BÖLÜM 22: DAVET
Odaya sızan tatlı güneş ışığı ve kuşların neşeli sesleri ile oldukça sıradan ve bir o kadar güzel başlamıştı sabah. Böyle güzel başlayan bir sabahın ardından kötü bir şey olmasından korkar hale gelmişti Alyssa. Çünkü ne zaman mutlu bir şekilde uyansa, hayat ona en kötü hamlesini oynuyordu. Kötü fikirleri bir kenara attıktan sonra yavaşça yatağından doğruldu. Yüzüne vuran güneşten dolayı kıstığı gözlerini yumruğunun dış kısmıyla ovuşturduktan sonra giyinmek için dolabının kapağını açtı. Sadece birkaç parça kıyafet ve yılbaşı için Lucifer 'ın ona aldığı elbise vardı. Özenle katlanmış koyu renk kotunu ve askılı lacivert badisini giydi ve kapının arkasına asılmış olan krem renkli ceketi üstüne geçirdikten sonra odadan çıktı. Çoğu zaman olduğu gibi yine Lucifer yoktu. Bu iş canını sıksa da sesini çıkarmadan mutfağa gitti. Eski buzdolabının kapağını açıp konserve halindeki ton balığından küçük bir kaşık aldı. Yüzünü buruşturdu. Balık yemeyi hiç sevmezdi. Ancak içinde sadece su, viski ve sürüyle konserve halinde ton balığı bulunan buzdolabına baktıktan sonra mecburen yiyeceği kanısına vardı. Hızla balığı yedikten sonra kendine bir bardak viski koymak için buzdolabının kapağını açtığında sol omzuna değen el ile yerinden zıpladı. Katherine küçük bir kız gibi sinsice güldükten sonra ciddi yüz ifadesini geri takındı.
"Korkma turuncu kafa,"
Katherine elindeki küçük kahverengi bavulu yere koyduktan sonra sözlerine devam etti.
"Artık sizinle yaşamayacağım, gidiyorum."
Alyssa 'nın meraklı bakışları Katherine 'i baştan aşağıya süzdü.
"Nedeni nedir?"
"Aslına bakarsan buraya gelmemdeki tek amaç Lucifer 'ı senin elinden almaktı. Ama uzun bir süre sonra en az Lucifer kadar sevdiğim birini buldum ve... Her neyse gidiyorum." Dedi ve kıkırdadı. Katherine 'in bu sözleri karşısında Alyssa 'ın yüzüne muzip bir ifade yerleşti.
"Lucifer 'ın aşkını silip atan şu adam kim gerçekten çok merak ettim."
Uzun parmaklarını hafifçe havaya kaldırdı Katherine.
"Asla. Hala Kali yüzünden Lucifer 'a aşığım, onu silip atmadım. Ama içimde kalan insanlığımın âşık olduğu biri bu adam... Sanırım bu şeytan işlerine hiç bulaşmamış olsaydım Mace 'den bir çocuk sahibi olmayı isterdim."
Alyssa 'nın dolgun dudakları hafifçe aralandı ama bir şey söyleyemedi. Katherine 'in bu evden gitmesinin sebebi Mace 'ti ve Alyssa bu duruma fazlasıyla şaşırmıştı. Ne ara bu kadar yakın olduklarını bile anlayamamıştı. Kısa bir süre sonra söze atıldı Alyssa.
"Seni adına sevindim."
Söylediği tek şey bu olmuştu. İçindeki duyguları tam olarak adlandıramamıştı Alyssa. Kıskançlık? Şaşkınlık? Bilemiyordu. Sessizce Katherine 'in çantasını alıp kapıdan sessizce çıkışını izledi. Ardından eline aldığı viski şişesini direk kafasına dikti. Normal hayatında içki kullanmayan biri olsa da bazen böyle kaçamaklar yapmayı seviyordu. Çok geçmeden kapı tekrar açıldı. Lucifer gelmişti. Bu kadar erken saatte gelmiş olması şaşırtıcıydı.
"Merhaba." Dedi Lucifer elindeki büyük, beyaz torbaları yere bırakırken. Yorgun gibi görünüyordu, gözaltlarında torbalar oluşmuştu.
"Merhaba."
Lucifer derin bir iç geçirdikten sonra kendini koltuğa attı. Alyssa ise merakla Lucifer 'ın getirmiş olduğu torbalara bakıyordu. Tam ne olduklarını soracaktı ki Lucifer çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi yattı yerden doğrulup dizlerinin üstüne koymuş olduğu ellerini birbirine kenetledi. Bakışları Alyssa 'tam gözlerinin içine bakıyordu.
"Alyssa..."
Hızla Lucifer 'ın yanına yaklaşıp sözünü bitirmesine izin vermeden konuşmaya başladı.
"Kötü bir şey mi var?"
Ellerini önünde birleştirmiş masumca Lucifer 'a baktı Alyssa. Karşılık olarak küçük bir kahkaha attı Lucifer.
"Her zaman kötü bir şey mi olması lazım?"
Alyssa rahatlarcasına derin bir nefes verdi.
"Üzgünüm, haklısın. Lütfen devam et."
Lucifer oturduğu yerden kalktı ve kat kat olan pantolonunu eliyle düzelttikten sonra Alyssa 'nın yanına yaklaştı. Her zamanki gibi bir KERE DAHA Alyssa 'nın muhteşem bir yüze sahip olduğunu düşündü.
"Bu akşam için bir davet planladım. Bütün şeytanların bir araya gelip yemek yiyeceği, sohbet edeceği ve içki içeceği bir davet. Dünyanın her yerinden, binlerce şeytan..."
Alyssa inci gibi beyaz ve parlak dişlerini göstererek gülümsedi. Mutlu olmuştu. En son eğlenmeye Lucifer ile beraber yılbaşı yemeğine gitmişlerdi. Uzun bir aradan sonra tekrar eğlenebilecekti. Ve bu seferki daha ihtişamlı olacaktı. Lucifer konuşmasına devam etti.
"Bütün şeytanların lideri olarak onlara bir konuşma yapacağım. Bu bir..." doğru kelimeyi bulabilmek için kısa bir süre düşündü. "...motivasyon konuşması olacak."
Şaşkınca Lucifer 'ın yüzüne baktı.
"Onları ne için motive edeceksin?"
Lucifer, Alyssa 'ya biraz daha yaklaştı. Böylece aralarında sadece santimler kalmıştı. Bu yakınlaşmadan dolayı Alyssa 'nın kalp atışı hafif bir artış göstermişti. Ne zaman ona dokunsa, yakınlaşsa aynı şeyler oluyordu.
"Dünyadaki şeytanlarım ülkelere, şehirlere, kasabalara gönderilecekler ve orada yaşayan insanları cehennemde sıkışıp kalmış diğer şeytanlarımın kolayca içlerine girebilmesi için kullanıştı hale getirecekler. Bir bakıma insanlar burada bizim işimizi kolaylaştıracak."
Lucifer 'ın acımasızca söylenmiş bu sözleri karşısında Alyssa sinirlenmişti. İnsanları küçük bir oyuncak gibi görüyordu.
"Ne yani? Evrendeki bütün şeytanları yeryüzüne çıkarıp insanların içlerine mi sokacaksın?"
Lucifer küçük bir hareketle kafasını salladı.
"İnsan bedenleri olmadan dünyada yaşayamayız Alyssa."
'O zaman neden cehennemde kalmıyorsunuz?' diyecek oldu Alyssa. Ancak demedi. Çünkü cevabını net bir şekilde biliyordu. Cehennem; acının ve korkunun hakim olduğu bir yerdi.
Alyssa hiçbir şey söylemedi ve yavaş adımlarla odasına doğru yürüdü.
"Artık oyun sona ermek üzere Alyssa. Her şeyin bitmesine çok az kaldı."
Vücudu sanki buzun altına kalmışçasına titredi ancak yine cevap vermedi ve yürümeye devam etti.
...
Hava kararmıştı. Yatağa uzanmış, boş tavana bakıp düşünceleri ile boğuşuyordu Alyssa. 'Oyun sona ermek üzere.'. İşte bu cümle onu korkutmuştu. Her şeyin olduğu gibi bunun da sonu vardı elbet. Ancak hiç sonun gelebileceğini düşünmemişti. Sonunun ne olduğunu bile bilmiyordu... Kapının nazikçe tıklatılmasıyla yatağından kalktı ve kapıyı açtı. Lucifer, sabah eve gelirken getirdiği beyaz torbalar ile kapının önünde bekliyordu. Torbaları Alyssa 'nın yatağının yanına bıraktı.
"Ah, bunları vermeyi unutmuştum. Sana bu geceki davet için bir şeyler aldım. Herkes iyi giyinmiş olacak ve senin de öyle olmanı istedim. Sonuçta içinde Lilith var ve o gerçekten önemli bir şeytan..."
Lucifer 'ın bu tatlı telaşı Alyssa 'nın hoşuna gitmişti gülümsedi.
"Almana gerek yoktu. Yılbaşı için aldığın elbiseyi giyebilirdim."
Gülümsedi Lucifer.
"Sorun değil. Sadece biraz hızlı olursan sevinirim. Geç kalmak istemiyorum." Dedi ve çıktı.
Lucifer 'ın çıkmasıyla birlikte Alyssa hızla beyaz torbaların içindeki kutuları çıkardı. Üç tane kutu vardı, bunlardan en büyüğünü önce açtı. Özenle katlanmış elbiseyi eline aldı. Muhtemelen dizinin iki parmak üstünde duracak, tülden yapılmış kolsuz bir elbiseydi ve belinde yine tülden siyah bir kemeri vardı. Hayranlıkla elbiseye baktıktan sonra ikinci kutuyu açtı. İçinde bir çift topuklu ayakkabı vardı. Hızla diğer kutuya geçti. Bunda da elbisesine uygun bir çift siyah küpe vardı. Gözleri dolmuştu. Onu ilk defa böylesine düşünen biri vardı. Çok geç kalmamak için üstündeki kıyafetleri çıkardıktan sonra beyaz tenine elbiseyi narince geçirdi. Odasındaki aynaya baktı, muhteşemdi. Ancak tek sorun aslan yelesi gibi kabaran saçlarıydı. Komidinin üstünde duran tarağı alıp saçlarını özenle taradıktan sonra eliyle hacim verdi. İşte şimdi tam anlamıyla kusursuzdu. Belki diğer kadınlar kadar gösterişti değildi ancak o her zaman sadelikten yana olmuştu.
Hazırlanması tam olarak yarım saatini almıştı. Artık hazırdı. Hafif serin olan havadan korunmak için üstüne ince bir ceket aldı ve odadan çıktı. Odaya gittiğinde Lucifer siyah kravatını düzeltiyordu. Alyssa 'nın geldiğini duyunca bakışlarını ona çevirdi. Onu baştan aşağıya defalarca süzdü. Dikkatini tekrar toparladığında gülümsedi ve eliyle kapıyı işaret etti.
"Haydi gidelim."
...
Saray gibi olan büyük mekâna baktı Alyssa. Burası devlet büyüklerinin ve önemli kişilerin takıldığı bir yer gibi görünüyordu. Evet... Zaten Lucifer da önemli biri değil miydi? Mekânın dışında sürüyle araba vardı. Koskocaman otopark ağzına kadar dolmuştu. Bundan anlaşılıyordu ki, davete en son Lucifer ve Alyssa gidecekti. Herkes çoktan gelmişti. Lucifer kolunu Alyssa 'ya doğru uzattı ve Alyssa da Lucifer 'ın koluna girdi. Ardından yavaşça büyük ve şaşalı kapıdan içeriye girdiler. Duvarlarında sıkça altın kaplama ve bolca tablo olan bir yerdi. Yüksek tavandan büyük şamdan avize sarkıyordu. Bu, bütün salonu aydınlatmaya yetmişti. Alyssa mekânı incelemeyi bitirdikten sonra etrafındaki insanlara bakmaya başlamıştı. Birbirinden farklı bir sürü insan vardı. Kısa saçlı, uzun saçlı, sarışın, siyahi, uzun boylu, zengin giyimli, güzel, çirkin... Daha bir sürü betimleme yapılabilirdi. Ancak oradaki insanları belli eden en önemli özellik ise hepsinin içinde şeytan olmasıydı. Evet, bu zaten belli oluyordu. Kalabalığa daha dikkatlice bakıldığında birbiriyle öpüşen, deli gibi alkol kullanan, uyuşturucu içen ve birbirini taciz eden bir sürü insan vardı. Ancak kimse bundan şikâyetçi değildi. Görünüş olarak insanlardı ancak hareketlerinden bile şeytan oldukları anlaşılıyordu. Diğerlerine aldırış etmeden asilce kalabalığın arasından geçtikleri sırada bir anda herkes pür dikkat Lucifer ve Alyssa 'ya baktı. Ve meşgul oldukları şeyi bırakıp bir sıra halinde dizildiler. Lucifer 'a ve Lilith 'e saygı duyuyorlardı. Lucifer zevk alırmışçasına gülümsedi ve ilerideki platformun üstüne Alyssa ile beraber çıktılar.
"Merhaba benim güzel şeytanlarım!" dedi coşkuyla. Lucifer 'ın sözünün ardından herkesten büyük bir uğultu çıkmıştı. Alyssa bu durumdan hiç hoşnut değildi. Ona böylesine bağlı olmalarını garipsemişti. Hemen Lucifer 'ın yanından ayrılıp kalabalığa karıştı. Ancak bu Lucifer 'ın umurunda değil gibi görünüyordu. Tıpkı büyük bir sanatçı gibi yanına gelen kızlarla uğraşıyordu. Lucifer bu yoğun ilgiden fazlasıyla mutluydu. Alyssa nefes almak için dışarıya çıkacakken kolundan yavaşça tutan bir kol ile arkasına döndü.
"Merhaba."
"James!" Dedi ve gülümseyip James 'in boynuna sıkıca sarıldı Alyssa. Uzun zaman sonra onu görmekten dolayı mutlu olmuştu. Bu gece için çaba sarf ettiği belliydi, çok yakışıklı olmuştu.
"Nasıl gidiyor?"
"Gördüğün gibi..." dedi Alyssa bıkkın bir şekilde. Lucifer 'a gelen bu yoğun ilgi yüzünden kendini çöpe atılmış gibi hissetmişti. Eğer James olmasaydı bundan daha da sıkılacaktı.
"Lucifer bu işi yapmakla oldukça iyi bir şey yaptı."
"Ya... Ne demezsin." Dedi Alyssa kıkırdayarak. O sırada Lucifer yüksek bir sesle tekrar kalabalığa hitap etmeye başlamıştı.
"Benim güzellerim, artık özgürlüğümüzü ele geçirmek üzereyiz. Bu yüzden sizlere vereceğim bu görevi tamamıyla yerine getirin ki, cehennemde acı çeken diğer kardeşleriniz de burada bizimle beraber özgür olsunlar."
Herkes bu sözlerden sonra bir savaştaymışçasına yumruklarını havaya kaldırmışlardı ve deli gibi çığlık atıyorlardı.
"Şimdi sizden istediğim şey şu; herkes kendi yaşadığı yerdeki insanların bedenlerini açık hale getirsin. Çünkü çok yakında cehennem tamamen boşalıyor. Haliyle dünyaya gelen şeytanlarım beden bulmak isteyecekler. Siz, onları bedenlere yerleştireceksiniz. Anladınız mı benim değerlilerim?"
Az öncekinden daha fazla haykırış yükselmişti. Lucifer istediğini almıştı. Ona hayranlık duyan hizmetkârları vardı. Ve böylece dünyayı ele geçirmesi daha kolay hale geliyordu. Konuşmasını bitirdikten sonra çıkmış olduğu platformdan aşağı inip etrafına gelen kalabalık ile sohbet etmeye başlamıştı Lucifer.
"Alyssa gitmem gerek, görüşürüz." Dedi mahcupça ve arkasını dönüp gitti James. Alyssa elini salladı ve derin bir soluk aldıktan sonra büyük altın kâseden kendine şarap doldurmaya başladı. Kristal bardağından şarabını yudumlarken Lucifer 'a bakmak için arkasını döndüğünde gördüğü şey ile gözlerine dolan gözyaşını hissetmişti. Sarışın, güzel bir kız Lucifer 'ın kafasını ellerinin arasına almış onu şehvetli bir şekilde öpüyordu. Lucifer tedirgin gözleri ile etrafa baktı ve Alyssa ile bakışları birleştiğinde kızı hafifçe ittirip Alyssa 'nın yanına doğru gelmeye başladı. Alyssa ise elindeki bardağı bırakmış küçük ama hızlı adımlarla dışarıya doğru koşuyordu. Ağlamayacaktı. En azından kendini bunun için zorlayacaktı. Rahat koşamadığı için eline aldığı topuklu ayakkabılarını yere fırlattı ve ana caddeye doğru hızla koştu. Nereye gideceğini bilmiyordu ve arabasız eve de dönemezdi ancak bir süreliğine sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Kısa bir süre sonra bileğinden sıkıca kavrayan Lucifer onu hızla kendine çekti.
"Nereye gittiğini sanıyorsun?"
Alyssa cevap vermedi. Bakışları yerdeydi. Lucifer diğer eliyle Alyssa 'nın çenesinden kavradı ve göz hizasına getirdi.
"Hey! Beni öpen oydu."
O sahne tekrar gözünde canlanmıştı Alyssa 'nın. Acıyordu. Kalbi acıyordu. Ne olursa olsun Lucifer 'ın dudaklarına değen dudakları görünce kendinden geçmişti. Alyssa 'nın gözünden süzülen iki damla yaşı elinin tersi ile sildi Lucifer.
"Ağlamanı istemiyorum." Dedi ve kendine daha da çok yakınlaştırıp sıkıca sarıldı. Çenesini Alyssa 'nın başının üstüne yasladı ve öylece bekledi. Alyssa Lucifer 'ın kalp atışını duyabiliyordu ve bu sanki ona bir kuşun şarkısı gibi gelmişti. Şaşırtıcı derecede sakinleşmişti. Vücuduna yayılan o hissin ne olduğundan emin değildi ancak çok mutluydu. Yaklaşık bir dakika öylece durdular. Ardından Alyssa kafasını kaldırdı ve Lucifer 'ın gözlerinin tam ortasına baktı. Ardından bakışlarını Lucifer 'ın yüzünde dolaştırdı. Yüzünü inceledi. Yüz çizgilerine kadar dikkatle baktı. Dudak kıvrımlarına, burun çizgilerine... Az sonra söyleyecekleri için kendini ne kadar suçlu hissetse de Lucifer 'ın bu muhteşem yüzü ona her şeyi unutturmaya yetiyordu.
"Seni seviyorum Lucifer."
...
Arkadaşlar merhaba! Sonunda sanırım beklediğiniz atak geldi :P :D Merak etmeyin artık bundan sonra daha da yakınlaşmalar olacak. Her neyse voteler için teşekkürler, yorumları fazlalaştıralım öptüüüm^^