14.Bölüm -Nedime-

138 30 3
                                    

1587 İngiltere

Yükselen alev çıtırtıları, insanların çılgınca nidalarından duyulmuyordu. Genç kızı bir kazığa bağlamış, etrafını ateşe vermişlerdi.

Alevler yükseldikçe halk heyecanla "Cadılara ölüm!" diye bağırıyor, Lily ise sadece ağlıyordu. Elinden başka ne gelirdi ki? Ne bir büyü biliyordu ne de zaman anahtarına ulaşabilecek bir durumdaydı.  Tek umudu birinin gelip kendisini kurtarmasıydı ama etrafta böyle bir yakışıklı prens olduğuna dair ümidini çoktan yitirmişti.

Harlanan ateş parmak uçlarını yakmaya başlamıştı. Ne kadar alev henüz kendisini temas etmese de tenine vuran sıcaklığıyla kızın ayaklarını kavurmaya başlamıştı.

Lily çığlıklar atıp yalvarmaya başladı. Hepsinin yanıldığını söylüyor, eğer bir cadı olsa buradan kurtulabileceğine inandırmaya çalışıyordu ama sesini duyan yoktu. Bir kişi hariç. Kraliçe 1.Elisabeth.

Öyle güçlü bir sesle, otoritesini hissettirmişti ki tüm bağıran insanlar onun sesiyle sustu.

Kraliçe öfkeli bir sesle adamlarına ateşi söndürmelerini emrettiğinde az önce deliler gibi bağıran insanlar kaçışmaya başlamıştı bile.

Muhafızlar aceleyle su dolu kovaları alevlerin üzerine atıp söndürdü. Etrafı saran dumandan göz gözü görmüyordu. Lily çevresinde ne olup bittiğini bile anlayamamıştı. Tek bildiği şey artık alevlerin o yakıcı sıcaklığının uzaklaşmaya başladığıydı.

Adamlarda bir tanesi kızın bağlandığı ipleri kesmeye başlamıştı. Nihayet iplerden kurtulan Lily ayaklarının acısıyla kendisini taşıyamadı ve arkaya doğru sendeledi. Muhafız durumun farkına varınca kızı kucaklamış ve kraliçesinin önüne kadar taşımıştı.

Lily'i soğuk taş zemine bırakıp, selam verdi ve geri çekildi. Kraliçe şöyle bir kızı süzdü. Göz göze geldiklerinde Lily kadının gözünde herhangi bir duygu kırıntısı bile görmemişti. İçinden son kez yalvardı. Öldürülmemek için son yakarış...

Kraliçe, muhafızına döndü ve "Onu eski baş nedimemin odasına götürün. Ayağı için bir merhem sürün. Sabah tüm bu kargaşayı bir de onun ağzından dinlemek istiyorum."

Onay bile beklemeden ardını döndü ve saraya yöneldi. Lily henüz neler olup bittiğini bile anlamadan kendini güçlü kollarda bulmuş, sarayın ihtişamını incelerken yolculuğu kısa sürede bitmiş gibi gelmişti.

Yatağına yatırıldığında muhafıza teşekkür etti ama adam yanıtlamadı. Odanın içinde yabancı iki adamla yalnız kalmıştı. Yatakta oturur konuma geçince etrafı şöyle bir süzdü. İpekten yatak örtüsünde elini gezdirdi. Eski kulübesine kıyasla öyle ihtişamlı bir odaydı ki bulunduğu yer kendisini kraliyet ailesinden hissetti. Zaten öyle olduğunu çoktan unutmuş bir şekilde.

Lily tüm odayı gözleriyle talan ederken içeri elinde bir tas ile yaşlıca bir kadın geldi. Tasın içinde macuna benzer ilacı kızın ayaklarına sürüp güzelce sardı.

"Yarına bir şeyi kalmaz, ateş deriye temas etmemiş." diyerek odadan çıktı. Başka tek kelime etmemişti. Ne bir selam, ne bir sabah. Lily kadının da diğerleri gibi çok kaba olduğunu düşündü.

Odadaki iki asker de tek kelime etmeden ayrıldığında Lily korkudan yorgun düşen bedenini daha fazla ayakta tutamadı ve yumuşacık yatakta uykuya daldı.
🕯🕯🕯

Sabah bir koşuşturmaca başladı. Odanın içinde fısıldaşmalar ve kikirdemeler. Lily çaktırmadan gözlerini aralamış konuşanların kim olduğuna bakmıştı. İki güzel kadın ve bir cüce kadın. Cüce kadın tıpkı bir çocuk gibi görünüyordu ama kesinlikle kendisinden çok daha yaşlı bir yüzü vardı. Daha önce bir cüce görmediği için merakla araladı gözlerini.

Lanet NakliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin