Küçük Sevgilim/ TEXTİNG

Oleh _MissLala_

1.2M 88.6K 68.9K

Benim küçük sevgilim, sen bana neler yaptın.. Lebih Banyak

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
~FİNAL~

2.3

23K 1.4K 735
Oleh _MissLala_

Keyifli okumalar❤

"Umut abi, cidden bizimle konuşmamaya devam mı edeceksin?"

Çağla inanamaz bir şekilde Umut'u dürterken Umut omuz silkti.

"Bensiz buluşma ayarlayıp arkamdan dedikodumu yapmışsınız, tabii ki konuşmamaya devam edeceğim!"

Alıngan bir şekilde omuz silkmesine kahkahalarla gülerken Alina abisinin yanaklarını sıkıp kemiklerini kırarcasına sarıldı.

"Oy sen bize darıldın mı? Aman da aman lülük kafam 3 yaşında mı olmuş, yerim ben onu!"

"22 yaşında olabilirim ama benim de duygularım var tamam mı?"

Sesini ağlamaklı bir şekilde çıkarıp Alina'yı ittirirken bu tatlı hâlini yavru kedi gibi izlediğimin farkındaydım.

Okul çıkışı Umut'un gönlünü almak için Alina'lara gitmiştik fakat tam anlamıyla burnumuzdan getirmişti. Geldiğimizde sadece bana hoş geldin diyip kızların suratına bakmadan odasına gitmişti. Odasından çıkıp kızlara laf soktuktan sonra tekrar içeri giriyordu ve bunu yaparken o kadar komikti ki dayanamayıp gülüyorduk. Şimdi ise zar zor salona gelmesine ikna edip her şeyi anlatmıştık ve tribinin geçmesini bekliyorduk.

Gülmekten yaşaran gözlerimi silip masanın üzerinde çalan telefonumu elime aldım, babam arıyordu.

"Efendim babacığım?"

"Burak Saygın'ın kızınla mı görüşüyorum?"

Duyduğum kadın sesinle kaşlarım çatılırken oturduğum yerde kıpırdandım. "Evet, siz kimsiniz?"

"Endişelenmeyin fakat babanız bir trafik kazası geçirdi. Hastaneye gelseniz iyi olur, durumu biraz ağır." 

Bu cümleden sonra söylenilen cümleler kulağıma uğultu gibi gelirken zamanda sıkışıp kalmış gibi hissediyordum.

"A-anlamadım?"

Zar zor konuştuğumda sesim o kadar kısık çıkmıştı ki, ben bile zor duymuştum. Kadın anlatmaya devam ederken ben ise anlamamaya devam ediyordum.

Ne demişti o? Babanız kaza geçirdi mi demişti? Benim babamın parmağı bile kanamazdı ki, nasıl ağır yaralı olabilirdi?

Kulağımdan çekilen telefonla sarsılırken kendime gelememiştim.

Kulaklarım uğulduyordu. Şu an hastaneye gitmem gerekiyordu fakat ben ayaklarımın var olduğundan bile şüpheliydim. Nasıl hareket etmem gerektiğini unutmuştum resmen.

"Deren, bak bana."

Kulağıma uğultu gibi gelen sesler yavaş yavaş netlenirken konuşan kişinin Umut olduğunu ancak anlayabilmiştim.

"Annemlerin hastanesine götürmüşler. Annemle konuştum, kötü bir şey yok biz ilgileniyoruz dedi. Hadi güzelim, kalk." 

Zor zor yerimden kalkıp kapıya ilerlerken bundan sonrasını hatırlamıyordum. Kendimi bir anda şiddetli yağan yağmurda hastaneye giderken bulmuştum.

Arabadan inip hastaneye girene kadar yağan yağmur bizi sırılsıklam etmişti. Alya teyzenin bize söylediği yere hızlı adımlarla ilerlerken baştan aşağı titriyordum. Göreceklerim beni o kadar korkutuyordu ki, hayatımın hiçbir zamanında bu kadar korkmamıştım.

Koridorun sonunda, sedyenin üzerinde ameliyathaneye götürülen babamı gördüğümde adımlarım yavaşladı ve durdu. Üzerine giydirilen ameliyat önlüğü bile kan içindeydi. Yüzünde ufak tefek yaralar vardı, kafasının sağ tarafı küçük bir bandajla sarılıydı.

Bu adam gerçekten benim babam mıydı şimdi?

Ameliyat kapısı yavaşça kapanırken babamla birlikte ruhum gitmişti sanki. Haberi aldığımdan beri yüzümde mimik oynamamıştı. Ağlayamamıştım, konuşamamıştım bile.

Herkes sevdiklerine bir şey olmasını konduramazdı. Ama ben bu anı o kadar beklemiyordum ki.. Babamı kendi gözümde ölümsüz yapmıştım resmen. Bir gün ona da bir şey olacağı, ölüme bu kadar yakın olacağı ihtimali yoktu sanki benim için. Annemi kaybettim, babam sonsuza kadar benimle olacak zannediyordum. Bu ihtimali böyle acı bir şekilde farketmek beni bitirmişti.

"Deren, baban iyi olacak güzelim merak etme tamam mı? Sağ salim çıkacak ve her şey eskisi gibi olacak. Korkma sen."

Alya teyzenin dedikleriyle gözüm ona dönerken kısık sesimle konuştum.

"Kaza nasıl olmuş?"

Yutkundu ve derin bir nefes aldı.

"İş çıkışı eve dönerken hızlı gidiyormuş, yerler yağmurdan dolayı ıslak olduğu için araba kaymış ve şiddetli bir şekilde ağaca çarpmış. Allah'tan ambulans çabuk gelmiş, zamanında hastaneye yetiştirildi. Kafasında büyük bir hasar olmaması iyi haber. Ameliyathanede vücudundaki hasarlara bakacağız. Sen merak etme kuzum, baban iyi olacak. Söz veriyorum."

Gözlerim ameliyathane kapısındayken belli belirsiz başımı salladım. Alya teyze içeri girerken hâlâ ayakta duruyordum. Vücudum tüm işlevlerini kaybetmişti. Sanki yürümeyi, konuşmayı yeni öğrenmiş bir bebek gibiydim. Hiçbir şey hissedemiyordum, göğsüme koyulan ağırlığı atamıyordum.

Kızların yönlendirmesiyle bir yere oturduğumda zorlukla derin bir nefes almıştım.

Sakin olmalıydım. Babam bir kaza geçirmişti ama iyileşecekti. O beni asla bırakmazdı.

Ellerimi saçlarımdan geçirip yüzümü sıvazladım ve dirseklerimi dizlerime yaslayıp başımı ellerime koydum. Zaman geçtikçe şokta olan vücudum yavaş yavaş düzeliyor ve tüm acıları hissetmeye başlıyordum.

Bu acının bir benzerini doğum günlerimde, yani annemin ölüm yıldönümlerinde hissediyordum. Bunun farkındalığı beni korkutmaya başlamıştı.

"Burak Saygın'ın yakınları siz misiniz?"

Duyduğum sesle kafamı kaldırıp ayaklanırken hemşire elindeki küçük poşetle karşımda durdu.

"Hastanın üzerinden çıkan özel eşyalar, buyrun."

Uzattığı poşeti elime aldım. "Durumu nasıl?"

"Ameliyat devam ediyor. Doktor hanım sizi bilgilendirecektir, geçmiş olsun."

Yanımdan geçip gittiğinde gözlerimi poşete çevirmiştim. İçinde alyansı ve saati vardı. Alyansını hâlâ takıyordu ve bir kere bile çıkardığını görmemiştim. Geçen doğum günümde annemin alyansını da bana vermişti, o da benim parmağımdaydı.

Uzun zamandır tuttuğum gözyaşlarım hızla yanağımdan akarken dizlerimin bağı çözülmüştü. Kendimi bir anda yerde bulurken hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmiyordu.

"Ben şimdi ne yapacağım?"

Delirmek üzereydim. Bu kadarı da fazla olmaz mıydı? Annesiz büyümüştüm, bir tek babam vardı. Şimdi de onunla sınanıyordum. O ameliyathanede canınla uğraşıyordu, ben burada onu bekliyordum. Sadece birkaç saat önce gülüp eğlenirken şimdi burada ağlıyor olmak çok garipti. Mahvolmuş hissediyordum. Ömrümden 40 yıl gitmişti son birkaç saatte.

Bilincim yavaşça koybolurken kendimi tamamen salmıştım.

Lütfen Allah'ım, bir tek babam var, onu da benden alma...

~~~

Gözlerimi yavaşça araladığımda bir süre rahatsız ışıklara alışmaya çalıştım. Tahminimce bir hastane odasındaydım. Alışan gözlerimi odada gezdirdiğimde bizimkilerin hepsi buradaydı.

"Babam.. Nasıl?"

Tüm gözler bana dönerken Alina konuştu.

"Ameliyat bitmedi daha. Sen iyi misin?"

Sorusunu boşverip kalkmaya çalıştım.

"Ne zamandır baygınım ben?"

"40 dakikadır falan. Hemşire sakinleştirici yaptı ve dinlenmeni söyledi kuzum, kalkma."

Dediklerini umursamayıp üzerimdeki ince örtüyü çektim ve ayakkabılarımı giydim. Ayağa kalktığım an başımın dönmesiyle sendelediğimde yakınımda olan Umut ani bir refleksle beni tutmuştu.

"Dinlenmen gerekiyor."

"Dinlenmek istemiyorum," dedim sinirle. "Koridorda bekleyeceğim."

"Tansiyonun düşük, kapıdan çıktığın an yine bayılırsın Deren. Babamlar bekliyor, bir şey olduğu an bize haber verecekler, merak etme."

Derin bir nefes alıp belli belirsiz başımı salladığımda yavaşça oturdum. Doğru söylüyordu, yürümeye bile mecalim kalmamıştı.

"Oğlum! Ne oldu benim yavruma?!"

Dışarıdan gelen tanıdık bağırışı duyduğumda endişeyle mırıldandım, "Babaannem.."

Yerimden kalkıp Umut'un yardımıyla kapıya ilerleyip açtığımda Ebrar teyzemler, babaannem ve dedemi sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Meliha teyzem sakin ol, şu an ameliyatta doktorlar ilgileniyor bir şeyi yok."

"Durumu nasıl? Kaza nasıl olmuş?"

Endişeyle sorular sorarken iki adımda yanına ulaştım. "Babaanne otur şöyle, anlatacağım ben."

Gözleri bana dönerken hızla başını sallayıp oturduğunda yavaşça yanına oturdum. Durumu detaylı bir şekilde anlatırsam babaannem bunu kaldıramayabilirdi. O yüzden olabildiğince az detay verecektim.

"Biraz hızlı kullanıyormuş, yollar ıslak olduğu için araba kaymış ve ağaca çarpmış o kadar. Bir şeyi yok ama, ben gördüm babamı."

Babaannem kaşlarını çatarak yüzümü inceledi. "Yalan söylüyorsun."

Derin bir nefes verip omuzlarımı düşürdüm. Anlaması kolaydı çünkü eğer babama gerçekten bir şey olmasaydı bu kadar kötü görünmezdim.

Dudaklarımı aralayıp bir şeyler diyeceğim sırada ameliyathanenin kapısının açılmasıyla hızla ayaklandık.

"Durumu nasıl?"

Alya teyze saçındaki boneyi çıkarıp derin bir nefes aldı.

"Durumu iyi, ameliyat başarılı geçti. Vücudunda sandığımız kadar hasar yokmuş. Yoğun bakıma alacağız birazdan."

İçimde tüm dünyaya yetecek kadar oksijen çektiğimde üzerimdeki yük tam anlamıyla kalkmıştı. Babamı kaybetme düşüncesi beni bitirmişti fakat şimdi canlanmış hissediyordum.

Bugün hayatımın en kötü gününü geçirmiştim fakat gün bitmeden her şey düzelmişti. Babam tamamen iyileşecekti ve biz kaldığımız yerden devam edecektik.



HELLOOOOOOO, BEN GELDİM ALOOOOOO!

Herkes ponçik ponçik Umut ve Deren'in sevgili olmasını bekliyordu ama ben Misslala oluşumu konuşturup ters köşe yaptım LSJAKDJAKSJSLDJWKWK.

Yaptığınız yorumları okumak için o kadar sabırsızlanıyorum ki....

Bölümü gene olarak nasıl buldunuz? Ben ciddi anlamda Deren'in, ben şimdi ne yapacağım diye ağlamaya başlamasında o kadar üzüldüm ki. Yavrum benim :"(

Bir sonraki bölüm yarın gelecek, oraya yapacağınız yorumları daha çok merak ediyorum :))))

Sizi seviyorum, öptüm KOCAMAN😘

İnstagram👉🏼misslala_hikayeleri










Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

Derin Oleh Betül

Cerita Pendek

952K 43.6K 42
Kafamı ellerimin arasına alıp kendimi öne doğru eğmiş az önce yaşananları algılamaya çalışıyordum. Bu olamazdı, hayır hayır hayır yine sokakta bir y...
17.6K 2K 42
Boksla alakalı herşeyden korkan Alin,anonim biriyle tanışır...Peki ya anonim biri onu korkutanlardansa?
12.6K 670 17
- Sizin askerlere ait bir toplantı salonunda ne işiniz var hanımefendi? Son sözcüğü bastırarak söylemişti. Sesi sertti, bağırmasa da gür sesi beklenm...
335K 18.1K 33
Evren: Bana aşkını itiraf et artık Motorcu: Sen bana ettin mi? Evren: Nabzım seksenle kalbim tek senle atıyor bebeyim Motorcu: Neyin neyin? Evren:...