1.Bölüm: "Tesadüf"

9.8K 623 297
                                    


"Bana borçlandın. İşte şimdi borcunu ödeme zamanı Havva kızı."

***

Sıcağın çok olduğu günlerde, her zaman yaptığımı yaparak soğuk kahvemi elime alıp pencereden dışarı baktım. Nedensizce sıcaklığın arttığı bu havalarda nem de iyice artmıştı. Normalde bu sıcak havalar yerini ılık havalara bırakırdı, ama bu ay böyle olmamıştı. 

Derin bir iç çekerek kahvemdeki son yudumu da içip kupamı masaya  bıraktım ve telefonumu alıp dış kapıya doğru yöneldim. Bugün arkadaşım Merve ve kuzenim Bengü ile buluşacaktım. 

Taktığım kol çantamla birlikte spor ayakkabımı giyerek dışarı çıktım. Bugün hava gerçekten de güneşliydi. Bu yüzden kısa süre için kiraladığım arabama biner binmez güneş gözlüğümü taktım. Ardından  hızlıca kafenin yolunu tutarak kısa sürede buluşacağımız yere geldim.

İner inmez de güneş gözlüğümü düzelterek kafenin kapısından içeri girdim. Boş yer olan köşe yeri seçerek sakin hareketlerle oraya ilerlemeye başladım. 

Kafenin içinde pek fazla insan yoktu.  En azından sakin bir ortamı vardı. Oturur oturmaz ile garson beyin başıma dikilmesiyle menüye gerek kalmadan soğuk bir kahve söyledim. Bugün kahve tutkunluğum yüzünden ikinci kahvem olacaktı. Umarım kalbime çarpıntı yapmazdı.

Bengü ve Merve'yi beklerken bu esnada istemsizce arka masamda oturan kişilerin konuşmasına şahit oldum.

"Hava da fazla sıcak olmadı mı? Birisi el atsa keşke?"

Birisi mi?

"Sorma ya bu yanımızdaki adamın geldiğinden beri bir garezi var. Tabii onu etkilemiyor. Biz sıcaktan yanıyoruz burada."

Konuşmaları gittikçe ilginçleşirken gelen kahvemden bir yudum aldım. Arka masamda kaldıkları için yüzlerini göremiyordum.

"Yoksa şu yolda sana laf çarpan kız yüzünden mi?"

"Hahaha bence de ondan. Kız şimdiye sıcaktan bayılmıştır."

"Kesin zevzek zevzek konuşmayı. Bu kızı nasıl bulacağız onu söyleyin? Burayı bilen sizsiniz."

Konuşmaları devam ederken Bengü ve Miray'ın aynı anda kafeden içeri girip yanıma oturmalarıyla onları dinlemeyi bıraktım. Zaten istemsizce kulak misafiri olduğum önemsiz bir konuşmaydı.

"Hoş geldiniz." dedim onlara sarılırken.

"Hoş bulduk kankacım, nasılsın?" 

Arkadaşımın sorusuna tebessüm edip "Ne olsun aynı. Siz nasılsınız?" diyerek bu sefer aynı soruyu ben sordum. "Siz nasılsınız?"

"Ay ne olsun işte aynı. Biz de Bengü'yle gelirken karşılaştık."

Hem konuşup hem de garsonu çağıran Merve ile başımı sallayarak kuzenime döndüm. "İyi olmuş karşılaşmanız."

Onaylarcasına başını sallayan Bengü, bıkkınlıkla konuştu. "Gelene kadar sıcaktan terledim. Şansıma bugün kalın giyinmiş oldum."

Ona katıldığımı belli ederek gözerimi  devirdim. "Sorma ya, havanın böyle olacağı tuttu. Keşke Tanrı bize acısa." dedim ve o an dışarıda kopan fırtınayla camdan dışarı şaşkınlıkla baktım.

Bugünlerde hava konusunda Tanrı bizi şaşırtıyordu.

"Acıdım işte."

Bir anda duyduğum cümleyle arkamı dönmeden edemedim. Ve de ne göreyim? O gün yol kenarında tartıştığım azur mavisi gözlere sahip adamdı bu? Keskin gözleriyle tam arkamda oturmuş bana bakıyordu. O da beni tanımış olmalıydı.

GÖKYÜZÜ HIŞIRTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin