10.Bölüm

1.3K 74 33
                                    

Ard arda attığım sayısız çığlık bütün askerlerin koridora yığılmasına sebep olmuştu.

Olamaz! Ben onları kaybetmiş olamam! Yapmazlar! Bırakmazlar beni!

Görüş alanıma giren adamın  kollarında parçalıyordum kendimi ağlamaktan heba olmuş gözlerimin önüne bir bir onlarla güldüğüm anlar geliyordu.. Bundan sonra nasıl gülerdim?
Babam  ve kız kardeşim kayıpmış.. Onlarda bırkakırmı  beni?  Ben hayal görüyorum değilmi? Yaşamaktan korktuğum en kötü şeyi onlardan kilometrelerce uzakta tanımadığım insanların yanında yaşıyorum..
Peki ben yaşıyormuyum?

Ne olacaktı onlara? Nasıl koyacaktım buz giib toprağın altına onları? Üşümezlermi? Hem karanlık olur orası Yiğit tek başına korkarki orda... Abla yalnız kaldım nolur gel derse nasıl bakarım gökyüzüne? Kızım üşüdüm battaniyemi getirmisin? Derse nasıl sıcakta uyurum ben? Abla yediğinden bende istiyorum bana da versene derse nasıl lokma geçer boğazımdan? Kızım bak çok yorma kendini terleyipte soğuk su içme orda sana bakıcak kimse yok.. Derse annem ben nasıl korkmazdımki kimsesizlikten..

Açtıkları çukurun içine beyaz çarşafla bıraksalar onları sora üstüne kürek kürek toprak atsalar ben bir daha nasıl basardım toprağa? Toprak yığının üstüne bir tahta koyup adını soyadını doğum ve ölüm tarihlerini yazsalar ben nasıl adımı soyadımı birleştirirdimki? Doğum günleri ne olacaktı? Ben kime hediye alacaktım? Herkesi nereye çağırıcaktım? Bir pasta ve hediyelerle gömüldüğünüz yeremi gelecektim?
Ben yuvama nasıl dönücem.. Kapıdan içeri girdiğimde annemin paha biçilemez elleriyle hazırladığı son yemeklerin kokusu sindiyse ortalığa mutfağa nasıl girerdim?
Yiğit.. Aceleden sağa sola fırlattığı kıyafetlerinin üstüne kokusu sinmiştirki onun, hani o nefesim kesiline kadar içime çektiğim koku..
Selin.. En çok ona yakışan rujunu sürmüş aynasına minik bir öpücük kondurmuş ben bundan sora makyajı bozulsun diye kimi öperdim?
Babam.. Elinden düşmeyen bulmaca gazetelerini görürsem sehpanın üstünde bir daha nasıl bulmaca çözerdim?

3 saat sonra..

Çoktan uçağıma binmiş ailemin yanına gidiyordum hani şu bir günde başıma yıkılan enkaza..
Yanımda bana destek olması için görevli Savaş. Gözümde artık akamayan kurumuş yaşlar , kızarmış burnum , morarmış göz altlarım , dağınık saçlarım  ve elimde hepimizin güldüğü bir fotoğraf karesi...

Sonunda inmiştik Uçaktan.
Çıkışta beni almaya gelen bir sürü insan ama onlar yokki "Kuzum çok özledim" diyip boynuma sarılan annem yoksa teyzemler neden varki? Gözlerinin çakırına kurban olduğum babam dimdik karşımda değilse amcamlar neden var?

Beni dolu gözlerle bekleyen teyzemler ve amcamlar vardı karşımda. Gözlerime adeta bir ağırlık gibi çöken gözyaşlarımı aynı annemin sarılması gibi teyzeminde ilk saçlarımı tutmasıyla bağımsızlığını ilan etmiş boynumu yakarak süzülüyordu içimde.
Bakamadılar yüzüme bakılacak bir halimde yoktu zaten.

Sahilin önüne gelmiştik hep beraber Savaş 'la herkes tanışmıştı bu detaya kimse önem vermesede o heran yanımdaydı.
Denizden çıkarılmış arabamızın yanına yaklaştım yürümekten aciz olan ayaklarım diz çökmek için yalvarsada zorla ilerledim ön kapıyı açtım torpitoyu açtım içinde onlardan ne kalmıştı merak ediyordum.
Babamın parfümü evin yedek anahtarı annemin bir yazması Yiğitin bir asker oyuncağı..
Teker teker aldım otuz derece sıcakta buz gibi olan avuçlarımın arasına.
Sarıldım onların eşyalarına. Sora illerdeki torbalar çekti dikkatimi...
İlerledikçe netleşen görüntü zaten ölmüş olan bedenimin üstüne tonlarca ağırlıkta topraklar boşaltmıştı..
Birinde annem diğerinde Yiğidim hiç kıpırdamadan yatıyordu.. Ama ben geldim kalksanıza böyle karşılıma olmazki ANNE  kzıkm hoşgeldin diyip öpsene saçlarımdan.. Yiğit niye koşa koşa gelmedin kollarıma? Yine en sevdiğin abur cuburlardan aldım sana hadi gel nolur...

ÜSTEĞMEN OYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin