11- CİNAYET

209 43 119
                                    

Düğündeki skandalın üstünden bir hafta geçmişti. Özlem, hâlâ sinir krizleri geçiriyordu. Dünya para verip, uzman bir psikoloğu terapi için özel arabayla evinden alıp, yine evine bırakıyorlardı. Kadıncağız kızla her gün bir saat seans yapıyordu. Yine böyle bir gündü. Özlem üst katta terapideydi. Kapı kapalıydı. Annesi ve iki ablası aşağıda salonda oturuyorlardı. Kadın, ikide bir kolonyayla ferahlamaya çalışıyordu. Kolay değil kızı nikâh masasında terkedilmişti. Hazmedemiyordu. Daha kötüsü kabahatin kızında oluşuydu. 

"Serdar'ın anasını, babasını fırçaladık bir de. Çocuğun yerinde kim olsa öyle yapardı! Kafasız kız! Geri zekalı!" deyince;

Özlem'in büyük ablası:

"Ya anne, psikolog başına kakmayın demedi mi?" diye annesini uyardı. 

"Kapıları kapalı, ne duyacaklar? Onun yanında demiyorum ki."

"Olsun, sus. İçime fenalık geldi. Ben eve gidiyorum anne."  diyen genç  kadın ayağa kalktı, çantasını aldı.  Tatsız olay tüm ailenin psikolojisini bozmuştu.

Tam o anda kapı çaldı. Kız, kapıyı açınca Zerrin'in otuz iki dişiyle karşılaştı. Her katil cinayet mahalline geri döner derler. Zavallı aile, kızlarının başına gelen kumpasın  bir numaralı tertipçisinin bu gencecik kız olduğunu bilseler oracıkta saçını başını yolarlardı ama bilmiyorlardı. Kızın sebep olduğu enkazı görmeye geldiğinin farkında değillerdi. Zerrin:

"Merhaba Sinem abla. Koşuya çıkacaktım ama önce Özlem'e geçmiş olsun demek istedim. Sen gidiyor muydun?" diye sordu.

Sinem:

" Hoşgeldin Zerrinciğim, evet gidiyorum. Özlem psikoloğuyla terapide ama birazdan biter.  Sen gir canım, kapıda durma; görüşürüz." diyerek çıktı.

"Görüşürüz Sinem abla."

diyen Zerrin, Özlem'in annesi ve ortanca ablasıyla çay içip, taze elmalı kurabiyeleri atıştırdı. Onlara ne kadar üzgün olduğunu anlattı.  Psikopatlarda pişmanlık duygusu bulunmazmış.  Başkalarının ne hissedeceği umurlarında olmazmış. Zerrin de öyleydi ve tüm zeki psikopatlar gibi Oscar'lık rol yapıyordu. Az sonra psikolog ve Özlem aşağı indiler. Annesi, kadını geçirmek üzere onunla birlikte kapıya yöneldi.  Zerrin, ayağa kalktı, yedi gün önce ipini çektiği kızı kucakladı, kurban da bilmeden celladına sarıldı. 

"Özlemciğim,  çok geçmiş olsun hayatım. Gel, otur. Nasıl faydalı oluyor mu psikolog?"

"Sağol canım, oluyor tabii..."

" Serdar'la ne geçti aranızda bilmiyorum; sormuyorum da;  o sizin özeliniz ama eminim barışırsınız. "

Ablası videoyu gördüğü için yorum yapmadı. Dudaklarını ısırdı. Anneleri, gençleri baş başa bırakıp; mutfağa gitti.

"Yok Zerrinciğim, ne barışması? Telefonumu bile engellemiş."

Kız, "Aaa? Hay Allah!" derken içinden zil takıp oynuyordu. 

Üç kız bir süre sohbet ettiler. Sonra Zerrin koşuya gitmek üzere çıktı.  Koru tenhaydı, solu, sağı sonbaharla yeşil, sarı, kahverengi, kırmızı tonlara bürünmüş kocaman ağaçlarla kaplıydı.  Kulaklığını kulağına taktı,  bir elinde su şisesiyle, "UH - NA- NA- NA - NA" ile koşmaya başladı ki, aniden bir el arkasından yaklaşıp, kapişonundan çekerek, kızı ağaçların arkasına çekti. Ödü kopmuştu. Sapık biri tecavüz edip sonra da kesecekti herhalde. Ama karşısında Cem'i görünce rahat bir nefes aldı.

"Allah belanı versin! Ödümü patlattın! Sapık sandım. Ne işin var burada?"

" Özlem'e kurduğun kumpası magazincilere anlatmamı istemiyorsan bana 50.000 vermeni söylemeye geldim. Telefonla bu tür işleri konuşmadığımı bilirsin. Polisler kayıtlara ulaşıyor ve hop, ekipler kapımda!" 

YEŞİM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now