Cevap veren Ali olmuştu. "Arda abi gözlerini oyar."

Göz devirdim. "Hadi oyun oynayacağız."

Hepsi şaşkın bakışlarını bana çevirdiğinde omuz silktim. "Sıkıldım, hem siz sıkılmıyor musunuz tüm gün mumyalanmış gibi sabit durmaktan?"

"Korumaların akıllarına girmesen mi yenge?"

Ali'nin sözleriyle gülümsedim. "Peki."

Başka bir cevap gelmeyince devam ettim. "Neyse oynayanlar gelsin, isteyenlerle maç ederiz isteyenlerle voleybol oynarız."

Birkaç adam önce Ali'ye baktığında Ali'nin onayıyla yaklaşmaya başladılar. "Korkmayın yemem sizi. Hem maçtanda pek anlamam. Sıkıldığımdan oynayacağız. İki kişi kaleci olsun. Kalanlarda ayrılsın."

Adamlar kendi aralarında ayrıldıklarında maç yapmaya başlamıştık. Topu ayaklarından alabilmek için gelen gidene vuruyordum ama buna sadece gülüyordular.

Belki de bir saattir oynuyorduk ve pertim çıkmıştı. Kendimi yere bıraktım. "Bensiz devam edin."

Adamların kahkahalarıyla kaşlarımı çattım. "Komik mi?"

Yorulan adamlarda oturduğunda ayaklandım. "Yorulanlar yerlerine geçsin. Diğerleriyle voleybol oynayalım."

Yaklaşık yarım saattir voleybol oynuyorduk. Bana gelen topu Ali'ye attığımda topa öyle bir tekme atmıştı ki bahçeden dışarı çıkmıştı.

Somurtarak baktım ona. "Ali bu maç değil, voleybol. Daha sakin vur lütfen."

Adamlardan biri topu almaya gittiğinde bahçeye giren arabayla bakışlarımı o tarafa çevirdim.

Arda gelmişti. Umursamayarak önüme döndüm.

Arabadan indiğinde anlamazca bu tarafa baktığını ona kaçamak bir bakış attığımda fark etmiştim. "Ne oluyor burada?"

Ben konuşmayınca Ali konuşmuştu. "Top oynuyorduk abi."

Arda'nın Ali'ye öyle bir bakışı vardı ki ben bile korkmuştum. Olaya el atmamın zamanı gelmişti. "Ne bakıyorsun öyle? Sıkılmıştık. Top oynadık."

Arda'nın bakışları bana döndüğünde omuz silktim. "Herkes işinin başına. Asya eve."

Oflayarak eve doğru yürümeye başladım. Peşimden geldiğini biliyordum. Kapıdan girdiğimde çok sürmemişti kapının kapanma sesinin gelişi.

Belime sarılan kolla duraksadım. "Biraz konuşalım mı?"

Olumsuz anlamda başımı salladım. "Gerek yok."

Kollarından ayrılmaya çalışsamda başaramamıştım. "Gerek var."

Omuzumu silkip kollarından anlık ayrıldığımda bacaklarımdan tuttuğu gibi sırtına attı beni. "Yuh! Öküz müsün?!"

Merdivenleri çıkmaya başladığında konuştu. "Öküz?"

"Evet," diye mırıldandım. "Öküz."

Odama girdiğimizde yatağa yatırıp beni üstüme eğildi. "Öküzmüş. Gösteriyim mi sana öküz olup olmadığımı?"

Gözlerimi devirdiğimde dudaklarıma çevirdi bakışlarını. "Göstereyim bence."

Dudaklarıma değen dudaklarıyla şaşırmıştım. Dudakları alt dudağımı emerken ben sadece ona bakıyordum. Dudağıma geçirdiği dişleriyle inledim.

DÖNÜM NOKTASI (+18)Место, где живут истории. Откройте их для себя