case sixteen: everyone's messin with us, including interpol

En başından başla
                                    

Biraz daha susarsam asla anlatmayacağımı anlayarak hemen konuşmaya başladım. "Ashton ve Briggs'in iş birliği içinde olduğunu düşünüyoruz, hatta biliyoruz. Uzun bir süredir Briggs bizim tüm dava raporlarımızı okuyormuş ve Ashton ile inanılmaz bir iletişim içindeler. Baştaki niyeti sanırım iyiydi; terfi alabilmek için Briggs ile daha yakın çalışmaya başlamış. Biz zor davaları çözebildikçe onun da yolu açıldı elbette ama Briggs'in iyi bir insan olmadığını biliyoruz. Bir şekilde Ashton'ı manipüle etti; çok sevgili amirimiz de ailesini düşünerek onun dediği her şeyi yaptı. Şu an da ekibimiz sanıyoruz ki dağılmanın eşiğinde ve ne yapacağımızı bilmiyoruz." Nefesim bittiğinde ve geriye aslında söylenecek bir şey kalmadığında cesaret ederek ona baktım. Bir süre, hatta uzunca bir süre bir şey demedi. Sadece yürüdük. Gerçekten artık endişelenmeye başlıyordum ki nihayet konuştu.

"Çok şey düşünmüştüm. o kadar olasılık kurup, olaylara kafa yormuştum ki... Bazen Ashton'ı da düşünmüştüm hatta," Gözlerime baktı, sanki ağlayacakmışım gibi hissettim. Gerçekleşmesini istemediği şey gerçekleşmişti ve gözlerinden bunu çok iyi görebiliyordum. "Ama 'Yok ya, o yapmaz böyle şeyler.' demiştim kendime." Başını tekrar eğdi. Oturmamız gerektiğini hissedince etrafa bakındım. İlerimizde bir park vardı; biraz karla kaplanmıştı ama bankların temizlenmiş olduğunu görünce arkadaşımın koluna girip onu o tarafa yürütmeye başladım. Oturduğumuzda Duke'u koşturması için tasmasını açarak saldı, ardından onu izlerken devam etti. "Greg'in beni aramasını sağlayan da onlar mıymış?" Sorusuna sadece başımı sallayarak cevap verdim. Hava cidden soğuktu ve ben kısa montumu giydiğim için kendime lanet ediyordum ama kafamı bu konuya vererek ve Briggs ile Ashton'a olan sinirimle ısınmaya çalıştım. "Benim psikolojik olarak camdan ibaret olduğumu biliyorlardı. Ve eğer iyice kötüleşip Jules ile aramı da açarsam... Ekibin garip bir hal alması işten bile değildi," Çıkarımlarına başladığında onu bölmedim, iyice her şeyi sindirmesi için ona zaman tanıdım. Ona verebilecek başka bir şeyim yoktu. "Elbette her şey daha da harika oldu; Aster geldi, ben Jules'un benden ayrıldığı gece soluğu Aster'ın yanında aldım ve sabahında Jules hepimizi bıraktı. Tanrım, çok şanslılar. O kadar şanslılar ki, benim ahmaklığım bi-"

"Calum-"

"Hayır Michael, bölme beni," İyice kendini kötü hissettirecek yere geldiğini hissettiğimden onu durdurmaya yeltendim ama beni kesip devam etti. "İşin saçma yanı ne biliyor musun?" Alaylı bir şekilde gülerek yüzüme baktı. Ben ise ne düşünmem gerektiğini bilemeyerek ona baktım. "O gece hiçbir şey yaşanmadı bile. Sadece onu öptüm ve sonrasında, tahmin etmen çok zor değil bak," Bir şey söylemem için beklentiyle baktı ama hiçbir şey söylemedim. Alaycılığı yok oldu, gözlerini eldivenli ellerine çevirdi. "Sadece ağladım. Ve zavallı Aster sadece beni teselli etmeye çalıştı, inanabiliyor musun? Sözde ondan nefret ediyordum, sözde köstebek olduğunu falan düşünüyordum. Halime bak. Zaten bir karmaşaymışım ama Ashton ve Cole beni resmen s-"

"Cole?" Artık durması gerektiğini düşündüğümden aklıma ilk gelen şeyle böldüm onu. Gözlerini devirdikten sonra bana baktı.

"Briggs. O adamın iğrenç soyadından da adamdan da bıktım artık Michael. Adı bile bok gibi aslında." Aklıma gelen şeyle hafifçe gülümsedim.

"Biz ona 'karga' diyoruz aslında. Biz de bıktık ondan." O da güldü, bir şey diyecekti ama Duke koşarak bacaklarına atlayınca demekten vazgeçti. Yine bir süre konuşmadık. Ben dediklerini düşündüm, onun ise her şeyi en başından düşünüp umutsuzlandığı barizdi. Yüzü bir anda o kadar düşmüştü ki.

"Bak," İçimdeki onu rahatlatmak isteyen sesi dinleyip konuşmaya başladım. Duke'u aramızdaki boşluğa oturttuktan sonra devam ettim. "Bunu fark ettiğimizde biz de yıkıldık, hatta o kadar beklemiyorduk ki ben ihtimal bile vermedim. Ama bu oldu ve ilerleyen günlerde de daha çok şey olmaya devam edecek. Jules gitti, Karga yerine birisini koyacak, her şey biraz daha karışacak. Ve şu an bok gibi olduğunu biliyoruz ama en azından çabalamana ihtiyacımız var. Ve sana söz veriyorum," Gözlerime baktığında uzanıp omzunu sıktım. "Tüm bunlar bittiğinde, nasıl biterse bitsin, sen daha iyi olacaksın çünkü biz seninleyiz."

the profile || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin