(9) Yolculuk.

6.9K 513 39
                                    

Multimedya: Mert

Gece ay en yüksek noktasına yükseldiğinde Mert'le anlaştığımız gibi evden çıkıp ormana doğru yürümeye başladım. Beni dediği gibi orda beklediğini görünce hızlanıp yanına gittim ve bizim için getirdiği atlara bindik. Yola koyulduktan kısa bir süre sonra, Albedo'nun çıkışında bazı kurtlar gördüm  biz onları geçer geçmez ulumaya başladılar.

+ Gece bunlar bizim sürünün kurtları. Albedo'dan çıkış yaptığımızı bildiriyorlar.

- Eee bildirsinler. Ne olacak?

+ Eğer Özgür'ün kulağına giderse bizi yoldan çevirmek için elinden geleni yapar.

- O ne demek? Haberi yok mu ki? – diyerek salağa yattım. Ondan bu kadar korkarken 'Akşam biz Gece'yle gezintiye çıkacağız diyemez ya.'

+ Deli misin Gece? Ona gidipte gecenin köründe seninle bir yere gideceğimi söyleyecek kadar cesur muyum sence ben? Sadece Yücel Efendiyi bilgilendirdim o da bizi yarı yolda çevirip sikmesinler diye. Sen dua et o daha senin Albedo'da olduğunu bilmiyor yoksa ebene kadar öğrenirdi zaten herkes etrafta Mortem arıyor ve bende sana yardım ediyorum üstelik bu çok göt isteyen bir mevzu. Anlıyorsun değil mi? – diye gergince konuştuğunda kıkırdadım. Onu bu kadar korkak sanmazdım ama bu işime yarayacaktı.

+ Sen neye gülüyorsun? – diye sordu kaşlarını çatarak.

- Korkak! – diyerek atımı sürmeye devam ettiğimde söylenerek bana yetişmeye çalışıyordu ama pek başarılı olamamıştı.

Sabah güneş ışınları etrafa dağılmaya başlamışken biz çok fazla yorulduğumuzdan Mert ileride bir handa dinlenebileceğimizi söylemişti. Atlarımızı kapının önündeki adama teslim edip içeri girdik. Etrafta pek insan yoktu sadece masalarda bir kaç kişi yemek yiyordu.

Kapıdan girdiğinizde bizi  kocaman bir holl karşılamıştı ve bu hollun tam ortasında bir merdiven vardı üst katlarda ki odalara çıkıyor olmalıydı. Merdivenin etrafında ise daha az önce bahsettiğim gibi masalar vardı sanırım burasıda restoran olarak kullanılıyordu. Yani binevi büyük bir hotel gibi düşünebilirsiniz ama kalitesi oldukça düşük bir hotel.

Ben etrafı incelemeye dalmışken Mert yanıbaşımdan bana seslenmişti.

+ Aç mısın? - diye sorduğunda sadece evet anlamında başımı salladım. Elinde bir kitapla hollun başında ki masada oturan adama yaklaştı ve boğazını temizleyerek bize bakmasını sağladı.

+ Aydınlık sabahlar!

- Aydınlık sabahlar efendim! Ne istersiniz? – diye sordu yaşlı adam üstümüzü süzerek sanırım güvenliğinden emin olmak istiyordu.

+ Biz 2 oda istiyoruz ama öncesinde yemek yiyeceğiz.

- Tabii ki! Hangi masaya oturmak istersiniz?

+ Şurası uygun. – dedim merdivenin hemen yanındakini göstererek.

- Buyrun! – eliyle gösterdikten sonra bizi oturtup birer kadeh şarap ikram etmişti.

- Bugünkü yiyecek listemiz şurada asılı istediğinizi seçip bana söyleyebilirsiniz. – diyerek bizden bir 5 adım kadar uzağa gittiğinde başımı Mert'e çevirdim.

+ Okuyamıyorum ben.

- Et ve pirinç ister misin? Mantar ve ette var ya da yeşillik çorbası... - dediğinde onu bölmek zorunda kalmıştım.

+ Yeşillik çorbasıda ne? Ve tam olarak şu bahsi geçen et ne eti?

- Yeşillik işte ya ıspanak sanırım en çok olarak. Et genelde ya geyik eti olur ya da tavşan.

Aynadaki BenWhere stories live. Discover now