
"Cinsiyet falan lafı geçti?"
"Heyecanlandın mı sen?"
"Yoooo."
"İlişmiş biri kız diğeri kendini saklamış."
"Allah analı babalı büyütsün inşallah."
Derin bir iç çekti. Ayağa kalktı.
"Nereye?"
"Çalışma odasına."
"Tamam."
******
Televizyona boş boş bakmayı bitirip odaya yatmak için çıktım.
*******
Sabah uyanmış yanındaki boş tarafa baktım.
İşlerimi halletmek için banyoya doğru yürüdüm.
********
Merdivenlerden inip mutfağa doğru yürürken Kara'nın sesi ile durup dinledim.
Bu adamın sabahın köründe mutfakta ne işi vardı?
"Fatma abla dediklerimi anladın değil mi?"
"Tam anlayamadım Ağam. Bu kızcağıza Ne gerek vardı ben hallederdim."
"Fatma abla bu kız hemşire ama mutfakta sana yardımcı olması için işe aldık unutma. Beyaz sorarsa böyle de geç.
Vildan Beyaz'ın her saat başı alacağı ilaçlar her saat yiyeceği yemekleri sen takip edeceksin."
"Tamam Ağam."
Gelen ayak sesleri hemen koşarak merdivenlerin başına vardım. Yeni merdivenlerden iniyormuş gibi yaptım .
Kara mutfaktan çıkınca bana baktı.
"Ne işin var senin mutfakta?"
"Koca konak, şu Mardin benim senin sorduğun soruya bak."
"Vaaay be Ağama."
"İşe geç kaldım zaten çay da yokmuş ben gidiyorum."
Mutfaktan çıkan sarışın fiziği güzel olan kıza ağzım açık baktım.
"Sen kimsin?"
"Ben Vildan yeni hizmetçi."