O sadece sinirine hakim olamamıştı. Ve içinde küçük bir ses eminim ki onu rahatsız etmişti bile.  Onu tanıyordum. Kafenin önünde bana sert çıkınca da karşısında sanki başka biri var gibi konuşmuştu. Şu anda da böyle olduğuna emindim.

Bu yüzden Lina güvenlikçiye doğru ilerlerken hızla kolumla yüzümü sildim ve kendime gelmeye çalışarak adımlarımı onun gittiği yere yönlendirdim.

Her ne kadar bana dedikleri ile kalbim kırılmış, parçaları sözleri altında ezilmiş olsada onu bu uğradığı haksızlıktan dolayı yalnız bırakamazdım.

Bu yüzden gizlice peşinden giderek niyetini öğrenmiştim. Güvenlikçiden o anın kamera kayıtlarını kanıt için istediğini duymamla hızla toplantının yapıldığı ana kampüse ilerlemeye başladım.

Benim kanıta ihtiyacım yoktu. Plan yapma da yalan olduğu için kendi yöntemimle çözecektim.

Aslında şu anda kalbimi kırdığı için defolup gitmeliydim ama yapamazdım ve bu şeyle gurursuz herifin teki gibi gözüktüğüm doğruydu. Ama bu umurumda bile değildi. Aşıktım ve sevdiğim kadına zarar vermeyi kendine had bilmiş adama haddini bildirecektim.

Kimse benim güzelime zarar veremezdi.

Elbette kendini koruyabileceğini biliyordum ama görünmez kalkanı olmak istediğim kaçınılmaz bir gerçekti.

Merdivenleri hızlı bir şekilde çıkarak geldiğim 5. katta direktörün odasına ilerledim ve toplantıda olduklarını bildiğim halde umursamadan odaya dalıp hocaların ve direktörün dikkatini üstüme çektim.

"Jang hoca ve direktör hariç hepiniz dışarı çıkın!"

Sinirlerim kalbimin kırılması üstüne hat safhaya gelmişti ve anlımdaki damarın belirgin bir şekilde attığını hissedebiliyordum.

Ayrıca şu anda tek bir hedefim vardı.

O herife kafa atmak.

Herkes şaşkınca bana bakarken direktör Mingyu ayağa kalkıp yanıma geldi. "Taehyung! Bu ne saygısızlık? Asıl sen hemen çık dışarı!" Eliyle kapıyı gösterip sesini yükselterek konuşmasını umursamadan cümlemi daha sert bir şekilde hocalara bakarak tekrarladım. Şu anda yaptığım şey onlara çok büyük bir saygısızlık olabilirdi ama ben az önce hayatımı sorgusuz sualsiz önüne sunabileceğim kadının ikinci kez bir erkek yüzünden kriz geçirdiğini görmüştüm.  "Jang Hoca ve direktör dışında herkes hemen dışarı çıksın! Yoksa bu okulda bugün ki son iş gününüz olur!"

Öğretmenler son lafım ile gözleri korka korka itiraz etmeye çalışsalarda beni ve ailemi biliyorlardı. Nüfuslu insanlardandım. Kimse lafımın üstüne -Lina dışında- laf söyleyemezdi. Hâlâ sertçe onlara bakarken nihayet ayaklanıp homurdanarak çıkmışlardı. Bakışlarım hızla karşımda oturan adama kaydı.

Yanımda duran direktör Mingyu bana hem kızgınlık hem merakla bakarken Jang hocaya yaklaşıp onu ayağa kaldırarak kafa attım. Elim günlerdir kavgalı olduğumuz çocuklar yüzünden kaşınıyordu zaten. Bu da tuzu biberi olmuştu.

"Ne yapıyorsun sen be?! Kendine gel hemen!"

Burnunu tutarak can havliyle beni durdurmaya çalışıp direktörün arkasına geçen Jang hocaya parmağımı sallayarak, "Asıl benim sevdiğim kadına sürtük diyerek ve tokat atmaya çalışarak sen ne yaptığını sanıyorsun hoca?!" diye gürledim.

Direktör bir anda şaşkınlıkla Jang hocaya döndüğünde bana şokla bakan Jang hoca ne diyeceğini bilemeyerek ikimize baktı. "Ne diyor bu serseri? Öğrencilerle bir husumetiniz mi oldu sizin?"

𝓟𝓻𝓲𝓷𝓬𝓮𝓼𝓼 𝓓𝓸𝓮𝓼𝓷'𝓽 𝓒𝓻𝔂✔✔Where stories live. Discover now