KAN ÇİÇEKLERİ

Start from the beginning
                                    

"Ben seni bırakır mıyım sence?"

"Yorgun görünüyorsun."

"Çok da uykum var."

"Uyuyacağın zamanlarda daha başka aktiviteleri tercih ettiğimiz için olabilir mi kocacığım? " Dediğimde gür kirpiklerin süslediği yeşil gözlerini kısarak bana bakmaya devam etti.

"Şikayetin mi var sevgilim? Gece hiç böyle demiyordun kollarımda? "

"Hayır hiçbir şikayetim yok ama bu aktiviteleri sadece izin günlerine mi taşısak, yorgun görünüyorsun çok," dediğimde belimdeki ellerini daha da sıkılaştırarak "bana hiçbiri yetmiyor. Hep seninle doluyum, hep seni istiyorum," diyerek boynuma ıslak öpücüklerini ardı ardına sıralamaya başladı.

"Her halinle aklımı başımdan alıyorsun," dedi yakıcı dudaklarının arasından.

Her an kollarında biraz daha mayışırken odayı telefon sesi doldurdu.

"En güzel anlarımın hep katili bu mesleğim," diyerek beni bırakıp masasında duran telefonu eline alarak cevap verdi.

"Tamam hemen geliyorum," diyerek telefonu kapattı.

Askıdaki önlüğünü üzerine giyerken "Bir trafik kazası gelmiş acilden aradılar," dedi ve steteskobunu ve cep telefonunu cebine koyarak elimden tuttu ve odadan çıktık.

Ben saçlarımla boynumu kapatmaya çalışırken asansörün önünde durduk ve anlamsızca bana baktı.

"Napıyorsun?" Dedi.

"Kızarttığın yerleri kapatmaya çalışıyorum," dediğimde çenemi hafifçe yukarı doğru kaldırdı ve az önce öpmeye doyamadığı boynumu kontrol etmeye başladı.

"Yok bir şey sevgilim," dedi. "Rahat ol. İzlerimi ulu orta yerlere bırakmıyorum," dedi gamzelerini gözüme sokar gibi gülümseyerek.

Gelen asansörle inenlerin arkasından asansöre bindik. Boş bulduğum asansörle dudaklarına yapıştım. Tam öpüşümü derinleştirecekken ani bir mide bulantısıyla hızla geri çekildim.

Değişen yüz ifademle "iyi misin?" diye sordu Yasin endişeyle.

"İyiyim, sarsıntıdan oldu sanırım," dedim ve arkamdaki aynadan yüz ifademi toparlamaya çalıştım. Dışarıya çıktığımızda acile ilerleyip hasta müşahade odaları yerine kapıdan dışarıya çıktık. Derin bir nefes aldım ve ağzıma kadar gelen mide bulantısının arttırdığı istifra isteğini geri göndermeye çalıştım.

Yasin elinde bir şişe su ve kolonya ile yanıma geldiğinde iyi olduğumu söyledim.

"Emin misin?" Dedi. "Yüzün soldu, eve gidip, dinlenmeye ne dersin?"

"Hayatım gerek yok."

"Bak şimdi, benim odama çık ve uzan biraz.Kapıyı arkadan kilitle. Ben gelirken seni ararım olur mu?"

"Hayatım gerçekten gerek yok."

"Rengin bile eskiye dönmedi hala. Hadi ama itiraz istemiyorum."

"Karınıza torpil yapıyorsunuz şu an doktor bey, " dedim gülerek ve devam ettim. "Hayatım bak ben iyiyim. Laboratuvara gideyim. Kendimi kötü hissedersem dinlenme odasında üçlü bir koltuk var orda yatar dinlenirim biraz."

MOR SALKIMLI SOKAK ( Tamamlandı ) Where stories live. Discover now