Günlüğüm

373 23 0
                                    


23 ocak:

Saat 03:45. Yazmak için herkesin uyuduğundan emin olmak istedim. Salondayım. Bileğimin ağrısı tam olarak geçmiş durumda. Saat 21:00 gibi evden çıkıp Robert a gittim. Olaylar nasıl buraya geldi bilmiyorum ama ellerim hala titriyor sevgili günlük. Gecenin ayazında simsiyah halimle asırlık çınarın arkasına geçtim. Evi izlemeye koyuldum ki ev fazla uzakta değil. Saat 22:00 olduğunda Robert ın ailesi çıktı kapıdan. Bu son ayrılıkta Robert ı doya doya izlemek istiyordum. Robert tam beş senedir kalbimin gizemli sahibi. Onun yemyeşil gözleri var. Hiç yakından göremediğim,doya doya bakamadığım parıl parıl bir çift yakut gibi. Onunla sokakta yan yana geçmişliğimiz bile yok ki o zaten dışarı fazla çıkmaz. Hatta tanışmıyoruz bile. Keman çalarken görmemde tamamen tesadüf. Ama o çok büyüleyici sevgili günlük. O kadar derin bakıyor ki. Bana hiç bakmasa bile onun bakışları çok büyüleyici. Kaç yaşında olduğunu biliyorum çünkü annesi ve benim annem tanışıyor. O beni tanıyormu bilmiyorum. Onunla bir kere bakıştık ama bakarken beni gördü mü bilmiyorum ki muhtemelen sadece bakmıştır. Görseydi anlardı ona nasıl aşık olduğumu. Ve galiba bunu anlayan tek kişi küçük şirin kız kardeşi. Robert yakışıklı olmasa da ona her baktığımda yanıp tutuştuğum sağ yanağında gamzesi var. Bu ona aşık olma sebeplerimin arasında olabilir. Hala ellerim titriyo rüya mı yoksa idea dünyasımıyım bilmiyorum ama gerçek olduğu kesin.

Evet tam 22:00 da Robert ı beklerken oda ailesiyle çıktı. Birden bahçeye indiler ki Robert ı hayatım boyunca bu adar yakından görmemiştim. Hasır sandalyelere oturdular ki annesi çok öfkeliydi , bunu bakışlarından ve kaşlarının kavisinden anlamıştım. Hiç konuşmadılar.Büyük çınara öyle sığınmıştım ki ellerim ağaca yapışmak üzereydi. Kan kokusu aldım. Evet bunun kan kokusu olduğundan emindim. Ellerimi ağaçtan çektim o an aklım çıkacaktı nerdeyse günlük anlıyormusun beni aklım. Ellerimde kan vardı ağaca baktım karanlıktan anlamıyordum kan olduğunu ama kan kokuyordu işte. Aklımı yitirecektim o an. Kulaklarım uğultu içindeydi. Bileğim yanmaya başladı. Acı çığlığı atacaktım bileğimi sıkmasam. Robert ürkütücü ve ilginçti. Ama en önemlisi o bir suçluydu bileğimin ağrı sebebi. Damarlarımın birbirine girme sebebi. Sencede bu çok ilginç bir veda olmadı mı sevgili günlük. Kanlar içinde bir veda ama asıl ilginç şey bu değil. Eve gitmek istedim. Ellerim kan içinde koşarak uzaklaşacaktım buradan. Robert ve ailesi hala konuşmuyordu. Küçük kız kardeşi gibi hepsi aynı noktaya dalmıştı.''Tanrım nereye geldim ben'' dedim fısıltıyla. Sonra hissettim birir omzuma dokundu . Robert ın şirin diye bahsettiğim kız kardeşiydi bu. Eliyle başıma dokundu. Sonra çığlık attı. Birden bağırmaya başladı ''GİT BURDAN ŞEYTAN!''

Robert ve ailesi bizi duymamıştı. Tanrım nereye geldim ben böyle. Kız yumuşak elleriyle oturduğum yerde saçlarımın tam ortasına dokundu. Hiçbir şey anlamıyordum. Üç kere kaldırıp indirdi elini başımın üstünde. Sonra ''DEFOL BURDAN!'' diye bağırdI tekrar. Sonrası mı? İşte burdayım sevgili günlük. Ama normal değilim. Eve gelince tuvalete girdim. Aynada kendimi gördüğümde ilk defa görüyormuş gibi oldum. N'oluyordu bana. Aynadaki ben üstüme geliyormuş gibiydi. Odaya geçtim. Birden yatağın altına eğildim. Sebebini bilmiyorum. Yatağın altında seni buldum ve yazmaya başladım. Sonrası bildiğin gibi.

Kafam uyuşuyor. Aynada kendimi gördüğümde, ben olduğumdan emin olamıyorum. Beynim ağrıyor. Tıpkı bileğim gibi. O küçk pislik kafama dokunduğundan beri. Peki o zaman bileğimin sebebi ne. Küçük pislik koluma dokunmuş olamaz. TANRIM BİLMEDİĞİM YA DA UNUTTUĞUM NELER VAR?

Yardım et,

Yardım et...

MUSALLAT ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin