AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3

Od Sldakser

1.6M 15.4K 23.6K

Mafya ve Aşk masalı devam ediyor... MAFYA Ve AŞK 5 Komiser yardımcısı bir kadın ve Mafya'nın hiç başlamaması... Více

TANITIM
Mavi
Bölüm 2
Tehlikeli oyunlar
Bölüm 4
Sonsuz girdap
Bölüm 6
MaviŞah
Bölüm 8
Nazende
Bölüm 10
Gülüşlerinde saklı
Bölüm 12
Bakışları nimet
Bölüm 14
Kurban seçilenler
Bölüm 16
Aşktan Kaçış
Bölüm 18
Zamana adanmışlıklarımız
BÖLÜM 20
Aşkın kıyısında
Bölüm 22
Sendeki aşk değilmiş
Bölüm 24
Sevda çiçeğim
Bölüm 26
Sen eşittir ben
Yalnızlığa esir olduk
Bölüm 30
Ne güzeldik oysa biz
Bölüm 32
Gitme kal yanımda
Bölüm 34
Sona yaklaşırken
SON

Bölüm 28

4K 399 1.3K
Od Sldakser

Seni görünce çiçekler açar gönlümde...

Önce böyle söylenir

sonra da can yıkılır

hatta utanmazlar canından can alırlar


İçimde derin bir sızı vardı. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Normalde on iki gibi uyuyan ben saatler ilerlemesine rağmen gözüme uyku girmiyordu. Şahin bana resti çektikten sonra odaya çok geç gelmiş sonra da sessizce arkasını dönerek yatmıştı. Benden sonra yatmasına rağmen hemen uyuduğuna inanmıyordum. İçimdeki huzursuzluk artmaya devam edince başımı çevirerek ona bakmıştım. Uyuyordu. Bu defa tamamen ona döndüğümde gecenin aydınlığında yüzüne bakmaya devam etim. İçimde kötü hisseler vardı. Onu kaybetmekten korkuyordum. Onu kaybetmek eskisi gibi olamamak beni ölümüne ürkütüyordu. İçimde öyle bir yer edinmişti ki bana tavır alması bile beni derinden sarsıyordu. Ona baktıkça biraz daha burnumun direği sızladı.

Onu seviyordum. Ben kocamı seviyordum. Neden bugüne kadar aileme söylemekte tereddütler yaşamıştım. Keşke Şahin'in sözünü dinleyip balayından döner dönmez ailemin yanına gitseydik. Onu dinlemediğim için o kadar çok pişmandım ki? Derin bir nefes alıp sessizce kocama yaklaştım. Kolunu uzatıp başımı koyunca elini de belime götürdüm. Bu adam her daim sıcacık nasıl oluyordu. Uyandırmamak için biraz daha ağır çekimde yüzümü boyun boşluğuna gömmüştüm. O kadar güzel bir kokusu vardı ki erkeksi kokusuna bayılıyordum. Kokusunu biraz daha içime çektiğimde fark etmeden gözyaşlarımın boynunu ıslattığını fark ettim. Burnumu çekiştirdiğimde sağ elimin üstüne sıcaklık hissettim. Saniyeler içinde gözlerimi araladığımda kocamın elimi sıkmıştı. "Ağlama." İnsan hiç ağlayan birine ağlama der miydi? Beni küçük bir hıçkırık alınca beni kendine biraz daha çekerek vücutlarımızı bir etmişti. "Lütfen ağlama gözyaşların yüreğimi dağlıyor."

"Ben... Ben çok kötü bir eşim. Sana gerektiği gibi iyi bir..." Elini yüzüme koyduğunda sözlerime devam etmemi istemedi. "Seni bugüne kadar hiç zorlamadım Mavi, bundan sonra da zorlamayacağım. Sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman ailene konuyu açarsın. Sen yanımda olduğun sürece bunun bir önemi yok. Ben yalnızca bir aile olmak istiyorum. Her şeyler herkesle tam bir aile."

Yarın, dediğimde başımı hafif kaldırıp yüzüne bakmaya çalıştım. Bende elimi yüzüne götürerek yeni çıkan sakallarında parmak uçlarımı gezdirdim. "Yarın akşam ailemi evimize getireceğim. Yarın onlara senin karın olduğumu söyleyeceğim. Biliyorum kızacaklar babam bana tavır alacak ama yine de senin uzaklığından daha az canım yanacak."

"Bebeğim ben yalnızca korkakça davranma kızdım. Benim karım asla korkak olmadı. Ben onun asiliğine cesaretine hep hayran kalmıştım. Sen sürekli bu olayı erteleyince ister istemez bize dair şüphelerinin olduğunu düşünmüştüm."

"Asla! Ben bize dair hiçbir kuşum yok. Sen benim kocamsın artık her şeyim oldun. Ben yalnızca ailemi daha fazla üzmekten korktum. Üstüne de kaza olunca dert üstüne dert binmek istemedim."

"Bizim evliliğimiz dert değil Mavi, biz yanlış olan hiçbir şey yapmıyoruz. Evet, kabul ediyoruz iyi bir başlangıç yapmadık bu konuda ailen tavır almakta haklı olabilir fakat ben bunun olmaması için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Sana söz veriyorum. Hatta istersen yarın akşam herkesin içinde evliliğimizi açıklarız. Amcamların da bunu bilmesini istiyorum. Aramızda ki bağların gücünü görürlerse kardeşine kesin şekilde tavır alamazlar."

"Hayır, Şahin. Bunu yapamam. Aileme herkesin içinde anlatırsam babam daha çok sinirlenir bunu aile içinde anlatmamız en doğrusu belki evimize gelirlerse mutlu olduğumu görüp daha az kızarlar olmaz mı?"

"Sen nasıl istersen Mavi, ben her zaman yanındayım. Sen yeter ki kararlı ol." Olacağım diyerek biraz daha boynuna sarılarak aramızda milimlik boşluk bırakmadım. Sabaha da aynı şekilde uyandığımda gülümseyerek kocamın aydınlık yüzüne bakmıştım. İmkanım olsa koynundan çıkmazdım. Uyurken ki boşluğu kapatıp biraz daha kokusunda hayat buldum. Onca zaman geçmesine rağmen onun varlığına alışamamış her sabah ilk gün ki gibi uyanmıştım.

"Bırak da nefes alayım." O an boynunu ne kadar çok sıktığını fark edip dirseğimde yükseldim. "Ayı yavrusunu severken öldürmüş hiç duymadın mı?" Bugüne kadar hiçbir sabaha bu kadar neşeli uyanmamıştım. Şahin uzanıp saçlarımı toplayarak arkamda birleştirdi. Sabah öpücüğünü verdiğimde az önce aklımdan geçenleri dile getirerek işe gitmeyebiliriz demişti. Böyle bir şey olamayacağı için dudak büzsem de ondan kolay ayrılamamıştım.

Her sabah olduğu gibi beni işe bıraktığında veda busesini vererek ondan ayrılmıştım. İş çıkısında ise doğruca annemlere gidecektim ki akşam aklıma gelince vazgeçmiştim. Abim annemleri evimize getirirdi. Önce eve gidip hazırlandıktan sonra annemleri davet edecektim. Eve geldiğimdeyse Şahin'in arabası evdeydi. Normalde benden erken gelmezdi. Çalışanlara Şahin'i sorduğumda çalışma odasında olduğunu söylediler. Doğruca yanına gittiğimde Şahin hararetli şekilde hazırlanıyordu. "Sevgilim." Geldiğimi haber vermek için seslendiğimde bana kısaca baktıktan sonra dosyaları toplamaya devam etti.

"Bebeğim tam zamanında geldin bende beş dakikaya çıkıp havalimanına gideceğim." Nereye dediğimde ona biraz daha yaklaştım. Neden bir yere gideceğinden haberim yoktu. "Hollanda'ya uçuyorum. Normalde yarın gideceğimi zannediyordum fakat son olanlardan sonra bende akıl kalmadı." Hala bir şeylerle uğraşırken gideceğine üzülmüştüm.

"Yarın da olsa gideceğim belliymiş. Neden bana daha önce söylemedin. Hem nede aniden gidiyorsun anlamıyorum. Bu işi yarına erteleyemez misin biliyorsun ki bu akşam ailemi buraya davet edecektim. Sen gidersen eksik kalacağım." Şahin sonunda elindeki dosyaları bırakarak benimle ilgilenmeye karar verdi. Ellerini kollarıma koyduğunda tavrımı kesin olarak çizmiştim. Beni daha önceden bilgilendirebilirdi.

"Mavi bu iş çok önemi bugün uçmazsam yarın ki toplantıyı kaçırırım ki bu işleri felakete götürür. Sen de biliyorsun ki Meriç'in kazasıyla bende ki işlerin yoğunluğu arttı. Artık ekstradan çalışmam gerekiyor. Ben bile bu sabah kadar gideceğimi unutmuştum. Hatırlamadığım uçuşun bilgisini sana nasıl verebilirim, hadi asma suratını." Ben kızdığımda her zaman ki yaptığı şeyi yaparak burnumu sıkmıştı. Deri bir nefes alarak ailemi sordum. O yokken bu olayla tek başıma başa çıkamazdım. "Onu da düşündüm. Ben en geç üç güne geri dönmüş olurum. O zaman kadar sen hiçbir şey söyleme. Hatta bu süreçte kardeşinin yanında kalırsan benimde gözüm arkada kalmaz."

Onsuz geçecek üç gün bu epey canımı sıkmıştı. Mecburen sözlerine boyun eğerek sımsıkı sarıldım. "Üzülmeni istemiyorum bebeğim imkanım olsa seni de yanımda götürürdüm ama söz bir daha ki sefere seni de yanımda götüreceğim." İşim varken onunla bir yerlere uçamazdım. Sırf hemen gidecek diye bu konulara girmedim. "Kocana gülmeyecek misin?" Acı bir ifadeyle gülümsediğimde uzanıp dudaklarımdan öpmüştü. Ona karşılık verirken aklıma gelen şeye dudaklarından ayrıldım.

"Seni seviyorum." Onca zaman sonra ilk kez onu sevdiğimi söylemiştim. Şahin'i mimikleri gerilirken ondan bir karşılık beklemiştim. Bunca zaman sonra onu sevdiğimi söylemiştim ki bu ilkti. Bugüne kadar ne o ne de ben sevgi kelimesini ağzımıza almamıştık. Şahin tam dudağıma bir kez daha eğilecekti ki yine o bilindik sesle telefonu çalmaya başladı. "Lanet olsun geç kalıyorum." Şahin telefonu kapatıp küçük bir öpücük verdikten sonra bütün dosyaları çantasına doldurup bana yeniden döndü. "Ben dönene kadar kendine iyi bak sevgilim." Bu defa uzanıp alnımdan öptüğünde uzanıp gömleğinden sıkıca tutmuştum. Şahin gitmek için geri çekildiğinde her nedense onu bırakmak istemedim. İçimden çok kötü bir his vardı ve bana bas bas bağırıp onu bırakma diyordu. Şahin gitmeliyim diyerek sağ elimi tutup öptüğünde gitme diyemedim. "Bana hemen dön olur mu, seni bekleyeceğim..."

Şahin, Allah'a emanet ol, dedikten sonra masaya son bir kez daha göz gezdirip çıkıp gitmişti. Ardından uzun uzun gözleri dolu bakmıştım. Elimi kalbime götürdüğümde bu sızının sebebini anlayamamıştım. Bir saatte kalmaz annemler aradığında Şahin'in söylediği gibi yapıp kendime gerekli gördüğüm eşyaları küçük çantaya koyarak kardeşimin evine gelmiştim. O gece biraz amcasına canım sıkılsa da onunla bile uğraşacak keyfim yoktu. Biz o gece bütün aile oturmuştuk. Abim vedalaşırken neyim olduğumu sormuştu. Bende doğruları söyleyemediğim için kardeşime üzüldüğümü söyledim. Abim beni bağrına basıp üzülme kardeşim demişti. Ondan yıllar sonra böylesine derin bir sevgi görmek beni şaşırmış abime sıkıca sarılmıştım.

O geceyi ağlayarak geçirdiğimde hormonlarımdan şüphe etmeye başlamıştım. Bu nasıl bir psikolojiydi bilmiyordum ama hem gülüp hem de ağlıyordum. Ertesi gün biraz daha sakin geçmişti. Akşam olup o suratsız amcasıyla yemek yerken annemin elinden çatalı düştü. Herkes anneme bakarken anemin eli kalbine gitmişti. Korkuyla ayaklanıp anneme su verdiğimde iyi olduğunu söyledi. Bir anda kalbine bir şey oturduğunu söylemişti. Aradan yarım saat geçmişti ki yengemden aldığım telefonla dünyam başıma yıkıldı. Meriç'ten sonra abimin hastane de olduğu haberini almıştık. Abim bıçaklanmıştı. Meriç'i anne ve babasıyla bırakırken Ekin'inde evde durmasını istedim ama ama o inatla ağlayıp annemin yüreğini biraz daha dağlamıştı. Ben yol boyunca bir şey yok desem de annem ve kardeşim hiç durmadan ağlamış babamsa sessizliğe bürünmüştü.

Acil kapısında geçen tam iki saatlik sessizlikten sonra tam da on biri yedi geçe abim hayata gözlerini yummuştu. Doktorun sözleri beynimden uğuldarken annem düşüp bayılmış hareket edip tutamamıştım bile. Etrafımdaki olup bitenleri gözlerim dolu izlerken boğazımda koca bir yumru vardı. Uzakta duran Rıdvan'a yaklaştığımda neredeyse kanım çekiliyordu. Düştüm düşeceğim derken sesler uğuldamaya döndü. "Söyle!Bana nasıl olduğunu söyle." Yakasına yapışıp onu sarsmak istesem de elim gitmiyordu.

"Başınız sağ olsun Mavi Hanım ben çok üzgünüm."

"Üzgün değilsin. Ne sen ne başkaları üzgün değil. Sizin için herhangi birinin ağabeyi sizin için birini akrabası aranızda kan bağı yok sevgi bağı yok. Sizin için yalnızca sıradan biriyken ne üzgün olduğunu söyle ne de acımı paylaştığını söyle... Sen bana yalnızca ama yalnızca nasıl olduğunu anlatacaksın Rıdvan, anlat!"

"Barda... Barda birkaç serseriyle tartışmışlar... İçlerinden birisi bıçağını çekince..."

"Kes... Bana daha fazla zırvalıklarını anlatma. Olay böyle olmadı. Benim abim böyle ölmedi. Benim abim bu kadar basit bir nedenden ötürü olamaz. Dün yanımdaydı. Bana yalnızca dün sımsıcak sarılıp seni seviyorum dedi. Benim abim ölemez..." Onu elimle itekleyerek yürümeye başladım. Arkamdan babam bağırmaya başlasa da gözüm hiçbir şey görmüyordu. Abime bunu yapanları bulup tek tek öldürecektim. Yeminim olsun ki sebebi her kimse onu öldürecektim. Hastaneden çıktığımda kendime taksi çevirdim. Rıdvan koşarak yanıma geldiğinde yalnızca ona dönüp o itlerin nerede olduğunu sordum bana karakolun adını söylediği gibi taksiye atlayıp doğruca karakola gelmiştim. Buraya birkaç kez gelsem de çok tanıdık gelmiyordu. Olayı anlatıp o adamları görmek istediğimi söylediğimde başta anlamayan gözlerle baktıklarında kim olduğumu söyleyerek yerini göstermelerini istedim. Şu an da ifadelerinin alındıklarını söylemişlerdi. Burada geçen yarım saat ömrümden bir yıl almış biraz daha yaşlanıştım.

Sonunda komiser yardımcısı abinizi derken bir adam göstermişti ki bende ondan sonrası yoktu. O an nasıl gözüm döndüyse ayaklandığım gibi üstüne çullanıp yumruğumu gözüne geçirdim. Birkaç tane daha geçirecektim ki anında kollarımdan tutmuşlardı. Kendimden geçtiğimde bir süre beni, sakinleştirmeye çalışırlarken zanlı benden şikayetçi olmuştu. Dua etsin ki o anda çekip onu vurmamıştım. Bir ara nende aklıma gelmediğini düşünsem de artık çok geçti. O iti ancak hakim karşısında görebilirdim. Bir saat sonra babam da geldiğinde babama sarılıp ağlamaya başlamıştım. O an fark etmiştim ki ben o ana kadar hiç ağlamamıştım.

Babam gözleri dolu yüzümü avuçladığında ağzını aralamış lakin diyecek söz bulamamıştı. O geceyi karakol köşelerinden sabahlamıştık. Sabah olup da morga abimi almaya geldiğimizde annemi orada gördüm. Annem kendinde geçmiş şekilde feryat figan ağlarken benim yüzümden dedim. Her şeyin sorumlusu bendim. O adamı hayatımıza sokmasaydım abim o işe girmeyecek hala bizimle olacaktı. O adamın yüzünden abimi kaybetmiştim. O adamın kirli işleri yüzünden abimi kaybetmiştim. 

Kaybetmiştim...


***

Zil bir kez daha çaldığında başımı kaldırıp kadınlar topluğuna baktım. Hepsinin başları kapalı karalar bağlamış şekilde oturuyordu. Yengem içeride yatarken kardeşim sürekli annem ayık kalsın diye bileğine kolonya döküyordu. Kardeşimin durumu benden daha berbat ki hamile haliyle kocasına yanmazken abimizin acısıyla yüreği kor olmuştu. Kadının biri önümde durunca tepsiyi uzatıp bana helva uzattı. Helvaya gözleri yaşlı baktığımda yemin ettim. Bir daha asla ağzıma helva alamayacaktım. Yeminim olsun ki asla bir daha helva yemeyecektim. "Mavi abla bir abi seni soruyor." Küçük kıza bakarak ayaklanmıştım. Abimin defin işlerimden sonra beni zaten sürekli birileri soruyordu. Kapıya çıktığında tanıdık kokuyla yüreğim cız etti.

"Mavim!" Başımı çevirdiğimde Şahin'i görmemle bana doğru bir adım atmıştı ki dişlerimi sıkarak var gücümle tokat atmıştım. Öyle bir tokattı ki başı diğer tarafa çivrilirken az önceki sesler keskin bir bıçak hamlesiyle kesilmişti. Bütün bedenim titrerken Şahin'in hemen arkasında Meriç belirmiş ve Ekin ise hemen kolumdan tutmuştu. Şahin kararmış gözleriyle bir kez daha bana bakıp bir adım atacaktı ki sakın diyerek elimi kaldırdım.

"Bana yaklaşma! Sakın bir daha bana bir adım dahi atma. O lanetli ağzına adımı alma. O kirli dünyandan adımı çıkardığın gibi ailemi de çıkar.Ve şunu bil ki şu an seni öldürmüyorsam hala karın olduğum içindir. Ama sen hiç merak etme. senden tek celse de boşanıp o lanetli barını kapattırmakla kalmayacağım. Bununla da kalmayıp sana dair en ufak delilde seni içeriye attıracağım. Abimi hayatına karşılık senin o lanet ihtişamlı yaşamını alacağım."

"O lanet hayata aitsin."

"Ne sana ne de o kahrolasıca hayatına ait değilim. Sen nasıl bende hiçsen bende sende hiçim. Sen abimin ölüme sebep oldun ya artık benim düşmanımsın. Sen benim canımı yaktın ya bende korken kül oldun. Sen bende geriye kalan koca bir pas yığınısın. Senden iliklerime kadar nefret ediyorum. Senin gibi şeytan bir adama nasıl..."

"Yeter. Avına saydın sonsuz olmasına rağmen abinin ölümüyle benim alakam yok."

"Yalan! O lanet yere abimi sen soktun. Sen şeytansın. Önce benim hayatımı mahvettin, sonra kendi öz kuzenini sakat bıraktın yetmedi abimin canını aldın. Sen iblissin. Yeryüzünden silinmesi gereken iblis!"



VE O GÜN GELMİŞTİ. EN SEVDİĞİNDEN KAYIP GİTTİĞİN O GÜN GELMİŞTİ


YENİ BÖLÜM İÇİN KALP ALALIM. ( Sınırı soran çok oluyor. Sınır bin... Yalnız tek başına siz yapmak zorunda değilsiniz arkadaşlarınıza da tavsiye edebilirsiniz...)


İnstagram: Sldakser

Takipte kalın....




Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

451K 12.9K 32
Saplantı serisinin ilk kitabıdır. BU HİKAYE GERÇEK,YAŞANMIŞ BİR HAYATTAN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR.BU HİKAYENİN KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OL...
52.1K 2.4K 20
Tesadüfen yolları kesişen avukat kızın ve askerin yaşadıkları zorluklar, aynı zamanda beraber geçirdikleri güzel vakitler... Kitaptaki olayların hiçb...
1.2M 112K 46
~Bu kitap tüm zorluklara inat aşkından vazgeçmeyip aşkı için savaşanlara ithaf edilmiştir.~ -------------------------- "Aşk mıdır beni,sana bu kadar...
1.8M 49K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...