6. Bölüm: "Kalp"

En başından başla
                                    

Tavrı beni gülümsetirken başımı omzuna yaslayarak onunla beraber çizgi filmi izlemeye başladım. Çiğ köftesini bana uzattığında bir elimi elinin üzerine koyarak koca bir ısırık aldım. Kalanıda Ali ağzına tıkayarak elinde kalan peçeteyi buruşturup odanın bir köşesine attı.

Çizgi film bitince telefonunu kapayarak mavi şişme gardiyan montunun cebine koydu Ali, ardından koltukta olağınca bana doğru döndü. Dirseğini koltuğun başına, başınıda avuç içine yaslayarak bana baktı. "Evet doktor Gece Soykamer hanım, bir sorun mu var?"

"Aslında bir sorun değil, ufak bir isteğim var gardiyan Ali Bozkuş bey." Ali taklidime göz devirirken, boşta kalan elini devam et gibisinden salladı. "Hani geçen gün bir mahkumdan bahsetmiştin ya-"

"3 bin mahkum arasından acaba kim bu bahsettiğim?"

Tavrına gözlerimi baydım. "Of hani geçen öldürecekler dediğin mahkum varya o işte, hücrede olan."

Gözleri belli bir noktaya dalarken onu izledim. Kimden bahsettiğimi hatırlamaya çalışırken boşta kalan eliyle çenesini sıvazlıyordu. "Haaa," dedi en sonunda hatırlamış gibi gözlerime bakarken. "Akif müdürün suratına sakız atanı diyorsun sen..."

O gün hatırama düştüğünde dudaklarımda beliren sırıtmaya engel olamadım. "Evet o,"

Ali bir an duraksayınca bende onunla beraber duraksadım. "İyide ne yapacaksın o mahkumu?"

"Kontrolü var kendisini görmem gerekiyor-"

"Sende benden onu revire getirmemi istiyorsun?" Kaşlarını kaldırıp tuhaf bir ifadeyle bana bakarken gülümsedim ve hızla kafamı salladım. "Nasıl getireyim Gece, adam ölmüştür şimdiye dirilteyim mi amına koyayım,"

"Cesedini gördün mü?" Diye sorduğumda kafasını iki yana salladı. "O zaman ölüp ölmediğini bilemeyiz. Senden de bunu istiyorum zaten eğer hala yaşıyorsa kontrolü için getirmen..." Cümlenin devamı beni zorlayacağı için duraksadım. "...eğer ölmüşsede bana bildirmen."

Ona, onu öldürmeye yelteneceklerini haber vermiştim. Muhakkak bir şeyler yapmış olmalı ve hala yaşamaya devam etmeliydi. Onlara karşı koyamayacak kadar güçsüz bir adam değildi. Hatta tam tersine onu Akif müdürün odasında ilk gördüğümde, mavi gözlerinde ki o korkusuz ve sarsılmaz bakışı görmüştüm.

İçimden bir ses onun yaşadığını söylüyordu. Ve ben şuan, belki yaptığım anlaşmadan dolayı o sese sımsıkı sarılmıştım.

Ali sıkıntıyla gözlerini kapadı, açtığında ise ona yavru köpek bakışları atmaya çalıştım. Tuhaf bir şekle soktuğum gözlerime yüzünü buruşturarak baktı. "Şöyle bakmayı kesersen dediğini yaparım."

Anında yüzümde ki ifadeyi düzelttim. "Sen varya kralsın, krall..." Bir elimle sol yanagından makas alarak ayağa kalktım. Elime vursada suratında tatlı bir gülümseme vardı. "Tabiki öyleyim seni ezik."

"Revirdeyim ben," diyerek odadan çıktım. Koridora çıktığımda, Ali'nin yanındayken yüzüme bulaşan mutlu ifade Deli Tayfunu görmemle anında yerini ifadesiz bir surata bıraktı. Yanında herhangi bir gardiyan yoktu. Elini kolunu sallayarak koridorda bana doğru ilerlerken olduğum yerde duraksadım.

Suratında iğrenç bir gülümseme ile tam karşımda durduğunda kaşlarımı çatarak sert olduğunu düşündüğüm bir ifade ile ona baktım. "Ooo kimleri görüyorum, ne bu güzellik gözlerim kamaştı." Ağzını yaya yaya konuşması midemi bulandırmıştı.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin