Bölüm 17.1

4.8K 351 171
                                    

Uzun bir aradan sonra herkese se-lam! 🧜🏻‍♂️

E artık seri be Can... dediğinizi duyar gibiyim. 🥲

O zaman gelsin yeni bölümler takır takır. ✌🏼

Bol bol vote ve yorum bekliyorum. 😍

!!!(+18 İÇERİK SEVMEYENLER VE YAŞI KÜÇÜK OLANLAR BÖLÜMÜN YARISINDAN SONRASINI OKUMASIN)!!! 🔞

Aradan bir hafta geçmiş olmasına rağmen başvuru yaptığım siteden bir geri dönüş alamamıştım. Umudumu kaybetmek üzereydim. Onun dışında her günüm iyi geçiyordu. Arka planda yankılanan bir 'ne yapacağım?' sorusu olsa da hayat devam etmekte ısrarcı davranıyordu.

Artık Alex'le aramızdaki her şey daha fazla rahattı. Birbirimize olan bakışlarımız her geçen gün ışıldıyordu. En azından onunkiler öyleydi. Bana olan her bakışı tenimi yakıyordu. Ama bu yanma hissi acıtmıyordu. Aksine hoşuma giden bir tarafı vardı. Alevlerine kapılmak işime geliyordu. Sonunda parçalara ayrılmayacağımı bildiğim bir uçuruma gözüm kapalı koşmak gibiydi.

Günlerden cuma olması kendimi iyi hissettiriyordu. Her ne kadar her günümü sevdiğim adamla geçiriyor olsam da işimi aksatmıyordum ve çok yoruluyordum. Bir yandan çalışmak kendimi iyi hissettiriyordu. Karanlık düşüncelerim bir süreliğine uykuya yatıyordu.

Alex'i yemeğe davet etmiştim. Onun için güzel bir sofra hazırlayacaktım. Baş başa kalabilmemiz için Nalan Alya'ya bakmayı teklif etmişti. Bu da o ve eşi Çağlar için ebeveynlik provası olacaktı. Eğer bir gün bana bir şey olacak olursa kızıma Nalan'ın annelik etmesini istiyordum. O zaman gözüm arkada kalmazdı.

Fırına attığım tavuk kızarırken pilavı yapmaya koyuldum. Gerçekten de bir insanın sevgiyle yaptığı yemeğin lezzetinin arttığına inanıyordum. Yüzümdeki tebessüm silinmeden masayı hazırladım. Mutfakta geçirdiğim her saniye Alex'in yemeklerime yapacağı övgüleri hayal ettim. Hayal edebiliyor olmak çok güzeldi. Hissedebiliyordum ve hissetmek bizi insan yapan şeylerden en önemli olanıydı.

Fırın tavuğun piştiğini haber verircesine ötmeye başladığı sırada kapı çaldı. Gelmişti. Dizlerim daha onu görmeden titremeye başlamıştı bile. Hızla fırını kapattım ve kapıya doğru koştum. Neyse ki üzerimi çoktan değiştirmiştim.

Kapının önünde durup derin bir nefes aldım ve önüme düşen bir bukleyi geri attım. Yavaşça kapıyı açtığımda heyecanla beklediğim gözler beni yine esir etmişti. Ela gözleri hayranlıkla bana bakarken gülümseyen dudakları aralandı.

"Doğru yerde olduğuma eminim." dedi.

"Emin misin?" dedim kapıya yaslanırken.

"İnandığım her şeyden daha çok eminim." dedi ve sıralı dişleriyle geceyi aydınlatan bir gülümseme bahşetti.

"İçeri gelsene." dediğimde kapıyı biraz daha açtım ve onu içeri davet ettim.

İçeri girerken arkasında sakladığı bir demet gülü çıkardı ve bana uzattı. "En sevdiğim çiçeğin tek sevdiğim kadına yakışacağını düşündüm."  dedi.

Ağzım açık bir şekilde ona baktım. Çiçeklerin büyüsüne mi kapılmalıydım yoksa tek sevdiğim kadın demesine mi? Titreyen parmaklarımla bana uzattığı gülleri aldım ve bir süre kokladım.

"Çok güzeller." dedim.

"Senin kadar kırmızı değiller," dediğinde kıkırdadı. Kızarmıştım ve bununla dalga geçiyordu. Bu dediği karşısında daha fazla kızaracağıma emindim. Bir şey diyemediğimi görünce devam etti. "Elbisen," dedi ve bir adım yaklaştı. Ama bunu derken elbiseme değil, bana bakıyordu. Gözlerimin içine bakıyordu ve aramızdaki tek engel güllerdi. "Yoldan çıkarıcı." dediğinde parmak uçlarıyla yanağıma dokundu. Yüzünü biraz daha yaklaştırdıktan sonra derin bir nefes aldı. "Çok güzelsin." dediğinde daha fazla ayakta duramayacağımı biliyordum.

Devin | RAFLARDA |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin