15. Bölüm

14.9K 1.4K 656
                                    

Yüzüne yediği son yumruk onu bilincini kaybedecek dereceye getirirken çektiği fiziksel acı umrunda bile değildi. Asıl sorun sikik kalbindeydi. Dakikalardır onu hırpalayan bedene takıntılıydı resmen kalbi. Onu tamamen seviyor gibi hissetmese de bırakamıyordu. Vazgeçemiyordu.

"Umarım şimdi anlamışsındır benimle uğraşmaman gerektiğini."

Yugyeom yere yığılan bedenin yakasından tutmuş yüzüne doğru haykırıyordu nefret cümlelerini. Jungkook'un gözlerindeki acı kırgınlığı zerre umursamıyor ve iz bırakacak derin yaralar açıyordu kalbinde.

Bir elini tekrar kaldırdı yumruk atmak için. Ama sonra bir şey oldu. Bir çift el onu yerdeki bedenin üzerinden sertçe çekti ve fırlatırcasına savurdu bir kenara. Ardından ne olduğunu anlamadan o ellerden biri yüzüne sert bir yumruk indirmişti.

Kafasını kaldırdığında kim olduğunu görmesiyle şaşkınlık ve sinirle kaşlarını çatmıştı.

Taehyung ise endişeyle yerdeki Jungkook'un yanına çökmüş ve onu dikkatlice doğrultmuştu. Jungkook her ne kadar şaşırsa da yanan canı daha ağır basıyor, onu tepkisiz bırakıyordu.

Taehyung onu duvara yaslanmış bir şekilde oturttuktan sonra ürkütücü bir yavaşlıkla ayağa kalkmış ve yumruk yaptığı elleriyle hâlâ şaşkın olan Yugyeom'a doğru adımlar atmaya başlamıştı.

Ve sonra; öfke onu ele geçirmiş, tüm siniri yumruk yaptığı ellerinde toplanmış, Yugyeom'un gözünün altında kocaman bir morluğa neden olacak bir yumruk indirmişti.

Yediği yumrukla sırtı duvara çarpan beden hızla yere düşerken Taehyung durmamış, sert bir tekmeyi de karnına geçirmişti.

Ardından eğilmiş, yakalarından tutarak acıdan kıvranan bedenin sırtını duvara yapıştırmıştı. Ve yüzüne doğru, sanki az önce sinirden gözü dönen o değilmiş gibi sakinlikle konuşmaya başlamıştı.

"Ne iğrenç biri oldun sen?"

Sinirle solumuş ve son kez konuşmuştu.

"Bir daha Jungkook'a dokunduğunu, ters bir cümle söylediğini görürsem kork benden."

Ve sonra sertçe yakasını bırakmış, dakikalardır onu tepkisizce izleyen, fiziksel ama en çok ruhsal acılar çeken bedene ilerlemişti. Onu kollarının altından tutarak kaldırmış, dikkatlice yürütmeye başlamıştı revire doğru. Jungkook ise ona ayak uydurarak kendisini yönlendirmesine izin vermişti.

***

Revirde pansuman yapılan Jungkook'u izliyordu Taehyung. Jungkook yaralarının acısına bile tepki vermiyor, bomboş gözlerle karşısındaki duvara bakıyordu.

Esmer olan içinin burkulduğunu hissetti. Neden böyle hissettiğine anlam veremese de umursamadan gözlerini dikmeye devam etti yaralı bedene.

Birkaç dakika sonra pansumanı bitmiş, hemşire odayı terk ederek ikisini baş başa bırakmıştı.

İkisi de sessizliğini koruyordu. Jungkook hâlâ boş gözlerle duvara bakmaya devam ediyor, Taehyung ise hâlâ gözlerini ondan çekmiyordu.

Buna son veren ise Jungkook olmuştu. Kafasını yavaşça kızıla çevirmiş, gözlerini gözlerine dikmişti.

Taehyung kalbinde büyük bir acı hissederken Yugyeom'a lanetler okuyordu. Daha fazla onun gözlerine bakamayarak kafasını eğerken, Jungkook hareketlenerek ayağa kalkmış, koltukta oturan Taehyung'un yanına oturmuştu.

Taehyung şaşkınlıkla kafasını kaldırırken Jungkook'un ıslanan yanaklarını fark etmiş, daha fazla dayanamayarak yanındaki bedeni kolları arasına çekmişti. Bu sefer şaşıran Jungkook olurken, buna ihtiyacı olduğunu hissetmiş ve o da kollarını boynuna dolayarak karşılık vermişti esmerin sarılışına.

İkili sıkıca birbirlerine sarılıyordu şimdi. Küçücük, ilaç kokan odada, ilk defa birbirlerine sarılıyorlardı.

Jungkook daha fazla dayanamayarak dakikalardır tuttuğu hıçkırıklarını serbest bırakmış, bunu Taehyung'un yanında yapmasının utancıyla kafasını boynuna gömmüştü.

İşte o an ağlaması sekteye uğramış, gözlerini aldığı eşsiz kokuyla kapatmıştı. Taehyung'a ilk defa bu kadar yakındı ve kokusunu ilk defa bu kadar net alıyordu. Aynı şekilde Taehyung'da kumral saçlardan gelen bu tarifsiz kokuyla kapatmıştı gözlerini. İkisi de mest olmuştu.

Aldığı koku nedeniyle fazla sürmeden sakinleşen beden yavaşça Taehyung'un kollarından ayrılırken, yüzlerinin arasında sadece birkaç santim vardı. İkisi de birbirlerinin gözlerinin içine bakıyordu.

Bunun farkına ilk varan Taehyung olurken hızlıca gözlerini gözlerinden çekmiş, biraz mesafe bırakmıştı aralarına.

"Daha... iyi misin şimdi?"

Jungkook sadece kafa sallamıştı çünkü öyle utanmıştı ki vücudundaki tüm kan yanaklarına toplanmış gibiydi. Taehyung'da kızarık yanaklardan bunu fark etmiş ve konuyu değiştirmeye çalışmıştı.

"Yugyeom neden yaptı bunu? Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı."

Jungkook'un tekrar gözleri dolmuştu. Bunu gören Taehyung ise anında pişman olmuştu sorduğuna.

"Seni evine bırakmamı ister misin? Daha sonra anlatırsın bunu."

Jungkook başıyla onaylamıştı. Şuan tek istediği eve gitmek ve hunharca ağlamaktı.

Taehyung'un yardımıyla ayağa kalkmış, çıkışa doğru yürümeye başlamıştı. Fakat yarı yolda Jungkook'un bacakları daha fazla dayanamamıştı. Düşecek gibi olurken Taehyung bir kolunu beline sararak onu tutmuş, ardından diğerini de bacaklarının altından geçirerek onu kucağına almıştı.

İkisi de sorgulamayı çoktan bırakmıştı. Çünkü ne Jungkook'un bunu sorgulayacak gücü vardı, ne de Taehyung'un olanları kavrayacak zamanı.

İkisi de yıllardır birbirlerine gıcık olurlardı ama şimdi yaptıkları birbirlerinden destek almaktı.

Bugün bir şeyler değişmişti.

***

Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok

Blue & Grey | TaeKook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin