10~ Duvar olmayı istemek

Start from the beginning
                                    

Söylenerek nihayet sırtındaki Zhan ile evin kapısına geldiğine yeniden lanet etti. Önceden getirip kapıya koyduğu Yibo yere oturmuş, dediği gibi onu hareket etmeden beklemişti. Zhan'ın sarhoş bedenini yere sertçe bıraktı ve anahtarları bulmaya çalıştı.

"Yarın ki halini görmek için sabırsızlanıyorum. "Diye konuştu kendi kendine.

"Ben de." Dedi Yibo, sesi boğuk olsa da konuştukları anlaşılırdı. "Ama benim gitmem lazım. Neden getirdin ki beni buraya?"

Sonunda kapı anahtarını bulan Zhuocheng, yerde oturan çocuğa yandan bir bakış attı. Yibo, uyandıgından beri birkaç kez daha sormuştu aynı soruyu. Mantıklı düşündüğünde yurt biraz uzak kalıyordu ve son giriş saatini de geçtiklerini biliyordu. Her şeyden öte Zhan'ın Yibo'yu bırakacağı falan da yoktu zaten. Yolculuk boyunca garip şeyler yapıp durmuştu. Bu garip şeylere Yibo'yu boğmak istercesine kucaklamak, onun yüzünü sıkmak, saçlarını sürekli olarak çekmek ve uyansın diye çimdikler atmak da dahildi.

"İkiniz arkadaşsınız. Bir gecelik onun evinde kalman sorun olmaz."diye cevap verdi sonunda kendisine boş bakışlar atan çocuğa.

Açtığı kapıyı sonuna kadar aralayıp az önce yere bıraktığı Zhan'ın bedenini evin içine sürükledi. Yibo oturduğu yerde kendisine bakıyordu. Koridorun orta yerine bıraktığı Zhan'dan sonra, dışarıda yerde oturarak kendisini izleyen çocuğa içeri geçmesi için işaret verdi. Yibo kafasını sallayıp ayağa kalktı. Ancak eve girmek yerine sendeleyerek merdivenleri inmeye başladığında Zhoucheng, koşturarak onu merdivenlerden yuvarlanmaktan son anda kurtarmıştı.

"Yibo! Ne yapıyorsun tanrı aşkına. "

Yibo kendisine cevap vermedi. Zhoucheng sabrının son demlerini kullanarak usulca eve soktuğu çocuğa tane tane anlatmaya başladı.

"Zhan'ı yatağına taşımana gerek yok. Sen de koltukta falan uyursun tamam mı? Tehlikeli bir şeyler yapma sakın."

Küçük olan yerde uyuyan Zhan'dan bakışlarını çekmeden başını salladı ve ardından üzerine kapı kapanmadan önce son kez Zhoucheng'in sesini duydu. "Sadece uyu." Diye uyarıyordu çocuk kendisini. Kapı kapanmış olsa da kapalı kapıya karşı başını salladı yeniden.

Etrafına boş boş bakındı dakikalar boyunca. Ayakta, hareket etmeden duruyor, yerde uyuyan çocuğa ne yapacağını düşünüyordu bulanık zihniyle.

Bir sızlanma duyunca diz çöküp büyük olanın pürüzsüz ve ihtiyaçla şekillenen yüzüne baktı.

"Su.."

Zhan uykusu içinde mırıldandığında Yibo ayağa kalkıp hemen önlerinde duran mutfağa girdi. Birkaç dakika da orada, ayakta dikilmiş ne yapacağını hatırlamak için düşündükten sonra zorlukla bir bardak suyu doldurabilmişti. Zhan yeniden su isteyerek sızlandığında Yibo elindeki suyu kendisi içti yavaşça. Bir yandan da baygın gözlerle biraz uzağında yatan bedeni süzüyordu.

Yalpalayarak büyük olanın önüne yeniden diz çöktü ve Zhan'ın omzuna orantısız bir güçle birkaç kez vurdu.Bunu yaparken de güven veren bir sesle " Merak etme merak etme, suyu içtim ben."demişti.

Yibo bu seferde yatmak için koridorun sonunda kalan Zhan'ın yatak odasına yöneldiğinde hala ne yaptığını sorgular bir halde değildi. Yatağa kendisini hızlıca bırakıp, yabancı ancak içten içe duyumsama ihtiyacıyla kafasını gömdüğü yatak örtüsü üzerinde kıvrılıp gözlerini kapattı. Çok geçmeden güzel ve hafif bir kokuyla sarmalanmış , uykunun o derin, tasasız kollarına düşmüştü.

_______

"Bu ne böyle?!"

Zhan bütün bir geceyi geçirdiği koridorda, acı ve şaşkınlık içinde uyandığında ilk söylediğini şey bu olmuştu. Kuruyan boğazı yüzünden sertçe yutkunmak istemiş olsa yapamamış, bu yetmezmiş gibi birde canını daha çok yakmıştı.

Can't Pretend~YizhanWhere stories live. Discover now