Bölüm 19.1

4.4K 346 182
                                    

Arkadaşlar arkadaşlar! Bu bölüm aşırı iyi oldu bana kalırsa. Umarım sizler de severek ve beğenerek okursunuz.👼🏻

Bölümleri ikiye bölerek attığım için sizlere kısa geliyor fakat aslında kısa değiller. Totalde bir bölüm 3bin ve 5bin kelime arasında oluyor fakat bu bölüm en uzun bölümlerden biri olacak gibi. Sadece ilk bölümü 3400 kelime oldu. 😍

Lütfen her satırına tepkilerinizi yazmayı ve vote vererek destek olmayı unutmayın! 🙏🏼

Keyifli okumalar! ❤️

Gideceğimiz yer farklı bir eyalette olsa da yol beklediğimden kısa sürmüştü. İçim içime sığmıyordu. Sanki tonla derdim bir anda ortadan kaybolmuş gibiydi. Sadece kızımın sağlığına kavuşmasını istiyordum ve buna adım adım yaklaşıyordum.

Arabada giderken Alya arka koltukta uykuya dalmıştı. Heyecandan ellerimin titrediğini fark eden Alex sağ eliyle beni yatıştırmaya çalıştı. Gülümseyerek onun o ela gözlerine baktım. Arabayı dikkatle kullanırken bir yandan da beni ihmal etmiyordu.

"İyi ki varsın." dedim. İyi ki vardı.

"Hep olacağım." dedi ve arabayı sürmeye devam etti. Gideceğimiz yer nasıl bir yer, neye benziyor bilmiyorduk. Navigasyon sayesinde bize verilen adresi takip ediyorduk. "Alya'yı yavaş yavaş uyandır istersen, on dakika gösteriyor."

"Haklısın." dedim.

Emniyet kemerimi biraz gevşettikten sonra arkaya döndüm ve başı önüne düşen kızımın saçlarını sevdim. "Alya," dedim. Dudaklarımı ıslattıktan sonra, "Hadi kızım. Gelmek üzereyiz." dedim. Yüzüne düşen saçlarını çektiğimde pürüzsüz güzelliğiyle mışıl mışıl uyuyordu. Daha önce melek görmemiştim. Sanıyorum kimse görmemişti fakat benim için meleklerin o kusursuz saf güzelliği Alya'ya eşitti.

Gür kirpikleri yavaşça kırpıştıktan sonra hafif çekik gözlerini araladı ve bana baktı. Eliyle gözlerini ovuşturduktan sonra, "Anneciğim," dedi. Uykulu sesi o kadar tatlıydı ki gülümsememe neden oldu. Sanırım neden arabada olduğumuzu anımsamakta güçlük çekiyordu. Bunu hastalığına değil, uyku sersemliğine verdim. Ya da öyle olmasını istedim bilmiyordum.

"Evet güzelim," dedim elini tuttuğumda.

"Neredeyiz?"

"Birazdan çok tatlı doktor amcaların olduğu bir yere gideceğiz. Unuttun mu?" dedim. Bir süre kaşlarını çatarak etrafına bakındıktan sonra yüzünde sonradan aklına gelen bir şey olmuş gibi görünen gevşeme derin bir nefes almamı kolaylaştırdı.

"Hatırladım anneciğim." dedi ve kucağındaki sol elimle oynamaya başladı.

Sol kolum arka koltukta kalacak şekilde biraz vücudumu çevirdim. Alex'e biraz daha yakındım. Nerelerde olduğumuzu görmek için onun olduğu camdan dışarıya bakmaya çalıştığımda hızla yanağıma bir öpücük kondurdu. Şaşkınlıkla kendimi geri çektiğimde yüzümün kızarmış olduğunu biliyordum. Alya kıkırdayarak minik elleriyle ağzını kapattığında Alex dikiz aynasından ona bakarak göz kırptı ve gülümsedi. Bu duruma benim de gülümsemekten başka yapacak bir şeyim yoktu.

Dışarıyı seyrederken şehir merkezinden biraz uzaklaşmış olduğumuzu fark ettim. Daha çok ağaçlar belirginleşmişti. Kırsal bir bölgeye doğru gidiyorduk. Gittiğimiz yer bizim bulunduğumuz yere göre daha güneyde kaldığı için tepedeki güneş kavurucu sıcaklığıyla yer yüzünü terletiyordu. Camımı açtıktan sonra elimi dışarı çıkarttım ve ılık rüzgarın parmaklarımın arasından süzülmesine izin verdim.

Birkaç dakika sonra sıklaşan ağaçlar seyrekleşmişti. "Sanırım geldik," diyen Alex'in sesiyle dalan gözlerimi yoldan çektim ve önüme baktım. Birkaç yüz metre ötemizde oldukça büyük bir enstitü duruyordu. Hastaneye benzer bir yanı yoktu. Daha çok filmlerden aşina olduğumuz türde araştırmaların yapıldığı bir yere benziyordu.

Devin | RAFLARDA |Where stories live. Discover now