⌯ Kırık Kalpler

En başından başla
                                    

Gülümsemesi büyüdü, büyüdü; gözleri kısılıncaya dek büyüme devam etti. En sonunda kıkırdayarak başını boynuma gömdü ve dudaklarından, duymak için yanıp tutuştuğum o kelimeler döküldü, nihayet. "Ben de seni seviyorum."

Vücudunu bana yaslamışken sıkı sıkıya sardım onu iki kolumla. O yüzünü boynumda dinlendirirken saçlarına bir öpücük kondurup başımı başına yasladım. Boynuma daha çok gömülürken yüzünü görmesem de gülümsediğine emindim, tıpkı benim gülümsediğim gibi. Derin bir nefes çekti içine. Ardından bir eli boynuma giderken yüzünün tenime sürtünüp geçtiğini hissettim ve birkaç derin nefes daha aldığını işittim. O an tek odaklanabildiğim boynuma değip geçen ve beni huylandıran saçlarıydı. Sonra tamamen hareket etmeyi kesti.

Bir ara kalkacak gibi olduğunu hissedince ellerimi doladığım belinden ayırdım ama hareketsiz kalmaya devam etti. Kısa bir süre sonra tamamen ayrılarak yüzünü yüzüme denk getirdi ve o an görebildim yüzünün aldığı hali. Bu anı yıllar geçse dahi hatırlayacağımı daha yüzünü görür görmez anlamıştım. Saçları hafif dağılmış, yanakları kızarmış, gözleri her zamankinden daha parlak, kaçamak bakışlarla bana bakıyor. Bir şey diyeceğini hissettiğimden dolayı susuyorum; o ise tereddütlü, kaçırdığı bakışlarından belli. Sol eli gömleğimin yakasına gidip de orada oyalanmaya başladığı anda döktü zihnindekileri.

"Taehyung... Bu gece burada kalsan olur mu?"

Ne diyebilirdim ki o böylesine güzel ve masumken. İçim gidiyordu, ona bakmak bile yetiyordu çıldırmam için. Ne ara bu kadar çekmişti kendine beni? Kütüphane rafları arasında dolaştığımız gün mü? Kafede ilk kez ona dokunduğum gün mü? Yoksa atölyede onu delicesine öptüğüm gün mü? Belki de evimde seviştiğimizde olmuştu bütün bunlar. Ya da belki de bu yaşanmışlıkların hepsiydi beni ona çeken. Ne olursa olsun o bana bu gözlerle, arzuyla, istekle bakarken reddedemiyordum onu. Hoş zaten reddetmek de istemiyordum.

Bir cevap vermeksizin ona uzanıp öptüğümde bütün gün beklediği buymuş gibi anında karşılık verdi bana. Bir elim onu daha çok kendime çekmek için beline giderken bacağını diğer tarafıma atarak kucağıma çıktı aniden. Alt taraflarımız birleştiğinde ve kalçasını tam da o bölgemde hissettiğimde dudaklarımdan bir inleme kaçtı, onun mırıltılarına karıştı.

Dudaklarını, çenesini, boynunun mis kokan girintisini öpebildiğim kadar öptüm; yüzünde, belinde, kalçasında dolaştı ellerim. En sonunda kendilerini ait hissettikleri yerde durdular. Biri tişörtünün içerisinden ince belini sıkı sıkıya tutuyor, diğeri pantolonunun içerisine sızmış kalçalarını kavrıyor; ve ben müthiş bir zevk duyuyorum o gece.

Bacaklarını saran pantolonundan kurtulmam, penisimi sıkı sıkıya kavrayan duvarlarını hissetmem çokta uzun sürmedi. Bu sefer bütün kontrolü ona verdim. Üzerimde hareket ederken başımı yasladığım yerden yer yer pembeleşen yüzünü, kendini kaybederek kafasını arkaya atışını ve gözlerini sım sıkı kapatışını izlemek, üzerinde yarattığım etkileri görmek hiç olmadığı kadar tatmin etmişti beni.

Doyuma ulaşmadan kısa bir süre önce kalçalarımı hızla ona doğru hareket ettirerek son bir kez istediğini verdim ona. Başı tekrar omzumla buluştuğu anda onu saracak takati zar zor bulmuştum kendimde. Nefeslerinin gittikçe yavaşlayışını dinlerken gözlerimi açık tutmakta bir hayli zorluk çektim, tıpkı onun gibi. Hatta bir süre sonra oracıkta uyuya kaldığını düşündüm ve onu kucaklayarak kalkmaya yeltendim. Amacım yatak odasına giderek onu yatırmaktı fakat sızlanarak daha çok sarılınca bana, durdum. Bu hali gülümsetti beni. İçinden çıkmama bile izin vermemişti.

「 fatalité 」taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin