thenbhd - afraid
"bakıyorum ben!" dedi, felix çalan kapıya doğru yürürken.
kapıyı açar açmaz jisung üzerine atlamıştı.
"jisung düşeceğiz dur." dedi felix kahkaha atarak.
"öğrenemiyor bu çocuk sakin sakin yaşamayı ya" dedi changbin kendini koltuklardan birine atarken. onun dediğine herkes katılırken jisung hemen savunmaya geçti. "genç bir insanım ben, kanım kaynıyor belki ha?"
"tamam jisung'um en çok sen gençsin en çok senin kanın kaynıyor, hadi sus." demişti changbin de ardından.
"hyunjin nerede?" diye sormuştu chan.
"ha o yukarda odasında valizini hazırlıyo-"
"sevgilim kim gelmiş?" diye bağırmıştı hyunjin merdivenlerden inerken.
"sevgilim?"
hep bir ağızdan sorarcasına bağırmıştı herkes, felix hariç.
"hyun ama daha söylememiştik ya."
"pot kırdım galiba birazcık." dedi hyunjin, ardından dudaklarını felix'e doğru hareket ettirerek fısıldarcasına "zaten söyleyecektik." dedi.
"söyleyecek misiniz?" merakla sormuştu jeongin.
hyunjin felix'in yanına ilerleyip elini beline koydu.
"sevgiliyiz." dedi felix de.
"biliyordum abi." dedi seungmin.
"nasıl biliyordun?" diye sordu hyunjin.
"hepimiz biliyorduk, yani sevgili olduğunuzu değil, birbirinize ilginiz oldugunu."
"belli ediyordunuz birazcık." dedi chan.
"biz siz anlamamıştınız birbirinizi."
"aşktan kör olmuş oğlum adamlar."
hepsi biraz daha gülüp eğlendikten sonra artık yola çıkmaya karar verdiler.
felix, hyunjin, minho, jeongin bir arabada,
chan, jisung, changbin, seungmin de bir diğer arabadaydılar.
"uzak mı gideceğimiz yer?" diye sordu changbin jisung'a.
"yok en fazla 2 saat sürer."
şarkı da açtıklarında artık tam olarak gitmeye hazırlardı.
_______________________________________
"ayaklarım uyuştu." diye mızmızlandı jeongin.
aynı zamanda da etraflarına bakıyorlardı.
"şehirde bu kadar kar yok." dedi felix etrafına bakınmaya devam ederken.
"kimin kimle kalacağı ayarlandı mı?"
"beyler bize bakmayın, biz sevgilimle kalıyoruz, aranızda ayarlayın siz."
dedi hyunjin felix'in eldivenli elini avcuna alırken.
"bu da iyi sevgili yaptı. oğlum yemiyoruz sevgilini dur."
"minho senin yok diye kıskanma lütfen." dedi hyunjin'de.
"minho kıskanma."
"ne kıskanç admasın minho."
"senin de olur ağlama bakayım."
"göreceksiniz bakın kim kıskanmış." dedi minho eğilip yerdeki karla büyük bir kartopu yaparken.
kimi kaçıyor, kimi de minho gibi kartopu yapıyordu.
odalarına çıkmadan önce aşağıda biraz kartopu savaşı yapmışlardı.
"gerçekten şimdiden eğlenmeye başladım" dedi jisung yere yatarken.
"bende, bende inanın bakın harika olacak bu tatil." dedi chan'de.
odaları ayarladıklarında şaşırılmayacağı gibi hyunjin felix'le kalıyordu.
changbin seungminle,
jisung minho'yla,
chan ile de jeongin kalacaktı.
odalarına gidip biraz dinlenmeye ardıdnan akşam yemeği için aşağıda buluşmaya karar verdiler.
felix kartı okutup kapıyı açmıştı, hyunjin'de elindeki iki valizle odaya girmişti.
odayı görünce yüzü düşmüştü. çünkü iki tane tek kişilik yatak vardı, o ise sevgilisi ile beraber uyumak istiyordu.
felix ise kendini hemen yataklardan birine atmıştı. araba yolculuğu yoruyordu onu.
hyunjin de valizleri gelişi güzel bir yere koyduktan sonra felix'e yatakta kayması için işaret yaptı.
yanına yatar yatmaz hyunjin'in göğsüne başını koymuştu felix.
"uykun mu geldi?"
başını aşağı yukarı salladı felix. ardından mırıldanır gibi sessize konuştu.
"saçlarımı okşar mısın?"
hemen ellerini felix'in yumuşak saçlarının arasına daldırdı hyunjin.
"başka bir odaya geçmeli ya da yatakları birleştirmeliyiz." dedi hyunjin.
"neden?"
"iki koca adamın bu yatağa sığabileceğini düşünüyor musun bebeğim? gerçi bir büyük adam sen miniciksin."
"miniciğim?" dedi sorarcasına felix.
"evet, miniciksin" dedi eliyle "küçük" işareti yaparak.
felix başını yattığı yerden kaldırıp "öyle mi?" diye baktı sevgilisine ardından hyunjin'in karnının hafif altına doğru oturdu.
hyunjin şaşırmıştı. çok şaşırmıştı.
gerçekten sevgilisinden beklemiyordu bu hareketi.
"şaşırdın bakıyorum." dedi felix.
"her gün kucagıma oturmuyorsun güzelim." dedi hyunjin de.
felix bu sefer hyunjin'in boynuna doğru uzanıp sokuldu oraya.
burnunu sürtüp kokladı. bir tane öpücük kondurdu. ardından,
"sevdim." diye mırıldandı.
hyunjin de kollarını felix'in beline doladı.
"böyle mi uyuyacağız?"
"hm hm. bak ne güzel sığdık." hala hyunjin'in boynuna doğru konusuyordu.
"minicik oldugun içi-" aah acıdı."
boynunu ısırmıştı felix.
"uyu"
_______________________________________
"felix bebeğim? felix"
hyunjin uyanmıştı ve şu an felix'i uyandırıyordı. daha doğrusu uyandırmaya çalışıyordu çünkü felix uyanmamakta ısrarcıydı.
"sevgilim?"
"hm?" gözlerini açmadan konuştu felix.
"uyan hadi yemeğe gideceğiz bizi bekliyorlar."
"biraz daha uyuyayım."
"felix!"
"nolur aşkım gerçekten aç değilim sonra bir şeyler atıştırırım hm?"
kıyamamıştı hyunjin.
''tamam o zaman'' dedi alnına bi öpücük kondurup.
felix ise dudaklarını uzatmıştı.
"öp beni"
hyunjin ona bakmaya devam ediyordu.
"hyun uykum açılıyor, hadi öp."
hyunjin gülerek sevgilisinin dudaklarına öpücük kondurdu.
ardından felix'in üstünü iyice örtüp aşağı gitti.
asansörle aşağı indiğinde çocukları onu beklerken gördü.
"felix nerede?"
"uyandırdım aç değilim dedi, uykusu var hala. uyuyor.''
"iyi gidelim biz ararız gelir sonra."
hepsi yemeklerini alıp bir masaya oturup. yarın ne yapacaklarını konuşmaya başladılar.
"teleferiğe binsek?" dedi jeongin.
chan ağzındaki lokmayı yutup konuştu. "evet, evet bence de binmeliyiz."
yemekleri bittiğinde masadan kalkıp otelin dışına çıktılar. otel'e ait kayak falan yapıldığı koca bir alan vardı.
"hyunjin biz biraz etrafa bakınacağız."
"tamam hyung felix'i arayacağım, gelsin biz buluruz sizi." dedi hyunjin de.
cebinden telefonunu alıp aradı sevgilisini. ikinci çalışta açmıştı felix.
"efendim sevgilim?"
"aşağıda otelin çıkışında bekliyorum seni gel hadi."
"tamam hazırlanıp geliyorum" dedi felix.
"bekliyorum."
telefonu kapatıp cebine koyduktan sonra felix gelmeden hemen bir kartopu yapmaya başladı.
kartopunu saklayabildiği kadar saklayarak felix'in gelmesini bekledi.
felix aşağı indiğinde etrafa bakınarak hyunjin'i arıyordu. tam o sırada sırtına kar topu fırlatmıştı hyunjin.
felix arkasını döner dönmez de başka bir tane.
"hyunjin!"
felix de hemen eğilip kar topu yaptı ve sevgilisine fırlattı.
hyunjin'in ise son attığı kar topu felix'in yüzüne gelmişti.
"bebeğim?"
felix yüzündeki karları temizlerken hyunjin hemen önünde durup felix'in kafasını kaldırdı ve yüzündeki karları temizlemeye başladı.
ardından da ellerini yanaklarına koyup öptü sevgilisinin soğuktan kızaran dudaklarını.
ardından ayrılıp kulağında doğru fısıldadı.
"sana aşığım."
felix'in karnında kelebekler uçuşuyordu sanki.
bu sefer felix öptü hyunjin'i.
ikisi hala orada öpüşmeye devam ederken,
"romantik şeyler." dedi minho.
ayrıldıklarında ne ara geldiklerini bilmedikleri arkadaşları onlara bakıyordu.
sanki ilk defa öpüşen iki dinsan gören jeongin ve jisung gülerek birbirlerine vuruyorlardı.
chan ise tam bir gururlu baba gibi duruyordu ortalarında.
felix hyunjin'in elini tutup diğerlerinin yanına adımlamaya başladı. yürürlerken hyunjin fısıldadı.
"böyle bir yere başbaşa da gelmeliyiz. sadece ikimiz."
merhabalar asklar💗
œil 1k oldu}£}€{'=£=°£π~π√~√€°}£}£
🥺🥺😭🥺🥺😭😭🥺🥺🥺😭😭
gerçekten çok çok teşekkür ederim hepinize ayrı ayrı 💞🥺💓💓
sizi seviyorum.💘💘
son kısmı yazarken midem 🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋