TUTSAK

By Estellaes

1M 31.9K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
18-✴RÜYA✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
34-✴ENDİŞE✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
46-✴YÜZLEŞME✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
50-✴Final✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

5-✴Mavi ve Gri✴

37.5K 1K 1K
By Estellaes

~Sanırım herkes mutlu
Bana bakar mısın?
Çünkü ben mavi ve griyim
Aynadaki gözyaşlarımın anlamı
Kahkahamda gizli olan

Mavi ve gri~📍
______________________💦

"Teklifini kabul ediyorum." Dudaklarımdan çıkan sözlerle nefesimi verdim. Gözlerimi kapatıp açarak ona baktım.

"Akıllı olmana sevindim."

Bakışlarını camın ardındaki bahçeye yöneltip ilerledi. Ben de ona ayak uydurarak döndüm. Camın karşısında durdurduğunda;

"Şimdiden anlaşalım. Sorun çıksın istemiyorum. Yukarıda söylediğim gibi burada bir çalışan gibi davranacaksın. Ev işleri falan senin görevin ve bu evden dışarı çıkamazsın. Bir ihtiyacın olursa kapıdaki korumalardan birine söylemen yeterli. Umarım ev işleriyle aran iyidir.
Sormak istediğin bir şey var mı Efsun?" Dediğinde mavilikleri çoktan beni bulmuştu.

Adımı söylediği an afalladım. Nasıl biliyordu ki?

"Ev işlerini yapabilirim ama bu ev çok büyük. Nasıl yetiştirebileceğimi bilemiyorum."

"Tuğçe!" Diye bağırdığında irkildim.

Bir kaç saniye geçmemişti ki sol tarafımdaki siyah kapıdan bir kız çıkıp, hemen Ali'nin 5-6 adım ilerisinde durdu.

Kızın üzerine açık mavi v yaka bir gömlek; altına da geniş, bol paça bir pantolon giymişti. Kulağında ki büyük halka küpeleri kumral saçlarıyla güzel bi uyum yakalamıştı. Genel olarak çok hoş ve bakımlı duruyordu.

"Tuğçe, bugünden itibaren Efsun burada seninle çalışacak."

Adının Tuğçe olduğunu öğrendiğim kız, bana bakıp küçük bir gülümseme bahşedip tekrar Ali'ye döndü.

"Ona bu evdeki kuralları ve bilmesi gerekenleri detaylıca anlatıp evi gezdir. İyi geçinmeye çalışın. Bu evde sorun istemiyorum. Ben dışarı çıkacağım. Sen de Efsun'a gerekenleri anlatırsın."

Ali kapıya doğru yürürken aklıma eşyalarım geldi. Eşyalarımı almalıydım.

"Ali!" Dememle anında bana döndü. Ama kaşları çatık yüz ifadesi, sinirlendiğini gösteriyordu.

"Ali bey, diyeceksin!"

"Aaa... Özür dilerim. Ali bey,
Benim eşyalarım ne olacak? Onları almalıyım."

"Yavuz seni götürsün! Sadece ihtiyacın olanları al. Fazla bir şey getirmene gerek yok!" Diyip kapıyı açıp çıktı.

"Dilim kopsaydı da sormasaydım. Uyuz herifle hiçbir yere gitmek istemiyorum!" Diye söylenirken, adımın seslenilmesiyle sese doğru döndüm.

"Efsun, merhaba ben Tuğçe."

Tuğçe denen kızın elini uzatmasıyla irkilip yüzüme küçük bir gülümseme ekledim, Elimi uzatıp onun elini sıktım.

"Merhaba Tuğçe."

"Rahat olabilirsin, utanmana falan hiç gerek yok. Ben gidip Yavuz'a haber veriyim. Sonra gider eşyalarını alırsın, olur mu?"

Başımı salladım.

Ardından Tuğçe de kapıyı açıp dışarı çıktı.

"Off, aptal Efsun! Neden başkasıyla gitmek istemediğini söylemedin ki. Uyuz herifle nasıl gideceksin? ha, aptal kızım!"

Gözlerim etrafta tedirginlikle dolandı. Bu büyük evde ne yapacağım diye düşünüyordum. Burası Bar da çalışmak gibi değildi ki uyum sağlamakta zorlanacaktım. Daha önce böyle işlerde çalışmamıştım. Kaldığım ev de küçük üç odası olan bir evdi. Evde olmadığım için sürekli bir temizliğe de gerek kalmıyordu. Ama şimdi evimin kat be kat büyük olan bu evde nasıl çalışacaktım?

Düşüncelerim arasında boğulurken
dış kapının açılma sesini duyduğumda hızla etrafa bakmayı kesip, o tarafa baktım. Tuğçe kapıdan içeri girmişti.

"Yavuz, seni araba da bekliyor. Hemen git istersen. Kendisi biraz agresif biridir. Onu bekletmesen iyi olur."

"Tamam" diyerek kapıya doğru yürüdüm, açık olan kapıdan dışarı çıkmak üzereyken Tuğçe'nin sesini duydum;

"Görüşürüz Efsun."

"Görüşürüz." Yüzüne gitmeden önce son kez bakıp önüme döndüm. Dışarı çıktığımda soğuk esinti vücuduma işlerken hızlı adımlarla ilerledim. Ceket giymeme rağmen üşüyordum.

Karşımda ki siyah arabanın açık farları ve bir iki kez korna çalması uyuz herifin beni beklediğinin bir işaretiydi. Arabaya yürüdüm. Hatta biraz koşarcasına gittim çünkü üşüyordum. Arabaya ulaştığımda arka kapıyı açıp bindim.

Ön koltukta Yavuz oturuyordu. Yukarıdaki aynadan sinirli bakışlarla beni izliyordu. Bakışlarımı cama diktim. Yüzünü bile görmek istemiyorum. Arabayı çalıştırınca sessizlik içinde yola koyulduk.

Ormanlık bir yerdeydik. Epey ıssız bir yerdi, vahşi hayvanlarla dolu olmalıydı.
Ali denen adam ne diye böyle bir yerde yaşardı ki? hem de şehirden bu kadar uzakken zor olmuyor mu ki gidip gelmek?

Off banane, beni ilgilendirmiyor. Boşver gitsin. Sen evde çalışacaksın uğraşma bunlarla... aslında bu iş o kadar da kötü değildi. Tabi yavuz uyuzu olmasaydı. Çünkü bar da çalışmak zorunda değildim. Her gün farklı karakterde insanlar gelirdi. Bazen öyle sorunları olurdu ki işi bırakıp gitme isteğiyle dolup taşardım. Şimdi ise enazından bir evde çalışacaktım. Tabi adamın katil olması her şeyden daha kötüydü. Ama Bar da çalışmakla sonum belki bir gün patronum gibi bile olabilirdi diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.

Can güvenliğim bile yoktu. Kaç gece serserilerle uğraşmak zorunda kalmıştım. Önümü kesip para isteyenler ya da beni taciz etmek isteyenlerle karşılaşmıştım. Yeni evde çalışmanın bazı güzel yanları vardı. belki düzenli bir şekilde hayatıma devam edebilirdim. Dışarı da olmak başına her şeyin gelmesine açık bir yerdi. Belki de benim düşündüğüm dört duvar sandığım kadar kötü olmazdı. Tek yapmam gereken kurallara uyup, çalışmaktı.

Düşüncelerim arasına dolanırken gözlerim arabanın camından dışarıyı izliyordu. Araba artık ormandan çıkmış, şehir hayatına girmişti. Dükkanlar ve evlerin ışıkları gece olduğu için kapalıydı. İnsanlar sıcacık yatağında uyurken ben hala yorgun gözlerle etrafı izliyordum.

Aniden aklıma Yavuz'a adresi söylemediğimi hatırladım. Camın kenarından ortaya doğru biraz kaydım. Nasıl seslenmem gerektiğini düşündüm. Yavuz mu deseydim? Ya da
Hey! uyuz Yavuz, sana adresimi söylemedim.

Saçmalama Efsun, kendine gel. Seni arabadan aşağı atsın istiyorsun değil mi?
En doğrusu adıyla seslenmekti.

"Yavuz, şeyy..."

Gözlerini aynadan bana dikti.

"Sana adresi söylemedim ben."

"Gerek yok." diyip tekrar bakışlarını yola dikti.

Biri adımın ne olduğunu bilir, diğeri de adresimin neresi olduğunu bilir.
Bir de ölüm tarihimi söyleyin de tam olsun! Tabi bugündü ama azrailimle anlaşma yaptık. Daha ileri bi zamana sardık. Sinirlerim oynuyordu. Gittikçe kafayı yemek üzereydim.

Yarım saat sonra kaldığım eve gelmiştik. Arabadan inip binaya yürürken göz ucuyla arkama baktığım da Yavuz'un araba da olduğunu gördüm.
Beni yalnız bırakıyordu. Ya kaçarsam... Tabi egosu tavan olduğu için yakalarım diye düşünüyordur.

Neyse binadan içeri girerken asansöre ilerledim. En alt katta olan asansörün kapısını açarak bindim. Daireme geldiğimde çantamdan anahtarlarımı çıkardım. Kapıyı açıp içeri girdim.

Evimde pek fazla eşya yoktu. Babam öldüğünde evdeki eşyaların çoğunu satmak zorunda kalmıştım. Oturma odasında; bir uzun koltuk, sehpa ve orta boy bir halım vardı. Ev büyük olmadığı için fazla dert etmemiştim. Diğer oturma odasını saymazsak 3 oda vardı. Birinde ben, diğerinde babam kalırdı.

Onun odası bomboştu. Benimkinde ise bir yatak ve orta boylarda bir giyinme dolabım, küçük bir de masam vardı. Oturma odasını geçip yatak odama girdim. Bu son girişim olacaktı. bir daha gelemeyecek olmak üzüyordu beni.

Anılarım vardı bu odada. Babamın gelip beni uyandırması, yatakta babamın bacaklarının üzerine uzanırken saçımı okşayarak uyutması, küçükken uyumadan önce masal anlatması... Hepsi hala aklımda. Burayı çok özleyeceğim.

Çantamı ve ceketimi çıkarıp yatağın üzerine koyup giyinme dolabımın üst kısmındaki bavulumu alıp yatağın üzerine koydum ve açtım.

Giyinme dolabımdan kıyafetlerimi çıkarıp katlayarak valize koydum. Sağ taraftaki masama ilerleyip üzerindeki makyajlarımı, takılarımı aldm. Neyim varsa çekmecelerden çıkarıp valizimin ön kısmındaki ceplerine tıkıştırıp kapattım.

İhtiyacım olan her şeyi almıştım. Ceketimi alıp çantamı taktım. Valizimi de alarak kapıya gelirken hemen gitmedim. Bakışlarımı odamda gezdirdim. Bu evden sadece eşyalarımı değil, anılarımıda götürüyorum.

Hoşçakal, güzel evim.

Valizimi elime alarak kapıyı kapattım. Yürürken evimi iyice zihnime kazıyor, aklımda kalsın istiyordum. Dış kapıya gelip son kez salona, mutfağıma baktım. Çıkmak için kapıyı açtım ki karşımda Yavuz'u bulup irkildim. Hemen burnumun dibindeydi. Gözlerimiz birbirine takılı kalmıştı ki bu garip anı Yavuz bozdu.

"Nerdesin? yarım saat oldu. Evi taşıyorsun sanki!"

"Çok zaman geçmedi ki..."

"Sus! Ver şunu."

Elimdeki valizi alıp asansöre doğru ilerledi.

"10 saniye içinde burada ol, çabuk."

Demesiyle hemen arkamdaki kapıyı kapatıp koşarcasına yanına gelmiştim. Yüzüme bakıp asansöre döndüğünde sırıttığını söyleyebilirdim ama kanıtlayamazdım.

Asansör geldiğinde kapıyı açıp geçmemi bekledi. Ben bindikten sonra oda arkamdan binmiş, yan yana duruyorduk. Kolum asansörün darlığından geniş, kaslı kollarına değiyordu. Asansörden çıkıp arabaya binmemiz birkaç dakikamızı almıştı.

Bütün yol boyunca ikimizde tek kelime bile etmemiş, sessiz sedasız bir araba yolculuğu geçirmiştik. Tekrar korumalarla dolu olan bahçeye arabayı park ettiğinde arabadan inmiştim.

Valizimi almak için arkamı döndüm ama Yavuz benden önce davranıp valizimi almış, eve gidiyordu. Şaşırıyordum Bu adama. Bir yaptığı diğerini tutmuyordu. Onun hakkında iyi düşünmemem gerekirdi. Çünkü valizi yavaş götürmeme katlanamayacağı düşüncesiyle valizi taşıdığını düşünmeliydim. Ben de eve yürüdüm. Tuğçe kapıyı açmış beni bekliyordu. Yanına vardığımda;

"Hoşgeldin Efsun, aldın mı eşyalarını?"

"Evet aldım." diyip gülümsedim.

Ardından yana çekilip içeri girmemi izledi. Yavuz salonun ortasında elinde valizle durmuş, bizi izliyordu.

"Odası neresi? Valizi götüreceğim?"

"Ali Bey'in karşısındaki oda. Alt katta sadece bir oda var, biliyorsun. Onu da ben kullanıyorum. Yukarı kattaki odayı kullanmak zorunda."

Sondaki sözlerini söylerken yüzünde hoşnutsuz bir ifade oluşmuştu.

Yavuz "Tamam." dediği gibi yukarı çıktı.

"Efsun, aç mısın? Bi şeyler hazırlayayım mı sana?"

"Ahh, hayır. Aşırı derecede uykum var. Hemen uyumak istiyorum."

"Peki, o zaman. Hadi yukarı çıkalım, odanı göstereyim."

Başımı hafiçe sallayıp yukarı çıkmak için harekete geçtim. merdivenleri çıkarken Yavuz da iniyordu. Çok hızlı götürüp getirmişti valizi taşıyan ben olsaydım. Muhtemelen hala merdivenlerden çıkarıyor olurdum. Valizi taşıdığı için o an aptalca bir şekilde ağzımdan çıkıveren teşekkürü söyledim.

"Yavuz!" diyince merdiven sonunda durup bana baktı.

"Teşekkür ederim."

Başını bir kez indirip kaldırdı. Ardından hemen dış kapıya ulaşıp dışarı çıktı. Benimle duraksayan Tuğçe de daha fazla durmadan yukarı çıktı. Peşinden bende ilerledim. Tekrar kasvetli havası olan koridora girmiştik. Tuğçe soldaki kapıyı açıp kenarında durdu.


Burası senin odan. İçeride banyo var, istersen orada yıkanabilirsin. Eşyalarınıda içerideki beyaz dolaba koyarsın. Ben de gidip uyuyacağım. Ali bey'in işi uzun sürmüş olmalı. sende uyu, iyi geceler." diyerek sertçe kapıyı açarak geriye doğru itti. Kapı duvara çarparken umursamadı. Yanımdan çekip gitmişti.


"Neyin tribi bu şimdi?" diye mırıldanırken içeri girdim.

Bu oda harikaydı. Koridorun siyahlığından bu odanın da siyahlarla kaplı olacağını düşünmüştüm. Ama aksine yatağın ve şifonyerin beyaz olması çok ferah ve huzur vericiydi.

Yerdeki mavi halı, dışardaki ağaçlar ve duvarın siyah olması odaya eşsiz bir görünüm vermişti. Bu odayı sevmiştim. Eski odamın aksine burada kalmak oldukça huzur vericiydi. Tek eksiği anılarımın olmamasıydı. Moralimi bozmamam gerektiğini düşünerek kendime gelmeye çalıştım. Derince bir nefes çektim. Yavaşça verirken gözlerimi kapatıp açtım. Odanın içerisinde bir kaç adım ilerledim. Kenarda bir kapı daha vardı. Oranın banyo olduğunu düşündüm. Hemen kısa bir duş alıp uyuma düşüncesine kapıldım. Yoksa yorgunluktan düşüp bayılacağımı hissediyordum.


Çantamı ve ceketimi çıkarıp askıya astıktan sonra Yavuz'un odaya getirdiği valizime ilerledim. İçinden kırmızı askılı geceliğimi ve onun takımı olan kısa şortumu alıp banyoya girdim.

Banyoya odanın aksine beyazlar hakimdi. Bu çok hoşuma gitmişti. Hemen üzerimdekileri çıkarıp duş kabinine girdim. Saçlarımı ıslattım ve vücudum için olan, yanımdaki askılardan pembe olan lifi, alıp sabunla köpürtüm. Vücudumu çitileyip duruladım.

Tuğçe'nin ben gelmeden önce koymuş olduğunu düşündüğüm şampuanı saçlarıma sürüp köpükledim. Çok güzel kokuyordu. Saçlarımı iyice köpürtüp duruladım. Kabinden çıkıp dolapları arayarak bulduğum havluyla, vücudumu ve saçlarımı kurutup geceliğimi giydim.


Saçlarımı kurutma makinesine gerek duymadan doğal haliyle kurumasını seviyordum. Saçlarımı öylece kurumaya bırakırken, banyodan çıktım. Gözlerim etrafta uyuşukça dolanırken yatağa adımladım. Yatağın örtüsünü kaldırıp, uzandığımda evimdeki yataktan kat be kat yumuşak olan yatakta, bugün yaşadıklarımı daha fazla düşünmemek için çaba gösterirken, örtüyü omuzlarıma kadar çekip gözlerimi kapadım.


Ben Estella

Oy verenlerin parmakları dert görmesin❣

Bir sonraki bölüm için altaki yıldıza basmayı unutmayın. Takip ve yorum yaparak bana destek olabilirsiniz sağlıcakla kalın💎

Efsun Kılaç🌟

Ali Altınsoy⭐

Yavuz Altınsoy⭐

Tuğçe Sezer🌟

Continue Reading

You'll Also Like

802K 11.6K 85
Bir aşk ve mafya hikayesi sentezidir. +18 Bölümler vardır. Şimdiden söyleyeyim. İstemeyen okumayabilir. Küçük yaştakiler hatta hiç okumasın! İçinde e...
540 85 4
Bir kelebek aşk için yanar... Aşk için söner en sonunda... Aşkı o kadar kuvvetlidir ki, o yücelikle etrafa ışık saçar... En zifiri karanlıkta bile ış...
798K 36.1K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
912K 63.8K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...