AŞK / Hayallerin Ötesinde

By SibelAzraDeniz

12.9K 957 448

- Kes sesini... Mehmet'le evleneceksin işte o kadar! +Abi ben evlenemem, çünkü ben, ben zaten evlendim. Male... More

1) Kendinden giderken
2) Kendine Gelmek
3) Düğün günü ♡
4) Hiç Hesapta Yokken
5) Beklenmedik Şeyler
6) Küçük Bir Umut
7) Yaşanacak Çok Şey Vardı
8) Büyük Yalan
9) Yalan yalanı doğururmuş.,.
10) Umut
11) Tekrar Mutlu Olabilmek Mümkün Müydü?
12) "Böyle Olsun İstemezdim"
13) Küçük bir umut
14) Evlilik Oyunu
15) Veda Günü
16) Yeniden Ruhumun Ait Olduğu Yerdeydim
17) Gerçek ailen yanlarında büyüdüklerin midir?
18) Hazırlıklar güzel günler için miydi?
19) Büyük Anlaşma
20. Bölüm
21) Düğün *Part 1*
22. Düğün *Part 2*
23) Balayı ~ Bali ♡ 1
24. Bali ♡ 2
25. Büyük Gün
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
47. Bölüm
48. Düğüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
*56. Bölüm **Final**

46. Bölüm

151 15 2
By SibelAzraDeniz

~~~ 1 hafta sonra Cuma akşamı ~~~~

-Eylül pasaport, telefon, çantan her şey yanında mı?

+Yanımda ablam aldım. Sence 2 haftalık için fazla mı şey almışım. Derken kıkırdıyordum.

- Yani biraz.. derken o da gülüyordu. 2 haftalık için büyük bir valiz hazırlamıştım. Her güne ayrı bir giysi olacak şekilde ayarlamıştım. 2 kol çantası ve biri spor biri babet iki ayakkabı koymuştum. Ve valizin bir kısmına da  Fahri'ye orada bulamayacağı Malezya'ya özgü yiyecek ve atıştırmalıklardan almış koymuştum. Hepsi valize anca sığmıştı... Valizi bagaja yerleştirip yola koyulmuştuk.

-hadi Bismillah.

Derin bir iç çekmiştim. Yolculuğumuz müzik eşliğinde sessiz geçiyordu. Fahri'nin beni gördükten sonraki tepkisini çok merak ediyordum. Kızacak mı yoksa sevinecek miydi bilmiyordum. Acaba gitmek fikrinden vazmıgeçmeliydim? Ya beni gittiğime pişman ederse o zaman ne yapardım bilmiyordum..


-canım sustun gergin misin?

+Aslında evet abla, biraz gerginim. Tam şu anda ben ne yapıyorum, acaba geri mi dönsek diye düşünüyordum içimden.

-Eylül ben aslında ilk başta gitme fikrine sıcak bakmıyordum. Vazgeçirmek bile istedim ama senin kararlı olduğunu anlayınca sustum. Bu gidiş belki bir şeyleri çözüme kavuşturmanıza sebep olur diye bir şey diyemedim.... içinden geçen şeyi yapıyorsun. Artık vazgeçmek yok. Gitmen oldu da Fahri için fayda etmedi o zaman sakın kendini üzme. Oraya gitmiş olmanın keyfini çıkar. O kadar yol gitmişken mutlaka gezmeyi ihmal etme. Aranızda ne geçerse geçsin, kafana takma, gülümse ve her anının tadını çıkarmaya odaklan tamam mı ?

+Tamam ablam umarım dediklerini yapabilecek gücü kendimde bulabilirim.

-yaparsın sen, ben sana inanıyorum.

+Teşekkür ediyorum ablam. Sen gerçekten de benim olmayan ablam oldun. Dost oldun arkadaş oldun.

-ne demek canım benim. Sende benim için olmayan kız kardeşim oldun. Bir sürü güzel şey yaşadık. Fahri ile aranızda ne geçerse geçsin, biz her zaman abla kardeş olarak kalacağız bunu hiç bir zaman unutma olur mu? Ne olursa olsun, her zaman beni aramaya devam edeceksin. Her şekilde yanında olacağım tamam mı?

+unutmam ablam çok teşekkür ediyorum her şey için. Allah razı olsun.

-senden de canım benim.




Biz konuşurken Warda aramıştı.

*Kardeşim selamun aleyküm. Yola çıktınız mı? Keşke Mila hasta olmasaydı yolcu etmeye bende gelebilseydim.....

+Ve aleyküm selam kardeşim. Evet çıktık az kaldı havaalanına. Nasip kardeşim üzülme. O iyi olsun yeter ki.

*Nasılsın peki, hala gergin misin?

+Evet biraz. Sofia abla rahatlattı biraz sağolsun. Bakalım neler olacak.

*İnşaAllah her şey gönlünce olur kardeşim. Dualarım ve kalbim seninle her zaman. Güzel haberlerini bekliyorum.

+Allah razı olsun. Her zaman yanımdasın zaten kardeşim. Mila nasıl oldu biraz daha iyi mi düştü mü ateşi?

-şuan iyi çok şükür. İnşaAllah bir daha çıkmaz.

+İnşaAllah kardeşim. Rabbim şifa versin hemen iyileşsin prensesim.

-amin inşaAllah. Şimdi kapatıyorum yine ararım kardeşim. Her firsatta mesaj atmayı unutma. Bol bol fotoğrafta bekliyorum ona göre. Diyip sesli bir şekilde gülmüştü.

+Unutur muyum hiç her gördüğüm yeri çekip atacağımdan şüphen olmasın. Artık yeter diye isyan edeceksin. Diyip gülmüştüm.

-Allah iyiliğini versin kardeşim. Derken hala gülüyordu. Tamam anlaştığımıza göre kapatıyorum Allah'a emanet ol. Kendine iyi bak kardeşim esselamu aleyküm.

+Ve aleyküm selam. Sizde Allah'a emanet olun, kendinize dikkat edin kardeşim.

Telefon konuşmam bittiğinde havaalanına gelmiş arabayı park ediyorduk. Valizimi ve çantamı almış içeriye girip işlemleri halletmiştik. Uçağın kalkmasına yarım saat vardı. Sofia ablayı daha fazla beklememesi için ikna edip yollamıştım.

Uçuş saatini beklerken Akif aramıştı. O günden sonra iş dışında hiç bir muhabbetimiz olmamıştı. Açıp açmamak konusunda kararsızdım. Bir süre çaldıktan sonra kapatmıştı. Bir kaç saniye sonra mesaj atmıştı.


* Selamun aleyküm Eylül nasılsın? Uçağa bindin mi, gerçekten gidiyor musun? Yazmıştı. Bu akşam gideceğimi nerden biliyordu bilmiyordum.... Konuşmayı uzatmak istemediğim için sormamıştım.

+Aleyküm selam Akif bey. İyiyim, evet gidiyorum. Yazıp yollamıştım.

*Hayırlı yolculuklar. Ben her zaman burada olacağım, bekleyeceğim. Allah'a emanet ol....

+Teşekkür ediyorum. Bekleme! Hoşçakal! Diye yazıp yollamıştım.

Akif konusunda kesinlikle kararlıydım. Bana dair tek bir umut bile beslemesini istemiyordum. Fahri ile olmasa bile Akif bu saatten sonra olmazdı. Bunu yapmazdım. Fahri ile boşanırsak, ilerisini düşünüp Akif ile oldu da evlensem hakkımda çıkan tüm haberler doğruymus gibi olurdu. Ve üstüne evliyken eşini aldattı ayrılıp başka zengin birisiyle evlendi gibi haberler çıkacaktı hakkımda... Ben bu kadarına dayanamazdım...

En büyük neden ise ben evliyken beni sevebilmiş olmasıydı.... Ona dost arkadaş gözüyle bakmıştım, başka türlüsü olamazdı. Akif'in beni tamamen bırakması için dua ediyordum sadece. Onun için yapabilecek başka hiç bir şeyim de yoktu...

En kısa sürede başka bir şirkette iş arayıp bulunca buradan çıkmayı planlıyordum... Ama şuan gündemimde sadece Londra vardı. Fahri vardı..... Başka şeyleri daha fazla düşünmek istemiyordum.




~~~~~~~~

14 saat sonra Londra'daydım. Yorgun ama yine de farklı bir yerde olmanın o heyecanı dolmuştu içime.

Havaalanından fotoğraf çekip hemen içinde ben, Warda ve Sofia ablanın olduğu bir konuşma grubu açtıktan sonra fotoğrafı yeni grubumuza yollamıştım. Selfie çekmeyi de ihmal etmemiş onu da gruba eklemiştim. Sonra selfie fotoğrafımı yakın arkadaşlarımın olduğu sosyal medya hesabımdan Fahri'ye görünmeyecek şekilde "Hello London" notuyla paylaşmıştım.

Çıkış işlemlerini hallettikten sonra havaalanından ayrılmıştım. Bir taksiye binip Sofia abladan aldığım adresi taksiciye vermiştim. Yarım saat sonra verdiğim adrese gelmiştik. Taksiciye parasını ödedikten sonra valiz ve çantamı alarak kaldırıma çıkmıştım. Fahri burada apartman dairesinde kalıyordu. Asansöre binmiş. 20 katlı apartmanın 10.katında inmiştim. Fahri bu katta oturuyordu. Her katta 4er daire vardı. Ve dairelerin hepsi dubleksdi. Yanlış bir yere gitmemek için adresi sürekli kontrol ediyordum. Doğru yere gelmiştim. Geri tek bir şey kalmıştı. Şifreyi girip içeriye girmek. Şifrenin değiştirilmemiş olmasını dileyerek şifreyi gergin bir şekilde, dua ederek girmiştim.



Şifre doğruydu. Bolca şükrettikten sonra selam vererek evin içine girmiştim. Sofia abladan duyduğum kadarıyla Fahri sabahları Malezya'daki aynı saatinde işe gidiyor ve akşam aynı saatte eve geliyordu. Şuan saat öğlen 1 buçuğa geliyordu.

Uçakta gelirken burada neler olacak ne ile karşılaşacağım diye dùşünmekten gergin olduğum için pek uyuyamamanın verdiği bir yorgunluk vardı üzerimde. Ama bir yandan da uyumak istemiyordum. Valizimi ve çantamı kapının arkasına doğru koyduktan sonra da ilk defa gördüğüm bu evde lavobayı aramış bulduktan sonra da giderek elimi yüzümü yıkamış girişteki oturma odasına dönmüştüm. Fahri çok düzenli birisiydi bu yüzden evide çok düzenli ve temizdi. Eve sağsalim geldiğimi göstermek için bir selfie daha çekip grubumuza atmak için uygulamaya girdigimde Warda ve Sofia ablanın mesajını görmüştüm.

(Warda) W- yolun geçmiş olsun kardeşim. Hadi bakalım bol bol fotoğraf bekliyorum. 🤩

(Sofia) S- Ooooo varmışsın 😍 hadi geçmiş olsun. Fahri gördü mü seni karşılaştınız mı?

Yeni fotoğrafıda attıktan sonra mesajlarına dönmüştüm.

+teşekkür ediyorum canlarım. Henüz görüşemedik. Gelmesini bekliyorum gergince. Umarım kızmaz 😬😬😬🙄

Onların mesajımı görmesini beklerken mutfağa girmiştim. Fahri'nin işten geliş saatini beklerken valizimden onun için Malezya'dan getirdiğim malzemeleri çıkarmış, ona sevdiği yemeklerden hazırlamaya başlamıştım.

Yemekler neredeyse pişmek üzereydi. Deli gibi yorgundum, gerginliğimi unutmak için kendimi işe vermiştim. Mutfaktaki çıkan bulaşıkları makinaya doldururken bir bardağı düşürüp kırmıştım. Parçalarını toplarken ardımdan gelen sesle olduğum yerde çakılı kalmıştım. Kalbim korkudan deli gibi atmaya başlamıştı. Bu ses Fahri'nin di.. Büyük ihtimalle beni hırsız filan zannetmişti.

-kimsin sen, evimde ne arıyorsun? Demişti kızgın bir sesle. Bende cevap vermek yerine yavaşça ayağa kalkmış, suç işlerken yakalanmış çocuk edasıyla başım önde ona taraf dönmüştüm...

-Eylüül! derken gözleri şaşkınlıktan kocaman açılmıştı.

+Evet benim.

-Eylül sen burada ne arıyorsun? Nerede yaşadığımı daha da önemlisi sen içeriye nasıl girdin? Demişti sert ve bir o kadar da şaşkın bir ses tonuyla... Hangisi daha ağır basıyordu emin değildim. Hayır hayır emindim şuan tam anlamıyla kızgındı.

+Evine izinsiz girdiğim için özür dilerim. Sofia abladan öğrendim. Sana sürpriz yapmak istedim. Sanırım kötü bir karşılaşma oldu. Senin işte olman gerekmiyor muydu? Demiştim gergin bir şekilde.

-burada ne arıyorsun? Neden gelirken haber vermedin? Ne işi bugün cumartesi günü.

+Sen demiştin benimle gel gezdireyim diye. Sürpriz yapmak istedim dediğim gibi. O yüzden söyleyemedim. Kusura bakma. Doğru bugün cumartesi unutmuşum demiştim gergince. Yoka cuma akşamı çıktığıma göre bugün de cumartesi günü olacaktı tabi ki....

Sinirle nefesini bırakmıştı... İyi görünmüyordu gerçekten de. Çok yorgun ve bitkin görünüyordu. Belki de gelmekten vazgeçmeliydim. Onu bu halde görmek Sofia abla kadar olmasa da benim de içimi acıtmıştı... Ona koşup sıkıca sarılmak istiyordum. Ama sinirliydi bu haldeyken ne tepkiyle karşılaşacağımdan emin değildim. Bu fikrimden vazgeçmiştim..

O da başka bir şey söylemeyince, yerdeki cam kırıklarını toplamaya devam etmiştim. Ellerim titriyordu.

-Bırak ben toplarım. Bir yerini keseceksin şimdi.

+Az kaldı hallederim şimdi diyerek elimi kesmemek için tezgahtaki rulo selpaklardan bir tane koparıp cam parçalarının büyüklerini almış, kalanları da peçeteyle iyice temizleyip çöpe atmıştım. Tezgahtaki kalan bulaşıkları da makinaya doldururken

-ben hallederim...

+Bir şey kalmadı zaten. Dağıttığım şeyleri topluyorum sadece. Derken toplamaya devam etmiştim. Zaten 2 tane bardaktan başka bir şey yoktu koyulacak.

+Bitti diyip arkama döndüğümde Fahri yerinde değildi....

İçeriye girmek çok garip geliyordu. Çünkü içeriye girince nasıl davranacağımı bilmiyordum. Çünkü hala gergindim ve titriyordum. Biraz gerginliğim gider düşüncesiyle masaya bıraktığım telefonumu tekrardan elime alıp selfie çekmiştim. İnternetimi açıp grubumuza girmiştim. Önceki mesajlarını hızlıca okuyup cevaplamış sonra çektiğim selfie fotografını atmış, Fotoğrafın altına da

+Bugün cumartesiymiş ben neden cuma diye düşünmüşüm. Yani Fahri işte değil evdeymiş. Beklediğimden erken bir şekilde düşmanla karşılaşıldı😬😬😬. Çatışmanın ilk raundu tamamlandı. İkinci raund için dualarınızı bekliyorum.🙈😂 Yazıp göndermiştim.

Uygulamadan çıkıp internetimi kapatmış derin bir nefes alıp içeriye girmiştim. Fahri kollarını birbirine dolamış oturuyordu.

+Sana yemek hazırladım. Sevdiğin yemeklerden. Yersin.

-Neden geldin Eylül? Sorusu karşısında şaşırmış, seni tekrardan Malezya'ya döndürmek için ikna etmeye geldim demek yerine Sofia ablanın söylediklerini anımsayınca öyle cevap vermiştim.

+Gezmek için. Umarım söz verdiğin gibi beni gezdirirsin? Derken mahcup bir şekilde yüzüne bakmıştım. O kadar uzun zaman geçmişti ki yüzüne bakmayalı. Gitmeden önceki günkü ile aynıydı bakışları. Hala üzgün bakıyordu. Bunca zamandır bu şekilde olmamasını diliyordum. Kızgın olmasına rağmen yaralarını sarmak için ona koşup sarılmak istiyor ama yine de kendimi tutuyordum.

+Neyse ben gidiyorum. Yarın vaktin olursa görüşürüz belki. Yemeğini soğutmadan yersin.

-nereye gidiyorsun?

+Otele giriş saatim yaklaşıyor giriş yapmam gerekiyor.

-saçmalama Eylül ne oteli?

+Yer ayırttım..

- hiç bir yere gidemezsin. Hala benim karımsım, otel köşelerinde kalamazsın...

+Gelmeden önce otelde kalmak için yer ayırttım zaten. Buraya sana yük olmak için gelmedim. Malezya'da sana yeterince yük olmuştum. Burada olmayacağım. Diyerek koltuğun kenarına koyduğum tuniğimi alıp giyinmeye başlamıştım.

-hangi otelde yer ayırttın?

+Golden piramit diye bir otel neden?

Bir şey demeden telefonla bir iki dakika bir şeylere baktıktan sonra arama yapmıştı.

+Ben çıkıyorum. Derken

-bekle demişti.

Biraz sessiz bir telefon konuşmasından bana dönerek,

-Artık gitmene gerek yok, üst katta iki tane boş oda var ben alt katta yatıyorum zaten. İstersen kapını kilitleyip yukarda yatabilirsin.

+Neden bunu yapıyorsun. Senden beni gezdirmen dışında başka hiç bir şey istemiyorum. Sana yük olmak istemiyorum...

Bir şey dememişti ....

+Çat kapı geldiğim için özür diliyorum.

Yine bir şey dememişti. Valizimi taşıma yerinden tutup yukarıya çıkarmaya çalışıyordum. Fahri'ye Malezya'dan getirdiğim yiyecek ve aburcuburları çıkartınca ağırlığı epey azalmıştı ama yine de çıkarmak biraz zorluyordu.

Fahri yanıma gelip elimden valizi almış, yukarıda iki karşılıklı odanın tam ortasına getirip koymuştu.

-Odalara bakarsın hangisi hoşuna giderse ona yerleştirirsin eşyalarını. Odalarda duş var, ikisi de çalışıyordu en son bir sıkıntı yok.

+Peki tamam teşekkür ediyorum.

-ben iniyorum.

+Tamam.

İnmişti. Odalardan birine rasgele yerleşmiştim... Giydigim tuniği üzerimden çıkarmış, geceden beri başımda duran şalımı başımdan çıkartmıştım. Bozulmasın diye bonemi biraz fazla sıkmıştım. O yüzden başım çok kötü ağırıyordu. Biraz olsun kendime gelirim diyerek valizden temiz ve rahat kıyafetlerimden çıkarmış havlumu da alarak duşa girmiştim.

Çıktığımda başım hala ağırıyordu. Hastalığımdan ötürü karnımda ağırıyordu.  Yatağın ucuna uzanmıştım. Bir süre sonra da uyumuştum..

Kapı tıklatılması ve sesle uykumdan uyanmıştım. Gözlerimi zor açmıştım. Yerimden kalkamıyordum. 24 saattir uykusuzdum.

+Efendim Fahri.

Söylediğini anlamamıştım.

+Seni duyamıyorum kapı açık girebilirsin. Dediğimde bir şey söyleyip girmişti.

-Neyin var, bir yerin mi ağırıyor?

+Biraz başım ve karnım ağırıyor...

-Yemek yemeyecek misin?

+Yemek yiyecek halim hiç yok. Çok uykum var derken gözlerimi açmadan cevaplıyordum sorularını.

-Buraya getireyim ben yediririm, sonrada ağrı kesici içip öyle uyursun.

+ Sağol Fahri uçakta yemiştim aç değilim, ağrı kesici almak istemiyorum. Uyuyunca geçer şimdi.

-peki. İniyorum ben o zaman.

+Tamam.

Odada ayak seslerini duyuyor gözlerimi açamıyordum. Etraf biraz daha kararınca gözlerimi aralayıp bakınca perdeleri kapattığını görmüştüm.

+Sağol.

- bir şeye ihtiyacın olduğunda seslenirsin diye kapıyı hafif aralıklı bırakıyorum. iyi geceler.

+Tamam, sağol






~~~~~ Bölüm Sonu ~~~~~~

Fahri hem kızgın hem de hala deli gibi merak edip ilgileniyor ❤️🙈 ah Eylül ahhhhh  🙄🙄😑

Oylamanızı ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Diğer kitabımı da okudunuz mu bilmiyorum ama Melih ve Fahri karakterlerimi çok seviyorum. Gelen çoğu yorumdan gördüğüm kadarıyla bir çok kişinin hayali onlar gibi erkekler 💕 insaAllah karşımıza onlar gibileri çıkar 🙈

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 102K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
113K 2.5K 15
Başlama tarihi:12.07.2018 Düzenleme tarihi:15.11.2019 En baştan ve tek tek anlatılacaktır. ~~~
174K 6.4K 31
Mardin ve İstanbul hikayesi (berdel değildir) zoraki ve bu evlilikten doğan büyük aşk umarım beğenirsiniz ❣️❣️
40.4K 2.3K 27
Hani insan, değerli bir mücevheri saklar ya, bende kalbimde onu saklamıştım. Bana aşkı anlat deseniz size şöyle anlatırdım... Onun o benzersiz koyu...