4. Bölüm

259 21 20
                                    

Soğuk duvarların arasında can bulup yeniden sessizliğe gömülen kelimeler, beynimin her bir kıvrımında yeniden yankılanıyordu. Bir daha karşına çıkmam... Üzgünüm...

Onu yana yakıla ararken, ona bu kelimeleri söyleten şeyi merak ettim. Sam'ın ve Jacob'un düşünceleri benim çok uzağımdaydı ve onları duyamayacak kadar uzaktım sürüden. Karşımda ayaklarımı dünyaya prangalayan o kız vardı ve dünyanın diğer gerçekleri git gide yok oluyordu gözlerimin önünde.

Jacob elini omzuma koydu. Bana ne zaman yaklaştığını anlayamamıştım bile. Gözlerimi mühürlendiğim kızdan çekerek dostumun karanlık gözlerine baktım. Jacob'un eli omzumda olsa da bakışları Sam'den başkasında değildi "Sam. Gitmen gerekiyor."

Sam'ın gözleri kısıldı ve içindeki ateş hissedilmeyecek ölçüye ulaştığında derin bir nefes alarak ellerini havaya kaldırdı "Bir bu eksikti." dedi küçümseyen bakışlarıyla. Mühürlenmemi değil, mühürlendiğim insanı düşündüğünü biliyordum bunları söylerken.

"Hiçbir yere gitmeyeceklerini biliyorsun." dedim kısık ama kendimden emin bir sesle. Daha önce Sam'ın karşısında ona itiraz etmeyi düşünemezdim bile. Ama artık durum farklıydı ve yörüngesinde olduğum o kız için her şeyi göze alabileceğimi biliyordum "Bunu aklından çıkarsan iyi edersin."

Sam başını iki yana salladı inanılmaz bakışları eşliğinde "Bunu zaman gösterecek." İtici gülümsemesi yeniden dudaklarında belirdi, onun gülüşü yalnızca Emily'i gördüğünde samimiydi. Şimdiyse tehditkardan başka isim veremezdim bu gülüşe. Ya da bana öyle geliyordu. Her zamanki Sam'dı belki de karşımda olan ve ben evini korumaya çalışan bir zavallı olarak, onu tehdit görüyordum kendime, aileme. Düşünceler yeniden zihnimi ele geçirirken Sam geldiği gibi saniyeler içinde terk etti odayı. Elimi boynuma götürdüm ve her şeyin nasıl böylesine sarpa sarıyor olduğunu düşündüm.

Her adımımı attığım yerde, bir sarmaşık daha dolanıyordu bacaklarıma. Alt dudağımı dişlerimin arasına aldım ve parmaklarının uçlarını ancak görebildiğim hırkasının uçlarına baktım. Jacob ve psikiyatrın odadan çıktıklarını ancak kapının sert kapanışından sonra fark ettim.

"Karmen." diye fısıldadı, yine aynı şey oluyordu. Sesi adeta boşlukta süzülüyordu ve bu her yaşandığında onun sesini bir kez daha duymam gerektiğini düşünüyordum. Bu bir tür... uyuşturucu gibiydi. "Karmen Rivera."

'Seni ne kadar aradığımı bilsen şaşırırdın Karmen' demeliydim belki de, ama gözlerine bakmaktan başka bir şey yapamadım. Yeniden sessizliğe gömülmüştüm.

Cevap vermediğim birkaç dakikadan sonra Karmen yeniden konuştu ve bu kez sesi daha da hafifti "Adını söylemeyecek kadar mı kızdırdım seni?" kaşlarını çatıyordu ve dudaklarım kendiliğinden yukarıya kıvrıldı.

"Kızmak mı?" gülüşümü bastırmaya çalışsam da başaramadım, derin bir nefes aldım "Bana yaptığın şeyi duyduğunda bunun çok daha farklı bir şey olduğunu anlayacaksın."

"Eğer izin verirsen babama bakacağım." eli kapının koluna dokunduğunda ileriye atıldım ve parmaklarının üzerine kapandı parmaklarım. Birkaç saniye içinde yaptığım şeyin saçmalığının farkına vararak geriye çekildim.

"Embry." dedim ve elimi enseme götürdüm "Normalde bu kadar aptal değilimdir." diye saçma bir açıklamaya giriştim "Ama bana ayıracağın bir saatin var mı? Yani-"

Yeni bir saçmalığa girişmekten beni kurtararak gülümsedi ve parmaklarını birbirine kenetleyerek kapıdan uzaklaştı "Şimdi babamla konuşmam gerekiyor ve.." topuz yaptığı saçlarına dokundu "Seni bulurum. Daha sonra."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 18, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Embry CallWhere stories live. Discover now