21- Kör Kuyularda

176 36 70
                                    

Aradan saatler geçti. Yeşim, düş görüyordu.  Rüyasında her yer diz boyu kardı ve evlerin saçaklarından boy sırasına dizilmiş buzlar sarkıyordu.  Üzerinde pijamalarıyla üşüyordu. Niye böyle kazaksız, montsuz, pijamayla kara çıkmıştı ki? Sonra rüya gördüğünü anladı ama henüz gözleri kapalıydı. Uyku ile uyanıklığın arasındaki eşikteydi. Bu sefer de "Neden ev bu kadar soğuk? Annem sobayı yaksa ya! Niye her yanım ağrıyor? Niye yatakta değil de yerdeymişim gibi sert?" diye düşünürken, elinin üzerinde kıpır kıpır yürüyen bir şey hissetti ve yeşil gözlerini açtı. 

Açmasıyla birlikte, elinin üstünde gezinen sekiz, tüylü ayağı gördü.

Açmasıyla birlikte, elinin üstünde gezinen sekiz, tüylü ayağı gördü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"AAAAAYYYY!"

diyerek örümceği attı.  Elini cebine attığında cep telefonunu almadığını hatırladı. Hoş alsa da belki bu kadar derinde çekmezdi. Baretin lambasının şarjı yanıyordu, kaç saat dayanırdı bilmiyordu çünkü burada kaç saat yattığından haberi yoktu. O iki adam neden kendisini buraya atmıştı? Niye? Neden yaa? Neden? Düşünüyor bir cevap bulamıyordu. Hırsız olsalar çalacak parası yoktu! Sapık olsalar daha kötü şeyler yaparlardı! Bir sebep bulamıyordu.  Kaburgaları, dizi, dirsekleri ağrılar içinde ayağa kalkmayı başardı. Yukarı doğru seslendi:

"İmdaaaaat! Kimse yok mu? İmdaaat! Kurtarın! Buradayım! İmdaaaat! Kimse yok mu?"

Sonra bu kullanılmayan eski madenin oralarda kimsenin olmadığını hatırladı.  Yukarıya tırmanması imkânsızdı.  Aklına babasının vaktiyle söyledikleri geldi:

" Eski madenin bir tanesi gölün yanındaki, kocaman bir yer altı mağarasına açılıyormuş. Giren kayboluyor diyorlar o yüzden kimse girmeye cesaret edemiyor."

Ya bu o madense? Bir yol olmalıydı, buradan çıkmalıydı. Annesini düşündü kim bilir nasıl merak etmişti?  Annem kaybolduğumu anlayınca, polise haber verir diye aklından geçirdi ama kimse buraya geldiklerini bilmiyordu. Kazmayı aldı. Baretin lambasının ışığında dikkatle yürümeye başladı. Pes etmeyecekti. Buradan kurtulacaktı. Epey yürüdü. Tavan neredeyse başına değecekti, gittikçe alçaldı ve yol daraldı. Bundan sonrasını emekleyerek gitmesi gerekti. Dizlerinin üstünde gide gide nefes nefese kaldı, susamıştı ve soğuktan titriyordu. Sağı kaya, solu kaya, başının üstü kayaydı. Morali sıfırdı. Kendini ölümün soğuk kollarına bırakması an meselesiydi ki, babasının bir sözü daha aklına geldi:

"Madende moral olsun diye sesi güzeller şarkı söyler, arkadaşlar hep bana türkü söyletirler."

"Hangi türküyü söylüyorsun baba?"

"Aklıma o anda ne gelirse onu söylüyom kızım ama en çok Beyaz Giyme Toz Olur'u söylüyom. Arkadaşlar onu yanık yanık okuduğumu söylüyolar."

Yeşim, tüyleri diken diken, tir tir titreyerek, dişleri birbirine çarparak söylemeye başladı. Babasından güç almasının tam zamanıydı.

"Beyaz....tıtıtıtı....giyme toz o....ooluurr....ııııdııııı.....siyah giyme...söz oluuuur...."

Ve cılız ışıkta emeklemeye devam etti. İşe yaramıştı.

*****

O sırada annesi ise Kemal Usta ile karakoldaydı. Kadıncağız, Yeşim dönmeyince, madene gitmiş;  kimsenin televizyonculardan filan haberinin olmadığını öğrenince çılgına dönmüştü.

"Televizyoncular mı? Yooo....kimse gelmedi Gülbahar bacım."

"Nasıl olur Kemal Usta? Buraya geleceklerdi, çekim yapacaklardı, bir saatte döneriz dediydiler. İki kişiydiler. Amanın! Kızımı kaçırdılar mı yoksa? Allah'ım! Kızım nerede? Kızımı bulun bana!"

deyince, Kemal ustanın arabasıyla karakola gittiler. Karakol amiri, yerel televizyon kanalını arayınca, daha önce kızla röportaj yapanlar hemen geldiler. Kendilerinden kimsenin çekim için onlara gitmediğini söylediler. Yeşim'i kimse oralarda görmemişti. Çekim yapan da yoktu. Kübra, canlı yayına bağlandı:

"Sayın seyirciler, tüm ülkenin gurur duyduğu maden işçisi Yeşim Özbey'in kaçırıldığından şüpheleniliyor. Televizyoncu olduklarını söyleyen iki kişi, Yeşim Özbey'in annesi Gülbahar Özbey'e kızıyla röportaj yapacaklarını ve bir saat sonra döneceklerini söylemişler. Ancak aradan saatler geçmesine rağmen  bu esrarengiz kişiler  de, Yeşim de ortada yok. Gülbahar hanım yanımızda. Söz sizin...." 

"Kaçırdılar kızımı! Onlar kaçırdı! Allah aşkına bulun kızımı! Başka söyleyecek sözüm yok. N'olur kızımı bulun bana. Yeşim'imi bulun!"

21. BÖLÜMÜN SONU





YEŞİM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin