helios | jeongchan

By lixagi

6.2K 908 824

"Hani beni ilk öptüğün gün var ya... O gün o kadar sıcak hissetmiştim ki! Kış ayındaydık Helios! Ama ben sıca... More

bir
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz 'ᵐ'
on ✩ son

iki

618 102 134
By lixagi




"Hey," Chan kitabı uzatan kıza baktı ve gülümsedi. Bu onun ilk imza günüydü! Kalbi her an hızla atıyordu. Kız gülümsedi ve yerinde oynadı.

"Ben Jiyoo," Chan gülümsedi ve kitabın kapağını kaldırdı. "Jiyoo, kim için olacaktı?" Kız heyecanla ellerini birleştirerek gülümsedi. "Erkek arkadaşım Tommy için."

Chan gülümsedi ve hızla ilk sayfaya "Tommy için, Jiyoo'dan." yazdı ve altına imzasını attı. Ardından minik bir not eklemek için kalemi elinde çevirdi. "Sevginiz sonsuz olsun."

Kapağı kapattı ve kitabı kıza verdi. Kız heyecanla kitabı eline aldı ve göğüsüne bastırdı. "Bay Bang, Helios için," Chan ilgiyle ona baktı. "Sevginiz bence onu gerçekten mutlu ediyordur." Kız masum bir şekilde gülümsedi. Chan'ın bir şey söylemesini beklemeden tekrar önünde eğildi ve arkasını dönerek uzaklaştı.

Chan birkaç saniye öylece uzaklaşan kızı izledi. O bilindik özlem hissi içini kapladı. Midesi kasıldı. Keşke... keşke ona sadece birkaç saniyeliğine sarılabilseydi. Derin bir nefes aldı ve kalemini bırakarak kendini geriye doğru bıraktı.

Bir saat daha duracak ve Jeongin'in mezarına gidecekti. Belki oradan hissedebilirdi onu.

Kapağı açık olan kalemi kapattı ve oynamaya başladı. Başını kaldırarak büyük kitap dükkanının içinde gezdirdi gözlerini. İnsanlar oradan oraya ilerliyor çeşitli kitaplara bakıyorlardı. Sessiz kalarak bir süre daha izledi ve başını eğerek ellerine baktı.

Daha sonra bir ses duydu. Tanıdık, alışılmış bir ses belki de unutulmaya yüz tutmuş... Kibar ve bir o kadar kırılgan.

"Merhaba," Bakışları kalktı ve gördü. Başta hayal olduğunu sandı. Gözlerini birkaç kez kapatıp açtı. Kalbi hızlandı, yıllardır hiç olmadığı kadar hızlıydı. Midesi gerildi. Elleri titredi. Hızla ısınan gözlerinin kontrolünü eline aldı. Sesinin titrememesini umarak konuştu, gülümsemeye çalıştı. "Hey," İçi hoş oldu.

Helios, tam karşısındaydı. Jeongin, biricik sevgilisi Jeongin.

Laciverte kaçan saçları ve üzerine giydiği krem rengi gömleğiyle buradaydı. Parmaklarını donatan yüzükleri ve bileğinden sallanan gümüş ince zincirler oldukça zarif gösteriyordu onu.

Kitabı masanın üzerine koydu ve gülümsedi. Gamzesi orataya çıktı. "Sizin imza gününüz olduğunu duyunca hemen buraya geldim. Açıkçası Helios'a olan sevginiz beni derinden etkiledi. Özellikle ilk öpücüğünüz hakkında yazdığınız o satırlar," Sesi neşeli ve heyecanlıydı. Chan göğüs kafesinin daraldığını hissetti.

Jeongin bıraktığı kitabı hızla kendine döndürdü ve küçük kağıtlarla işaretlediği yeri açtı ve eline alarak okumaya başladı. "Hani beni ilk öptüğün gün var ya... O gün o kadar sıcak hissetmiştim ki! Kış ayındaydık Helios! Ama ben sıcacık hissetmiştim. O gün inanmıştım güneş olduğuna. Ben bir güneşe sahiptim."

Chan'da tekrarladı onu. Elleri buz kesilmişti. "Ben bir güneşe sahiptim," Jeongin gülümsedi yeniden elindeki kitabı hızla yerine koydu. Ellerini dudaklarının önüne getirerek kapattı. "Ah, üzgünüm," Kitabın üzerinde olan ellerini çekti. "Çok fazla konuşuyorum sanırım."

Chan gülümsedi ve başını yana salladı. Gülümsemesi boğazını sıktı sanki. Yandığını hissetti. Kalemi eline alarak kitabın kapağını açtı. Adını sorsa bu garip olmaz mıydı? Ya da direkt bir şeyler yazsa... Gerçeklik kavramını yitirmişti. "Jeongin," Telaşla söyledi küçük olan.

Chan kalbinin atmadığını hissetti. Jeongin, seni adım gibi ezbere biliyorum.

"Adım Yang Jeongin ve kendi adıma imzalamanızı istiyorum." Bir anda söyledi. "Üzgünüm, biraz heyecanlıyım."

Chan başını yana salladı. Duygu değişimleri gözle görülür seviyede belliydi. Yutkundu fakat boğazı ıslanmadı. Nasıl olur diye geçirdi içinden onu ben gömdüm.

Kalem bir şeyler karaladı kapağa yavaşça. İkisi de sessiz kaldı. Chan imzalamayı bitirdi ve kitabı kapatarak ona uzattı. İçindeki garip his tüm enerjisini sömürdü.

Jeongin kitabı alırken ona baktı. Chan bakmadı ona, bakamadı. Onun güzel yüzü soğuk görünüyordu, kalbinin atmayı bıraktığı gün, gömüldüğü günü hatırlatıyordu ona.

"Teşekkürler," Jeongin eğilerek ona bakmaya çalıştı. Ani ruh değişimini fark etmişti. "Bay Bang," Chan nefesini tuttu, içi titredi. "İyi misiniz?"

Başını salladı yalnızca. Sonra yerinden kalkarak gülümsedi ona. Jeongin belli olan hafif endişesiyle bakıyordu ona. "Gitmeliyim." Yumuşak bir şekilde söyledi. Aklında nasıl onu tanımadığı düşüncesi dolanıyordu, nasıl..?

Jeongin başını salladı ve yana çekildi. Yazarın hızla oradan uzaklaşmasını izledi. Bu da neydi böyle? Genç adamdaki hissettiği tanıdık aura nereden geliyordu?

***

Jeongin kulaklığını takmış dinlediği melodiyle defalarca okuduğu satıları okuyordu. Kitaptaki her cümle o kadar tanıdıktı ki hayrete düşüyordu. Sanki zihninin bir yerlerinde, en köşesinde, saklı duran anılar vardı. Bu kitabı aldığından beri kafası olağanüstü derecede karışıktı.

Kitabı kapattı ve başucundaki komidinin üzerine koydu. Gözlerini kapatarak rahatlatıcı melodiyi dinlemek için kurulduğunda odasının kapısı yavaş bir şekilde açıldı. Az önce kapattığı gözlerini açarak kapıya baktı.

Kulaklığının tekini çıkararak annesine baktı. "Anne?" Kadın ona gülümsedi. "Mutfağa gel tatlım, yeni kiracımıza bir şeyler götür."

Sesi yumuşaktı. Jeongin başta istemese de başını geriye atıp ayaklarını sürerek yatağından kalktı. Omzuları düşük bir şekilde yürüdü annesinin peşinden.

Kadın küçük tabağa koyduğu çörekleri oğluna uzattı. "Somurtma öyle," Jeongin dudaklarını büzdü ve omzunu silkti. "Hem çok tatlı birine benziyor, belki arkadaş olursunuz hm?"

Jeongin bıkmış bir şekilde inleyerek kapıya yöneldi, ayakları yere sürte sürte merdivenlerden çıktı. Kapının önüne gelince kapıyı tıklattı sakin bir şekilde. Bakışları yerde kapının açılmasını bekledi.

Ardından duyduğu açılma sesiyle başını kaldırdı ve şaşkınlıkla gözlerini araladı. "Aman tanrım," Birkaç adım geri giderken aynı onun gibi olan Chan kaşlarını kaldırdı ve gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.

"Bay Bang," Küçük olan kendine gelerek adımlarını ona doğru attı. "Siz burada ne arıyorsunuz?"

Chan şok olmuştu. O kesinlikle Jeongin'di. Boğazı düğümlendi ve derin bir nefes aldı. "Ben kiracınızım," Dışarıdan sakin görünüyordu, fakat içinde bir fırtına vardı. Büyük bir özlem ve heyecan. Chan, duygularını kontrol etmekte bir ustaydı.

Jeongin tabağı tek eline alarak göğüsüne koydu elini. "Üzgünüm, ben–" kaşlarını çattı ve bakışları onun haricinde her yerde gezindi. "Kaba davrandıysam eğer." Mahçup bir şekilde gülümsedi ve tabağı ona uzattı hızla.

Chan dalıp gitmişti, özlemle yanan gözleri onu izliyordu, dudaklarındaki tebessümün sebebi küçük olandı.

"Önemi yok," Chan yavaş bir şekilde söyledi ve tabağı eline aldı, gözleri küçük olanın ışıltılı gözlerinde gezindi. O, capcanlı görünüyordu. "Ayrıca resmi olmamıza gerek yok, bana hyung diyebilirsin."

Jeongin parlak bir şekilde gülümsedi ve başını salladı. Chan'ın aşık olduğu gamzesi ortaya çıkmıştı. Titrek bir nefes aldı ve o da gülümsemeye çalıştı.

Bu an sanki geçmişten gelen tatlı bir andı. Ve büyük olan bunun bir rüya olmamasını diledi.

***

hepinizi öptümm, yorumlarınızı bekliyorumm🧡🍂

Continue Reading

You'll Also Like

229K 21.9K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
12.1K 1.4K 17
Günün sonunda Jisung içinde halledemediği bir dolu kavgası olan gitgelli ateşten bir oğlandı.
124K 5.1K 33
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
5.6K 866 10
[royalty x omegaverse] tanrıya aynı hataları yapmayacağına söz verdiği gelecekten sonra geçmişte uyanan prens jisung krallığın kaderini değiştirecek...