0.2

1.4K 137 150
                                    

Wooyoung ifadesini vermek için sorgu odasında beklerken San ilk defa ifadeyi kendisi almak istemişti. Bu çocukta cidden anlamadığı bir şey vardı. Suçlu mu suçsuz mu olduğuna karar veremiyordu bir türlü. Zorlamıştı biraz onu.

"Yoon, bana bi kahve hazırlatır mısın? Sorgu odasında olacağım."

San, sekreteriyle konuşup gülümsedikten sonra sorgu odasına girdi. Wooyoung korkuyla San'a bakınca San gülümsedi.

"Korkmana gerek yok. Kibar davranacağım."

Elindeki dosyayı masaya atınca Wooyoung kibar halinin bu olduğuna emin olamadı. San karşısındaki sandalyeye oturunca ona bakmayı kesip etrafa baktı. Açıkça belli oluyordu ki Wooyoung, karşısındaki şeriften korkuyordu.

"Jung Wooyoung, nerden başlamak istersin?"

"Nerden başlamam gerekiyor?"

"Arkadaşlarınla nasıl tanıştığınla başlayabilirsin bence."

Wooyoung öksürüp oturuşunu dikleştirdi ve masanın üstünde duran ellerine baktı.

"Yunho'yla çocukluk arkadaşıyım. Diğerleriyle tanışmama o sebep oldu."

San ellerini birbirine sürtüp Wooyoung'a bakınca, Wooyoung'un baştan aşağı her yerine dikkatli dikkatli baktığını fark etti. Kapı çalınca San kaşlarını çatarak kapıya baktı. Yoon'un geldiğini fark edince gülümseyip elindeki kahve kupasını aldı ve teşekkür etti. Wooyoung kaşlarını çatarak içeri giren kıza baktı. Kız San'ın önünde saygıyla eğilip odadan çıkınca San tekrar Wooyoung'a baktı.

"Güzelmiş."

San, Wooyoung'un hala baktığı kapıya bakıp kahvesini içti. Arkasına yaslanıp merakla Wooyoung'un yüzüne baktı. Mor uzun saçlarını bağlamıştı ama birkaç teli hala gözünün önüne düşüyordu. Gözünün altında ve dudağında ben vardı. Dudaklarını sürekli birbirine basıtırıyordu.

"Yoon mu?"

San sonunda konuşunca Wooyoung gözlerini kapıdan ayırıp ona baktı. Kaşları biraz çatılmıştı.

"Adı neyse artık."

San gülümseyip kapıya baktı.

"Öyledir, çok yardımı dokundu bana. Ya sen Wooyoung, sana yardımı dokunmuş muydu birilerinin?"

Wooyoung çatılı kaşlarını gevşetip masaya baktı.

"Jongho yardımcı olmuştu bana."

"Yunho'yla araları nasıldı?"

"Yunho, Jongho'yla pek iyi anlaşmazdı. Ama Mingi'yle arası iyiydi."

"Neden iyi anlaşmazlardı?"

"Ben Jongho'yla iyi anlaşmaya başladığımda aralarında tartışmalar başladı. Sanırım Yunho arkadaşlarını paylaşamayan biriydi. Ama hangimizi paylaşamıyordu anlamıyorum."

"Arkadaşlarına böyle yapacak herhangi birini tanıyor musun?"

Wooyoung, dalga geçercesine güldü. Haklıydı. Sonuçta üniversite öğrencilerini öldürmek isteyecek kadar kim nefret edebilirdi onlardan?

"Üniversite öğrencilerini öldürmek isteyecek kadar mı? Sanmıyorum. Kendi köşeğimizde takılan bir grup arkadaştık biz."

"Pekala Wooyoung. Arkadaşlar son işlemlerini yaptıktan sonra gidebilirsin."

San sorgu odasından çıktıktan sonra kendi odasına gidip ilk kurbanın dosyasına baktı. Choi Jongho.

Choi Jongho, aralıklı patlayıcı bozukluğu olan 20 yaşında bir üniversite öğrencisiydi. İfade veren sınıf arkadaşlarının dediğine göre, sürekli birilerine saldıran ve kendine hakim olamayan biriydi. Ailesinin dediğine göre, her hafta sonu mutlaka terapiste gidermiş. Terapiste gittikten sonra bile bu ani sinirleri devam etmiş. Çoğu zaman ailesine bile patlayabiliyormuş. En yakın arkadaşı olarak her zaman Mingi'yi tanımlarmış, çünkü arkadaş grubunda en az kavga ettiği kişi oymuş. Yunho'yla sürekli Wooyoung'u kıskandığı için tartışırmış.

Who? // woosanWhere stories live. Discover now