6~"Bak geçiyor, iyileşiyor."

1.4K 196 192
                                    

Xiao Zhan karanlığa gözlerini ilk açtığında yanı başından gelen seslerin farkında varamadı. Gözlerini ovalayarak kalktı ve aceleyle Yibo'ya baktı.

Derin bir sızlanış kulağına ulaştığında irkilmiş ve hemen ardından gözlerini ovalayarak masa üzerindeki lambayı açmıştı. Tüm odayı aydınlatmaya yetmeyen zayıf ışık, ona yatağındaki Yibo'yu gösterdiğinde nefesini tuttu. Yibo üzerindeki örtüyü avuçları içine hapsetmiş, birbiri ardına acı içinde sızlanışlar bırakıyor ve yüzünü yıkayan göz yaşları, Zhan'ın bulunduğu noktadan bile karanlıkta fark ediliyordu.

Büyük olan kısa süreli bir akıl tutulması yaşadı. Wang Yibo, neredeyse kimseyle konuşmayan, arkadaş olmayan, güçlü ve soğuk duruşuyla bir bakanın dönüp bir daha baktığı birisiydi. Şu an ağlaması, sızlanması ve kendinde değil gibi anlaşılmaz şeyler sayıklaması şok edici bir görüntüydü. Zhan'ın aklına gelen ilk şey, küçük olanın ağrılarının arttığı olmuştu.

Bu yüzden hızlıca çocuğa doğru eğilip konuştu. "Yibo,bir yerin mi ağrıyor?"

Cevap olarak alabildiği tek şey Yibo'nun kesik kesik nefes sesleri ve kafasını yastığına bastırarak hıçkırıklarını serbest bırakması olmuştu. İyice paniklerken kapıya yöneldi, birilerini çağıracaktı. Ancak duyduğu, fısıltı kadar zayıf, ama etkisi odadaki zamanı durduracak kadar kuvvetli olan bir kelimeyle durmuştu.

"Anne."

Zhan havada kalan elini aşağıya düşürdü ve yatağa yeniden yaklaştı. Bir yerinin ağrımasının dışında Yibo'nun bir rüya görüyor olabileceği gelmişti aklına. Bir kaç saniye, ne yapacağını düşünerek kıvrandı. Daha önce kendisini böyle bir durumda bulmamıştı. Beceriksizce Yibo'nun kaskatı kesilen omzuna dokundu.

"Yibo ,uyan."

Yibo birkaç kez daha annesinin adını zikrettikten sonra gözlerini açmıştı. Ancak hala tam uyanıklık halinde değildi; bilincini gördüğü korkunç rüyadan çekip çıkarmak uykuya dalması kadar kolay değildi.

Zhan onun doğrulmaya çalışan bedenine yardım etti. Yaşadığı panik ellerinin titremesine neden oluyordu. Yibo hala kendinde değilken ve göz yaşları tek bir an bile dinmezken bilinçsizce kolunda takılı seruma attı elini.

"Bekle ne yapıyorsun?!"

Zhan, Yibo'dan erken davranarak serum iğnesini kolundan çıkarmasına engel olabilse de ince borudan yükselen kırmızı rengi durduramamıştı. Kaşlarını çattı. Yibo'nun çırpınışlarını durdurmak için onun her iki elini de tek eline hapsederken, diğer eliyle göz yaşları yüzünden ıslanan çenesinden tuttu ve kendisine bakmaya zorladı.

"Bana bak."

Yibo çenesini tutan parmaklardan kurtulmak için geriye çekti bedenini. Zhan bu sefer, sıkı sıkıya tuttuğu elleri bırakıp küçük olanın sırtına götürdü elini ve onun geriye çekilmesine izin vermedi. Yüzleri artık tam karşı karşıya duruyordu. Zhan'ın ifadesi sert, Yibo ise isim koyamadığı bir duyguyla olduğu yerde titriyordu.

"Bana bak Yibo, beni gör. Rüyada değilsin. Annen iyi, sen de iyisin. Uyan artık!"

Yibo duyduğu sert, otoriter ve neredeyse azarlar gibi çıkan sesten sonra gözleriyle etrafı taradı. Bu sefer tamamen uyanmış gibiydi. Zhan ellerini üzerinden çektiğinde burnunu çekti ve yüzünü ellerinin tersiyle kuruladı. O gözlerini yatağının kenarında oturan çocuğa bakmamaya çalışarak silerken Zhan ise onun hiçbir hareketi kaçırmadan izledi onu.

Az önce biraz sert çıkıştığını ve karşısındaki çocuğun utandığı için kendisine bakmadığını düşündü. Onu kötü bir rüyadan uyandırmak istese de biraz kaba davrandığını kabul etti sonunda.

Can't Pretend~YizhanWhere stories live. Discover now