BÖLÜM ❅ 30: "ZİHNİYET MODASI"

2.6K 253 64
                                    

Multi; Jome - Cinnamon

Umarım severek okursunuz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. <3 Bu arada geçen bölümün oy sayısında gereksiz bir düşüş gördüm. Eğer unuttuysanız gidip geçmiş bölümü ve diğerlerini de oylamayı es geçmeyin lütfen. Teşekkür ederim.

BÖLÜM ❅ 30"ZİHNİYET MODASI"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 30
"ZİHNİYET MODASI"

Yalnızlık insanı değildim. Çevremde insanlar olmasından, birileriyle mutluluğumu paylaşmaktan ve onlarla kahkahalara ortak olmaktan hoşlanırdım. Yeni fikirler dinlemek ve fikirlerimi paylaşmak oldum olası bundan zevk aldığım bir şeydi. Tüm bunlara rağmen yalnızlıktan da gocunmazdım. Tek başıma alışverişe gidebilir, bir kafede oturup kahve içebilir ve kendimle keyifli vakit geçirebilirdim. Yani insanların varlığı beni mutlu ederdi ancak yoklukları da sorun çıkartmazdı.

Sıraç'ın arabasından inip onunla konuşmaya bir son verdiğimiz andan itibaren kendimi mutsuz hissediyordum.

Bu bir sorundu. Bu kesinlikle bir sorundu. Onunlayken mutlu olabilirdim ama onsuz mutsuz olmayı kabul edemezdim. Sanki hayatıma girmeden önce hiç gülmemişim, hiç keyiflenmemişim gibi tüm bu güzel hislerimi ona bağlayıp kendimden uzaklaştıramazdım; bunlar mantık sahibi her insanın yürütebileceği fikirlerdi. Bunları düşünebiliyordum, hatta bunu kabullenebiliyordum bile ama hayatıma uygulamak, şimdilik aşamadığım büyük bir engeldi.

Problemi görebiliyor ama onu nasıl çözmem gerektiğini bilmiyordum. Sırf bu beni mutlu ediyor, hislerimi tatmin ediyor diye doğruluğundan şüphe duyduğum bir işe girişmeli miydim? Hayır, bunun tutulacak hiçbir yanı yoktu. Güzel kapılardan geçmek için dik yokuşlar tırmanılırdı, bazen güzel bir sonuç için fedakârlık yapılmalıydı.

Birbirimizi kırmamak uğruna bizden fedakârlık mı yapacaktım?

Fincanımdaki son kahveyi yudumlayıp fal bakmak için tabağı üzerine kapatırken düşüncelerimin yoğunluğu salona sinmişti. Sıraç'la haberleşmeyi bırakalı bir hafta oluyordu. Sözünü tutarak evime çiçek göndermemişti ama kırmızı güller onu hatırlatmak istiyor gibi televizyonun hemen yanında duruyordu. Aramızdaki anlaşmazlığı bir kenara bırakarak onunla bir yerleri gezmek ve araba turu yapıp şarkı dinlemek istiyordum. Eğer onu arayıp bu harika planımdan bahsetseydim hiç duraksamadan kabul edeceğine emindim.

Gün içinde sık sık aklıma geliyor olsa da bir şeylerle meşgul olduğum için genellikle düşüncelerim yüzeysel kalıyordu. Yalnız kaldığımda ise aramızdakiler üzerine daha fazla düşünme fırsatı buluyordum, çok düşündükçe her şey çok daha korkunç bir hâle geliyordu. Aslında her şey çok basitti, düşüncelerime dev aynası sunan bizzat ben olmalıydım.

Bu gece adliyeye gidecek ve nöbeti sırasında Yalçın'a eşlik edecektim. Bunu daha önce yapmadığım için çok heyecanlıydım ama bugün çalışmayıp gün içinde evde otururken o kadar sıkılmıştım ki, heyecanım onun yanında sönük kalıyordu.

İNFİLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin