32. Bölüm

13K 1.2K 624
                                    

Çalan zil ve kapıdan gelen küçük tıklamalarla aralamıştım gözlerimi. Eve geldiğimden beri içiyordum ve en sonunda yarım saat önce uyuya kalmıştım. Başım hafiften ağrısa da sarhoş değildim. Gayet kendimdeydim.

Oflayarak başımı yastıktan kaldırmış, telefonun kilit ekranını açıp saate bakmıştım. Akşam akşam kim gelmiş olabilirdi?

Kapı zilinin tekrar çalmasıyla yataktan kalkmış, kapıya yönelmiştim. Açtığımda karşımda kocaman gülümseyerek bana bakan Jungkook beni şaşırtmıştı.

Bana hızlıca selam verdikten sonra, bir şeyin kokusunu almış gibi havayı koklamış, ardından yüzünü ekşiterek bana dönmüştü.

"Taehyung leş gibi alkol kokuyorsun. Git bir duş al tanrı aşkına."

Göz devirerek umursamazca aralamıştım dudaklarımı.

"Neden burdasın?"

Yüzü düşmüş, suçluluk dolu bakışlar atmaya başlamıştı bana.

"İçeri geçelim mi?"

Bir süre sessiz kalışımın ardından, kenara çekilerek geçmesine izin vermiştim. Birlikte salona geçerken, o koltuğa oturmadan önce masanın üstünde yarım bıraktığım şişeyi almış, kafasına diklemişti.

Bu haline kıkırdarken, " Az önce bana laf ediyordun." demiştim.

O da "Dayanamadım." diyerek omuz silkmişti.

Ardından bir süre hiç konuşmamıştık. İkimizde oturmuş, birbirimizin yüzüne bakmaktan başka bir şey yapmıyorduk. Buna son veren ise Jungkook olmuştu.

"Özür dilerim. Gerçekten."

Sessiz kalmış, devam etmesini beklemiştim.

"Yaptığım çok düşüncesizceydi. Telafi edeceğim. Söz veriyorum."

Oturduğu yerden kalkmış, yanıma oturarak konuşmaya devam etmişti.

"Ayrıca sıralama konusu var... Neden yaptın bunu?"

Söylediğine içimden küçük bir küfür savururken, bakışlarımı yer ile buluşturmuştum. Nerden öğenmişti?

Kaşlarım şaşırmanın etkisiyle havalanırken, çok uzun sürmeden eski haline dönmüştü. İç çekerek yere dönük bakışlarımı gözlerine çıkarmış, dudaklarımı aralamıştım.

"Yaptım işte. Beni geçmek istiyordun. Gerçekten istiyordun ve bunun için de çok çalıştın. Az daha sağlığından oluyordun."

Gözlerimin içine bakmaya devam ederken, devam etmiştim konuşmaya.

"Ayrıca bu konu artık rayından çıkmıştı. Eğlencesi kalmadı. Sen çok üzülüyordun, aileni susturmayı da çok istiyordun ve ben de yaptım işte."

Artık yorulduğumu ve bıktığımı hissediyordum. Bu yüzden artık konunun kapanmasını istediğimi belirtircesine bakışmamıza bir son vermiş, yorgunlukla koltukta geriye yaslanarak gözlerimi kapatmıştım.

"Aptal bir sıralama sonuçta. Konunun bu kadar büyümesi bile saçma. Yıllardır aynı şey yüzünden tartışıp duruyoruz. Bıktım."

Gerçekten bıkmıştım. Artık sıralama kelimesini duyunca bile midem bulanmaya başlamıştı. Bitsin istiyordum. Normal insanlar gibi havadan sudan konuşamaz mıydık?

Ondan ses gelmiyordu. Ne yaptığına bakmak için gözlerimi aralayarak koltuğa yaslı başımı ona çevirdiğimde, bana derin bakışlarla baktığına şahit olmuştum. Oldukça derin bakıyordu.

Kaşlarımı çatmış, bakışlarına anlam vermeye çalışmıştım. O ise hâlâ arkasına yaslanarak ona bakan bana yaklaşmış, bir elini başımın yanına yaslayarak üstüme hafifçe eğilmişti.

"Beni neden bu kadar düşünüyorsun? İlk defa biri hakkında bu kadar ince düşündüğünü görüyorum."

Sessiz kalmıştım. 'Sana aşığım.' diyecek gücüm yoktu şuanda. Bu yüzden sessiz kalmış, yalnızca yaslandığım yerden doğrularak onun da üstümden uzaklaşmasına neden olmuştum.

Ardından bir elimi yavaşça bana bakan bedenin yüzüne çıkarmış, yumuşak dokunuşlarla bulunduğu yeri okşamıştım.

Sonra da aynı yavaşlıkla dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım.

İlk önce tepkisiz kalmıştı. İdrak edemiyor, anlamaya çalışıyor gibiydi. Sonra gözleri yavaş yavaş büyümüş, yanakları kızarmaya başlamıştı.

Çok beklemeden geri çekilirken, donup kalan yüz ifadesine tebessüm ederek yanağındaki baş parmağımla hafif pembeleşmiş yüzünü okşamıştım tekrar. Ardından elimi yanağından çekmiş, gözlerinin içine bakarak dilimle alt dudağımı turlamıştım.

"Dudaklarının tadı alkole karışmış."

Sanki çok uzakmış gibi yüzümü yüzüne biraz daha yaklaştırırken, devam etmiştim.

"Ama böyle bile çok güzel."

Hâlâ tepkisizdi. Gerçekten hiç beklemiyor gibiydi. Bu yüzden ona biraz zaman tanımıştım. Zaten biraz sonra kendine gelmeye başlamıştı.

Hızlıca başını eğerken, hiçbir şey demeden ayağa kalkmış, ardından hızlı adımlarla kapıya yönelmişti.

Bu beklediğim bir tepki olduğundan, fazla şaşırmamıştım. Aksine daha kötüsü olmadığına şükürler ediyordum. Bana bir tokat da atabilir, küfürler edebilirdi sonuçta.

Bu yüzden sadece az önceki gibi arkama yaslanmış, gözlerimi kapatarak derin bir nefesi içime çekmiştim. Bundan sonra neler olacağını merak ediyordum.

***

Kiss de gerçekleştiğine göre party party yeah 🎉🎉💃

Blue & Grey | TaeKook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin