Babamla Tanışıyorsun Sevgilim :)

2K 124 0
                                    

Son dersin matematik olması derse ayrıca bir sıkıntı yaratırken gözümün önüne düşen saçı sürekli nefesimle hareket ettiriyorken bacağımıda bir yandan sallıyordum. Dersin bitmesine ne kadar kaldı acaba? Mesajları düşünmemeyi çalışıyordum. Kafama takacak o kadar çok şey varken bunun gibi asılsız bir şeyle uğraşamazdım. Kaan elini sallanan bacağıma koyup

"Sabretsene bir dakikaya işkence bitiyor."dedi.

"Çok sıkıldım. Ne yapayım. Hem ben böyle güzel havada ders işlemekten bunaldım."dedim dudaklarımı büzerek.

"Okuldan sonra bir şeyler yapalım mı?"

"Bilmem başbaşa mı yoksa bizimkilerle mi?"

"Sen nasıl istersin?"

"Seninle olan her şey bana iyi gelir. Ama şu sıralar baş başa kalamadık pek. Benim harika planlarım var."

Tamam bir tanem nasıl istersen öyle olsun."dedi ve önündeki defterleri toparlamaya başladı. Telefonumu  çıkarıp kızlara tek tek mesaj attım.

'''Kaan'la gezmeye gidiyoruz biz. Akşam skype'dan konuşuruz. Hepinizi çok çok öpüyorum fıstıklar. :* '''

Eşyalarımı toplarken zil çaldı sınıftan çıkmadan Nazan'la vedalaştım ve kızlara mesajıma bakmalarını söyledim. Okuldan çıktıktan sonra  Kaan'la el ele tutuşup yürümeye başladık.

"Nereye götürüyorsun beni Hazal Hanım. Bakın ben namuslu bir erkeğim. Beni kötü emellerinize alet edemezsiniz."dedi. Kahkahamı tutamazken Kaan'ın beni izlediğini fark ettim.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Gülüşün o kadar güzel ki seni izlemek için bir tane daha nedenim oluyor böylelikle."dedi. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp

"Hayatımın sonuna kadar seni seveceğim. Ve sende beni sevmek zorundasın. Zaten şuandan itibaren seni kalbime rehin alıyorum."dedim ve dudaklarına uzun olmamakla birlikte bir öpücük bıraktım. Tekrar yürümeye devam ederken yine soru sordu.

"Cevabımı alamadım ben. Nereye gidiyoruz cadım?"

"Seni benim özel yerime götürüyorum. Henüz kimse orayı bilmiyor."

"Merak ettim bak."

"Sabretmelisin."dedim ve yanımızdan geçmekte olan taksiyi durdurdum. Adresi verip başımı Kaan'ın omzuna dayadım. O sırada radyoda çalmaya başlayan 'Teoman- Kupa Kızı ve Sinek Valesi' çalmaya başladı. Gözlerimi kapatıp anın tadını yaşadım. Bir müddet sonra taksi durduğunda parayı ödeyip indik.

"Neresi burası?"

Deniz kıyısına gelmiştik. Burası belki diğer insanların gözünde yolun sonu olabilir ama ben bundan bir yıl önce Funda ile bağımız koptuğunda rahatlamak için buraya geldiğim sırada ileriye doğru yürüdüm ve aslında kayanın arkasından geçildiğinde en güzel manzarayı gören bir tepeye çıkıyordu. Kaan'ı elinden çekip oraya götürdüğümde güneş henüz batmaya hazırlık yapıyordu. Şuanda en güzel anı yakalamıştık. Kaan'a baktığımda büyülü manzaraya bakıyordu.

"Burası muhteşem."

"Kesinlikle. Bende bir yıl önce keşfettim."dedim ve devam ettim "Hadi fotoğrafımı çek." Kaan telefonu çıkarıp beni çekmeye başladı. O kadar güzel fotoğraflar çekilmiştik ki. Bir süre uzanıp güneşi izledikten sonra aklıma bir soru takıldı ve hemen doğruldum.

“Melek gitti mi?”

“Nerden çıktı?”

“Merak ediyorum. Konuşuyor musunuz?”

“Evet arada konuşuyoruz. Ve Amerika’ya geri döndü. Saat farkını biliyorsun genelde rastlamıyoruz rastlayınca da hal hatır soruyoruz.”

“Hımm. Anladım.”

“Hazal sorun yok değil mi?”

“Hayır sevgilim babamla tanıştıracağım seni o yüzden bundan sonrası için emin olmak istedim.”

“Tamam sorun yok ya?”dedi ve tekrar başını denize çevirdi iki saniye geçmişti ki hızla bana döndü ve

“Ne? Babanla mı? Bu demek oluyor ki müstakbel damat adayı. Ayrıca Yiğit Abi ile resmen tanışma zamanı. Acaba beni severler mi? Ayrıca bu tanışma ne zaman gerçekleşecek?”

“Sakin ol sevgilim. Alt tarafı tanışma yemeği olacak ve yarın akşam olur sanırım ya da bir dakika…”dedim ve telefonu çıkarıp annemi aradım.

“Alo? Annem nasılsın?”

“Bende iyiyim. Şimdi Kaan’la birlikteyiz de akşam yemeğine davet ettim. Babam ve abimle tanıştırmak istiyorum.”dedim. Kaan gözleri dört açılmış bana bakarken bense bu halinden gayet memnundum.

“Tamam annem o zaman akşam yedide bize geliyor Kaan. Görüşürüz yarım saate evdeyim.”dedim ve telefonu kapatıp Kaan’a döndüm.

“Nerde kalmıştık. Heh akşama tanışıyorsun.”dedim ve Kaan’ın yüzündeki korku heyecan biraz da mutluluk halini izlemeye koyuldum.

“Tamam yani sorun yok. Yani umarım olmaz. Hem ne olabilir ki alt tarafı bir yemek değil mi? Saat kaç bu arada?

“Altıya geliyor sevgilim. Neden? ”

“Neden mi? Kalksana Hazal. Daha hazırlanacağım çiçeği çikolatası var bunun kalk kalk.”

“Çiçek çikolata ne alaka?”

“Ee öyle değil mi filmlerde falan hep öyle.”

“Şaşkın sevgilim o kız istemede olur. Sen çiçek al yeter.”dedim. Yerden kalkıp üstümü temizleyip tepeden aşağı inmeye başladık.

“O zaman akşam papatyalarla yedide sizdeyim.”

“Evet aşkım. Bodrum papatyasıyla beyaz papatya karışık olsun. En sevdiğim onlar biliyorsun. Artık orkideyi istemeye gelirken alırsın.” Dedim ve güldüm. O da güldü. Gözleri içine kayboldu. Ben öldüm. Gülüşüyle nasıl bu kadar mutlu olabilirim ki…

“Sahi neden orkide ve papatya aşkım? Neden gül değil?”

“Gül değil çünkü gülü herkes seviyor. Orkideyi seviyorum çünkü çok zarif bir çiçek. Gelelim papatlayara. İşte onlar çok daha farklı… Papatyalar tüm rüzgar ve kötü hava şartlarında ne kadar darbe alırsa alsın köklerine sıkı sıkı bağlıdır. Kırılsalar da topraklarına bağlıdırlar. Ve en önemli özelliği papatyalar normalde kokmazlar. Koparıldıktan sonra kokmaya başlarlar.”dedim.

“Sana benziyormuş papatya.”dedi gözlerime bakarak. Sadece tebessüm ettim. O sırada yolun karşısındaki taksi durağına kadar gelmiştik. Akşam buluşmak üzere vedalaşıp eve gittim.

Eve geldiğimde saat altıyı yirmi geçiyordu. Anneme yapabileceğim tüm yardımları yapıp masayı kurmasına yardım ettikten sonra duş almaya gittim. Bu akşam güzel olmalıydı. Çok heyecanlıydım…

YİNE Mİ SEN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin