-26- Benimki

44.2K 3.2K 932
                                    

Kapüşonlumun  üstüne gri siyah karışımı kot ceketimi giyip, kapüşonu kafama geçirdim. Komodinin üstündeki bileklikleri bileğime takarken göz ucuyla Yankı'ya baktım. Yatağın içinde yorgana sarılmış oturuyor, beni bekliyordu. 

Dolabı açıp kıyafetlerimin arasına öylece bıraktığım çakıyı aldım elime. Ne olur ne olmaz diye cebime sıkıştırıp Yankı'ya döndüm. Dudaklarının duruşuna bakılırsa ağladı ağlayacak haldeydi.

"Yavrum." yanına oturup kucağında duran elini tuttum. "Asma suratını."

"Gitmeni istemiyorum." yalnızken korkuyordu, ama yapabileceğim bir şey yoktu ki. Gitmek zorundaydım.

"Geç kalmayacağım, söz veriyorum."

Omuzlarını silkti. "İstemiyorum." gözüme çocuk gibi görünüyordu şuan. Yanaklarını sıkarak öpme isteğim artarken biraz daha yaklaştım. Kollarımı sırtına sarıp, göğsüme çektim Yankı'yı. Karşı koymadan başını göğsüme yaslayarak mis kokusunu içime çekme olanağı tanıdı.

"Güzelim benim, Işık yanında kalsın diyorum, istemiyorsun. Nilay'ı çağırmayı dahi teklif ettim, onu da istemiyorsun. Ne yapabilirim başka?"

"Gitmeyebilirsin." 

"Para kazanmam gerekiyor Yankı."

"Çok geç değil mi saat, böyle iş mi olur?" elini parmaklarımın arasına alıp dudaklarıma bastırdım.

"Oluyor güzelim, böyle de iş oluyor."

"Ben de gelebilir miyim?"

"Tabii ki gelemezsin." hevesle bakan gözlerini indirip sessizce ofladı. Her bir hareketini, her bir mimiğini ezberlemeye çalışırcasına izliyordum yüzünü. 

"İyi, git..." kendini öne çekip kollarımdan çıkmaya çalıştı. Bu haline gülümsesemde sesimi çıkarmadım. Yorganı üzerinden alıp, kollarımı beline sardım. Önemli bir sanat eserini taşıyorcasına dikkatli hareketlerle kucağıma aldım Yankı'yı. Omzuma sıkı sıkı tutunmasına bakılırsa şaşırmıştı.

Merdivenleri o şekilde inip salona kadar getirdim Yankı'yı. Koltuğun üstüne bırakırken kollarını çekti. "Ayrılmaya çok meraklısınız Yankı Bey." amacım eğlenmekti ama o cidden trip attığımı düşünüyordu herhalde. Bakışları değişmişti.

Uzanıp elimi tuttu. Parmaklarımızı birbirine geçirirken yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi. Kendince gönlümü alıyordu sanırım. "O zaman geldiğinde dışarı çıkalım, olur mu?"

"Gece gece ne yapacağız dışarda?"

"Lütfen..." dedi, hayır bile dememiştim ki. Sadece neden istediğini sorguluyordum. "Hiç geceleri dışarı çıkmadım, akşamları bile çıkmadım."

"Tamam, söz veriyorum çıkacağız." eğilerek dudaklarımı yanağına bastırdım. " Işık yoldadır, gelsin gideceğim."

"Ya hani çağırmayacaktın!" elini elimden ayırıp kısa bir süreliğine yüzünü kapattı. 

"Yankı, seni tek bırakamam."

"Önceden kalıyordum ama..." derken yavaşça yutkundu, ilk zamanları hatırlattığı için tepkimi ölçmek istiyordu sanırım. Sakince dudaklarımdan çıkacak kelimeyi bekliyordu. Ne diyebilirdim ki...haklıydı. Şu cümleyi kurarken bile 'beni yalnız bırakma' dediğini duyar gibiydim. Resmen korkarak sunuyordu bu öneriyi. Sırf Işık'tan hoşlanmadığı için.

"O benim tek dostum Yankı."

"Önceden yoktu, bir anda yakın oldunuz." 

"Sadece görüşemiyorduk." kapı tıklandığında ikimizde sustuk. Yankı koltuğa yaslanıp konuyu kapatmayı tercih etti. Daha fazla bekletmemek adına kapıya gidip açarken gözlerim salondaydı.

Karanlık • [b×b]Where stories live. Discover now