❌ 34. BÖLÜM ❌

Start from the beginning
                                    

Aşağıdan gelen tıkırtı sesleri ile hızla gözlerimi açmıştım. Hemen yanıma baktım ama Giray yoktu.

"Burdayım güzelim."

Giray ayakta durmuş elindeki silahla bana bakıyordu. Çoktan akşam olmuş, etrafa karanlık yayılmıştı.

"Giray alt kattan sesler geliyor."

Kafasını sallayıp elindeki diğer silahı bana uzattı.

"Biliyorum, hadi gel."

Onun hangi ara sesleri duyup uyandığını düşünürken, yataktan kalkıp elindeki silahı aldım ve emniyetini açtım. Odadan çıkıp sessiz ama seri adımlar ile alt kata indik. Sesler mutfaktan geliyordu. Giray ile aynı anda mutfağa girip silahları karşıya doğrultuk. Karşımızda Yağız, Barış, Poyraz, Osman ve önceden gördüğüm sarışın kadın vardı. Kadın elindeki su dolu bardağı yere düşürüp çığlık atmaya başlamıştı, diğerleri ise ne alakaysa ellerini havaya kaldırmışlardı.

"Ahh, şapşallar. Susturun şu kadını."

Silahı indirip emniyetini de kapattıktan sonra Giray'a uzattım. Giray önce kendi silahını kapatmış ve beline koymuştu daha sonra da benim elimdeki silahı almıştı.

"Ne halt ediyorsunuz lan burda ve siz?"

Poyraz yanındaki kadını susturup bize baktı.

"Sizin için geldik. Dedik yalnız bırakmayalım, çıktık geldik."

"İyi bok yediniz."

Giray sessizce fısıldarken ben mutfaktan çıkıp salona geçtim. Kendimi yavaşça koltuğa bırakıp, oturduğum yerde yayıldım. Giray hemen yanımdaki yerini alırken elini bacağımın üzerine koydu. Diğerleri de mutfaktan çıkıp boş kalan yerlere oturdular.

"Nasılsın Gazel ?"

Barış'ın sorusu ile ona bakarken sadece kafamı salladım. Içimden konuşmak gelmiyordu ve umarım beni bunun için zorlamazlardı.

"Sizin hakkınızda bir şeyler duymuştum."

Varlığını hatırladığım sarışın kadına döndüm. Poyraz bu kadında ne buluyordu bilmiyordum ama bana oldukça itici geliyordu. Tek kaşım havaya kalkarken dikkatlice kadına baktım. Güzel bir kadındı. Sarışın ve mavi gözlüydü. Üzerinde mini deri bir etek ve kısa kazak vardı. Bacak bacak üstüne atmış ve neredeyse götü gözüyordu.

"Ne duydun?"

Barış benim yerime sormuştu. Bunun için ona içten içe teşekkür ederken kadını dinledim.

"Aileleriniz düşmanmış diye duydum."

Kaşlarım çatılırken, kolumu yavaşça Giray'ın beline doladım. Giray kadının diyeceklerine dikkat kesildiği için şu anda ne yaptığımı fark etmiyordu. Belindeki silahı tuttuğum gibi belinden çıkarıp hızla emniyetini açıp karşımdaki kadına doğrulttum. Kadın gözlerini kocaman açarken Poyraz çoktan ayaklanmış ve onun önüne geçmişti. Oturduğum yerden hızla kalkıp silahı bu sefer ona doğrulttum. Namlunun ucunda yine Poyraz vardı. Giray hemen arkamda ellerini belime koymuş hafifçe sıkıyordu. Yağız ve Barış ise ters bir şey olmasından çekiniyor gibiydiler.

"Sence de çok fazla namlumun ucunda olmadın mı Poyraz? Kaç oldu bu bir, iki, üç? Şimdi eğer son olmasını istemiyorsan çekil önümden!"

Poyraz hemen arkamdaki Giray'a baktı ve kadının önünden çekildi. Şimdi kadın ile göz gözeyken  daha dikkatli baktım ona.

"Kimsin veya nerden geldin bilmiyorum ama sakın, sakın bir daha benim vaya onun hatta burdaki hiçkimsenin hayatı hakkında yorum yapma. Inan bana ben de senin hakkında öldü derim ve bunu gerçekleştiririm. Senin karşında sıradan insanlar yok, çocuk hiç yok. Ayağını denk al ve o çeneni de kapalı tut. Eğer haddini tekrar aşarsan seve seve yerini bildiririm ve inan ki buna kimse mani olmaz, arkasına sığındığın kişi bile."

Silahı orta sehpanın üzerine bırakıp hızla salondan ayrılıp dışarıya çıktım. O kadar hızlı hareket etmiştim ki vücudumdaki yaralar kendilerini belli etmek istercesine sızlamaya başlamışlardı. Kapıdaki hangi ara geldiklerini bilmediğim korumalar telaşla bana bakarken, kendime gelip arka bahçeye doğru yavaşça yürümeye başladım. Evin etrafında bir sürü koruma vardı ama yine de onları umursamadan arka bahçeye gidip büyük havuzun önünde durdum. Akşam saatleri nedeniyle havuzun içindeki mavi ve beyaz olan led ışıklar yanmaya başlamıştı ve çok güzel bir görüntü sunuyordu. Ayaklarımda  sadece çorap olduğunu görünce onları da çıkarıp yere oturdum. Üzerimde  sadece Giray'ın verdiği tişört vardı ve hava daha da soğumaya başlamıştı ama ben bunu da umursamadım. Sanki soğuk yaralarıma iyi geliyordu. Bana sıcak iyi gelmezdi ya da gelen en iyi sıcaklık Giray'ın sıcaklığı olabilirdi. Onun haricinde sıcağı seven biri değildim. Bacaklarımı suyum içinde hareket ettirip dalgalar oluşturdum. Ellerimi yere koyup biraz geriye doğru eğildim ve gökyüzüne bakmaya başladım. Yıldızların olmayışı gelecek olan yağmurun habercisi olurken, boş gökyüzünü izlemeye devam ettim. Kollarım uyuşmaya başlayınca tamamen yere yattım. Ellerimi karnımın üzerine koyarken nedense içimde bir sızı oluşmuştu. O kadının dedikleri geldi aklıma. Giray ve benim ailem düşman mıydı yani? Iyi ama nasıl olurdu ki böyle bir şey? Böyle bir şey olsa benim de haberim olmaz mıydı, ben kendi ailemin her şeyini biliyorum sanıyordum. Peki ya bu düşmanlıkla suç kimdeydi? Suçlu olan kimdi veya kimlerdi? Aklıma dolan onlarca sorular başımın ağrısını daha da arttırırken, gözlerimi yavaşça kapattım. Bu olayın peşine düşeceğimi aklıma not ederken, bilincim de yavaşça kapandı. Sanırım artık yıllarca gizlenen sırların ortaya çıkma vakti gelmişti.

BÖLÜM  SONU❌





SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now