High School Love •taekook

By taekookloveillusion

140K 10.7K 12.5K

Lise kendine macera arayan ergen öğrencilerle dolu bir tımarhaneydi. Jeon Jungkook ve arkadaşları ise kaosu p... More

1-Adamlık kitabındaki tartışmalı mesele
2-Kazan dairesinde yaşanan çekişmeli problemler
3-Cima eylemeye saniyeler kala edilen ihanet
4-Bir Jungkook kazazedesi
5-Beyin fırtınası sonrası panodaki değişiklikler
6-Kurulan hain pusu
7-Birtakım habersiz flörtleşmeler
8-Bazı kahramanlar pelerin takmaz mesela Taehyung kişisi
9-Fotokopi odalarının dili olsada konuşsa
10-Kapılardan korkan Romeo'nun dramı
11-Kıskandın-kıskanmadım tartışmalarıyla geçen günler silsilesi
12-Öfkeyle başlayan bir ilişkinin vıcık bir şekilde yeniden doğuşu
13-Kötü adam olmazsa şov devam etmez demiş bir yazar
14-Üçüncü sınıf bir drama
15-Kabullenmesi zor durumlar
16-Kütüphane köşelerinde kimler kimlerle
18-Kıskançlıktan gözü dönen Jungkook'un yapabileceği bazı şeyler
19-Cima eyleme çabaları ve yılbaşında olabilecek en anormal olaylar
20-Dokunma, alışma, tanıma bağlamında geceler
21-İdeal Erkek Arkadaş Aka Jeon Jungkook
22-Final-Yıldızlar aşıkları bir araya getirmek için kayar

17-Gizli kapaklı işler devri mi başlıyor?

3.4K 352 271
By taekookloveillusion







Bebitolarımmm ben geldimmm. Sonunda bitti sınav haftam. Artık geriye sonuçların açıklandığı o karın ağrılı dönem kaldı. Sonraki bölüm çok yakın bir zamanda gelecek. Sizi uzun zamandır beklettiğim için en kısa zamanda bölümleri yazıp yükleyeceğim. Bu da hocalar yüksek not versin diye ayin yapan bennn










Kütüphanede olanlardan sonra Jungkookla biraz daha takılıp (öpüşüp) oradan ayrılmıştık. Sanayı bulup ağzını aramak istiyordum ama kız resmen kayıplara karışmıştı. Nayeon'da ortada yoktu. Kesin birlikteydiler şu anda.

"Of!"diyerek bahçedeki banklardan birisine oturdum. Jungkook da yanıma oturup etrafına baktı. Futbol sahasındaki coşku hala devam ediyordu. Hoseok'un takımındaki bazı kişiler okuldan atıldığı için çok zayıflamışlardı ve genelde ya biz yeniyorduk ya da berabere bitiriyorduk maçları. Bu Seul Sosyal Bilimler lisesi için bir milattı! Genelde onlar bizi yenerdi. Fakat o olaylardan sonra işler bir hayli değişmişti.

Sahadaki kalabalık bahçeye doluştuğunda maçın bittiğini anladık. Uzun zamandır kavga çıkmıyordu. Yani Jungkook'un maçlara katılması yasaklandığından beri...

"Kaptan yendik avelleri!" Jimin heyecanla Jungkook'un yanına oturdu. Tüm takım yanımıza gelmişti. Bugün bir kutlama yapacaklardı herhalde.

"Hoseok piç- Hoseok naptı?" Kaşlarımı çattım.

"Takımına kızıyor şu anda." dedi takımdan bir çocuk. Kaşlarım çatık bir şekilde bakmaya devam ettim. Jungkook gerilmişti.

"Aman bize ne canım."diyerek gülmeye çalıştı ama bir kere batırmıştı. Hem bu salak benim ailemle arasını iyi tutma gibi birtakım çabalara girmiyor muydu? Hoseok benim ailemdi! Annemin kalbine giden yol Hoseok'dan geçiyordu. Evet Hoseok, ben değil...

Namjoon ve Yoongi el ele yanımıza gelip tam karşımızda bulunan banka oturdular. Bunlarda garip bir haller vardı ama bir türlü anlam veremiyordum. Zaten Yoongi ile eskisi gibi pek yakın olamıyorduk. Babamın yediği haltlar gündemimi fazla meşgul ettiğinden arkadaşlarıma vakit ayıramıyordum. Sana ve Nayeon'u bilmiyordum, Namjoon ve Yoongi'nin tuhaf davranma sebeplerini bilmiyordum, Hoseok ile görüşemiyorduk bile!

Rahatsızca yerimde kıpırdandıktan sonra ayağa kalktım. "Ben Hoseok'a bakıp geliyorum." Bu sözlerimle herkeste gerginlik peydahlanırken Jungkook dudaklarını büktü.

"Tamam." Arkama bakmadan sahaya doğru ilerledim fakat sonra bana doğru gelen Minayı fark ettim.

"Taehyung!" Hay ya bu hiç iyi olmamıştı. Daha az önce kütüphanede Jungkook'a bu meseleden bahsetmiştim ve şimdi Mina benimle konuşuyordu. Gergin bir şekilde göz ucuyla Jungkook'a baktım. Oh iyi arkadaşlarıyla konuşuyordu.

"Mina!"dedim daha fazla tuhaf davranmamaya çalışarak. Bu imkansızdı! Kabak gibi gözüküyorduk her yerden. Sakin olmalıydım. Jungkook yanlış anlamazdı. Ona eskide kalan bir şey olduğunu söylemiştim. Ayrıca Mina benim yengemdi! Bizde yengeye yan gözle bakılmazdı!

"Hoseok'u gördün mü? Bir anda ortadan kayboldu." Hoseok kaybetmekten hiç ama hiç hoşlanmazdı. Ona kaybettin derseniz sizi alır itin götüne sokardı. Büyük bir ihtimalle Mina'dan hırsını çıkarmamak için ondan kaçıyordu. Başımı olumsuz anlamda sallayıp etrafıma baktım.

"Görmedim. Bende onunla konuşmak için sahaya gidiyordum."

"Orada yok. Her yere baktım." Kız endişeli bir şekilde bana baktığından dudaklarımı dişledim.

"Erkekler tuvaletine bakmadın."dedim aslında nerede olabileceğiyle ilgili tahmin yürütürken birden sesli düşünmüştüm. Aptal tabi ki de bakamazdı! Mina başını salladığında "Tamam ben gidip bir bakayım. Sen merak etme buralardadır." Mina'nın yanından geçip saha'nın girişine ilerleyecekken birden kolumu tuttu. Mina inadına mı yapıyorsun?

"Taehyung!" Beklemediğimden şaşkınca ona döndüğümde bankta oturan Jungkookla göz göze geldik. Ya amına koyim film mi çeviriyoruz burada? Sırtımdan ecel terleri dökmeme çok az kalmıştı. "Çok teşekkür ederim." İnsanın içini ısıtacak kadar samimi bir şekilde güldükten sonra kolumu bıraktı. Kendimi gülmeye zorladım. Hayır neden geriliyordum ki bu kadar? Jungkook'un kaşları mı çatılmıştı? Yok ya bana öyle gelmiştir.

"Sen merak etme bulup hemen yanına yollayacağım." Koşar adımlarla oradan uzaklaşıp kendimi sahaya attım ve soyunma odasının olduğu koridora sapıp erkekler tuvaletine girdim. Hoseok buradaydı. Sırtını duvara yaslamış lolipop yiyordu.

"Vayy kuzen yüzünü gören cennetlik." Hoseok abartmada bir numaraydı. İki gün önce teyzemle bizim evde yemek yemiştik. Gerizekalı.

"Yenilmişsiniz." Burnundan keskin bir nefes alıp ağzındaki lolipopu çıkardı ve bana uzattı.

"Dişlerimi çürütüyor." Omuz silkip yeniden ağzına attığında ortamdaki gergin havayı sikip atmak istedim. Ulan bu herifin aşağılık kompleksine bir takılan bir daha o paradokstan çıkamıyordu. "Mina seni merak etmiş. Git sevgilinle ilgilen."

"Giderim ya." Ellerini cebine yerleştirip sırtını yeniden duvara yasladı.

"Of Hoseok bir dahakine yenersiniz. Takma kafana oğlum bu kadar!"

"Ne takcam lan! Maç sikimde bile değil."

"Ee?"dedim ona dik dik bakmaya devam ederken. "Derdin ne oğlum senin? Lavabo köşelerinde lolipop yiyip efkarlı efkarlı neden etrafına bakıyorsun?" Sorunlu kişiler çevremde olduğu sürece ruh sağlığımı koruyamayacaktım sanırım! Gözlerini devirip katur kutur lolipopu yedi. Şeytan diyor bir tane çak suratına Osmanlı tokatını...ama ben bunu Hoseok'a yapsam beni Allahıma kavuştururdu. O yüzden rahatsız edici bakışlarımla onu taciz etmeye devam ettim.

"Manitaya rezil oldum lan! Gitti bütün karizmam. Allahtan Jungkook piçi yoktu bugün. Daha çok asabımı bozardı o." Mina bu yenilgiyi umursamamıştı bile ama adamlık gururu diye bir şey vardı. "Sen nereden bileceksin benim hislerimi? Sevgilin oldu sanki!"diyerek tüm söyleyeceklerimi ağzıma tıkadığında kaşlarımı çattım. Pekala Hoseok Jungkook ile sevgili olduğumuzu bilmiyordu. Gerçi öpüştüğümüze de pek inanmamıştı. Bende olsam inanmazdım. Her gün birbirini döven, söven kişilerin bir anda öpüşmesi kulağa baya tuhaf geliyordu ama bu bizim ilişkimizdi. Söz konusu biz olduğumuzdan tuhaf karşılanmaması gerekiyordu.

"Öncelikle senin amına koyim Hoseok. Enişten hakkında düzgün konuş."diye patladım birden.

"Ne eniştesi lan?" Hoseok şaşkınca bana bakınca gözlerimi devirdim. Bu çocuk nasıl fen lisesinde okuyordu ya?

"Of boşver! Git Mina'nın yanına, salak salak tiriplere de girme bir daha. Kız her yerde seni arıyor."

Hoseokla birlikte lavabodan çıktık. "Çok özledim aşkilatamı. Gideyim de seveyim biraz." Yüzümü buruşturdum. Cidden Hoseok bu saçma şeyleri nasıl uyduruyordu? Veya Mina nasıl kabulleniyordu bu hitap şeklini? Jungkook'un bana aşkilatam dediğini düşünemiyordum bile! Tüm tüylerim diken diken olduğunda irkildim. Umarım kınadığım için başıma gelmezdi.

"Git hadi." Hoseok koşarak yanımdan uzaklaştı. Koridoru dönmeden önce durup bana baktı.

"Bu akşam sizin evde buluşalım. Kedine de haber ver." Ben daha bir şey diyemeden koştuğunda iç çektim. Hoseok hayatımda tanıdığım en iyi emrivaki yapan herifti ama bu sefer bu durumu sorun etmeyecektim. Uzun zamandır bir araya gelemiyorduk çünkü.

Jungkooklar hala o bankta oturuyorlardı. Yoongi elinde çantamı tutuyordu. Son dersler maç bahanesiyle kaynadığından herkes bahçeye çıkmıştı ve zilin çalmasını beklerken sohbet ediyordu.

"Konuştun mu Hoseokla?" Başımı sallayıp Yoongi'nin yanına oturdum. Aslında Jungkook'un yanına gitmek istemiştim ama yanında arkadaşları oturuyordu. Bana üzgün bir şekilde bakmaya devam etti.

"Evet. Bu akşam bizdesiniz." Yoongi başını salladı. Bu çocukta bir şeyler vardı ama bir türlü çözemiyordum. Yoongi'nin telefonu üst üste titredi fakat Namjoon'u dikkatle dinlediğinden fark etmedi. Gözlerim açılan ekranda ikisinin fotoğrafına gitti. Parkta çekildikleri bir fotoğraftı. Telefona yeniden mesaj geldi ve ben o mesajı okudum.

"Tamam, o partide buluşalım. Jaewon ;)"

Okuduğum şeyle donup kalırken gözlerimi kırpıştırdım ve Namjoonla ilgilenen Yoongiye baktım. Yoongi Jaewonla ne konuşuyordu? O itle konuşabileceği hiçbir şey yoktu. Üstelik ne partisinden bahsediyordu bu it? Mesaja bakılırsa Yoongi ile uzun uzun bir şeyleri konuşmuşlar gibi görünüyordu.

"Taehyung." Jungkook dizlerinin üzerine çökmüş bana aşağıdan bakıyordu. İyi misin?" Ellerimi tuttuğunu fark ettiğimde irkildim. Ne zamandır öylece boşluğa bakarak durduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yoongi ne işler peşindeydi? Jaewon gibi bir herifle ne işi olurdu? Sorular üst üste gelirken ayağa kalktım ve Jungkook'un elini tuttum.

"Dalmışım." Zil çalıyordu. Herkes dağılmıştı.

"Bizim Namjoonla bir işimiz var."dedi Yoongi. Kalbime bir bıçak yemiş kadar oldum. Ne işiydi bu? Jaewonla ne işler çeviriyorlardı? Kafayı yememe çok az kalmıştı. Hem neden çevremdeki kimse götünün üstüne oturup rahat bir şekilde lise hayatı sürme peşinde değildi? Bunu sadece ben mi istiyordum?

"Tamam." Jungkook onlara el sallayıp farklı bir sokağa ilerlememizi sağladığında onunla birlikte ilerledim. Jungkook evine dönen yola geldiğinde orayı es geçip benimle birlikte ilerlemeye devam etti. Evimin önüne geldiğimizde ona döndüm. Beni evime kadar bırakması iyi hissettirmişti. Şu anda kendimi hiç ama hiç güvende hissetmiyordum.

"Yarın düğüne gitmek istediğine emin misin?" Ellerimizi ayırıp beline sarıldım. Çenesini omzuma yaslayıp o da bana sıkıca sarıldı.

"Gitmem herkes için çok daha iyi olacak."

"Pekala." Biraz geri çekilip anlımı öptü ve yanaklarımı avuçları arasına alıp sıktırdı. Gülümsedim. "Hoseok'a dediğim şey yüzünden bana kızdın değil mi?" Evet ilk başta kızmıştım ama Hoseok da Jungkook'a aynı tavrı sergiliyordu. Sanırım bizim Jungkookla sevgili olmamız onların arasındaki bu düşman ilişkiyi sonlandırmayacaktı. O yüzden siktir etmiştim.

"Hayır. Ondan değil." Yoongiye Jaewondan gelen mesaj yeniden aklıma doluştuğunda tüm söyleyeceklerimi yuttum. "Babama sinirliyim hala."diye yalan söyledim.

"Yarın doğum gününü kutlamak için yanında olmak isterdim." En başından beri önerisi buydu. Onunla ve arkadaşlarımla geçireceğim bir doğum günüm olsun istiyordu ama ben o düğüne gitmekte ısrarcıydım.

"Düğünde çok kalmayacağım merak etme. Oradan çıkar çıkmaz yanına geleceğim söz." Dudağını öpüp kapıya ilerlediğimde gülüyordu. Pencereden bizi dikizleyen annemde geri çekilmişti ve perdeler hareketlenmişti. Cidden bu kadın bir gün beni delirtecekti! Kapıyı açıp Jungkook'a el salladım ve içeri girdim. Annem mutfaktan çıkıyormuş gibi yapıyordu.

"Aa Taehyung geldin mi oğlum?"

"Evet anne! Geldim."

"Hiç farkına varamamışım."

"Bizi dikizlediğini biliyorum!" Odama girip kapıyı kapattım. Hiç mi gizlim saklım olmayacaktı benim bu evde? Tamam sokakta konuşmuştuk ama olsun! Perde köşelerinden bizi izlemesi hiç hoş değildi!

"Ne dikizleyeceğim sizi be? Ben geliyor musun diye bakmıştım. Neyse çabuk gel acıktım ben!" Aynen anne kesin öyledir. Oflayıp üstümü değiştirdim ve mutfağa gittim.

"Anne yine mi kereviz?"

"Söylenme de ye!" Oflaya puflaya tabağımdaki yemeği bitirdim.

"Baban yarın almaya gelecekmiş seni."

"Kalsın. Kendim giderim ben."

"Taehyung!"

"Ne?" Annemin gözleri dolmuştu. Pekala hıyaroğlu hıyar olduğum için kendimi frenlemem geremiyordu. "Özür dilerim."

"Yavrum bak sakın babanı üzecek bir şey yapma tamam mı?" Başımı salladım ve ayağa kalkıp anneme sarıldım. Eski günlerimize dönmek istiyordum. Yeniden babam, annem ve ben olalım istiyordum.

Zil çalınca duygusal anımızı geride bırakıp kapıyı açmaya gittim. "Sultanı-Iy Taehyung!" Hoseok yüzünü buruşturup beni biraz ittirdi ve koridorda ilerledi.

"Sultanım benn geldimmm!"

"Ooo paşam gelmiş. Gel yemek yiyelim, kereviz yaptım."

"Valla mı? Hemen koy bir tabak bana da!" Annemle Hoseok'un bu cıvık konuşmalarını yüzümü buruşturarak izledim. Kereviz seven adamdan hayır mı gelirdi ya?

Akşam yemeğinden sonra Yoongi de gelmişti ve odama gitmiştik. Normal davranıyordu. Ara sıra telefonuna bakıyordu ve bu beni şüpheye düşürüyordu ama Namjoonla mesajlaştığını görebiliyordum.

"Benim size anlatmam gereken bir şey var." Yoongi telefonunu mindere bırakıp arkasına yaslandı. Elimdeki konsolu sıkıca kavradım.

"Ne anlatacaksın?" Yoongi gergince yerinde kıpırdandı. Ne gelecekti? Hazır değildim!

"Biz Namjoonla yattık!"

Ne?

"Hassiktir!" Hoseok ile aynı anda ellerimizdeki oyun konsollarını düşürürken Yoongi yüzünü kucağında duran yastığa bastırdı. Amına koyim ne? Şoka girmiştim şu anda. Kedimden beklemediğim şeylerdi bunlar.

"Sen ve Namjoon..."dedim ama devamı gelmedi. Hayal gücüm devre dışı kalmıştı şu anda. Yoongi'nin boynundaki birkaç izi fark etmemle gözlerim kocaman açıldı. Harbi harbi yatmışlar mıydı şimdi?

"Ulan millet sevgilisiyle neler yapıyor biz daha Minayla öpüşmedik bile!" Biz Jungkookla öpüşüyorduk ama hiç ileri gitmemiştik. Daha reşit bile değildik üstelik. Yarın reşit olacaktım orası ayrı bir konu!

"Nerede ne zaman nasıl oldu? Anlat çabuk!" Yoongi elini anlıma koyup beni kendisinden uzaklaştırdı.

"Özelimize saygın olsun biraz. Ben sana soruyor muyum Jungkookla ne yapıyorsunuz diye?" Sorsa anlatırdım bir kere! Çünkü biz sadece öpüşüyorduk ve öpüşmelerimiz çok masum oluyordu. Gözlerimi devirip dudak büktüm.

"Abi bu şakanın modası geçti yemiyorum ben bu şakayı!"dedi Hoseok. Cidden onun bu inkar çabası beni benden alıyordu. Jungkookla sevgili olduğumuza bir türlü inandıramıyordum salağı!

"Dün evine gittim film izlemeye. O zaman oldu."dedi Yoongi dayanamayıp.
Namjoon ve Yoongi'nin bu utangaç tavırları bu yüzdendi demek ki!

"Aynen bebitom çok güzel izlemişsiniz filminizi." Yoongi Hoseok'a yumruk atmak için atıldığında Hoseok yatağıma zıplayıp ondan kaçtı.

"Dalga geçin diye anlatmadım!"

"Hanginiz alttaydı?"

"Hoseok herif Yoongiyi yemiş bitirmiş cidden soruyor musun bunu?" Yoongi bana doğru geldiğinde tekmesinden son anda kurtulup Hoseok'un arkasına saklandım ama o da beni öne atıp benim arkama geçti. Sonra Yoongi ikimizi de dövdü.

Yoongi'nin dayağından sonra hepimiz bir köşeye geçmiştik. Tamam öyle çok dövmemişti ama dalga geçmemizi burnumuzdan getirmişti. İlk defa bir arkadaşım cima eyliyordu ne gibi bir tepki verebilirdim ki?

"Şimdi siz havlet oldunuz ya..."dememle Yoongi'nin öfkeli bakışları bana döndü. Hoseok gülmemek için dudaklarını dişliyordu. Ciddi kalmaya kendimi zorlayarak yeniden konuştum. "Nasıl hissettirdi?" Merak ettiğimden değildi de hani bilirsem belki- her neyse! Hoseok yeniden gülmeye başladığında dayanamayıp bende güldüm. Bu sefer Yoongi de gülüyordu. Yani artık kedim büyümüş müydü? Namjoonla olan münasebetini nasıl görmezden gelecektim şimdi ben?

"Minayı öpücem bende! Bu böyle olmaz!" Hoseok kararlı bir şekilde bize bakıyordu ama Mina fazla utangaç bir kızdı. Büyük bir ihtimallle bu yüzden ilişkileri yavaş ilerliyordu.

"Sen Jungkookla ne alemdesin?"diye sordu Yoongi. Hoseok oflayıp yatağıma uzandı.

"Ya bakın hala devam ettirtiyorsunuz. Sevmiyorum ben o piçi! Şu şakayı yapıp durmayın!" Oflayıp kendimi Hosoek'un yanına attım. Bana doğru eğilip kolunu gösterdi. "Bak tüylerim diken diken oldu." Gerçektende ürpermişti. Jungkook'u sevmiyordu, Jungkook da onu sevmiyordu. Ben neden hep arada kalıyordum?

"Ne diyor la bu? Adamlar sevgili olalı bir ay olacak neredeyse! Bu hala kabul etmiyor."

"Boşver sen onu Yoongim. Biz sizin kadar hızlı değiliz."

"Ne alakası var? Sadece ikimizde birbirimizin ilki olmak istedik." İlk mi? Acaba Jungkook daha önce birisiyle yatmış mıydı? Bir sürü sevgilisi olmuştu eminim ki birisiyle yakınlaşmıştı. Hatta hepsiyle de yakınlaşmış olabilirdi! Yumruklarımı sıktım.Benim acilen Jungkook'un kimlerle ne haltlar yediğini öğrenmem gerekiyordu! Tamam sakinim. Sinirlenmemi gerektirecek hiçbir olay yok ortada ama bu olmadığı anlamına gelmiyor. Anasını sikeyim ben onların! "Her neyse sen ne yapacaksın yarın?"

"Hiçbir şey. Görünüp gelirim eve." Yoongi başını salladı. O sırada zil çaldı. Hoseok yataktan fırladı.

"Pizzalar geldi!"

"Pizza mı?"derken heyecanlanmıştım. Akşam yemeğinde aç kaldığım için şu anda bir kutu pizzayı tek başıma bitirebilirdim. Annem ısrarla sağlık adı altında bana ot yedirmeye çalışmasa hayatım çok daha güzel olabilirdi!

"Yarın düğüne gideceğinden doğum gününü erken kutlayalım dedik." Hoseok çoktan odadan gitmişti ve Yoongi de kapıyı kontrol ederek çantasından kutu biraları çıkarıyordu. Gözlerim doldu. Hoseok'un emrivaki yapma sebebi buydu demek!

İki kutu pizzayla geri geldiğinde hemen saldırdım. Koca bir dilimi resmen yutarken Hoseok annem için bir tabağa iki dilim ayırıp yeniden gitti.

"Annen yine mi ot yaptı?"

"Annem her gün ot yapıyor." Ağzım dolu olduğundan beni pek anlamamıştı. Telefonu titreyince dikkatini üzerimden çekti. Mesajı okuduktan sonra kaşları çatıldı.

"Yılbaşında ne yapacaksınız?"

"Bilmem ki. Sen?"

"Seungwoo evinde parti verecekmiş. Tüm okul davetli. Oraya gidelim dedim Namjoona. Jihyolarda o partiye gidecekmiş." O zaman Jungkook'da o partiye gitmek isterdi. Yılbaşlarında okuldan birisi mutlaka parti verirdi ve bizde genelde hep katılırdık. Annem de teyzemlerle takılırdı ama bu yılbaşında ne yapacağını öğrenmeden bir karar vermek istemiyordum. Evde tek başına yılbaşı geçirmesine teyzem asla izin vermezdi ama yine de sormam gerekiyordu.

"Bilmiyorum. Anneme bağlı."dedim fakat sonra birden aklımda şimşek çaktı. Jaewon iti partiden bahsetmişti. Yoongi ile o partide mi buluşacaklardı? "Büyük bir ihtimalle evde kalırız. Sizde gitmeyin partiye. Hep birlikte takılalım."dedim ve Yoongiye baktım. Gerildi. Ortaya yem attım ve Yoongi o yemi yedi. Gergin bir şekilde gülüp telefonunun ekranını açıp kapattı.

"Aslında Namjoon o partiye gitmeyi çok istiyor..." O partiye gitmek isteyen sensin Yoongi.

"Ay deli bu kadın yahu!"diyerek odaya girdi Hoseok. Yanıma oturup biralardan birisini açarken bakışlarını üzerimizde gezdirdi. Ortam birden gerginleşmişti. "Ne konuşuyordunuz?"

"Seungwoo parti veriyormuş yılbaşında."dedim ve Hoseok'un açtığı birayı alıp içtim. Hoseok söylenerek yeni bir bira aldı.

"Açmak bu kadar zor olmasa gerek! Her neyse duydum o partiyi. Benim biricik aşkımda gitmek istiyor."

"Gidecek misiniz?"dedi Yoongi. Ne haltlar çeviriyorsun kedim?

"Aslında hiç istemiyordum Jungkook piçi de orada olur diye ama Minayı öpme planım için güzel bir ortam olabilir."

"Kızı ürkütme gerizekalı!"

"Merak etmeyin her şey kontrolüm altında ilerleyecek. Minayla ilk öpücüğümüz yılbaşına girerken gerçekleşecek."derken çok mutlu ve emin görünüyordu. Ama ben o kadar da emin değilim.

Yoongi ve Hoseok geceyi bizde geçirmişti. İkisine yer yatağı yapmıştık ve şu anda Hoseok Yoongi'nin canını çıkarmak istermiş gibi sarılarak uyuyordu. Yoongi'nin nefes aldığından pek emin değildim. Ayak ucumla Yoongiyi dürttüğümde "Siktir git!"deyip Hoseok'a sarıldı. Pekala ikiside yaşıyordu. Üstlerinden atlayıp banyoya gittim ve ılık bir duş aldım. Uzun bir aradan sonra ilk defa babamla karşı karşıya gelecektik. Üstelik bugün benim doğum günümdü!

Banyodan çıkıp üstümü giyindim ve salona ilerledim. "İyi ki doğdun Taehyung!" Annem salondaki masaya hazırlamıştı kahvaltıyı. (Genelde önemli misafirler geldiği zaman o masada yerdik.) İnanamıyorum sevdiğim her şeyi yapmıştı!

"Anne!"dedim ama cümlemin devamı gelmedi. Koşarak yanına gidip sıkıca sarıldım ona. Eskiden bacaklarına sarılırdım şimdi ise kollarımın arasında küçücük kalıyordu. Zaman çok hızlı geçiyordu. Keşke hep annemin bacaklarına sarılabileceğim yaşta kalsaydım.

"İyi ki doğun oğlum, iyi ki benim oğlumsun." Anlını, saçlarını, yanaklarını, burnunu öpüp geri çekildim.

"İyi ki benim annemsin!"

"Bu sahne gözlerimi yaşarttı!" Hoseok yalandan gözyaşlarını siler gibi yapıp yanımıza geldi ve ikimize birden sarıldı. "Beni de alın aranıza!"

"Sik-Aman defol git! Anne oğul sarılıyoruz şurada!" Annem sözlerimle kaşlarını çattı.

"Taehyung ayıp! Gel paşam sen dinleme Taehyungu." Hoseok bana dil çıkarıp anneme sarıldığında gözlerimi devirdim. Ölene kadar onların bu teyze yiğen ilişkini kıskanmaya devam edecektim işte.

"Yoongi! Gel sende aramıza!"dedi Hoseok kapımın önünde saçları karman çorman, poposunu kaşıyarak bize bakan Yoongiye bakarak. Yoongi yüzünü buruşturdu ve lavaboya gitti. "Kalpsiz herif."diye bağırdı arkasından Hoseok. Annem burada olmasa Hoseok'a el hareketi çekeceğini en iyi ben biliyordum.

Harika bir kahvaltıdan sonra anneme masayı toplamasında ve bulaşıklarda yardım ettik. Hoseok annemi güldürmek için ekstra bir çaba harcıyordu bugün. En çok bu zamanlarda seviyordum Hoseok'u. Annemin neşelenmesi şu anda istediğim tek şeydi çünkü. Babam bugün evleniyordu ve ben annemin hala babamı sevdiğini biliyordum.

"Taehyung hadi hazırlan artık." Başımı sallayıp odama gittim ve babamın düğünde giymem için getirdiği siyah takıma baktım. Babamın düğününe katılmak için fazla isteksizdim. Kim babasının düğününe katılmak isterdi ki?

Telefonum çaldığında Jungkook'un aradığını görüp hemen açtım. "İyi ki doğdunnnn Juliet! Romeon seni çok özledi."

"Salak!"derken aptal gibi gülüyordum. Bu akşam onunla buluşacaktım. Babamın düğününden saat dokuz civarında ayrılmayı düşünüyordum. Bir taksiye atlayıp ona gidecektim ve biz doğum günümü birlikte(öpüşerek) bitirecektik.

"Salak mı? Biraz sev be adam, biraz sev!" Belki ben böyle seviyordum. Romantik olamamam benim suçum değildi. Tamam benim suçumdu ama ilişkimizde bir şeylerin dengelenmesi gerekiyordu. İkimizde romantik olursak kusmuk dolu anılarımız olabilirdi.

"Ben böyle seviyorum işine gelirse."

"Biliyorum bende seni böyle seviyorum." Salak salak gülmeye devam ederken kravatı alıp önüme tuttum. Kravat takmayacaktım. Zaten akraba ortamı beni fazlasıyla boğacaktı.

"Bu akşam saat dokuz gibi yanında olurum."dedim dalgın bir şekilde.

"Seni bekliyor olacağım." Vedalaşıp kapattık. Üstümü giyinip kravatı bir köşeye fırlattım ve odamdan çıktım.

"Vayy!" Evet tek söyledikleri bu oldu. Yakışıklı olduğumu biliyordum. O yüzden kendimden emin bir şekilde gülmekle yetindim.

"Taehyung sana bu tarz kıyafetler çok yakışıyor." Hoseok annemin kurabiyelerinden tıkınırken söylemişti bunu.

"Ceo gibi olmuş harbiden."

"Benim oğluma her şey yakışır." Herkes egomu her geçen saniye lastik şişirir gibi şişirirken omuzlarımda kabarıyordu. Fitnessçı abiler gibi olmuştum iki saniyede. Gerile gerile yürüyüp yanlarına oturduğumda zil çaldı. Tüm enerjim birden kayboldu. Kabaran omuzlarım düşerken ayağa kalktım ama Hoseok çoktan kapıya koşmuştu bile. Babama laf sokmak için zaman kolluyordu zaten.

"Oo yaşlı damadımız da gelmiş!"

"Selam Hoseok." Babam gergin bir şekilde bana baktı. Hoseok'un lafını görmezden gelmeyi seçmişti. "Oğlum hazır mısın?" Başımı salladım ve anneme baktım. Gülümseyip omzumu sıktı. Babamı damatlıkla gördüğü için içten içe üzüldüğünü biliyordum.

"Bay Kim kendinizi çok fazla yormayın olur mu yoksa kalp krizi falan aman aman!"

"Ne münasebet seni bile gömerim ben!"

"Artık bilemeyiz kim kimi gömer!"derken dik dik babama bakıyordu. Yoongi az kalsın ooooo diyip ortalığı kızıştıracaktı ama son anda dirseğimle onu dürtüp durdurmuştum.

"Her neyse gidelim artık. Düğün başlayacak."

"Git tabi. Düğününe geç kalan ilk damat olmayı istemezsin." Annemin sözleriyle ortam buz keserken anneme sarılıp ayakkabılarımı giydim. Laf sokmadan asla durmayacaktı annem

"Merak etme geç kalmam."

"Ben bu palavraları çok duydum." Annem omuz silkip salona girdi. Babam şokla arkasından bakakalmıştı.

"Ooooooo!" dedi Yoongi birden. Hepimiz ona baktığımızda "Aferdiniz tutamadım kendimi."diye açıkladı.

"Kimin teyzesi be!" Hoseok sırıtıp ona elini uzattı ve babamın gözü önünde çak yaptılar.

Babam biraz daha bu ortamda kalırsa ikisini de dövecekti sanırım. "Gidelim!"dedim ve babamın kolundan tutup ilerlettim. Hoseok ve Yoongi kapıya yaslanıp gidişimizi izlediler. Arabaya bindim ve onlara el salladım.

"Kendinizi çok fazla zorlamayın Bay Kim!"diye bağırdı Hoseok. Babam gözlerini devirdi ve arabayı çalıştırdı.

"Bu çocuk bir gün elimde kalacak! Yaşlıymışım hah! Ben mi yaşlıyım?" Hoseok'un sözleri babamda soğuk su etkisi yaratmıştı.

"Umarım doğum günümü yaşlı olduğun için unutmuşsundur baba!"dediğimde şaşkınlıkla baktı.

"Taehyung bugün senin doğum günün müydü?" Evet kesinlikle unutmuştu. "Özür dilerim. Nasıl bu kadar aptal olabilirim?" Sessiz kaldım. Umarım bunu düğün bitene kadar asla aklından çıkarmazdı çünkü ben yıllar geçse bile babamın doğum günümü unutup o gün başka bir kadınla evlendiğini unutmayacaktım.










.

.

.



















Continue Reading

You'll Also Like

155K 15.8K 39
"Yıldızlar için ne derler, biliyor musun?" Jungkook gülümsedi ve Taehyung'a devam etmesini işaret etti. "Ne derler?" "Bazıları şiddetli yanarmış ama...
gecenin ahengi By ivan

General Fiction

5K 506 4
"Alışmak, zamanla unutturur Salvadóre; yokluğuna asla alışmayacağım, ki her hatrıma düştüğünde gönül sızım canımı yaksın. Senden kalan tek şey acı ik...
76K 6.2K 24
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
1.4M 148K 40
aşk zamanını harcamaksa bana harca • taekook, texting 240319