Örümcek görünümlü canavar karnına bacaklarından birini geçirince kurt öyle bir kükredi ki sağır oldum sanmıştım. Hemen koşarak desteğe gitmiştim. Kafasından başlayarak kılıcı canavarın içinden geçirmiştim ve tam iki parça halinde yan taraflara düştü. Kurdun yarasına baktığımda iyileştiğini gördüm bacak karnından çıktığı an yara kapanmıştı. Bakışlarımı kehribar rengi gözlerine çevirdiğimde yüzüme doğru kükremişti.

+ Bunu bir teşekkür olarak kabul ediyorum. - diyerek ayaklandığımda dört ayağının üzerinde yere çökmüştü ne yaptığını anlamamıştım. Bunu bana onu kurtardığım için yapıyor olamazdı, çünkü birkaç günde tanıdığım kadarıyla bu kurtların hepsi çok kibirliydi.

+ Sırtına binmemi istediğini düşünüyorum. Doğru mu? - diye sorduğumda yine kükremişti.

Doğru olup olmadığını düşünürken yeniden kükreyince yavaş bir şekilde sırtına çıktım. Benim aksine o hızlı bir şekilde koşmaya başladı. Öyle hızlı koşuyordu ki etraftaki ağaçları silik bir şekilde görüyordum, rüzgar tenimi yalayıp geçiyordu.

Köyün tam merkezine geldiğimizde kurt beni sırtından indirdi. Etrafa baktığımda bir sürü canavar ve bir sürü kurt adam olduğunu gördüm. Resmen et parçaları havada uçuşuyordu kim kimden ne koparabilirse.

Bana doğru koşan bir canavar farkettiğimde kılıcı hazırlayıp önce ayaklarını kestim daha sonra ise kılıcı gövdesine batırdım. Demek ki kılıç çalışmak bir işe yaramış diye düşünürken başka bir canavarın saldırısına uğramıştım.

Ortada insana benzeyen bir tek ben vardım diğer herkes ya örümcekti ya da kurt. Acaba örümceklerde kurtlar gibi insandan mı dönüşüyorlardı çünkü kafaları bildiğin insan kafası ve garip bir şekilde kılsızlardı. Örümcek dediğin tüylü olur değil mi?

Bir kurdun yanıma doğru koştuğunu gördüm. Ama bu Mert ve biraz önceki kurdun aksine griydi. Savaştan uzak bir yerde elleri ve ayakları üzerine çökmüştü ve sanki bütün kemikleri kırılıyormışçasına ses çıkarmaya başlamıştı. O da acı çekiyor olmalıydı ki kükrüyordu. Yavaş bir şekilde insansı bir bedene bürünmeye başladığında anladım ki dönüşüyordu. Dönüşüm tamamen bittiğinde ortaya Rana çıkmıştı ve koşarak yanıma gelmişti.

- Hadi benimle gel. Seni buradan çıkarmam gerek. - kolumu çekiştirmeye başladığında kendimi ondan sert bir şekilde kurtardım.

+ Nereye götürüyorsun beni? Burada size bir yardımım dokunabilir.

- Görmüyor musun ortalık savaş yeri. Sen bizim gibi eğitim almadın, yaralanabilirsin.

+ Çok güzel bir şekilde görüyorum ayrıca iki tane canavar öldürdüğümde savaş çıktığını farkettim ama yinede sağ ol. Eğitim meselesine gelecek olursakta sizden dövüş konusunda daha iyi olduğumu söylemek zorundayım.

- Öyle mi? O zaman buyur arena senin, istediğini yap. Ölürsende umrumda olmaz... Son olarak dövüşte benden daha iyi olduğunu kabul etmiyorum.

+ Kapışalım mı? - diye sordum sırıtarak.

- Kapışalım. Buyur sen başla. - demişti ellerini göğüsünde kavuşturarak. Kenara çekilip beni izlemeye başladığında kılıcıma bir öpücük kondurup bana en yakın olan örümceğe doğru koşmaya başlamıştım. Beni farketmesi uzun sürmemişti. Bana doğru savurmuş olduğu bacağın üstünden atlayıp bir diğerinin altından geçmiştim. Canavarın altından kaldığımda kılıcı altından sokup ağzından çıkarmıştım. Üstüme devrileceğini bildiğimden hızlıca kılıcı çıkarıp ondan uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşmıştım.

Gülerek Rana'ya döndüğümde omzunu silkip diğer canavara doğru koşmaya başlamıştı. Canavarın etrafında dolaşıp tüm bacaklarını kestikten sonra yere düşmüş canavar gövdesini delik deşik etmişti. Bu kızın psikolojik sorunları olduğuna yemin edebilirdim.

Bir bağırma duyduğumda sesin geldiği yöne doğru baktım. Kırmızı gözlü, siyah bir kurdun bir tarafından girmiş, diğer tarafından çıkmış olan bacağı görmüştüm. Bacak dediğime bakmayın sivri birer bıçak gibiydiler. Oraya doğru koşup bacağından turmanarak kafasını kesmiştim. Yerdeki kurdun yanına ilerleyip önce hala canavara takılı olan bacağı kesmiş sonrada onu karnında çıkarmıştım ama bunu yaparken yan tarafımdan bana yapılmış olan hamleyi göremeyince, örümceğin bacağı beni resmen bir ağaca fırlatmıştı. Kafam şiddetli bir şekilde ağaca çarpmında keskin bir acı hissetmiştim.

Bir sürü ses duyuyordum, kafamın içinde sanki şimşekler çakıyordu. Başımı kaldırdığımda heryeri bulanık gördüğümü farkettim. Ayağa kalkmaya çalıştığımda canavarlardan dolayı sallanan yere birde benim baş dönmem eklenince yere yapışmıştım ama yılmayıp tekrar ayaklandığımda artık daha iyi duyuyordum ve daha iyi görüyordum. Bir süre sonra iyice netleşen görüntüme Mert girdi.

+ Yeni kız iyi misin? - dediğinde yüzümde şaytani bir sırıtma belirdi.

- Yeni kız değil, Gece Atahan!



---------------------------------------------

Selam canlarım nasılsınız?

Bölümü nasıl buldunuz?

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Öpüldünüz, bye!

İnstagram: dysnomia_1

Aynadaki BenWhere stories live. Discover now