30.Bölüm: "Kabullenme"

4.6K 472 140
                                    

"Kudreti tüm evreni kasıp kavuracak cinstendi."

***

Genç Tanrı, bütün öfkesini etrafındaki kişiler veya nesnelerden çıkarıyordu. Karısı kaybolmuştu ve tehlikede olduğunu hissediyordu. Onu çağırmıştı.

Alcander, çağrıldığını hissettiği noktaya gittiğinde onu bulamamıştı. Tüm saray ailesi ise endişeyle baş Tanrılarının eşi için seferber olmuştu. Ama bulamamıştılar. Rengin'i bulamamaları imkansızdı.

Bir güç onu bulmalarını engelliyor gibiydi.

"Alcander, bahçeye çıkıp gelenleri görmen lazım."

Normalde asla kapıyı çalmadan girilemeyen odaya savaş Tanrı'sı Ares,  bodoslama içeri dalmıştı.

Kaşları çatılan Alcander, arkadaşının yüzünü inceleyerek hızla odasını terk etti.

Bastığı her adımda adeta ben buradayım dercesine zemini inletiyordu. Onu gören anında önünden çekiliyordu. Patlamaya hazır bir bomba gibiydi.

Bahçeye çıkar çıkmaz ise karşısında gördüğü iki bedenle suratı öfkeyle kazındı. Bir yanı rahatlarken diğer yanı kıskançlık ve öfkeyle dolmuştu. Zira karısı, Yıkım Tanrı'sının kucağında baygın bir halde duruyordu.

O an öyle bir öfkelendi mi tüm Siresya, koca bir gürültü ile sarsılır gibi oldu. Adeta gök gürültüsü tüm evreni sardı.

Kendime hakim olmakta zorlanıyordu. İlk defa kendini böyle kaybetmiş hissederken hırsla, karısının baygın bedenine doğru yürüdü. Tüm Siresya ailesi ve hizmetlileri olası bir olay karşısında endişeyle yerlerinde hareketsiz bir şekilde bekliyordu. Onlarda Baş Tanrı'larını böyle gördükleri için şaşkındılar.

"Ne cüretle?!" diyerek karısının bedenini, yabancı gördüğü kişiden hızla aldı. Ve ardından karşısındaki bedene acı çektirmek istercesine yoğun bir zihinsel güç uyguladı.

Tanrı Perses, bu güç karşısında acıyla tıslayarak başını tuttu ve dizlerinin üstüne çöktü. Daha önce gerekmedikçe hiçbir Tanrı'ya bu gücü uygulamazken şimdi uygulaması herkesi korkutmuştu. Kimse de bu öfkeye anlam veremiyordu. Sonuçta karısını getiren Tanrı Perses' ti.

"K-Kes ş-şunu!" dişlerinin arasından zorlukla konuşan Perses, bu güç karşında zihninin ve kalbinin acıdan patlayacağını hissetti.

"Sen." dedi hırçınca baş Tanrı. "Tekrar sürgün mü edilmek istiyorsun? Söylesene! Senin gücün yüzünden ona ulaşamadım!"

Alcander, karısına neden ulaşamadığını anlarken kollarındaki buz kesmiş bedene baktı. Dudakları hafiften morarmışken yüzü bembeyaz kesilmişti. Mavi damarları, teninde gün yüzüne çıkarken bir şekilde güç kullandığı için halsiz olduğunu anladı. Zira güç kullanırken, kendi bedenine buna dair bir hissiyat belirmişti.

Acısı kesilen Perses, ellerini öfkeyle yumruk yaparken yalpalayarak ayağa kalkmaya çalıştı. Kalkarken zorlanmıştı. Ne de olsa üzerinde Baş Tanrı'nın gücü uygulanmıştı.

"Onu bulup buraya getirdim. Karşılığı bu olmamalı." zor bela iradesine sahip çıkarak sakin bir şekilde konuşmayı başaran yıkım Tanrı'sı ile olayı izleyen herkes nefesini tutmuştu.

"Kes sesini ve söyle neden baygın?" 

Baş Tanrı karşısındaki kişiyi tanıdığı için zerre pişmanlık duymamıştı. Zaten şu an tek istediği olan biteni öğrenmekti.

Sağ dudağını kıvıran Perses soru karşısında pişkince sırıtmıştı. "Size tavsiyem eşinizi yanınızdan ayırmayın. Malum dünya tehlikeli yer, peşine biri takılmış." 

GÖKYÜZÜ HIŞIRTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin