19.Bölüm -Fısıltı-

129 33 7
                                    

20 Ocak 2054

Medeia'nın Carmen ile konuşmasının üzerinden koca iki hafta geçmişti. Bu iki haftada Richard ile sık sık görüşmüş, zaman anahtarını nasıl kullanacağı hakkında bilgiler edinmişti. İkisi de buna ihtiyaçlarının olmamasını umuyor ama yine de tedbiri elden bırakmıyorlardı.

Her gece Lily günlük üzerinden Medeia ile konuşuyor, ona kısaca hayatından ve Charlotte ile karşılaşırsa onu nasıl tanıyacağından bahsediyordu. Sanılanın aksine o artık kızıl cadı değildi, tamamen siyah tarafa geçmiş ve kara cadılardan bile güçlü olmuştu.

Fiziksel özelliğinden onu tanımaları imkansızdı, bu yüzden Medeia sadece hislerine güvenip hareket etmek zorundaydı. İşte bu yüzden bu durum kızı daha çok korkutuyordu. Kimden kaçtığını ya da saklandığını bilmeden yaşamak çok zor bir durumdu onun için. Richard dikkat çekmemesi için normal yaşantısının dışına çıkmamasını rica etmişti. Arkadaşlarıyla ve annesiyle olan bağı güçlü tutması, en azından Medeia'nın psikolojik olarak daha az hasar almasını sağlayacaktı.

Medeia da öyle yaptı. Zaten hastalığından dolayı okula gitmeye ara vermiş, haliyle pek çok arkadaşıyla iletişimini koparmıştı ama yanında hep duran dostu Abigail ile görüşmeyi devam ettiriyordu. Birlikte vizyona yeni düşen bir film için sözleşmişlerdi ve annesinin tüm ısrarlarına rağmen Medeia kadını ikna etmiş, dışarı çıkma iznini almıştı. Tabii bir şartla. Sinemaya annesi bırakacak ve dönüşte ikisini de annesi alacaktı. Bu şartı kızına güvenmediği için değil havanın berbat olduğunu bahane ederek koymuştu. Yollar kapanacak olursa şayet küçük kızının bir sinema salonunda mahsur kalmasını istemiyordu.

Medeia annesinin ısrarları sonucu kocaman yünlü, kırmızı kazağını üzerine geçirip altına da kalın kumaşlı bir kot giydi. İki yandan ördüğü saçlarını da kırmızı beresiyle tamamlayıp evden çıktığında yüzüne vuran fırtına eve geri dönme fikrini düşürmüştü aklına. Yine de vazgeçmedi. Abigail çoktan hazırlanmış, onları bekliyor olmalıydı.

Kendinden emin adımlarla soğuğa ve yüzüne vuran kar tanelerine rağmen arabaya doğru yürümeye başladı. Yarı yolda kapıyı kilitlemediğini hatırlayıp geri döndü ve anahtarı iki kez çevirip cebine attı. Annesi kendisinden beş dakika önce arabayı ısıtmak için evden çıkmıştı. Kapının önünde araba motorunun gürültüsünü duyan Medeia hızlı adımlarla ön koltuğa geçti ve kemerini taktı. Ellerini birbirine sürtüp bir an önce ısınmaya çalışıyordu.

Annesinin gülümsemesini görünce başını sallayıp ''Gitmek istediğime eminim anne, uzun zamandır sinemaya gitmediğimi sen de biliyorsun. Bu beni mutlu edecek.''

''Pekala daha fazla ısrar etmiyorum öyleyse. Abby hazırmış değil mi? Seansa geç kalmanızı istemiyorum, sonraki seans akşam on buçukta. Ona kalmayın lütfen.''

''Evet, hazırlandığına dair mesaj atmış.'' diyerek annesinin arabayı çalıştırmasını sağladı. On dakikalık kısa bir yolculuğun ardından korna sesini duyan Abby kapıya çıkmış, koşarak arabaya binmişti. Biner binmez gülümseyerek şakıyan sesi arkadaşıyla buluştuğu için ne kadar mutlu olduğunun en büyük ispatıydı.

''Hava dehşet soğuk, bir an yolda arabaya gelirken kardan adama döneceğimi sandım.''

Medeia kıkırdadı, annesi de gülümsemişti. Sinema salonu Abby'nin evine arabayla yirmi dakika uzaklıktaydı. Oraya vardıklarında annesi tekrar kızları tembihledi.

''Film bittiğinde kapının önünde olmazsam hemen yan taraftaki kafede olacağım. Direkt oraya gelin, başka bir yere uğramayın anlaşıldı mı kızlar?''

''Elbette Mrs, Holland, Medy'e gözüm gibi bakacağıma yemin ederim. Aklınız bizde kalmasın, iki uslu genç kız gibi filmimizi izleyip sizi bulacağız.''

Sarah küçük kızın sahte resmiyetine gülümsedi. Genç kızlar bazen böyle sinir bozucu olabiliyordu işte. Altında yatan imayı anlasa da Abigail'e teşekkür ederek kızların arabadan inmesini, hızla sinema salonuna girmesini bekledi. Onları gözden kaybedince kendisi de arabadan inip hemen yandaki caz müzik çalan kafeye girmişti. Onlar çıkana kadar burada biraz müzik dinleyip, şarabını yudumlamanın hayaliyle gülümsedi. Bu sinema işi o kadar da kötü gelmiyordu şimdi gözüne. En azından yalnız başına bir keyif çatabilecekti. Uzun zamanın ardından, aklında kızının hastalığı olmadan.

Abigail ve Medeia salona girip biletlerini aldılar. Bekleme alanından iki de sıcak çikolata kapıp filmin başlamasını beklerken onları yudumluyorlardı. Abigail okulda Medeia'nın kaçırdığı dedikoduları bir bir anlattı. Üniversite için yapacağı tercihlerden de bahsetmiş, muhakkak kızla aynı okulu seçmeleri gerektiğini anlatıyordu.

''Üniversiteye gidebilecek miyim o bile kesin değil Abby, durumu biliyorsun. Okula uzun bir zaman gelemedim ve vermem gereken bir sürü sınav var. Onları geçebileceğimden emin değilim, yani önce mezun olmam gerek üniversite için.''

''Ahh kafana takma işte. Hasta kartını oyna, seni mezun etsinler. Bu hastalığı okulu geçmek için kullanmak seni kötü bir insan yapmaz Medy. Bunu sana defalarca kez söyledim.''

''Bilmiyorum.'' dedi genç kız sıcak çikolatasından büyük bir yudum daha alarak. Henüz üniversite için hazır hissetmiyordu üstelik. Zaten hayatında yeteri kadar değişen şey varken bir de alıştığı düzeni bırakıp, yeni bir okul hayatına atılmak gözünü korkutuyordu.

''Belki de bir sene kendimi dinlemeli, biraz kendime vakit ayırmalıyım.''

Abigail zaten yeterince vakit ayırdığından bahsederken Medeia sırtında hissettiği bir ürpermeyle doğruldu. Açık bir pencereden esen rüzgar kazağının içine girmiş de tüm tüylerini dikecek kadar kendisini üşütmüş gibi hissediyordu. Etrafına bakınıp açık pencere aradı ama bulamadı. Zaten bu havada kimsenin pencere açacağını düşünmüyordu. Huzursuzluk hissi giderek artarken salonun kapısı açıldı ve filmin anonsu yapıldı. İkisi de ayaklanıp bir an önce sinema salonundaki yerlerini bulmak için kapıya gittiler.

Film başlasa da Medeia hala gergindi. Biri filmi değil de kendisini izliyormuş gibi hissediyordu. Karanlık salonda gözlerini etrafındakilerde gezdirdi. Kimse ona bakmıyor, hepsi filme odaklanmış kahkahalarla gülüyordu. Bir tuhaflık vardı, genç kızın açıklamakta zorlandığı bir tuhaflık.

Lily'nin günlükte yazdığı cümleler aklına geldi. 'Hislerine güvenmek zorundasın Medy, eğer bir ortamda rahatsız hissediyorsan hemen orayı terk etmelisin. Seni huzursuz edecek tek şey oradaki bir cadının varlığı.' demişti.  Sinema salonunda bir cadı vardı belki de. Hatta Charlotte bile olabilirdi o. Sadece oradan çıkması gerektiği fikrini düşünüyordu o an.

Filmin henüz ilk yarısı bile bitmeden Abigail'in kolunu dürtükleyerek kulağına ''Kendimi hiç iyi hissetmiyorum Abby, buradan çıkmama yardımcı olur musun?'' dediğinde genç kız hemen ayaklandı ve kız arkadaşının koluna girip onu karanlık salondan dışarı çıkarttı. Bekleme odasına geldiklerinde oturmasını sağlayıp endişeli bir ses tonuyla ''Ne oldu? İyi misin? Kalbin mi sorun? Su almamı ister misin?'' gibi soruları sıralamaya başlamıştı.

''Bilmiyorum, sanırım karanlık ve kapalı ortam birden fazla geldi. Klostrofobik bir alandı, kabul et. Belki de hava alsam daha iyi olur.'' diyerek ayaklandı. Abigail de itiraz etmeden hemen kızın koluna girmiş dışarı yönelmişlerdi. Salondan dışarı çıktıklarında biraz soluklandı ikisi de. Soğuk hava iyi gelmiş, suratına düşen kar taneleri korku ateşini söndürmeye başlamıştı.

Annesinin olduğu kafeye yöneldiklerinde arkalarında duydukları ayak sesleri Medeia'yı durdurdu. Hızla arkasını döndü ama cadde bomboştu. Sinema salonunun kapısının önü haricinde yeni bir ayak izi bile yoktu karın üzerinde. Deliriyorum sanırım, diye düşündü genç kız devam ederken yola. Abigail ise neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu.

Tam kafeden içeri gireceği sırada bir fısıltı işitti Medeia, sanki kulağının hemen dibinden duyduğu bir fısıltı gibi. Tüm sıcaklığını hissettiği bir nefes kulağına fısıldadı.

''Hemen arkanda olacağım Medeia, her zaman sadece bir adım arkanda olacağım.''

Lanet NakliOn viuen les histories. Descobreix ara