Psi-Komik ☆düzenleniyor☆

By gulcicek_li

5.3K 697 20.8K

Tek beden de birden fazla karaktere ne dersiniz? ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU. Psikoloji bölümünü bitiren bir ka... More

1B*
2B*
3B*
4B*
5B*
6B*
7B*
8B*
9B*
10B*
Sorular*
11B*

12B*

85 11 165
By gulcicek_li

(Yazardan Not: Bu bölüm kontrol edilmeden atılmıştır. Yazım ve noktalama hatası olursa affola🌸)

Yazarın Anlatımından...

Genç adam ortaya çıkarmış olduğu kargaşadan hoşnut bir şekilde içten içe kahkahalar atıyordu. Kimse bilmiyordu bu felaketlerin sebebinin o olduğunu. Kimse ondan hiç bir şekilde şüphelenmiyordu da. Özellikle de Derin...

Derin ve Derin'in ailesi genç adamın ailesine hep zarar vermiş ve genç adamın ailesinin ölmesine sebep olmuştu. Kin doluydu Derin'e. Kin doluydu Derin'in ablasına ve iğrenç herifin teki olan ağabeyine. Onların sevdiklerini tek tek elinden almak istiyordu ama işini sadece Derin üzerinden yapıyordu.

Derin'i acı çekerken görmek, onun ruhuna huzur ve sevinç dolduruyordu. Öldürmeyecekti Derin'i ama öldürmekten bin beter edecekti. Onun ruhunu çökertecek, onu içten içe bitirecekti. Tüketecekti onu. Yerle bir edecekti ve de kendisinden ölüm dilemesini sağlayacaktı.

Her şey bittiği zaman rahatlıkla ortaya çıkacak ve Derin'in karşısına geçecekti. O acı çekerken ona tek tek yaptıklarını en baştan zevkle anlatacaktı. Yeniden onun darbe yiyişini, ruhunun çöküşünü kendi gözleri ile görecekti.

Ama şimdi hiç bir şey yokmuş, olmamış gibi ona yakın olmaya devam edecek ve destekçilerinden biri gibi görünecekti.

Efkan'ın Anlatımından Devam...
Hepsi üst üste geliyordu. Önce Semra'nın psikopatça öldürülmesi, daha sonra da kesilmiş Kiraz'ın elleri. Kiraz öldü mü, yaşıyor mu bilmiyorduk. Kutu içinde el ve de onun kızıl saçlarının gelmesinin ardından üç gün geçmişti. Polislere ve de ailesine haber verilmiş ve her yerde onun cesedini ya da canlı bedenini arıyorduk.

Kaylin'in çığlıkları ile bakışlarımı korkuyla merdivene çıkardım. Herkes benim evimdeydi. Derin ile Ceyda Kaylin'i sakinleştirmeye çalışıyordu sabahtan beri. Dün gece sakinleştirici iğne vurulmuş ama iğnenin etkisi uzun sürmemişti.

"Kiraz." diye hıçkırarak ağlamaya başladı Kaylin yine. "Kiraz." Bu sefer çığlık atmıştı. "Kardeşim öldü."

Ağlaması ve de çığlıkları arttıkça içim daralıyordu. Çok kötü oluyordum. Derin'in ve de diğerlerinin de benden farkı yoktu.

Hani bir yakınını kaybetmek nasıl bir duygu daha önce yaşamamış olsamda, bu çığlıklar her şeyi anlatıyordu.

"Kaylin, Kaylin kendine gel." Ceyda birden yere yığılan Kaylin'i sarsıyordu. "Bayıldı." Aceleyle yerinden kalkıp kolonya almaya gittiği zaman, Karan Kaylin'i kucaklayıp koltuğa yatırdı. Uzun bir süre ayılması için uğraştıktan sonra Kaylin uyandığı gibi yine ağlamaya başladı.

Dayanamıyordum artık bu çığlıklara. Bu yüzden balkona çıktım. En azından biraz daha uzak kalıyor olurdum.

Ne zor bir şeymiş bir yakınını, sevdiğini, aileni kaybetmek. Ne kadar acı vericiymiş. Kim neden bunu onlara yapıyordu anlamıyordum. Ne suçları vardı bu insanların? Suçları  olsa bile çok canice bir davranıştı. Çok canice bir hareketti.

"Efkan."

Derin'in yakından gelen sesiyle arkama dönüp ona baktım. Sevdiğim deniz mavileri sanki artık kızıla çalıyordu. Göz altları çökmüş ve bana yorgun bakıyordu. O paket geldiği zaman, bayıldığında ilk kez beş dakika içinde uyanmıştı. Bu uyanma çok acı verici olmuştu. Çünkü bir sürü ataklar geçirmiş ve şoktan bir türlü çıkamamıştı.

Onu öyle görmek beni de hırpalamıştı. İnsan sevdiğini o hâlde görünce nasıl hissederdi? Ne yapabilirdi? Ben şok olmuştum. Yerimde donakalmış ve hiç bir şey yapamadan ona bakakalmıştım. Kendini saatlerce hırpalamıştı. Saatlerce bir türlü kendine gelememişti. Daha sonra birden suskunlaşmış ve olduğu yere çöküp, elindeki kızıl saçlar ile ağlamasını sürdürmüştü.

Evet!

Evet onu seviyordum. Hemde çok seviyordum. Yıllardır. Ilk kez on bir sene önce görmüştüm onu. Daha minicikti, miniciktim. İlk kez o zaman onu görmüş ve ona aşık olmuştum.

Büyüdükçe dağa da güzelleşmiş ve de benimde onu çok fazla kıskanmama sebep olmuştu. Neredeyse her zaman onunla olmak isteyen bir adam vardı.

Birini hiç bir zaman unutamıyorum. Aynı benim gibi sürekli uzaktan izlerdi. Sürekli peşindeydi. Bir süre sonra onu görememeye başlamıştım. Birden ortadan kaybolmuştu. Ta ki bir kaç ay öncesine kadar.

Derin okuldan çıktığı zaman onu fakültenin önünde görmüştüm. Kendi kendine bir şeyler söylüyordu. Yanından geçmiştim onu duyabilmek için. "Sonunda karşına çıkacağız." diyerek arabasına binip gitmişti.

O öyle söyleyince o gün Derin'i  daha sıkı takip etmeye başlamıştım. Ya başına bir şey gelecek olursa? Ya ona bir şey yapacak olsaydı? Korkmuştum. Ona bir şey yapmasından çok korkmuştum.

Ama o beni şaşırtmıştı.

Çünkü bir daha ortaya çıkmamıştı. Ne o gün, ne de ondan sonraki geçen günlerde. Belki tehlike değildi, belki zararsızdı ama eğer karşısına çıktığı zaman aşkını itiraf edecek olsaydı belki Derin'i kaybedebilirdim. Umarım ortaya çıkmaz bir daha.

"Efkan beni duyuyor musun?" Derin'in yeniden konuşmasıyla ona odaklandım.

"Dalmışım." Bir adım ona doğru yaklaştım. "Nasılsın?" Gülümsemeye çalıştı. Zorla da olsa minik bir tebessüm oluştu dudaklarında. Zorlanıyordu, biliyordum.

"Üst üste iki yakın arkadaşımı kaybettim." Gözleri dolmaya başladığı zaman omzunu silkti. "Mükemmel bir yapıda gibi göründüğümü ya da öyle durduğumu sanmıyorum." Bir damla yaş aktığı zaman sağ gözünden, balkonun demirlerine doğru adım attı. "Ne kadar Karan, Ulus ya da Oğuz ile ve ya Büşra ile daha yakın görünsemde hepsiyle ayrı bir bağım var. Hepsiyle her şeyimi konuşabiliyordum ya da sığınabiliyordum."

Sinirle güldü ve kafasını iki yana salladı.

"Semra ve Kiraz?"

Ağlamaya başladığı zaman ona yaklaşıp elimi omzuna koydum. Bu temastan daha ilerisine gitmiştik onun isteği ile ama o istemeden ona dokunmak istemiyordum. Dokunsam bile ona zarar vermeyecek olduğumu anlayacak olduğu bir şekilde olmalıydı. Yaraları vardı. İstemeden o milyonlarca kabuk bağlamış yaraları kanatmak istemiyordum.

Kafasını kaldırıp, gözlerini gözlerime çevirdi. "Onlar benim sırdaşlarımdı Efkan." Burnunu çekti hıçkırarak. "Semra doktor olmayı benim için istiyordu. Seviyordu doktorluğu ama benim sayemde daha çok bağlanıyordu. Annemin hastalığını bulmak isterken, artık benim hastalığımı bulmak ister olmuştu."

Tekrardan kafasını caddeye çevirdi.

"Çok sessiz, sakin görünürlerdi ama benimleyken öyle degillerdi. Gülerdik, ağlardık, sevinirdik, mutlu olurduk, kahkaha atardık, kötü bir şey olunca destek olurduk birbirimize. Her şeyi yapardık birlikteyken. Ne zaman başıma bir şey gelse Karan'a değil, Kiraz'a sığınırdım ilk başta." Sinirle ellerini demire vurmaya başladığı zaman korkuyla ellerini çektim. Durmuyordu. Yeni bir kriz geçiriyordu.

"Kim?" diye bağırdı. "Kim özellikle onları almak istedi benden, bizden? Kim, neden yapıyor bunu bize?" Sakin olmasını sağlamak için gözlerime bakmaya zorladım.

"Derin." Israrla çırpınmaya devam etti. "Derin, bana bak güzelim." Ellerini sıkıca tutarak benden kaçırmış olduğu gözlerinde gezdirdim gözlerimi. "Bana bak güzelim." Ağlamaya devam ederek kafasını göğsüme yasladı.

"Geçecek de bana." Sesi kısılırken Bana bunları demişti. "Lütfen bana geçeceğini söyle. Geçecek de, mutlu olacaksınız de. Psikopat herifin teki bir daha kimseye bir şey yapamayacak, yapmayacak de."

"Geçmeyecek Karberam." Ellerini saçlarına götürüp yavaşça okşadım. Ona yalan söylemeyi değil, gerçeği söylemeyi seçtim. "Geçmeyecek. Hiç bir zaman geçmeyecek ama alışacaksın. Onların yanında olduğunu, hiç bir zaman yok olmadıklarını biliyor olacaksın. Geçmeyecek ama somut olmayan varlıklarına alışacaksın. Çok acı. Gerçekten çok acı. Yaşamadım saha önce ama hissedebiliyorum. Seni bu hâlde, bu şekilde harap bir biçimde gördükçe, bu duyguyu hissediyorum."

Bir süre o şekilde durduk. Bu an keşke biz mutluyken olsaydı. Acı bir şey olduğu zaman olması ayrı bir can yakıyordu ama kader. Neyi ne zaman yaşayacak olduğumuzu bilemiyorduk.

"Sen-"

Kapının zilinin çalınması ile Derin söyleyecek olduğunu yarıda kesmişti. Biliyordum. Soracaktı. Onu sevip sevmediğimi soracaktı. Garip bulacaktı. Daha bir ay önce tanıştığı bir kızı nasıl sevebilir, diyecekti.

"Polislerden haber gelecekti." dedi birden Derin ve hızla evin içine girdi. Bende arkasından ilerledim. "Bir haber mi var Memur Bey? Buldunuz mu onu?"

"Kiraz Hanım'ı bulamadık Derin Hanım ama Efkan Karataş ve sizin adınıza bir şikayet var."

"Ne şikayeti Memur Bey? Siz neyden bahsediyorsunuz?"

Daha ben soramadan bunu Karan sormuştu. Kaşlarımı çatarak memura baktım.

"Yasal olmayan işlemler ile evlat edinmişler. Biz de bugün bunu şikayet edilmesi üzerine teyit ettik. Evlat edindiginiz çocuğun esas kimliği ve de velayetinin bulunduğu kişi tarafından imzalanan belgeler olmadan onu gerçek anlamda evlat edinemezsiniz. Bulut Efe Karataş ismi konulan bebeği alın arkadaşlar." Diğer memurlara seslenince Derin hızla merdivenlerin başına geçti.

"Ben getirirm oğlumu. Çocuğu korkutmanizi istemiyorum."

Memur Bey kafasını salladığı zaman Derin yukarıya çıktı. Birkaç dakika sonra bende arkasından çıktım. Yatak odamın kapısının önüne geldiğim zaman Derin'in ağlama sesini duydum.

"Efe'm." dedi. "Çok kısa sürdü bir arada kalmamız oğlum." Yeniden ağlamaya başladığı zaman odaya girdim. Bulut Ege'ye sarılmış ağlıyordu. "Ben sana demiştim Efkan." diye bağırdı çocuğu kucaklayıp bana bakarak. "Yasal olmayan bir şekilde bir çocuğu evlat edinemeyiz, edinirsekte elimden alırlar demiştim."

Ona doğru yaklaşıp yatağın üzerinden çantayı aldım. "Haklısın, demiştin." Bulut Efe'nin ellerini öptüğüm zaman Derin hıçkırıyordu . "Özür dilerim."

Hiç bir şey demeden yanımdan geçip odadan çıktı. Arkasından bende çıktım. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Levent'in aklına uyarak yasal olmayan bir şekilde halletmistim işleri. Levent benim erkek kardeşimdi. Nüfus müdürlüğünde çalışan amcamız ile çok iyi anlaşırlardı. Biz nüfus dairesine girmeden önce o işlemleri halletmiş, bize sadece imza atmak kalmıştı. Derin tabi bunu bilmiyordu ama tahmin etmişti bir şeyler olduğunu.

"Bizde geliyoruz Memur Bey, Bulut Efe'yi biz getiririz." Konuşmam ile memur başta itiraz edecekken arkadaşlarının kucağına gitmemek için çırpınan Bulut'u görünce vazgeçmişti. Kafasını salladı. Polisler başta olmak üzere evden en son biz çıkmıştık. Derin Karan'ı haber gelirse bizi hemen arayın diye bir kaç defa tembihlemis ve telefonunu almıştı.

Derin'in anlatımından...
Hem Efkan'a çok öfkeliydim hem de ona bir şey diyemiyordum. Ruhum darmadağındı. Bir de üstüne Bulut Ege'nin alınması denk gelmişti. Üç günde alışmış ve de benimsemiştim onu. Şimdi elimden alınacak olduğunu bilmek, içimde tarif edilemez bir yokluğa sebep oluyordu.

"Bulut Efe'nin velayetini sana vermezlerse ne yapacaksın?"

Polis merkezine gelmiş ve de arabadan inmiştik. İndigimiz sırada Efkan bana bu soruyu sormuştu. Yapılacak bir çok şey vardı ama bu olanlarda hem Efkan'ı hem de kendimi yakardım. Sonuçları ne olurdu bilmiyordum. Yol boyunca düşünmüştüm. Efkan'a bu teklifi sunsam ve reddetse ne olur diye.

Bilmiyordum. Karan vardı ilk seçenek olarak ama Lavinya'ya bunu yapamazdım. Karan'ı seviyordu. Evet doğru anladınız ya da tahmin ettiniz. Bulut'un velayetini almak için evli, işleri olan, evleri olan ve de rahatı yerinde olan bir çift olmam gerekiyordu biriyle. Efkan'a da bunu teklif edecektim. Kararsızdım da. Birine karşı bı şey hissetmeden evlenmek istemek belki de çok kötü sonuçlar doğuracaktı. Bu yüzden bu fikri şimdilik rafa kaldırdım.

"Bilmiyorum Efkan." Omuz silkerek arka koltuktaki Bulut'u kucakladım. "Gerçekten bilmiyorum. Yanlış bir şey yapmakta istemiyorum."

Birlikte merkeze girdiğimiz zaman Kiraz'ın bulunması için operasyon düzenleyen başkomiseri gördüm. Odasının yanındaki koltuğa oturmuş, düşünceli bir şekilde elindeki kağıtlara bakıyordu. Bulut Efe ile birlikte yanına gittim.

"Bir haber var mı Ersin Bey?" Başkomiser beni görünce ayağa kalktı. Bir kaç saniye sonra Efkan'da yanıma gelmişti.

"Var gibi de yok gibi de Derin Hanım. Hâlâ araştırma içindeyiz."

"Var gibi de derken Ersin Bey? Ne buldunuz?" O sırada başkomiser yardımcısı olduğunu düşündüğüm kişi yanımıza geldi.

"Efendim, Kiraz Ersoy'un yerini tespit ettik. Hemen bir ekip çıkartalım  mı?" Yüreğim ağzıma geliyorken öylece bakakaldım.

"Çabuk çıkartın, acele edin." Başkomiser odasına girdiği zaman arkasından girmek istedim ama Efkan izin vermedi.

"Gel benimle, onları takip edelim." Hızla kafamı  sallayarak arkasından ilerledim. Bulut Efe uyumuştu, onu arka koltuktaki kundağa yatırıp kendim ön koltuğa oturdum. Efkan da çoktan arabayı çalıştırmıştı. Ben kemerimi bağlarken polisler araçlarına binmiş ve sirenlerini açarak yola çıkmıştı. Bizde takibe başlamış bulunduk.

"İçimden bir ses bu işin içinde bir iş var diyor." Efkan kendi kendine konuşurken dediklerine kulak asmadım. Umarım Kiraz'ı ölü bulmazdık.

Ceyda'nın Anlatımından... (Önceki bölümlerde ölen Semra'nın ablası)

Semra aramızdan ayrıldığından beri  kendimi eksik hissediyordum. Yapamıyordum. O kadar alışıktım ki varlığına, o kadar çok seviyordum ki onu...

Durduk yere şerefsiz bir katil yüzünden elimden alınması çok acı veriyordu.

Şimdi ise Kiraz olayı vardı. Öldü mü, yaşıyor mu onu dahi bilmiyorduk. Kaylin iki gündür sürekli çığlıklar atıyor, sürekli ayılıp bayılıyordu. Çok zor bir durum. Kabullenmesi de çok zor ama bilinmezlik daha zordu.

Herkes yaşıyor olmasını ümit ediyordu ama yaşıyor olsa bile elleri olmadan nasıl yaşayacaktı? Benim tanıdığım Kiraz, ellerim yoksa bende yokum derdi. Hangi cani bunu ona yapabilmişti? Bunu nasıl yapabildi?

Birisi öksürdüğü zaman aralık olan kapıya baktım. Kaylin yorgun düşmüş ve uyuyakalmıştı. Bende odada, onun yanındaydım. Öksüren kişi Ulus'tu. Ulus kapıyı biraz daha açıp içeriye girdi.

"Nasılsın Ceyda?"

Yatağa yakın olan koltuğa oturup dirseklerini dizlerine koyarak bana baktı.

"Nasıl olabilirim ki?" dedim sinirle karışık alaylı bir şekilde gülerek.

"Sormadım farz et." dedi elini boş ver dercesine sallayarak. "Kiraz sence yaşıyor mudur? Ona bir şey yapmış mıdır?" Bir kaç saniye sessiz kalıp öylece ona baktım.

"Hiç bir fikrim yok Ulus. Umarım yaşıyordur ve de ona daha fazla zarar vermemiştir psikopat katil. Başka da bir şey yapmak ya da söylemek elimden gelmiyor. Keşke tüm bu yaşananları silip atabilsem ama olmuyor."

"Nasıl gelsin ki?" Yerinden kalkıp yanıma geldi ve hemen karşıma oturdu. "Umarım ölmemiştir demek istiyorum ama Büşra'ya ve Derin'e gelen notlara bakılırsa katil  çoktan işini halletmiş gibi duruyor. Ama amacı ne? Neden bunu yapıyor ve de neden Semra ile Kiraz? Sırada başkaları var mı? Varsa da nasıl bir önlem alabilirim? Hiçbirini bilmiyorum ve de açıkçası korkuyorum."

"Neyden korkuyorsun?"

"Sıra  hâline getirmiş ise bu ölümleri, sıradakinin sen ölmesinden korkuyorum."

Şaşkınlık ile kaşlarım havaya kalktığı sırada ne ara ve de nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde dudaklarımda Ulus'un dudakları, iki yanağımda da Ulus'un elleri ortaya çıkmıştı. Yerimde öylece kalakaldığım sırada geriye çekilip bana baktı.

Ağzımı açıp bir şey demeye kalmadan dışarıdan sesler gelmeye başladı. Hızla yerimden kalkıp dışarıya çıktım. Karan salonun ortasında bulunan büyük kutunun yanına diz çökmüş ve bıçak ile kutunun bantlarını kesiyordu.

"Neler oluyor Büşra?"

Büşra  bana bakmadan sorduğum soruyu cevapladı.

"Az önce bu kutu Derin'e geldi. Derin evde olmadığı için Karan aldı kutuyu. Bu kutu neden bu kadar büyük?" Kendi kendine sorduğu soru ile bende düşünmeye başladım. Bu kutu neden bu kadar büyüktü? Ve kim göndermişti?

"Aman tanrım." Karan kutunun kapaklarını açtığı an da kendini geriye doğru atmış ve iki elinin üstüne düşmüştü.

"Kiraz." dedi Ada çığlık atarak. Lavinya işe mutfağa kaçmış ve kusmaya başlamıştı sanırım. Korkuyla kutuya daha çok yaklaşıp Kiraz'a baktım.

Ellerim şokla dudaklarımınüstüne örtülürken midemin bulandığını fark ettim. Bu ne igrençlikti? Bu nasıl canilikti? Kafasındaki saçların yarısı gelişigüzel kesilmiş yarısı ise tamamen tıraş olmuş bir haldeydi. Kiraz çıplaktı ama kandan görünecek hâli yoktu. Karnında, kollarında, bacaklarında, yüzünde bile bir kaç sene önce  avcunun içine yaptırmış olduğu sonsuzluk işareti ve de bir sürü kocaman "S" harfi ile kaplıydı. "S" lerin bulunduğu yerler özellikle kandan arınmış, sadece yara ortaya çıkmıştı.

"Birisi hemen polisi arasın."

Büşra konuştuğu zaman bakışlarımı daha yeni çekebilmiştim cesedin üzerinden. O sırada dikkatimi odanın kapısında öylece kutuya bakan Kaylin çekti. Daha ona doğru ilerleyemeden o koşarak kutunun yanına gitti. Kiraz'ı görmesi ile yerinde birden bire kalakaldı.

"Ne?" Bir kaç adım attı kutuya doğru. Kendini yere bırakıp kutunun içine uzandı. "Kiraz?" Hıçkırmaya başladığı zaman titremeleri de başlamıştı. "Kiraz! Kiraaaazzzz!" Çığlık atarak Kiraz'a sarıldığı zaman Karan onu geriye çekmeye çalıştı ama başaramadı. "O benim kardeşim. O benim ikizim! Can parçam! Kiraz."

Sürekli olarak çığlık attığı zaman Oğuz'un elindeki kağıda baktım. Kutunun içinden çıkmıştı sanırım.

"O ne?" Benim sorumla Kaylin hariç herkes oraya odaklandı. Kaylin ağlayarak Kiraz'a sarılmaya devam ediyor, her yerini kaplayan kanı umursamıyordu.

"Bir not." Büşra Oğuz'un elinden kağıdı alıp okumaya başladı.

     'Hak eden, hak ettiği bir şekilde ölümünü de bulmuş oldu. O eller yapmaması gerekeni yaptı, o saçlar göz göre göre uzamaya devam etti, o dil söylememesi gereken şeyleri dile getirdi. Ve o kalp! O kalp bu sebeplerden dolayı artık atmamalıydı!

     Hafızanızı yoklayın kurbanlarım. Hafızanızı yoklayın ki hatırlayın görmeniz gerekenleri. Her biriniz yapmamanız gereken şeyler yaptınız.

     Ve her biriniz ölümü hak ettiniz, hazır olun...'

           
                                    ☆☆☆

Selamlar efendilerim🙃

Biliyorum çok uzun bir süre zarfı sonrası bir bölüm attım ama müsaitlik durumum kolay kolay olmayınca bölüm yazamıyordum. Dahası aklımı toplayamıyordum, bir türlü kendimi kitaba veremiyordum

Amaaaaa,

Artık buradayım. Haftaya da bir bölüm atacağım Allah nasip ederse, diğer haftada. Tabi sınavların olduğu hafta bu sözü söylemek yürek ister😏

Ben yazmaya çalışacağım.

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz 😊

Seviliyorsunuz
♥️
Öpüldünüz
💋
    

Continue Reading

You'll Also Like

4.6K 224 16
Bahar en yakın arkadaşının düğününe mardine gider ve oraya damadın en yakin arkadaşı olan ateş'i görür ve o yüz bir daha aklından çıkmazsa ve bir ka...
687K 22.1K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
19.5K 1.7K 18
Buket Ayaz, Kraliçe takma adıyla popüler olmuş bir yazardır. Türkiye'nin en başarılı yazarları arasında parmakla gösterilir. İşinde başarılı olmayı k...
2.5M 167K 87
#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. A...