✦BÖLÜM 22: "Yörüngesine Hapsolan Gezegenler"✦

Start from the beginning
                                    

Dans için ayrılan yuvarlak bölüme geçtiklerinde, ayakta olan sadece 3-4 çift -Elvin'in Ankara'dan eski çocukluk arkadaşları ve Adenle Ediz- vardı. Ellerini Reva'nın beline yerleştirirken, kızın da parmakları boynuna yaslanmıştı. "Bana bakmıyorsun bile. Seni bu kadar kırdım mı?" Efran'ın sesindeki pişmanlığı duymamak imkansızdı. Özellikle Reva gibi onu o kadar yakından tanıyan biriysen.

-Sorun beni kırman değil. Efran, yaptığın..." cümlenin devamını ya getiremedi ya da getirmek istemedi, sadece dudaklarını bastırarak kafasını sağa sola sallamıştı.

-Çok adiceydi. Farkındayım. Aslında onları söyleyeceğimi ben bile bilmiyordum. Ama o an Kuzey'e zarar verebileceğim en kötü şekilde zarar vermek istedim." Sesindeki çılgınlık ve akıl almaz nefretin ne kadar garip durduğunu fark edince iç çekti. "Uyuşturucuyu bırakmak için yarın hastaneye yatırılmamı istiyor, beni ancak böyle affedermiş."

-Güzel düşünmüş." Dedi Reva, lafını hiçbir koşulda sakınmaz tavrıyla. Kuzey uyuşturucu kullanacak kadar zayıf olanların ölmesinin daha iyi olduğunu söylemişti bir keresinde ama Efran'ı hastaneye yatırarak kurtarmak istediğine göre onun ölmesini istemiyordu. "Seni öyle görmek çok garipti." Efran'ın yüzünde hoş bir tebessüm oluşurken, kızı kendine daha çok yaklaştırdı.

-Bana yakıştıramadın değil mi?" Kuzey'inki gibi simsiyah olan gözlerinde imalı ışıklar yanıp söndü. "İnsan, kendine yakışmayan şeyler yapabiliyor." Reva, bu cümlenin üzerine sessiz kalmayı tercih etti çünkü düşünüyordu. Evet, insanlar kendine yakışmayan şeyler yapabiliyordu.

Mesela onun şuan Kuzey'i düşünmesi gibi...

Oysa o Revaydı, birinin zihninde 3 saniyeden fazla barınması saçmalıktı, bu kişi ailesi bile olsa maksimum bir olayı takma sınırı 10 dakika olmalıydı. Ama şimdi dakikalardır Kuzey'i arayan gözlerine şiş sokma isteğiyle baş ediyor, kendine yabancıladığı için kızıyordu.

Şöyle düşünün, şuana kadar tanıştığınız istisnasız her insanın dakikalarca hatta saatlerce düşündüğü sizken ve siz onları hiç düşünmemişken, şimdi birini bu kadar düşünmek ne kadar normal olabilirdi? Olamazdı çünkü Reva da normal hissetmiyordu. Karnında garip bir gerilme, ağzında iki kokteyle rağmen azalmayan kuruluk vardı.

-Umarım uyuşturudan kurtulursun Efran. Çünkü ben ilerlemişken seni hala o bataklıkta görmek canımı yakıyor." Sesinde adama verdiği değerin tınısı duyuluyordu. "Benim için de ailen için de çok kıymetlisin ve seni bir toz için kaybetmeyi istemez kimse."

-Kaybetmeyeceksiniz." Efran, kızın yüzüne iyice eğilerek burnunu Reva'nın burnuna sürttü ufak çocuklar gibi. "Benden kurtulmak o kadar kolay değil, ufaklık." Kız boynundaki eliyle ona hafifçe vurduğunda aniden ciddileşti. "Beni görmeye gelirsin değil mi?" Bunun için düşünmeye bile gerek yoktu, o Reva dipteyken hep yanında olmuştu, kızla yirmiden fazla kez sinemaya gitmiş, defalarca beraber öğün yemiş, bisiklet turları atmış, kütüphanelerde saatler çürütmüş, alışveriş yapmışlardı. Ve bu aktiviteler ona hissettirdiklerinin yanında basit bile kalırdı.

-Tabii gelirim. Benden kurtulmak da o kadar kolay değildir." Efran'ın ciddi ölçüde rahatladığını fark ettiğinde Tuna yanlarına gelince dansları sonlanmış o da hava alma bahanesiyle dışarı çıkmıştı. Geldikleri mekan oldukça ferah ve büyüktü. Alt kısım doğum günü davetleri için ayrılmıştı, ne çok büyük ne de çok küçük bir salon tarzındaydı. Üstteki üç kat ise restorandı.

Reva'nın hava almak için çıkmış olduğu bahçede balon lambalar ipe dizilerek aydınlatılmıştı, yerlerde salondakilerle uyumlu renkte balonlar vardı, üstelik bahçenin ortasında da koca bir dilek şelalesi duruyordu. Şelale de balon lambalarla aynı renklere bürünüp duruyor, bir kırmızı bir mavi bir siyah bir yeşil oluyordu.

✦ PUSULA ✦Where stories live. Discover now