DÖNÜŞ

By ayskrkss

34.6K 1.3K 490

"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sen... More

Dönüş
1-Anne♣️
2-Geri Dönüş♣️
3-Efe♣️
4-Telefon♣️
5-Alışveriş♣️
6-Lunapark♣️
7-Sevgili♣️
8-Şenlik♣️
9-Emir♣️
10-İlk Öpücük♣️
11-Buluşma♣️
12-Mutluluk♣️
13-Dönüm Noktası♣️
14-Yeniden♣️
15-Biz♣️
16-Şişe Çevirmece♣️
17-İhanet♣️
19-Eğlence♣️
20-İzmir♣️
21-Anne-Kız♣️
22-Sedef♣️
23-Abi♣️
24-Hastalık♣️
DUYURU-1
25-Tekne Turu♣️
26-Kandırılmak♣️
27- Çocuk♣️
28- Pınar♣️
29-Bela♣️
30-Doğrular♣️
31-Aptal Aşık♣️
32-Kist♣️
33-Yer ve Duvar♣️
34-Kokteyl♣️
35-Kız Kardeş♣️
36-Doğum Günü♣️
37-Doruk♣️
38-Eğlence♣️
39-Nişan♣️
40-İntikam♣️
41-Sarhoş♣️
42-Kavga♣️
43-Parti♣️
44-Sarhoş ♣️
45-Düğün♣️
46-Umut♣️
47-Kaçırma♣️
48-Acı♣️
49-Çöküntü♣️
50-Savaş♣️
51-Hisler♣️
♣️Final♣️
TEŞEKKÜR!
❤️Özel Bölüm❤️

18-Futbol Maçı♣️

718 29 7
By ayskrkss

Multimedya-Kağan

Medya- Buray/İstersen

18.Bölüm

"Son zamanlarda garipti." Emre biraz rahatlamış olmalıydı. Dediğim gibi konuşmaya başlamıştı. Hiç sözünü kesmeden dinlemeye başladım. 

"Sen gittikten sonra değişmişti. Eski Zeynep gibi değildi. Önce senin üzüntün için öyle olduğunu hissettim. Tamam bir ay kadar gayet üzgün görünüyordu ama sonra yanıldığımı anladım. Senin hakkında ne zaman konu açsak, konuşmayı değiştiriyordu. Bazen senin hakkında saçma konular açıyordu. Tabi Kağan kesinlikle konuşmasına izin vermiyordu. Bir gün yine hep beraberken seninle ara ara konuştuğunu söyledi. Hatta bize, senin çok mutlu olduğunu, kendine yeni bir sevgili bile yaptığından bahsetti. Hepimiz çok şaşırmıştık. Çünkü senin baban ve abin dışında kimseyle konuşmadığını sanıyorduk. Ona inanmıştık. Çünkü sen onun en yakın arkadaşıydık. İleriki zamanlarda Aras Abi ile konuşunca, senin sadece onunla konuştuğunu söyledi. Hatta numaranı bile değiştirdiğini, abinden başka kimseye vermediğini söyledi. Zeynep'in bize yalan attığını öğrenmiştik. Ama kimse bunun üzerine bir şey söylemedi. Biz de daha fazla üzerinde durmadık." Emre'nin ağzından çıkan her şeyi şaşkınlıkla dinliyordum. Zeynep'in neden böyle bir şey yaptığını hala anlamamıştım. Emre içini dökmeye devam etti. 

"Rüzgara sevgili yapmaya çalıştı. Hatta seni bazen kötüledi bile. Tabi Rüzgar kesinlikle izin vermedi ve kavga ettiler. Bende çok kızmıştım. Yalnız kalınca, bana üzüntüden öyle söylediğini söyledi. İnanmıştım. Sonuçta aptal gibi aşıktım ona. Buraya gelmeden önce, Zeynep'in gizli gizli telefonla konuştuğunu, mesajlaştığını gördüm. Sorduğum zaman yanlış gördüğümü, arkadaşlarıyla konuştuğunu söyledi. Ben yine salak gibi inandım ona. Ta ki biraz önceye kadar! Hep sevdim onu. Odadan çıkıp, bahçeye iniyordum. Merdivenin altındaki depodan ses geldiğini duydum. Dikkatle dinleyince sesin Zeynep'ten geldiğini anladım. Hemen aşağı inip, kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm manzarayla şok oldum. Zeynep, o piç Efe'nin dudaklarındaydı. Beni görünce o piç sırıtmaya başladı. O sinirle ona yumruk attım. Zeynep'i de kolundan çekip çıkardım." Emre acı çekiyor gibi anlatıyordu. Kolunu tutup ona yaslandım. Beni kolunun altına aldı. Kardeşim dediğim insan, diğer kardeşim dediğim insan yüzünden acı çekiyordu ve elimden bir şey gelmiyordu. 

"Ondan sonrasını biliyorsunuz işte." Soğukça güldü. 

"Söyle Eylül. Salaksın, aptalsın, kerizsin de. De ki içim rahatlasın." dedi yine gülerek. 

"Salağız, aptalız ,keriziz." dedim bende gülerek. Emre kahkaha attı. 

"Haklısın, sonuçta hepimiz kandırıldık." Tekrar kahkaha attı. Acı sı ndan öyle yaptı ğı nı  biliyordum. Bende onun gibi güldüm. 

"Yeter bu kadar duygusallık! Hadi kalk gidelim. O sürtük için kendimi ve sizi daha fazla üzemem." Ayağa kalktı. Canım arkadaşım. Mutlu gibi görünmeye çalışıyordu. Ama gözlerinin arkasındaki acıyı görüyordum. Bende daha fazla üstelemeden kalktım. 

"Hadi gidelim. Bizimkisiler meraktan ölmüştür." Beraber yürüyerek ormandan çıktık. Emre bir anda dönüp bana baktı. 

"Sen beni nerden buldun?" Güldüm. 

"Ee birader.Sen benim mekanı kapmışsın." dediğim zaman gülerek başını salladı. Biz gülerek askeriyeye girince, Kağan ve Rüzgar bıraktığım yerden kalkıp şaşkın gözlerle bize gelmeye başladılar. 

"Ne şaşkın ördek gibi bakıyorsunuz?" Dedi Emre gülerek. 

"Hi-hiç" dedi Kağan şaşkınlıkla. Onun tepkisine kahkaha attım. 

"O kaltağın arkasından günlerce yas tutacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz." dediği zaman Kağan ve Rüzgar aynı anda 

"İşte benim kardeşim." dedikleri zaman gülümseyerek onlara sarıldım. 

"Damsızlar kulübünde yalnız takılıyordum. Yanıma Hoşgeldin dostum." Kağan'ın cümlesiyle kahkaha attım. 

"Damsızlık sultanlıktır diye diye bir gün bir dama çarpacaksın. Tam çarpılacaksın." Kağan'a göz kırptım. Rüzgar ooo efekti ve 

"Yürü be sevgilim." Gönderiyordu. Ona dönüp öpücük attım. Yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Şaşkınlıktan gözleri açılmıştı. Ona gülüp Kağan'a geri döndüm. 

"Görüşürüz kuzen." diyerek bana meydan okuyan bakışlarla baktı. 

"Görüşcez Kağan." Bende aynı şekilde karşılık verdim. 

..

Akşam yemeğinden çıkmış, bahçede oturuyorduk. Emre ne kadar mutlu görünmeye çalışsa da başardığı söylenemezdi. Babam Zeynep'i sorunca, ona olanları biraz değiştirip, Efeyi olayın dışına alarak anlattım.

"Siz takılmaya devam edin. Ben odama çıkıp geliyorum." Dedim hepsine dönerek. Rüzgarın kaşları çatılmıştı. 

"Ne oldu?" Bir şey yok anlamında omuzlarımı silktim. 

"Önemli bir şey yok. Abim aramamı söylemişti. Onunla konuşup gelicem." Muzip gülüşle, Rüzgara öpücük attım. Kimse fark etmemişti. Tepkisine de bakmadan, oradan uzaklaştım.

-Rüzgar'dan-

Bu kız beni öldürecek! Öpücük atmak ne demek. O öpücükleri dudağından almak için sabırsızlanıyordum .Ama biraz daha sabretmem gerekiyordu. Zaten şu anda da öpücükten önemli konumuz vardı. Emre. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da durumu kötü görünüyordu. Eylül yokken daha rahat olur düşüncesiyle konuşmaya başladım. 

"Kardeşim iyi misin?" Diye sordum. Kağan da niyetini anlamış olacak ki.Emreye döndü. 

"Hala yaptıklarına inanamıyorum. Değişmişti hissediyordum. Ama böyle olacağını tahmin etmemiştim. Eylülü bu kadar kıskandığını, bu kadar küçük düşeceğini, ucuz bir kadın olacağını tahmin etmemiştim." dediği zaman ona hak verdim.

 "Eylül hakkında konuştuklarını hatırlasanıza. Eğer o zamanlar anlasaydık, şu anda bu durumda olmazdık." diyen Kağan'a da hak verdim. Zeynep, Eylül hakkında atıp tutardı .Ne kadar sesimi çıkarmasam da bir gün dayanamamıştım ve kavga etmiştik. Daha sonra üzgünlükle falan söylediğini söyleyip özür dilemişti. Bende üstelemeyip barışmıştım. Ama içimde ona karşı bir uzaklık oluşmuştu bile. 

"Birkaç aydır gizli gizli telefon görüşmeleri falan yapıyordu. Sorduğum zaman arkadaşlarıyla konuştuğunu söyleyip geçiştiriyordu. Ve ben her zaman bir APTAL gibi ona inanıyordum." Emre'ye yine hak verdim. Zeynep'i dışarıda birkaç kez erkeklerle görmüştüm. Tabi o zamanlar aklım başımda olmadığı için boş vermiştim. 

"Her neyse işte. Olan oldu. Aldatıldım, kandırıldım. Ama iyi de oldu. Kurtuldum. Artık bende bir bekar sultanım." Kağanla beraber bana bakıp kahkaha attılar. Gülsünler, gülsünler. Ben onları ileride görücem.

"Şaka falan. Abi ya beni merkeze bıraksanız." Emre'ye döndüm. 

"Ne merkezi lan?" "Abi akşam İstanbul'a dönücem ya. Biraz kafamı toplamam lazım." dediği zaman başımı salladım. 

"İstersen hep beraber sabah çıkalım." dedim.em bizde sevgilimle bir an önce tatilimize başlamış olurduk. 

"Yok abi ya. Siz planınıza devam edin. Bozmayın." dedi. 

"Saçma saçma konuşma lan. Yalnız otobüsle nereye gidiyorsun? Sabah beraber çıkarız işte yola." Kağan kızmıştı. aklı çocuk şimdi. İkisinin de yalnız gitmesindense. 

"Yok Kağan ya. Sen bir gün daha kal." Bir gün önce bir gün sonra ne fark ederdi ki?

"Sus lan. Boş konuşma. Sabah çıkarız işte." Kağan'ın en sevdiğim özelliğiydi işte. 

"Tamam yarından sonra sabah çıkarız." Şaşkınlıkla Emre'ye baktım. Bu çocuk dengesiz felan mıydı? Akşam gidicem derken, yarından sonraya dönmüştü. 

"Hey Allahım yarabbim." Kağan'ın söylenmelerine kahkaha attık. Gülerken binadan çıkan sevgilimi fark ettim. Yanımıza geliyordu. Ama yüzünde garip bir ifade vardı. Üzgün ama daha çok sinirli gibiydi. Yanımıza gelince yüzüne gülümseme kondurdu. 

"Ben yokken rahat konuşabildiniz mi beyler?" Benim akıllı sevgilim işte. Hepimiz gülünce, 

"Tahmin etmiştim." dedi.  Kulağına yaklaşıp, 

"Bir sorun mu var?" Dedim. 

"Hayır. Her şey yolunda." dedi gülümseyerek. 

"Gözlerin seni ele veriyor güzelim." dediğim zaman gözlerini kıstı. 

"Yalan söylemişlerdir." diyerek Kağanlara döndü. Bu tatlı tepkisine güldüm. 

"İşte abi sen ne dersin?" Kaan bana soru sormuştu. Ama o sırada sevgilimi izlediğim için anlamamıştım. Ona anlamaz bakışlar atınca, 

"Diyoruz ki, şurada bir maç yapmadan gitmeyelim. İsteyen askerlere de söyleyelim, yarın takım kurup oynayalım. Sen ne dersin?" Erkektim ben! Kötü mü olur derdim hiç futbola.

"Valla süper olur derim." 

"Tamam o zaman ben şurada oturan askere söyleyeyim. O isteyenlere söyler." Kağan askerle konuşmaya gitti.

Gelince, 

" Yarın 12 de hazır olun. Ahmet, yani asker, herkese haber verecek, isteyenlerde gelecek." dediği zamana onu onayladık. Fazlasıyla eğlenceli olacağa benziyordu. Umarım o piçte olurdu. 

-Eylül'den-

"Hadi artık yatalım. Saat geç oldu." Ayağa kalktım. Herkes benimle beraber kalkmıştı. Odalarımıza gelince iyi geceler diyerek odalarımıza geçtik. Kapım çalınca, açtım. Rüzgar içeriye girdi. 

"Evet Eylül seni dinliyorum." Rüzgar bir şey olduğunu anlamıştı. Ve ben ona yalan söylemek istemiyordum. Bu yüzden başımı sallayıp, konuşmaya başladım. 

"Sizin yanınızdan ayrıldıktan sonra, Efenin yanına gittim." dedim Rüzgarın tepkisinden korkarak. Beklediğim gibi hemen kükremişti.

"Nasıl o piçin yanına gidersin Eylül. Hemde yalnız." dediği zaman ona hak verdim. Haber vermeliydim. Ama başına bela almasından korkmuştum. Karşısına oturup ellerini tuttum. 

"Aşkım lütfen kızma. Sana haber vermedim çünkü başına bela Almandan korktum. Ve şimdi lütfen sözümü kesmeden dinle yoksa anlatamam." dediğim zaman ikimizde aynı anda 

"Aşkım mı?" Dedik. Ben utançla bakarken, Rüzgar,mutlulukla bakıyordu. 

"Her neyse işte. Sizin yanınızdan kalkıp, Efe'nin yanına gittim. Çünkü neden böyle şeyler yaptığını merak ediyordum. Sadece konuştum. O da saçma şeyler söyledi. Pişmanmış falan.İ şte sonra onun yanından ayrılıp, abimle konuşup, yanınıza geldim. Bu kadar. Başka hiçbir şey yok. Bana kızdın mı?" Diye sordum. Tatlı olmasını umduğum sesle. Ona, gerçekleri tamamen anlatamazdım. Yoksa gidip, hemen Efe'nin boynuna sarılırdı. 

"Tamam sana inanıyorum ve kızmadım. Ama artık her şeyi bana söyle olur mu?" Dediği zaman onu onaylayıp, başımı salladım. 

"Hadi artık. Uyu. İyi geceler güzelim." Bileklerimden tutunca, istemeden acıyla inledim. İşte şimdi faka basmıştım. Rüzgar ona her şeyi tam anlatmadığımı anlayacaktı. 

"Eylül bileğine ne oldu?" Resmen kükreyince yerimden sıçradım. 

"Hi-hiçbir şey." dedim kekeleyerek. 

"Yalan atma Eylül. Ya doğruyu söylersin, ya da gidip o şerefsizi öldürürüm." dediği zaman sesinden ürperdim. 

"Tamam. Anlatıyorum ama sakin ol. Biz konuşurken, Efe, benim yalancı olduğumdan falan bahsetti. Bende sinirlenip ona tokat attım. O da sinirlendi ve beni bileğimden tutup, özür dilememi istedi. Ben yine itiraz edince, bileğimi sıkmaya başladı. Bende daha fazla dayanamadan, malum yerine tekmeyi geçirdim ve yanından ayrıldım." Korkuyla her şeyi anlatmıştım. 

"O şerefsize hesabını sorucam." Yanımdan geçerken, Rüzgarı tuttum. 

"Hayır Rüzgar bak lütfen ben cezasını verdim. Eğer ona bir şey yaparsan, direk hapise girersin. Lütfen benim için yapma." dedim yalvararak. Bana bakıp sadece kafasını salladı. Kızmıştı işte. Eğer o şerefsiz yüzünden yalan söylemeseydim bunlar olmayacaktı. Rüzgar soğukça beklememi söyleyip, odadan çıktı. Sonra elinde, bir kremleri geri geldi. Beni yatağa yavaşça oturtup, nazikçe kremi bileğimin moraran yerlerine sürdü. İşi bitince ayağa kalktı. 

"Bana kızma Rüzgar lütfen." dedim üzgün sesimle. Bana baktı. Daha sonra yanıma gelip, alnımı öptü ve iyi geceler diyip odadan çıktı. Ne kadar kızgın değilim demeye çalışsa da biraz kızmıştı işte.

..

Maç alanındaki izleyici yerlerine oturmuş, maçın başlamasını bekliyordum. İsteyenelerle beraber, son gün futbol maçı ayarlamışlardı. Rüzgar ve Kağan aynı, Emre farklı takımdaydı. Şimdiden sonucu tahmin edebiliyordum.

Babamın hakem olmasıyla oyun başladı. Efe nispet yapar gibi oyuna gelmişti ve Emre ile aynı takımdaydı. Rüzgar, Emre ve Kağan ne kadar sinirlense de akıllarına bir fikir gelmiş gibi sırıtıp, oyuna başladılar. Umarım kötü şeyler olmazdı.

..

Düşündüğüm gibi, maç boyunca Kağan ve Rüzgar, Efeye oynamışlardı. Ayağına tekme attılar, çelme atmalar, ittirmeler falan intikam almaya çalışmalardı. Ve bence almışlardı da. Oyun arasında Efeyi revire götürmüşlerdi ve bileğinde kırık çıkmıştı. Bize yaşattıklarından sonra aslında az bile olmuştu.

Maç bitmişti.Rüzgar ve Kaan'ın takımı kazanmıştı. 

"Tebrik ederim beyler güzel maçtı." güldüm. Hepsi benimle beraber kahkaha attı. 

"Kesinlikle süper bir maçtı. Bütün sinir stresimizi attık." Emre'nin sözünden sonra tekrar gülmeye başladık. Rüzgar bana bakıp göz kırparak devam etti. 

"Madem dövemiyoruz, bizde böyle intikam alırız."

♣️♣️♣️



Sizde o benim için çok önemli olan o düşüncelerinizi belirtip yorum yapsanız,ya da ona zaman harcamak istemiyorsanız, yıldız işaretine de bassanız? :)


Continue Reading

You'll Also Like

31K 986 33
Bir gün mutluluk bizi bulacak ve elbet o gün ölüm kapımızı çalacak. Öğrenilen şeyler can yakacak canımız yandıkça bizde yakacağız, tüm dünyayı başlar...
82.7K 4.3K 31
Hikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim am...
448K 21.1K 48
Hiç beklemediği bir anda baba olan Bora Bey ve hiç beklemediği bir anda iş sahibi olan Sevgili Bakıcı Yasemin.. ** Gözlerimi ağlama sesiyle açtım. G...
2.9K 256 20
Sizce bi baba bile isteye evladını ölüme gönderirmi?Bence göndermez .Henüz yaşi 18 di ama hayatın sillesi ile karşılaṣmıştı. Ona bunu yapanlarsa...