Aklına yatmasa da aşağı yukarı salladı başını. Odadan çıkıp hemen yanındaki duvara yaslanırken etrafta kimse olup olmadığını kontrol ettim. Az önce arayan numaraya tıklayıp kulağıma götürdüm. Açıldığına dair hışırtılar geldiğinde odalarında olan insanları rahatsız etmemek için oldukça kısık bir sesle "Alo." dedim.

*Merhaba Ayaz, en son konuştuğumuz konu yarım kalmıştı.* akşam geç saatte aramıştı ve Yankı yanımda olduğu için uzatmadan kapatmak zorunda kalmıştım.

Saatleri belirlemiştim, onun boş olduğu günleri öğrenmem gerekiyordu. "Hangi gün müsaitsen uyar bana."

*Haftada üç gün olsun diyorum, Pazartesi, Çarşamba ve Cuma.*

"Güzel..." odanın içinden Yankı'nın tıkırtıları geldiğinde telefonu kulağımdan ayırdım. Bir yere çarpmış ya da zarar görmüş olabilirdi. "Fiyat konusunda da anlaşmıştık zaten, kapatmak zorundayım." kadından onaylayıcı sesler gelince telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım ve direkt odaya girdim. Hemen aklımdan geçenler gibi kötü bir görüntü yoktu, sadece masanın üstündeki küçük biblo yere düşmüştü.

Benim geldiğimden emin olmak için "Ayaz..." diye mırıldanan sevgilime ilerleyip kolumun altına aldım.

"Benim güzelim, hazır mısın?" omzunu okşarken üzerini baştan aşağı süzmüştüm, her şey tamam gibiydi.

"Hazırım." ellerimizi birleştirip odadan çıkardım Yankı'yı. Benim ardımdan küçük adımlarla yürüyor, sesini çıkarmıyordu. Oldukça basit ve olağan bir an yaşıyor olsak bile Parmaklarımın arasındaki narin elin Yankı'ya ait olduğunu bilmek, hemen yanımda sakin sakin yürüdüğünü bilmek içimde anlamsız bir huzur oluşturuyordu. Yanımdaydı, benimleydi ve güvendeydi.

Bindiğimiz asansörden inerken "Sen kiminle konuştun?" diye sordu çekinerek. Gözlerime bize biraz uzakta kalan Volkan takılınca sorusunu es geçip gülümsedim.

"Volkan bizi bekliyor." kaşlarını hafiften çatıp cümlemin altında yatan soruyu başıyla onayladı. O da istediğine göre Volkan'ın yanına gitmememiz için hiçbir neden yoktu. "Naber kardeşim?"

"İyidir Ayaz'ım." art arda otelin barına ilerlerken elime daha sıkı sarıldı Yankı. Rahatça yürüyebilmesi için elini bırakıp kolumun altına aldım bedenini. Başını göğsüme yaslamaktan çekinmedi, özgürce hareket etmesi yüzümde hafif bir tebessüm oluşturdu.

Volkan'ın peşinden locaya oturup yanımıza gelen garsona siparişleri verdim. Yankı kolumun altından bir saniye bile ayrılmıyor ve bizim muhabbetimize katılmıyordu. Bir iki kez sormaya çalıştıysam da neyi olduğunu söylememişti. Tek yaptığımı omzuma ya da göğsüme uzanıp oturmaktı.

"Işık'a yazdım işte, tam dediğin gibi de yazdım hiç beklemeden hayır dedi kız."

"Abicim kız doktor, aranızda aklına gelebilecek her açıdan fark var. Seni kabul etmez, demiştim."

Yüzü hafiften asılsa da pek aldırmışa benzemiyordu Volkan, hisleri henüz ilerlemeden açılıp reddedildiği için fazla sarsılmamıştı. "Ya orası öyle de ben de boş biri değilim sonuçta."

Volkan pek inanmıyordu ama ben aradaki kültür farkının bir ilişkiyi etkilediğine kesinlikle inanıyordum. Işık çok donanımlı, çok zeki bir kızdı ve kolay kolay birinden hoşlanamazdı. "Değilsin tabii." içkimden bir yudum alıp sessiz sessiz oturan Yankı'nın omzunu okşadım. "Ama insanı etkileyen en büyük şey zekadır."

"Bu Işık olmadı, önümüzdeki Işık'lara bakıcaz." kafasına diktiği bardağı masaya bırakıp yüzünü buruşturdu. "Doktorlar bana göre değil, anlamış oldum."

Karanlık • [b×b]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora