Bölüm geciti özür dilerim.🙈🙊
Yorum sınırı 2bin yorum.❣
Veee size bir yazar önereceğim kalemi güzel bir bakın kscasyaa sizde anlayacaksınız 🤩💃🌹♥️❣🥰
Keyifli okumalar canlar 💃♥️♥️
Gidiş o girişdi Karayı sabaha kadar beklemiştim gelmemişti odaya. Benimde uykum yoktu zaten odada öylece düşündüm. Dertlerim ile birlikte sabahı etmiştim. Yüreğime, kalbime inen ağrıyla odada öylece dolandım, yürüdüm. En sonunda üçüncü kattaki odamızın penceresinden Güneşin doğuşunu kenarına oturup izledim.
"Ahh ah birde gelin güneşin doğuşunu benim güzel memleketimden izleyin. Bu kirbit gibi bina yığınları arasından hiç tadı yok."
Güneşin doğuşunu seven ben, İstanbulda otelin bu kocaman penceresinden o tadı alamamıştım.
Kapının tıklanması ile yerimden kalkıp kapıyı açtım.
Karşımda gördüğüm yabancı adama baktım. Ceketinin ön düğmesini ilikleyip başı yerde konuştu.
"Beyaz hanım?"
Hiç görmemiştim bu adamı, adımı nerden biliyordu? Kaşımın tekini kaldırarak benden cevap bekleyen adam ile konuştum.
"Buyrun?"
"Kara bey sizi almam için yolladı."
Kara'nın ismini duyunca içime bir hüzün çöktü. Kendi niye gelmemişti, nereye gidecektik .İçimde oluşan hüzünü yutkunarak atmak istedim. Koruma olduğunu anladığım kişiye bakarak içimdeki merak duygusu ile konuştum.
"Nereye?"
"Havalimanına."
Hah! Demek beni salıyordu. Kendi yolcu etmeye bile gelmeden adamımı salmıştı.
"Tamam, siz aşağı inin ben geliyorum. "
Kapıyı kapatırken koruma hemen lafa girdi.
"Yok ben sizi burda bekliyorum."
Karanın adamı ne olacak, aman sahibinize iyi köpeklik yapın sonra mazallah yeminizi az verir. Kapıyı kapatarak yatağın yanına gittim kenarda duran telefonumu aldım. Erkanda ne mesaj nede bir cevapsız çağrı vardı.nAramamış bile beni!
Kızmış mıydı acaba bana?
Yok canım saçmalama Beyaz yanlış bir şey mi dedin sen ona, yok.
Belki akşam Gül'ün yanına gitmişti, uçakta olduğu için aramadı beni belki bende onu burda bekledim..
İnsan giderken bir gidiyom der. Ama Kara Ağamızdan böyle şeyler bekleyen benim aptal, salak kalbim.
"Bazen diyorsun ya hani Kara acaba değişti mi diye? Yok kızım Beyaz Kara ismi gibi kalpde Kara bir adam neye umutlanıp hevesleniyorsam.nHangi ara akmaya başlanmıştı bu göz yaşlarım. Elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim.
Havlu ile yüzümü silerek banyodan çıktım. Odadan alacağım bir şey olmadığı için odadan çıktım.
Kapıdaki koruma kulağındaki telefonu kapatarak yanıma geldi.
"Hazırsanız gidelim."
Konuşmaya ne hevesim ne gücüm vardı bugün. Korumanın sorusunu kafamla onayladım.
"Hıhı hazırım. "
"Beyaz hanım bir şey içer misiniz,bİstanbul trafiğinde yolumuz uzun?"
Ağlamaktan boğazımda oluşan yutamadığım yumrular için su kafiydi galiba. Merdivenlerden inerken korumanın soruna cevap verdim.
"Su olabilir."
"Tamam hemen hallediyorum. "
Koruma ile otelden çıktık önümde duran arabaya bindim.nAraba hareket etmişti. Trafiğin arasında akıp gidiyordu araba.
Elimdeki telefona baktım arayabilirdim, nerde olduğunuda sorabilirdim ama kırgın tarafımın daha ağır basması ile telefonumu tekrar cebime attım yapmıyacaktım,
aramıyacaktım.
Arabayı süren ve şoförün yan koltuğunda oturan korumaya bakarak sordum.
"Kara nerde?"
"O sizi havalimanında bekliyor. "
"Anladım. "
Gitmemişti. Demek ki beni Mardine salıp ordan Yurt dışına gidecekti.
Korumanın bana seslenmesiyle yoldan gözümü çektim.
"Beyaz hanım başka bir isteğiniz var mı, kahvaltılık bir şeyler alabilirim?"
"Yok sağolun."
Arabaların, insanların yoğun olduğu bu şehir bana hiç iyi gelmemişti. Yarım saatlik bir tarafin içinde birde kırmızı ışıkta durmuştuk. Elimdeki sudan bir kaç yudum aldım. Pencereyi biraz açtım içeri biraz hava girmesi için.
Dışarıyı gözlemlediğim kadar her kültürden topladıkları insanları bu şehre koymuşlardı. Dilleri,mdinleri, kültürleri, meslekleri, ilgileri her şeyleri farklıydı.
Araba tekrar hareket edince çevreyi İstanbulu iyice seyrettim. Köprünün üstünden geçerken çok mutlu olmuştum.
Korumanın çalan telefonu ile kafamı o tarafa çevirdim.
"Efendim Patron?"
"Aldık Patron."
"Geliyoruz."
"Tamam."
Koruma telefonu kapatıp yola bakmaya devam etti.
Bende de bizim güzel İstanbul'un denizi izledim. Gece boyunca uyumayıp oturduğum için başımı camın kenarına yasladım. Kapanan gözlerim ile güzel bir uykuya geçmiştim.
********************
KARA'DAN..
Ahme'ti Beyazı alması için yukarı salmışken bende kahvaltı için otelin yemek bölümüne geçtim. Yanıma gelen garson ile telefondan kafamı kaldırdım.
"Günaydın , hoş geldiniz?"
"Kolay gelsin, masaya kahvaltılık bir şeyler getirin. "
"Tabi efendim. Özel olarak istediğiniz bir şey var mı?"
"Yok."
Yanımdan giden garson ile dışardaki manzaraya baktım.
"Ağam?"
Ahmetin sesi ile ona baktım. Koşmaktan nefes nefese kalan adama kaşımı kaldırıp baktım.
"Hayırdır Ahmet bu ne hâl?"
"Ağam. Beyaz Hanım odasında yok. "
Ahmet'in sözleri ile hemen oturduğum yerden kalktım.
"Ne demek yok!"
"Ağam kapıyı çaldım açan yok temizlik görevlisi bayan kapıyı açtı içeriye baktı içerde kimsenin olmadığını söyledi. Aşağıya inip hemen resepsiyona sordum. Size biri bu zarfı bırakmış. "
Ahmet'in bana uzattığı siyah zarfı aldım. Sinirle, korkuyla zarfı açtım.
"Selam adın neydi hah Kara Yıldırım aman her neyse ne önemi var eşini biraz misafir edeceğim. Senide beklerim ama gelirken şu piç ölme kuzenin kim olduğunu anladım ama ben genede karışıklık olmasın söyleyip. Kartal piçinin benden aldığı malımı getir."
Hamza Mahir Ateşoğulları
"Kim lan bu Hamza Mahir şerefsizi!"
"Ağam onu size amcanız anlatsın."
Sinirle cebinden telefonu çıkardım amcamı aradım.
"Söyle yeğenim?"
"Amca Hamza Mahir şerefsizi kim ve Kartal onu ne malını çaldı?!"
"Hamza Mahir mi?"
"Evet amca Beyazı kaçırmış piç!"
"Tamam nerdesin sen ben hemen geleyim. "
"Senin gelmene gerek yok amca bu adamı nerde bulurum sen bana onu söyle?"
"Oğlum sen Mardin'in Ağasıysan, Hamza Mahirde bir nevi İstanbul'un Ağası. Öyle kolay onun inine giremezsin."
"Bu konuyu sonra konuşacağım, oteldeyim ben ortak bir yerde buluşalım."
Amcanın bana verdiği adres ile telefonu kapattım. Ahmette hemen peşime takılıp çıkmasıyla otelden ayrıldım.
*************
BEYAZ'DAN...
Yatakta sağa döndüm yastığı yüzüme doğru çekip biraz daha uyumak için uykunun kollarına kendimi bırakacağım sıra gözlerimi hemen şaşkınlıkla açtığım. Ben havalimanına gidiyordum. Burda ne işim vardı, burası nereydi?.
Hemen yataktan çıktım. Kapıyı açmak için kolu tutup çektim açılan kapıdan hemen aşağı indim. İnerken cebimdeki telefonu aradım bulamadım. İçimden bir ses kötü şeyler olduğunu söylüyordu. Ettafa baktım ortalıkta kimse görünmüyordu. Dışarı kapısını açarak bahçeye çıktım. İlerde duran koruma yığını dışında başka kimse yoktu. O koruma yığnının içinden beni otelden alan koruma dışarda olduğumu görünce bana doğru geldi.
"Beyaz hanım bir şey mi istemiştiniz?"
"Şey..Biz havalimanına gitmiyor muyduk?"
Koruma bana açıklama yapacakken gözleri arkamdaki bir noktaya kaydı sonra ceketinin düğmesini ilikleyerek kafasını yere eğdi.
"Onun cevabını isterseniz ben verebilirim?"
Arkamdan duyduğum ses ile hemen arkamı döndüm. Karşımda spor salonundan fırlamış gibi esmer bir adam vardı.
"Evet benim burda ne işim var?"
"Öncelikle korkmayın size zarar verecek değiliz, biraz Kara Yıldırım canımızı sıktı, bizde onunkini sıkıyoruz.
Adamın belindeki silah, elindeki siyah tespih gözünün kenarındaki iz belanın yanında olduğumu anlamıştım.
"Telefonumu alabilir miyim?.."
"Tabi buyrun."
Cebinden çıkardığı telefonumu hızlıca ondan aldım.
"Eşinizle bir görüşme yaptım sizin için sıkıntı yoktur umarım. "
Adama hiç cevap vermeden hemen Karayı aramak için telefonumu açmaya çalıştım açılmadı.
"Biz baya konuştuk, galiba sarjınız bitti."
Adama tersçe baktım.
"Telefonunuz yok muydu!"
"Ama o zaman Kara Ağamızı eşini kaçırdığımıza nasıl inandıracaktık."
İçeri doğru yürürken, benide çağırdı.
"Buyrun gelin, Kara Ağamızda birazdan burda olur, onları içerde bekleyelim. "
Arkamdaki koruma sessizce fısıldadı.
"Beyaz hanım korkmayın, size zarar vermez. Kara beyde yolda zaten."
"Size neden inanayım?"
"Hamza Mahir yani Patron kitabında kadınlara zara vermek yok."
"O değişik tiplinin adı Hamza Mahir mi?"
"Aaa ben size kendimi tanıtmadım değil mi?"
Evden tekrar cıkmış bana doğru gelen adama baktım. Karşımda durdu elini uzattı.
"Ben Hamza Mahir Ateşogulları. "
Bir eline birde suratına baktım.
"Tanıştığımıza bende memnun oldum."
"Ben değil. "
"Niye ya beni tanıyan herkes sever beni. Gülde sevmişti halbuki beni?"
"Gül?"
"Kartalın eşi Gül. "
"Sen onu nerden tanıyorsun?"
"Onuda bir süre misafir etmiştim burda. Ama ilk başta baya zorladı beni. Yav diyorum sana zara vermeyeceğim Gülüm diyorum dinlemedi. En sonunda kolunu kırdı. Sizinde başınıza böyle şeylerin gelmesini istemeyiz buyrun beni takip edin."
Ben karşımdaki Hamza Mahirin sözleri bitince derince yutkundum. O eve doğru yürüyünce bende peşinden yürüdüm.
*****************
"İşte böyle Beyazım ,sizinkiler benim işime taş koyuyorlar."
"Uyuşturucu satıyorsun, bunun neresi iş!?"
"Bak Gülde ilk böyle dedi. Yenge ,görümce siz ne benziyorsunuz birbirinize."
"Tamam ,Kara ne zaman gelecek?"
"Bir saati kaldı, geldi geldi. Gelmezse kendi kaybeder."
"Nasıl yani gelmezse ne olur?"
"Kafana sıkarım dedim."
Karşımda yemek yerken rahat rahat konuşan adama baktım. Değişik bir tipi vardı. Bir tarafı hiç büyümemiş beş yaşındaki çocuk gibiydi, merhametli, komik, enerjik Karanınp neden canını sıktığını sanki elinden bir oyuncak alınmış annesine dert yanar gibi bana olayları şeffaf bir halde anlatıyordu. Bir saattir bana zarar vermeden, acıktığımı düşünerek yemek bile hazırlattırmıştı.
Ama diğer tarafı benimle bunları konuşan adam şimdi kafama çekinmeden sıkabileceğini söylüyordu.
Acaba çocukluğu nasıldı, neler yaşamıştı?
Anne, Babası nerdeydi?
Hamza Mahir bakınca neden aklıma başka şeyler geliyordu.
Aklım bunu reddetmek istesede galiba doğruydu. Kara ile ilerde bir erkek çocuğumuz olursa Hamza Mahire benzerdi..
"Annen ,Baban yaşıyor mu?"
Ağzına doğru götürdüğü kaşık havada kaldı.
Bana baktı. Kaşığı tekrar tabağının içine koydu.
"Neden sordun?"
Sesi titremişti. Gözleride orda bir şeyler olduğunu söylüyordu.
"Merak ettim. Arkadaş gibi konuşuyoruz ya ondan."
"Öldüler. "
"Başın sağolsun."
"Hangisini çok özlüyorsun?"
"Annemi. "
"Peki o zaman Babanı sevmiyorsun."
"Hayır Annemi sevmiyorum. En büyük nefretim, kinim ona."
Ben ne demek istediği konusunda hiç bir şey anlamazken,i çeri bir adamı girdi.
"Abi aşağıdaki adam bir sorun çıkarıyor bir bakar mısın?"
"Sana afiyet olsun,nbir şeyler ye lütfen. Ben hemen geliyorum. "
Masadan kalkıp giderken mutfaktaki çalışan erkek aşçıya bağırdı.
"Nemjit usta bize bir kahve yap. "
Aşağı merdivenlere doğru gitti gözden kayboldu. Ben Kara'nın ne zaman geleceğini düşünürken aşağıdan gelen bir el ateşle olduğum yerde sıçradım. Gözümden akan yaşı hemen sildim. Mutfaktan çıkıp gelen Nemjit usta Hamza Mahir'in oturduğu yere masanın başına kahveyi bırakıp gitti.
Hamza Mahir tekrar aşağıdan çıkarak karşımdaki yerine oturdu.
Gömleğindeki kan lekeleri her şeyi anlatıyordu.
Keyifle kahvesini yudumlarken bana bakıp tebessüm etti. Ben içimden Kara'nın biran önce gelmesi için dua ederken o sadece keyifle kahvesini içti.
****************
"Bir saat doldu. Seninki hâlâ gelmedi."
Belindeki silahı çıkardı .Bana doğru geldi. Terleyen avuç içlerimi daha çok sıkmaya başladım. Sandalyede öylece otururken kafama değen metalin soğukluğu ile gözlerimi kapattım.
"Halbu ki seni sevmiştim arkadaşım.."
İçeri giren adım sesleri ile gözlerimi açtım.
Karayı karşımda görmeyi ilk kez bu kadar sevinmiştim.
"O silahı sen mi indirisin Mahir, yoksa ben yardım edeyim mi sana."
Karanın sert ve sinirli sesi ile Hamza Mahir hemen kafamdan o soğuk metali çekti.
"Ben indiririm Kara sağol. Niye bu kadar geçiktiniz?"
"Adamların kırk saattir dışarda arama yapıyor ondan olabilir mi!"
Beni otelden alan korumada Kara'nın sözlerini onayladı.
"Abi arama biraz uzun sürdü, kalabalık gelmişler. "
"Bana niye bildirilmiyor bu Hacı?nSizin yüzünüzden az kalsın arkadaşımı öldürcektim!"
Hamza Mahir o oteldeki korumanın ayağına sıktı!
Ben ve Kara dışında kimse bu durumu yadırgamamıştı.
"Abi özür dilerim."
"Çık dışarı Hacı, beni misafirlerim ile yanlız bırak."
Hacı ayağından akan kan ile salonu terk etti. Ben sandalyede titrerken Kara bana doğru gelmek istedi.
"Orda dur işte. Önce Malımı alayım?"
Hamza Mahir, Karayı silahıyla durdurdu. Kara elindeki siyah çantayı Hamza Mahire uzattı.
"Tesekkür ederim."
Hamza Mahir şimdi elde ettiği çanta ile beş yaşındaki çocuklar gibi mutlu olmuştu. Elindeki silahı beline taktı. Çantayı açtı içinde benimde gördüğüm beyaz poşetleri eline aldı sonra Kara'ya baktı.
"Tamam arkadaşımın yanına gidebilirsin"
Kara ikide bir Hamza Mahirin bana arkadaşım demesine anlam vermesede yanıma geldi bana sarıldı.
"İyi misin?"
Hamza Mahir Kara'ya bakıp konuştu.
"Yemek yemedi. Bana öyle bakma arkadaşım yemedin yani seni eşine şikayet edebilirim. "
Hamza Mahir elindeki sihah çanta birlikte yanan şöminenin oraya doğru yürüdü. Çantanın içindeki beyaz poşetleri tek tek yanan ateşe attı.
"Lan mal ateşe atacaktın o zaman niye eşimi kaçırdın!"
Hamza Mahir elindeki boş çantayıda ateşin içine attı. Ayağa kalktı gülerek ellerini birbirine çırptı.
"Prensip meselesi dua et arkadaşımın eşisin, yoksa senin de sonun Hacı'dan farklı olmazdı."
Kara'nın konuşmasını engelleyip ben konuştum.
"Neden yaktın peki?"
"Yanarsa bu şehir bir tek ben yakarım, arkadaşım. "
Bana göz kırpıp salondan çıkarken konuştu.
"Kaybolun artık biriniz daha Mardin'e diğeri Paris'e gidecek. Biletleriniz Hacıda, verdiğim rahatsızlık için özür dilerim. "
Kara bana nasıl bir manyağa çattık der gibi bakarken, bende ona baktım.
"Arkadaşım sende bir şeyler ye, yoksa düşüp kalacaksın bir yerlere."
Hamza Mahir gitmişti. Ben Kara'ya ,Kara bana bakıyordu.
"O sana niye arkadaşım diyip duruyor?"
"Sonra anlatırım gidelim mi lütfen?"
Kara benim elimi tutup evden çıkarken gözüm şömünedeki ateşe kaydı.
Doğru demişti.
Yakarsa bu şehri bir tek Hamza Mahir yakardı.
Evden çıkınca Hacı ayağına sardığı pansuman ile bize yaklaştı.
"Bunlar sizin efendim."
Elindeki biletleri uzattı. Kara sinirle tersleyip beni elimden çekti.
"İstemez, o manyağın biletine kalmadık. "
Onu durdurup Hacı'nın elindeki bileti aldım.
Hacı tebessüm ederek konuştu.
"İyi yolculuklar Beyaz hanım. "
Kafamı sallayarak eve yüzümü döndüm. En üst kattaki gölgenin Hamza Mahir olduğunu anladım. Biletleri ona gösterdim tebessüm etti.
Kara sinirle beni bileğindem çekerek arabaların yanına götürdü.
Gözlerim tek kişide kalmıştı.
Abimde.
"Onun ne işi var burda?"
Kara bana bakınca nereye baktığımı görmüştü.
"Amcamla gelmiş ben getirmedim."
Kara'ya hiç bir şey söylemeden Kara'nın aracına bindim.
"Beyaz dinle beni be bir gün de beni dinle!"
.
.
.
Bölüm nasıldı?😃
Dayiğa'nın baş karakteri Hamza Mahiri nasıl buldunuz? 😀
Eğer hâlâ diğer kitaplarıma bakmadıysanız kırılırım ama😥 21 tane çalışma var bir şans verin, her kitap bir şansı hakeder❣
Beni burdan ve instagram hesabından da takip etmeyi unutmayın.
Birde son olarak aşağıdaki yıldızı parlatin daa