TANITIM

95K 3.8K 3.8K
                                    

Telefonu kulağımda tutup Beste'nin geri gelmesini bekliyordum. Üvey babası ve annesi kavga ettiği için o da abisi ile mecburen olaya dahil olmuşlardı.

Önümdeki kağıda şekiller çizerken, oturduğum çalışma masasından gökyüzüne baktım. Hava iyice kararmıştı. Koyu mavi görünüyordu gökyüzü. Telefondan bir hışırtı gelince telefona odaklandım.

"Aşkım geldim." Beste'nin sesini duyduğumda yeniden şekil çizme işime geri döndüm.

"Neden kavga ediyorlar yine?" diye sorduğumda derinden bir şekilde ofladı.

"Ay bilmiyorum hayatım, her zamanki kavgaları..." anlatmak istemiyordu, zorlanmadım. Elimdeki kalemi bırakıp ayağa kalktım ve pencereye doğru ilerledim.

"Bugün okul çıkışı kafeye gelemedim, üzülmedin değil mi?"

"Yok, her zaman benimle takılamazsın biliyorum. Seninde arkadaşların var." gülümsedim, anlayışlı bir sevgilim vardı.

"Teşekkür ederim.." dedim ve ardından onun kafede neler yaptığını yarım saat kadar dinledim. Daha doğrusu onu dinlemeyip, kendi düşüncelerimi tarttım.

O bana aşıktı, ama ben ona aşık değildim. Ve aşkın nasıl bir şey olduğunu hissetmek istiyordum. Birini nasıl seversin? Ona ne için aşık olursun?

Bunları merak ediyordum ve hiçbirini Beste'de bulamıyordum. Anlatacak bir şey kalmadığında saate baktım. Gece yarısı olmak üzereydi.

"Hayatım, yarın okul var. Uyuyalım artık." dediğimde anında onayladı. Tam iyi geceler dileyip kapatacakken beni durdurdu.

"Hazar, dur.. Bugün yıldızlar günü." yine her zamanki batıl inançlarıydı. "Bugün üç yıldızı yan yana görürsen, gözlerini ayırmadan dilek dilersen, hemen oluyormuş." gözlerimi devirdim.

"Beste inanma ya şöyle şeylere.."

"Aşkım lütfen, en azından yatmadan önce bir bak.." dediğinde sıkıntılı bir nefes verdim.

"Tamam bakacağım."

O mutlu olurken, veda ederek telefonu kapattım. Gökyüzüne baktığımda ağzımdan alay dolu bir gülme sesi çıktı.

"Ne kadar saçma şeyler." söylenirken.

Tam perdeyi kapatacakken, parlayan üç tane yıldızı gördüm. Kaşlarım çatılırken, biraz daha cama yaklaştım.  O kadar güzel parlıyordu ki, kalbim hızlanmıştı.

Sanki aşkı, orada hissetmiştim.

Gözlerimi yıldızlara diktim ve kalbimden gelen bir istekle, saçma olduğu düşüncelerini kenara atıp dilek diledim.

"Aşkı bulmak istiyorum, aşık olmak istiyorum." diye fısıldadım. Fısıltım odada yankılanırken, içim huzurla dolmuştu.

Yıldızlar saniyeler sonra ortadan kaybolurken, kaşlarım çatıldı. Yanlış mı görmüştüm acaba yıldızları?

Daha fazla düşünmeden perdeyi çekip yatağıma ilerledim. Yorganın içine girdiğimde, yorganın soğuk tarafı beni mutlu etmişti.

Gözlerimi kapattım, huzurlu bir uykuya daldım.

****

Rüzgar vücuduma değerken, üşüdüğümü hissediyordum. Kollarımı kendime dolarken, camı açık bıraktığım için kendime kızdım.

Yatağım neden bu kadar sertti?

Araba motoru sesleri gelince, gözlerimi araladım.

Önümden ispanyol paça tarzı kumaş pantolon giyinmiş bir kadın bedeni geçerken kaşlarımı çattım.

"Adalet partisi yarın kongreyi topluyormuş, Süleyman Demirel açıklamalar yapacakmış." bir şapkalı adam önümden sigarasını içip geçerken, yanında elinde çantası olan pardüseli adamla konuşuyordu.

"Bülent Ecevit, geçenlerde tüm parti üyelerini çağırmıştı. CHP'nin artık kendine gelmesi gerekli azizim."

Kalbim hızlı hızlı atarken, yerden destek alarak bedenimi kaldırdım. Etrafta insanlar kaldırım köşesinde uzanan bana bakıp hızlı hızlı geçiyorlardı.

Rüya mı görüyordum?

Gözlerimi kapatıp açtım.

Oturur pozisyona gelip, yüzüme bir tokat attım. Acıyı hissediyordum. Ama bu olamazdı.

"Çocuğum iyi misin?" kafamı çevirip elinde gazetesi ve küçük çantasıyla bana bakan teyzeye korku dolu baktım.

"B-ben neredeyim?" diye sorduğumda sarı saçları olan kadının kaşları çatılmıştı.

"Beykoz'dayız evladım." dediğinde kaşlarım daha da çok çatıldı. Etrafıma baktığımda, burayı tanımıyordum. Beykoz'da oturuyordum ama burayı tanımıyordum.

Aklıma gelen şey ile, korkarak kadının yüzüne baktım.

"Hangi yıldayız?" yüzüme garip garip baktı. Ardından üzerimi inceledi.

Baskılı bir tişörtüm, altımda dar bir lastikli eşofmanım vardı. Kadın ardından gülümsedi.

"1974 yılındayız evladım, aa ne alem bu gençlik." hafifçe kıkırdayarak konuştuğunda ben aklımı kaçırmak üzereydim.

Nasıl olmuştu böyle bir şey?

GÜZEŞTE Where stories live. Discover now